çok okuyan mı çok gezen mi bilir

Cahil bilir. O her boku bilir. Oturdugu yerden Tek satir okumadan her halti bilir

ikisi de bilir elbet ama çok üşenen bilmez. belki de bilmek istemez.

Çok okuyan bilir. Gezmek tek başına bir şeye yaramaz. Gezdiğin yeri bilmezsen boşa gezmiş olursun. Gezenler de doğru düzgün gezmiyor zaten, gösteriş için yüzeysel geziyorlar.

İkisinide aynı anda yapabilen her zaman daha iyidir. Bu şuan ben oluyorum.

Çok okuyan mı çok gezen mi bilir? Bilmeye öğrenmeye niyeti olan her mecrada bilir. Çok gezen vardır işin turistik kısmındadır. pisa'yı eliyle doğrultmaya çalışmalar, eyfelle zıplayarak çekilmeler, brandenburg kapısında kollar havaya fotosu, londra'da saat kulesiyle başka şebeklikler…sonra dön hatta daha dönmeden akşam otelde sosyal medyana yükle, al like'ları egonu tatmin et, yat uyu sabah da bin uçağa dön.

gezerek bilmek böyle bir şey değil. bu da lazım tabii, bir şekilde deşarj olmak da lazım, ama Bunlara harcanan Zaman kadar müzelere tarihi yapılara, sanat galerine de zaman harcasak pek güzel olur

Okumak desen apayrı bir mecra. Kalburüstü eserler okuduğunda resmen nöronlarının açıldığını hissediyorsun. zamanla stephen kingler'den christophe grange'lere glenn meade'lere, oradan klasiklere evrildim. her dönem bağ kurabileceğin türler değişir, tespit et ve oku, yeter ki oku.

Okuyan da gezen de bilir, her ikisini aynı yapan da bilir, fakat hayat tecrübesi acılarla dolu olan insan daha fazla çıkarım yapabilir netice olarak.

Hayatın sillesini çok yiyen bilir

çok gezerken okuyan bilir.

Neyi bilmek istediğimizle ilintili bir durum. Çok gezmek de çok okumak da çok insanla muhatap olmak anlamına geliyorsa şayet, birbirlerine at başı mesafedeler zannımca. Ama tarihi, gelenek ve görenekleri, kültürümüzü ve farklı kültürleri baz alıyorsak o zaman bol bol gezmeli insan.