marla

Nuri bilge ceylan'ın 2014 yapımı muhteşem ötesi filmidir. Altın mı palmiye? Tabii ki, cannes film festivali altın palmiye ödülünü de kazanmıştır.
Film kapadokya'nın görsel şöleninde bir kış mevsiminde geçiyor.
Haluk Bilginer'in başrolünde olduğu Aydın karakteri kendinden hayli genç karısı Nihal ve eşinden boşanmış kız kardeşi Necla ile birlikte ailesinden miras kalan oteli işletir. Varlıklılardır ve iyi bir eğitimleri vardır. Haluk Bilginer ve kardeşi rolündeki Demet Akbağ'ın uzun ve sorgulayıcı diyalogları için bile film izlenir. İkisin de oyunculuğu oldukça başarılıydı, zaten söylemeye gerek yok ancak diyaloglar da çok iyi yazılmıştı.
Aydın'ın eşi rolünde melisa sözen var. Eski bir oyuncu olan, bilgili ve kültürlü aydın ile gerçekten aşık olup evlenmiştir. Ancak Aydın'ın her şeyiyle kendisine üstünlük kurmaya çalıştığını düşünür, eğreti hisseder ve kışın daha az hareketli olan otelde boğulduğunu düşünür. Yerel yardım organizasyonlarında görev alır ve işe yaradığını düşünmek ister.
Filmdeki tüm oyuncular çok başarılıydı. Her biri ayrı ayrı işlenmiş ve anlatılması gereken karakterlerdi. Entry çok uzayacak, o yüzden en iyisi izlememiş olanlar varsa uzunluğuna bakmadan ekran başına geçsin. Hem görselliği hem de diyaloglarıyla muhteşem bir filmdi.

Bu başlığa başka bir yazarın adını yazabiliriz herhalde. Neyse, ben isim önerisi ile gelmemiştim zaten. Olur da espri amaçlı falan marla yazan olur diye önceden uyarayım dedim. Kavga ederiz .

Geline düğün hazırlığında ve düğün esnasında yardımcı olan yakın arkadaşlar anlamına gelir. Aynı zamanda soylu bir kadının yardımcısı, eşlikçisidir.
Neden bilmiyorum ama nedime kıyafeti bakmaya başladım. Kenarda hazır dursun.

Arkadaşım siz hiç mi taktik bilmiyorsunuz? Komplo teorisi de mi okumadınız? Haftalardır sözlüğü bozması, erişim problemleri, iki günlük veri silinmesi falan hep numaraydı.
Admin'in succulent'in dikkatini çekebilmek için yapmadığı numara kalmadı. En sonunda tüm tuşlara basmayı denedi. Sonuç mu? Anlatmaya gerek yok görüyorsunuz.
Adminin çok gizli videosu elime ulaştı. İfşaysa ifşa, insanların gerçekleri bilmeye hakkı var.

21. kromozomun fazladan bir kopya üretmesi sonucu 46 değil de 47 kromozom ile dünyaya gelmektir. Down sendromu ya da diğer adıyla mongolizm ile doğanlarda öğrenme güçlüğü ve zeka geriliği görülebilir ancak erken yaşlardan itibaren ilgili bir eğitim alındığında ve en önemlisi sevgiyle down sendromlu bireyler de çok güzel işler başarabilir.
Down sendromlu bireylerin en belirgin özellikleri göz yapıları ve yüz biçimleridir. Down sendromuna hayvanlarda da rastlanır.

Bugün yazmış olduğu tanımları daha bir beğendiğim yazardır.
Vicdan ve adalet kavramlarına benzer bakış açısına sahip olduğumuz için mutlu oldum.

sozluk dayisi nickli yazar gayet güzel açıklamış, ben sadece ekleme yapmak istiyorum.
Bir tarafta Kızılay eski başkanının kızı var. Bir insanın ölümüne neden olmuşsun. Yurt dışına elini kolunu sallayarak çıkıyorsun ve serbest kalacağın garanti edilince ülkeye dönüyorsun. Baban deprem zamanı insanlara parayla çadır sattığı ortaya çıkan kurumun eski başkanı. Bu tür insanlarda vicdan beklemek zaten aptallık olur. Dini, imanı para olmuş insanda vicdan ne arar. Birinin ölümüne neden olmuşsun, ötesi yok ki. Adalet bir gün herkese gerekecek.
Balık hafızalı bir toplum olduğumuz söyleniyor. Hayır, bu ülkede yaşanan hiçbir kötülüğü unutmayan ve affetmeyen insanlar var. Bir gün mutlaka...

Babaanne evi ve nostalji, buğulanan gözler, üzerine dizdiğim mandalina ve portakal kabuklarıyla yaptığım en doğalından oda parfümü, ısınan eller, soba yakmayı denerken yanan kaş ve kirpiklerim...
Şu an sobanın içimi ısıtmasına ihtiyacım var sanırım. Yok ağlamıyorum gözüme duman kaçtı.

Can temiz ve ayı murat'ın parçası. Can temiz'in ahlaken alçak albümünde yer alıyor. @succulent için. Dinlemek için ısrar etti, yapacak bir şey yok .
Kuşlar plastik
Her şey yapışkan
Bekçiler niye bütün güzel şeylere düşman?
Herkes silahlı
Ve haklı doğuştan

Mutlu olmasa dahi çok iyi mutlu taklidi yapanlar için can temiz güzel bir şarkı yapmış.
Sabah sabah çalışmaya çalışıyorken can temiz dinlemek iyi bir fikir mi emin değilim ama...

Ülkemizde leon-sevginin gücü ismiyle gösterime girmiş 1994 yapımı filmdir. Filmin isminin neden bu kadar saçma bir şekilde çevrildiğini sormayın, inanın hiç fikrim yok.
Leon'un başrollerini Jean reno ve Natalie portman paylaşıyorlar. Bir kiralık katil ve ailesinin ihmal ve istismarına uğramış matilda'nın yollarının kesişmesini konu alıyor. Film oldukça bilindik, o yüzden konusuna dair herhangi bir şey yazmama gerek yok diye düşünüyorum. Ancak filme toplamış olduğu tüm olumlu eleştiriler ve en iyi filmler listelerinde yer almasına rağmen olumlu bakamıyorum. Pedofili iması dahi beni inanılmaz rahatsız ediyor. O yüzden izlerken de film boyunca huzursuz hissetmiştim.

Benim daha önce ilk mesajı kavga etme veya sataşma amaçlı attığım oldu. Yine de ilk mesajı atarım, sorun değil. İncinirsin, yine de sen bilirsin...

Sözlükte ifşam çıktı sandım ancak sagopa parçasıymış.
Neyse ki spora başladım genşler, kaslı kollarımla fotoğraf atarım.
Üç kiloluk dambıl ile başladım, bakalım .

Ölene kadar şüpheci ve sorgulayan biri olacağımı düşünüyorum. Hiçbir zaman sevildiğimden emin olamam. Ancak ne hissettiğimi bilirim. O yüzden sevmek daha anlamlı geliyor bana.
Elbette ki sevmek eylemi hak eden ve değer veren insana yönelik olur. Gidip saçma sapan davranan, ilgi ve sevgisini göstermekten aciz birini boş yere sevecek değilim. Gerçekçi olmak lazım.

Daha önce bu isimle kurulan bir sözlük var mı bilmiyorum ama şu an perva sözlüğün isminin geçici olarak değişmesi gerekiyor.
Sabahtan beri aşk ilanı mı dersiniz, duygusal entryler mi dersiniz. Benim gibi bir odunu bile duygusal bir ponçik haline getirdiniz siz ikiniz. Mutlu musunuz? Mutlu olduğunuzu görüyorum ve inanılmaz derecede mutlu oldum ben de sizin adınıza.

Biliyorum yorgunsun marla. Az önce entryde yazdın, gel bir kahve yapayım diyen var mı? Yok.
Başlığa bakıyorum hep edebiyat hep metafor. Biraz da gerçekler konuşulsun bu sözlükte.

Cennet ve cehennem arasındaki bölgeye verilen isimdir. aynı zamanda çoook sevdiğim bir mor ve ötesi parçasıdır.
Kalbin işine bak yüzüne bakamaz
Ağlar durur sen uyurken
Yalnız olamayan böyle mi yapar? dersen anlarım
Aşkın içine bak en güzeline
Hem var hem yok mu bile bile
Adalet yok ya canımı yakar bu sessizlik

Bugün bana kamyon çarpmış gibi hissediyorum, öyle bir yorgunluk. Ancak içim kıpır kıpır. Sebebini söyleyemem, her şeyi anlatmak için anlaşmamız mı var? Hiç sanmıyorum sözlük. Zaten ketum biriyim ben, kendime saklamak istiyorum.
Hem kıpır kıpır olma sebebim kendim bile değilim. Ne diye meşgul edeyim senin zihnini. Ee hala yazıyorsun abuk subuk deme. Sen de bu abuk subuk entryi okuyorsun hala. Ay resmen mutluluktan saçmalıyorum. Sırıtarak entry girmenin de etkisi olabilir. Bilmiyorum o kısmını. Mutlu olunca şımarık bir ruh haline bürünüyorum. Kestik marla, sus.

Ütopya mevcut olan düzenin ve dünyanın çok daha iyi halini hayal edip yansıtmaktır. Distopya ise bunun tam tersini bizlere gösterir.
Hayal edebileceğimizden daha karanlık bir senaryoyu romanlar veya filmler yoluyla bizlere yaşatır. Hayatımın hiçbir döneminde saf bir iyimserlik, pozitiflik içinde olmadım. Hep sorgulamayı seçtim ve insan ne kadar iyi olursa olsun içinde karanlık bir taraf olduğuna inandım. Salt iyilik diye bir şey yoktur. O yüzden Distopya en sevdiğim türdür.
Mutlak güce, otoriteye sahip bir kişi veya grup tarafından yönetilen toplumların öyküleri mutlaka okunmalı diye düşünüyorum. Bizlere çok şey anlatıyorlar. En azından ütopya gibi hayalde kalmıyor, bir çok Distopya yavaş yavaş gerçekliğe dönüşüyor. Etrafınıza baksanıza.

Kalınan yerden devam edebilmek amacıyla sorulan soru cümlesidir. Öğretmen soruyorsa tehlikeli bir soru.
Son zamanlarda perva sözlük için sık sık sorduğumuz soru aynı zamanda. Israrla uğraşma, yıldırma çabası gerçekten komik görünüyor. Her şeye rağmen buradaki insanları ve samimiyeti seviyorum. En azından kendi adıma durum bu şekilde. Bugün sözlüğe giremedim diyerek koşa koşa başka bir sözlük arayışında değilim. Defalarca yazmıştım, burada yazar olduğumdan beri ekşi'de entry girmedim. İhtiyaç duymuyorum da. O yüzden en azından benim için boşa bir çaba bu sözlüğe sürekli saldırı olması hali.