yazarların nicklerinin hikayesi

1 /
siyasal mezunu fasist
Siyasal bilimlere merak salmış bu bölümü okumak istemiştim o dönemler ama sadece Türkiye siyaseti değil özellikle abd siyasetini de deli gibi kasıyordum. Siyasetçi olmayı kafaya koymuştum hatta çünkü reelde hitabetim ve analitik zekam yüksek. Üstüne manipülasyon konusunda da başarılı olduğumu farkedince neden olmasın dedim, faşist kısmı ise biraz ironi, siyasete objektif gözle bakmazsan, taraflı olursan aslında faşist tutumlara sahip olmaya başlarsın. Size bir gerçeği söyleyeyim bu bölümü okumadım ama, sonrasında fikirlerim değişti, önce polislik düşündüm çünkü bir şekilde o üniformanın verdiği gücün tadına bakmak istedim ve kazandım da mülakatları, 6-8 aylık bir pmyo eğitiminden sonra okulu bırakma kararı aldım. Çünkü kafamdaki polisliğin bu olmadığını farkettim. Tekrar sınava hazırlandım bu arada bir yandan da yazılım konusunda kendimi geliştiriyordum, yine kendimde çelişip bir çılgınlık yaptım ve bu sefer iktisat tutturup girdim, açıktan da yönetim bilişim sistemleri okuyordum. iki üniversiteden de hiçte fena sayılmayacak atılım,girişim,proje,seminer katkıları ve ortalama üstü bir diplomayla bitirdim.
Polislik için çok fazla torpilim vardı, kesinlikle övünmüyorum ve iyi bir şey gibi söylemiyorum ama tüm sülale seferber olmuştu atanma konusunu bile planlamışlardı ağır torpilli bir kariyerim olacaktı eğer polis olsaydım. İyi ki olmamışım, muhtemelen mesleğimin ilk yılında kafamı dağıtırdım. sonra haberlerde 10 saniye polis memurunun intiharı diye anılırdık falan efgdsdf
haberci
Bi dönem yapmış olduğumuz iş. Gazete kağıtları yada internet haber siteleri değil de hep büyük bir palyaçonun ponpon burnuna benzettiğim kırmızı renkli mikrofon aracılık etmişti, işime…
Yazar cizer
Eskiden nickin sonuna plaka kodu koymak gelenekti millet nickiyle kendisini etiket ediyordu o zamandan kalma bir alışkanlık.
1
atik atik
34 iyidir. Herkes memleketini tutuyor ya biz ist doğma büyümeler de kendi şehrimizi tutalım.
Yazuklug
yazuklug günahkar ya da günahlı olarak geçer divan-ı lügati't türk'te.

o zamanlar semtimiz biraz daha akrabaların çoğunluk olduğu bir yerdi, zaten daral gelen bir bölgeydi. inancımın getirisi olarak bazı ibadetlerimi yerine getiriyorum evde, karşı komşumuz da akrabamız. evimizi izlemeyi çok sever sünepe. akşamına bakkala giderken yolda karşılaştık, "sen sabah evde ne yapıyordun öyle?" diye sordu. "sanane?" dedim, "sen gavursun, günahkarsın." demez mi... sonrasında "aboo gavur muymuş bu, günah günah yanacak." olarak söylentiler çıktı. nickimin hikayesi budur.
jan
Sözlüğe üye olmadan rüyamda Jan diyorlardı benim hakkımda. Uyandım. Nick ararken neden Jan olmasın dedim.
demir lady
Kirilgan nahif gorunmeme ragmen tahmin bile edemeyeceginiz seylere dayanabilirim basa cikabilirim halledebilirim.
Asla kufur etmeyecek kadar kibarim ama kufur etmekten daha cok caninizi acitacak seyleri sakin bir tavirla kibar bir ifadeyle dile getirebilirim.
sitemkar
Sitemkâr Sözcüğünün kendisi dilimize Farsça'dan geçmiş olmakla beraber TDK sözlüğüne göre anlamı; Bir kimseye, yaptığı bir hareketin veya söylediği sözün üzüntü, alınganlık, kırgınlık vb. duygular uyandırdığını öfkelenmeden belirten kimse, sitem eden anlamı denk geliyor.

Kendime Nick olarak Bu Adı Uygun gördüm ve öyle kayıt oldum sözlüğe.
hesapsahibi
sanırım bir ara yazmıştım bu başlığa, ama çok baştan savma bir satır bir şeydi. İçime sinmeyip hemen silmiştim, daha sonra boş bir vakitte geniş geniş yazarım diye. İşte hikayesi:

uzun zaman önce, yahoo geocities'te kendime frontpage ile bir alan oluşturmuştum. orada mizahi bir dille gezi izlenimlerimi yazıyordum. kendimce en beğendiğim bir kaçını hürriyet'e göndermiştim ve biri o zamanlar hürriyetin sanal eki olan serdar turgut'un yönettiği agora'nın sayfalarında yayınlanmıştı. e tabii like'lar, favoriler, yorumlar havada uçuşmuyor daha. Kimler okudu, kaç kişilerdi, hangileri beğendi hangileri sevmedi gibi soruların cevapları ortada kalıyordu.

özetle karşılıklı etkileşim olmadığından, soyadı kanunundan önceki aile lakabımızı takma ad olarak kullanıyordum. Ama ne zaman ki bu sosyal medya illeti hayatımıza musallat olmaya başladı, bende de iflah olmaz bir anonimlik dürtüsü baş gösterdi (neyi saklayacaksam).

Hangi mecraydı hatırlamıyorum, yine bir gün hesap açma girişiminde bulunurken, ekranda takma ad kısmına geldiğimde, hesap sahibi olarak düzgün bir takma ad bulmalıyım diye kara kara düşünmeye başladım, amma ve lakin bir yere varamadım. tam içimden yaratıcılığıma saydırmaya başlayacaktım ki -hatta biraz başlamış bile olabilirim- birden bir aydınlanma yaşadım, zaten daha aramaya başlarken bulmuştum onu.

her ne kadar alt anlam olarak, gizli ajandası olan sinsi bir kişilik çağrışımı yapsa da, siz dümdüz ilk anlamını alın lütfen. zira düzgün çocuğumdur.

2
haberci haberci
Buna benzer bir durumu biz de yaşadık üstadım. Mensubu olduğumuz tiyatro ekibiyle “10 Aralık dünya insan hakları günü” münasebetiyle ilgili şiir ve müzik dinletisi çabası içerisindeyken bir de bu etkinliğe isim koyma derdi, bizi hayli zorlamıştı bizi. Hatta o günün gelişine ramak kala, afiş ve poster işlerine bakan ajans sahibi arkadaşla telefonda istişare halindeyiz(son ana kadar belirsizdi) “Hocam Napalım adını ne koyalım etkinliğin?” sorusuna biraz bunalmışlık biraz da çaresizlikle “adını sen koy!” demiştim. Ve adı da öyle olmuştu:))
hesapsahibi hesapsahibi
harika! çok iyiymiş :))
bu arada yetenekler bir bir ortaya çıkıyor. kim bilir daha ne cevherler vardır. maşallah!
1 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol