tasavvuf

sura
"İslâm'ın kendisinde hiçbir ayıp yoktur:
Gördüğün her ayıp, bizim şahsî Müslümanlığımızdandır." der merhum esad coşan.
sura
"Yarım doktor candan eder. Peki, yarım hoca dinden eder; yarım hocaların yakasına yapışıp da kim soracak?
Soramıyorsun."

edwird 2, sana bir vecize olsun üstâdım.
sura
İbn Receb'in risalesinde varid olan uzun hadisten bir cüzdür. Hadisi Ahmed Ebu Davud,
Tirmizi ve İbn Mâce rivayet etmişlerdir.
İbn Derda'dan rivayet edilen hadisin tamamı şöyledir:
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Kim ki ilim öğrenmek amacıyla yola çıkarsa, Allah ona cennet yolunu gösterir.
Melekler ilim talep etmeleri sebebiyle, kanatlarını onlara gererler. Gök ve yerdekiler,
hatta denizdeki balıklar dahi âlim için istiğfar ederler. Âlimin âbid üzerine fazileti
dolunay halindeki ayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Âlimler peygamberlerin
varisleridirler. Onlar dinar ve dirhem değil, ilim miras bırakırlar; kim ondan alırsa tam
nasibini almış olur.")
mischief
Uydurulmuş yeni bir din.herhangi bir islam ülkesinde uygulayanı yoktur, Türkiye'de bazı takipçileri vardır.çok mıymıntı, pasif bir inanç gibi gözüküyor.
Ahmet yesevi bunun takipçisidir.
Rivayete göre muhammed peygamber 63 yaşında öldüğü için Ahmet yesevi 63 yaşına gelince avlusunda yer altı mescidi yaptırmış ve ibadetle geçirmiş bundan sonraki yaşamını.Yani diyor ki peygamber 63 yaşında öldüyse benim yaşamam hoş olmaz.evet görüldüğü gibi böyle saçma sapan düşünceleri olan adamdır.takipçisi de çoktur.
sura
mischief.. yapma azizim.

tasavvuf dediğin, allâh zikridir. hu, hu demek değil. huşu şekli farklıdır tabi.. mesnevi'leri öyle cemre gibilerden dinlemek, düz bakmak olmaz. şerh ile okuyacaksın, derslerine katılacaksın.

bak m. öztürk, adam da karşı ama okulunu okumuş, kimse bir şey diyemez..
ve kendisi de geleneksel tasavvuf anlayışına karşı.

istediğiniz bir zaman da rahmetli esad coşan hoca'nın sohbetlerini dinleyin azizim, hayırlı gelir inşallah.
2
mischief mischief
yok sağ ol azizim, ben o işleri bırakalı çok oldu,hele tasavvuf gibi şeyler bana gelmiyor.
mischief mischief
Ben şiddetli bir kâfirim hem, kalp gözüm kapalı.
sura
size deli denecek kadar zikredin der rasulullâh.. yahudilerin alay ettiği gibi alay edilecek size ama olsun, "lâ tâhzen innallâhe meânâ." allah bizimle beraber..
sura
Tasavvufun çok değişik tanımlamaları yapılmış. 'Tasavvuf, kalbin işitmesi'dir; 'tasavvuf, takva medresesi'dir; 'tasavvuf, ihlâs ilmidir'; 'tasavvuf, yokluk anında sükûnet ve rıza, varlıkta dağıtma ve îsardır' (kendisi ihtiyaç sahibi iken başkasına verme); 'tasavvuf, edep'tir… Tasavvuf, helalden kazanılanın hesabı olduğunu, haramdan kazanılanın cezası olduğunu unutmamaktır.
Tasavvufi gelenekte 'kalbi küfürden dimağı da olumsuz düşüncelerden tasfiye etmek' amaçtır. 'Eğitimi ise Kuran-ı Hâkim ve Hadis-i şerif'tedir.' Tasavvuf, 'bürhan'a ulaşmaktır: 'Bürhan kalbin dilinin konuşmasıdır. Mevlana'nın bahsettiği gibi, 'Hakka ibadet etmeye muvaffak olan kalp, bedenin herhangi bir azası harama yanaştığı vakit rahatsız olur. Tasavvuf, tasfiye ve tezkiyeden ibarettir. Tasfiye kalbi Allah'ın yasaklarından ve bu yasakların düşüncesinden temizlemektir. Tezkiye ise Allah'ın emirleriyle nitelenmek'tir. 'Günah anında ölü, güzel amelleri yapmak anında diri olmak'tır. Tasavvuf tevbedir. 'Tevbe' kişinin 'yaptığı günahlardan dönmesidir. Döndükten sonra da günahı her aklına geldiği an üzülmek; yanmak, yakılmak, istiğfar eylemektir. Tasavvufun bir 'hal ilmi' olduğunu, niteliğinin tanımlanamayacağını söyleyenler de vardır.
https://www.n-f-k.com/hakkinda-yazilanlar-ve-incelemeler/tasavvufun-degistirici-yonu-necip-fazil-ve-ehl-i-sunnet-anlayisi
alaskan crab
Tasavvuf, düşünen, kafa yoran ve bol bol acı içerisinde belli başlı konulara kafa yorarak debelenen insan için değerlidir, öyle herkese yayılacak bir yapısı yoktur, zaten bu yolun yolcusu olanlara baktığınızda, söylediklerini o denli içselleştirmeden asla oraya dahil olunmayacağını anlarsınız. Aklın bir yere kadar yeteceğini, insanın yüce bilgelik karşısında çok aciz olduğunu ve buna ulaşmanın yolunun da aklı bir kenara bırakmak ve takvaya ulaşmak olduğunu düşünürler. Ibn arabi , mevlana ve daha nicesinin temel düsturu aşağı yukarı budur ve bunu da yine mantık içerisinde temellendirmeyi de ihmal etmemişlerdir. Özellikle mevlanada alegoriler ve sezgi pompaları bolca bulunur. Örneğin nasıl ki sudan hiç çıkmamış bir balık, suyun ne olduğunu bilmez ancak her yeri o suyla çevrelidir, biz insanlar için de Allah öyledir der. Bu felsefe açısından pek çok tuhaflığı içeriyor olsa da, ilk okunduğunda insana analoji olarak doğru gelir ve içerisinde bir sezgiyi canlandırır. Bu tarz söylemler sezgi pompalarıdır.

Uzun lafın kısası, çok fena kafa yormak ve bu uğurda kendinizi hırpalamanız gerekir, öyle bir yerlere bağlı olarak, arada gidilip gelinerek tasavvuf ehli içerisinde mürid falan olmazsınız ancak şirk koştuğunuzla kalırsınız, özellikle günümüzdeki cemaat yapılanmalarına bakacak olursanız. Size tasavvuf diye rabıta adı altında, kendi kutsal gördüklerine taptırırlar haberiniz olmaz.
mischief
Karmaşa demektir.tasavvufçular çok şey söyleyip hiçbir şey anlatmazlar, karışık ulvi cümleler,bilgiçlik taslamalar falan çokça rastlanır bu tarikatın müritlerinde.
Bunlar da müslüman Işid de müslüman,hangisi haklı,yorum sizin.
Kutsal olan bir şey 30 farklı yerinden sündürülüp yoruma açık olmaz.
sura
"Bunlar da müslüman Işid de müslüman,hangisi haklı,yorum sizin."

mezhepler tarihi bilmiyor musun üstad?
ışid ehl-i sünnet mi sence?
eleştirmek için eleştirme lütfen.
9
mischief mischief
ehl-i sünnet ne azizim
peygamber zamanında mezhep mi vardı?
mischief mischief
Dört hak mezhep diye keyfi bir sınıflama yapılmış
mischief mischief
Bin farklı yorum var
sura sura
"peygamber zamanında mezhep mi vardı?"

azizim, mezhep ne demek biliyor musun? soru saçma çünkü de.
mezhepler, neye göre içtihad alır bilir misin?
ayrıca rasulullâh ayakta kalacak tek cemâat ve yolun ehl-i sünne ve'l cemâat olduğunu söylemiştir.
hocam fıkıh usülü ve hadis usülü oku lütfen. o kadar çocuksu ve a'cemi yorumlar ki..
sura sura
"Bin farklı yorum var"

cerh-tadil nedir bilir misin hocam?
sura sura
metodoloji ve bibliyografya araştır lütfen.
mischief mischief
Hocam apaçık olduğu söylenen kitabı bin farklı şekilde yorumlamak mantıklı değil
mischief mischief
Kurandaki bilimsel yanlışların listesi de var
mischief mischief
Ben bu konuları aşal çok oldu
kulakarkasi
yaradanla bir olmak,ona ulaşmak için atraksiyona gerek yoktur.hak yemezsin,altın bir madalyon gibi vicdanını göğsünde taşır ve iyi bir insan olursun yeter.tüm dinlerin,inançların temelinde bunlar vardır.
sura
"Hem bütün tarikatların gayesi ve neticesi, hakaik-ı imaniyenin inkişafı ve vuzuhudur."


Bedîüzzaman tasavvuf ve tarikatları değerlendirdiği Telvihat-ı Tis'a adındaki risalesinin son kısmını tarikatların ümmet için ne kadar faydalı ve gerekli olduğunu anlatmaya ayırmıştır. Eserinin son kısmında tarikatların faydalarını anlatarak, ona karşı çıkanlara, tarikatın ümmet için zararlı değil aksine çok faydalı olduğu mesajını veren âlimimiz söz konusu faydaları şu şekilde sıralamaktadır:

Hak tarikatlar sayesinde ebedi saadetin yegâne vesilesi olan iman hakikatleri insanlar için ayne'l-yakîn derecesinde bilinir hâle gelmiştir.

Hakiki insanlık seviyesine çıkma adına kalp ve diğer mânevî latifelerin işlerlik kazanması tarikatlar sayesinde olmaktadır.

Hayat yolculuğuna devam eden insanoğlu, bağlı olduğu tarikat silsilesindeki nûrânî zatlardan aldığı mânevî destek sayesinde yalnızlık hissetmez. Maruz kaldığı evham ve şüphelere karşı silsiledeki Allah dostu zatların icmâ ve ittifaklarını kendisi için büyük bir senet ve delil görerek aklına ve kalbine gelen şüphe ve tereddütlerden kurtulur.

Dünya-ahiret mutluluğunun yegâne vesilesi olan iman, “şecere-i tûbâ-i Cennet”'in bir çekirdeğini taşımaktadır.[35]İşte tarikat terbiyesiyle o çekirdek gelişir ve kökleşir. İmandan marifetullaha oradan da muhabbetullâha ulaşmak tarikatlar sayesinde mümkün olmaktadır.

Tarikatlardaki evrâd-ı ezkâr sayesinde kalp intibaha gelir ve dinin hükümlerinin gerçek mahiyeti anlaşılır. Bu sayede insan ibadetlerini zorlanmadan şevk ile yapmaya muvaffak olur.

İnsanın dünya-ahiret saadetine ulaşmasında çok büyük önemi haiz tevekkül, teslim ve rıza makamlarına ulaşması tarikat terbiyesiyle mümkün olmaktadır.

Sâlik, nefis tezkiyesi ve kalp tasfiyesi sayesinde ihlâs şuuruna ulaşarak şirk-i hafi, riya ve gösteriş gibi kötü vasıflardan korunur ve nefsin ve enâniyetin desiselerine de aldanmaz.

Tarikat terbiyesinin bir parçası olan kalbî zikir ve tefekkür sayesinde insan sürekli Hakk'ı düşüneceği ve Ona müteveccih olarak yaşayacağı için niyetiyle günlük yaşantısındaki davranışlarını ve adetlerini dahi rıza çerçevesinde yerine getirerek adetlerini ibadete çevirecektir.

Tarikattaki seyr-i sülûk-u kalbî, nefisle mücâhede ve mânevî terakkî ile insan, meleklerden daha üstün bir hüviyet kazanarak insan-ı kamil mertebesine çıkar.

sura
Ona göre Kitap ve Sünnet'i bilmeyen ve tarikatın inceliklerinden haberi olmayan bir kısım ehl-i tarikat değişik hatalara düşmüşlerdir. Söz konusu bu hataları şu şekilde sıralamak mümkündür:

Nübüvvetle mukayese edildiğinde çok sönük kalan velayeti nübüvvetten üstün görme.

Tarikattaki bazı evliyaları sahabeden üstün görme veya peygamberlerle eşit görme.

Sünnetin asıl itibariyle tasavvufî adap ve evrada karşı bir üstünlüğünün olmasına rağmen bir kısım tarikat müntesiplerinin taassup içerisine girerek kendi özel adap ve evradını sünnete üstün tutması.

İfrata düşen bazı tarikat ehlinin, ilhama gereğinden fazla önem atfederek vahyin çok üstün bir konuma sahip olmasına rağmen ilhamı vahiyle eş değer görmesi.

Tarikatın inceliğini kavrayamayan bazı tasavvuf ehlinin, Allah Teâlâ tarafından lütfedilen mânevî zevk ve kerametlere kendilerini kaptırıp bunları asıl görerek ibadet ve zikirleri terk etmeleri.

Tasavvufî makamların hakikatlerini tam kavrayamayan bir kısım sülûk ehlinin, peygamber ve büyük velilere ait bazı makamların gölgelerine veya numunelerine erişince kendisini o makamın gerçek sahibi zannetmekle hatâya düşmesi.

En yüksek mertebenin Allah Teâlâ'ya kul olma mertebesi olmasına rağmen bazı ehl-i sülûkun seyri esnasında naz,şatahat, fahr gibi kulluk adına noksan olan mertebeleri şükre, niyaza ve duaya tercih etmeleri.

Kendi zevkine düşkün ve aceleci bazı ehl-i tasavvufun ahirete bırakılması gereken tasavvufun mânevî meyvelerini dünyada elde etmek isteyerek tasavvufu kendi menfaatine alet etmeleri. Halbuki “Yoksa bu dünya hayatı, aldatıcı ve geçici bir zevkten başka bir şey değildir” ayetinde de ifade edildiği gibi ahiretin ebedî bir tek meyvesi dünyadaki binlerce bahçeye değiştirilmeyecek değerdedir.
sura
Takvâ nerede öğretilir? Tekvando biliyoruz, salonlarda öğreniliyor ama bu takvâ nerede öğrenilecek? İmam-Hatip'te öğretilir mi? Edebiyat Fakültesi'nde mi öğretilir. Tıp Fakültesi'nde mi öğretilir; nerede öğretilir takvâ? Takvâ tasavvufla öğrenilir. Onu öğreten ilim, tasavvuftur. Tasavvufa hücum ediyorlar. Hadi bilmeyen hücum etse neyse ne; Mısır'da, Suudi Arabistan'da, Irak'ta okumuş, tasavvufa çatıyor. Sen tasavvufun ne olduğunu biliyor musun? “Biliyorum, işte bazı şeyhler var, göbeğine kadar sakalı var, müridlerini istismar ediyorlar da şöyle oluyor, böyle oluyor...” Tamam, istismar ediyorsa ben de seninle beraberim. Ama sen şimdi bir ilkokul öğretmeni kız talebesine bir kötülük etse, filanca yerde kumar oynasa, hırsızlık yapsa bütün ilkokul öğretmenlerini boyar mısın? Boyayamazsın. Hem de Millî Eğitim yakana yapışır. “Sen devlet memurunun itibarını sarsıyorsun.” diye sürükler; “Gel bakalım, sen bu lafı nasıl söylersin?” der. Ben hatırlıyorum, televizyonda bir oyun oynanmaya başlamış, komediymiş. Çocukların sınıfta yaptıkları muziplikler, haylazlıklar... Hoca orada ders anlatıyor, onlar hocanın arkasına kuyruk takar, şöyle yapar, böyle yapar... Bir iki program oynamış, sonra kesilmiş. Ama herkes memnundu, kah kah kah, kih kih kih gülerek seyrediyorlardı. Niçin kesilmiş? Öğretmenler protesto etmişler. Neden? “Bu böyle olmaz, öğretmenliğin itibarını sarsıyor.” diye. “Bir asker şöyle yaptı, böyle yaptı, silah sattı veyahut ordunun planlarını düşmana sızdırdı, hainlik etti.” diye, askerlerin hepsine çatabilir misin? Çatamazsın. O zaman hakkı bâtıldan ayır. Doğruyu eğriden ayır. Haklıya hakkını ver, haksızın da yakasına yapış; ben de sana yardım edeyim. Biz haktan yanayız, hak neyse o. Ama şu takva öğretilecek mi, şu mârifetullah öğretilecek mi, bu ahlâk-ı hamide öğretilecek mi? Bunun mektebi ne? Tasavvuf. O zaman “Tasavvufa bu şartla müsaade ederim.” de hiç olmazsa. Lütfen insaf buyur da, hiç olmazsa “Bu şartla müsaade ederim.” de, öyle hemen kesip atma.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol