daha kalabalık sözlüklerde mümkündür.
online listesinde yüz tane yazarımız olduğu zaman artı eksi fark etmeksizin 30 kadar bildirim gelebilir.
ama böyle de iyiyiz bence, nerde çokluk orda bokluk. bildirimsiz de olur.
(yazar: mefauf) ukdesi.
çevrenizde gözlemlemişsinizdir, her grupta olumsuz, aksi, ters biri vardır ve onun yaydığı negatif enerjisi kısa sürede bütün çevresine yayılır.
herkesin rahatı bozulur, o eski konforlu sıcak ortam sayesinde bozulmuştur.
böyle "baş soğanlardan" en iyisi uzak durmak.
çevrenizde gözlemlemişsinizdir, her grupta olumsuz, aksi, ters biri vardır ve onun yaydığı negatif enerjisi kısa sürede bütün çevresine yayılır.
herkesin rahatı bozulur, o eski konforlu sıcak ortam sayesinde bozulmuştur.
böyle "baş soğanlardan" en iyisi uzak durmak.
(yazar: mefauf) ukdesi.
her şey yolunda giderken birden bir çılgınlık yapma isteğinin yükselmesine yenik düşüp harekete geçmenin sonucunda söylenir.
bulundukları durumun kıymetini bilmeyenler için kullanılır.
mesela çok iyi bir eşi ve çocukları, harika bir kariyeri vardır fakat bunlar onu tatmin etmez, ya iş yerinde arıza çıkarır, ya eşini aldatır ve çevresindekiler onun için "rahat battı" derler.
her şey yolunda giderken birden bir çılgınlık yapma isteğinin yükselmesine yenik düşüp harekete geçmenin sonucunda söylenir.
bulundukları durumun kıymetini bilmeyenler için kullanılır.
mesela çok iyi bir eşi ve çocukları, harika bir kariyeri vardır fakat bunlar onu tatmin etmez, ya iş yerinde arıza çıkarır, ya eşini aldatır ve çevresindekiler onun için "rahat battı" derler.
(yazar: mefauf) ukdesi.
gerçek sebeplerini açıklamak yerine ilişkiyi sonlandırmak için kullanılan klişe cümle.
hiçbir zaman doğruyu yansıtmaz. sadece karşı tarafının onurunu kırmadan işin içinden sıyrılmaktır.
gerçek sebeplerini açıklamak yerine ilişkiyi sonlandırmak için kullanılan klişe cümle.
hiçbir zaman doğruyu yansıtmaz. sadece karşı tarafının onurunu kırmadan işin içinden sıyrılmaktır.
(yazar: mefauf) ukdesi.
sözlük anonim bir ortam olduğundan içini dökmekte sakınca görmeyen yazar beyanı.
eskiden bunu çok yapıyordum.
artık içimde bir şeylerin kalmasına izin vermiyorum dolayısıyla sözlük için de bir şey kalmıyor.
sözlük anonim bir ortam olduğundan içini dökmekte sakınca görmeyen yazar beyanı.
eskiden bunu çok yapıyordum.
artık içimde bir şeylerin kalmasına izin vermiyorum dolayısıyla sözlük için de bir şey kalmıyor.
barbie bebeklerine bayılıyordum.
değişiklik olsun diye ya da farklı bir nedenle bir gün annem zenci bir barbie getirmişti.
ilk önce kutusunu bile açamadım, baka kalmıştım. sonra onun diğerlerinden daha özel olduğunu düşünerek en sevdiğim olmuştu. hala diğerlerin arasında siyah bir inci gibi duruyor.
değişiklik olsun diye ya da farklı bir nedenle bir gün annem zenci bir barbie getirmişti.
ilk önce kutusunu bile açamadım, baka kalmıştım. sonra onun diğerlerinden daha özel olduğunu düşünerek en sevdiğim olmuştu. hala diğerlerin arasında siyah bir inci gibi duruyor.
yatma vaktim gelince kedimin yanıma sokulup kıvrılması.
onun her gelişi beni mutlu ediyor.
onun her gelişi beni mutlu ediyor.
bu zihniyetteki kişi çok zengin olmalı ki çocuklarını daha rahat okutabilsin, eşinin ihtiyaçlarını daha rahat karşılayabilsin. aksi takdirde bir noktadan sonra maddi manevi iflas eder.
eskiden puana göre izliyordum, artık canım istediğini, merak ettiğimi izliyorum ve fark ettim ki bu beni daha mutlu ediyor. şimdiye kadar izlediklerimden pişmanlık duymadım.
(yazar: sozluk gezgini) ukdesi.
bu konuda karşımıza sık sık haberler çıkıyor. en çok e5 yoluyla ilgili.
anlamıyorum ve çok mantıksız geliyor. yoğun trafiği olan bir caddede durmak, müziği son ses açıp arabadan inip yolun orta yerinde oynamaya başlamak...
sonrasında düğün kayıtlarını izlerken büyük bir tatmin duygusuyla "vay be, bu hayatta bunu da yaptım ya" diyerek kendini alkışlamak belki de...
şimdiye kadar bunları hep duyduğumuz gibi, duymaya da devam edeceğiz haberlerde çünkü sonu yok, bitmiyorlar.
tek umudum, duran konvoyun çok arkalarında acil hasta yetiştirmeye çalışan bir ambulansının olmaması.
bu konuda karşımıza sık sık haberler çıkıyor. en çok e5 yoluyla ilgili.
anlamıyorum ve çok mantıksız geliyor. yoğun trafiği olan bir caddede durmak, müziği son ses açıp arabadan inip yolun orta yerinde oynamaya başlamak...
sonrasında düğün kayıtlarını izlerken büyük bir tatmin duygusuyla "vay be, bu hayatta bunu da yaptım ya" diyerek kendini alkışlamak belki de...
şimdiye kadar bunları hep duyduğumuz gibi, duymaya da devam edeceğiz haberlerde çünkü sonu yok, bitmiyorlar.
tek umudum, duran konvoyun çok arkalarında acil hasta yetiştirmeye çalışan bir ambulansının olmaması.
(yazar: fashion0034) ukdesi.
bazı durumlarda çok ileri gitmek, birine karşı davranışlarınızda sınırı aşmak.
bence saygısızlıkla arasında çok ince bir çizgi vardır ve bazen ayırt edilmesi zordur.
haddini aşmak deyimin nereden çıktığını merak ettim ve karşıma çıkan şu görseldi:
bazı durumlarda çok ileri gitmek, birine karşı davranışlarınızda sınırı aşmak.
bence saygısızlıkla arasında çok ince bir çizgi vardır ve bazen ayırt edilmesi zordur.
haddini aşmak deyimin nereden çıktığını merak ettim ve karşıma çıkan şu görseldi:
çikolatalarına bayılırdım, özellikle lavi markasını sürekli tüketirdim, evde ve çantamda hep bulunurdu. son zamanlarda çıkan haberlere kadar.
acaba rakip firmaların yıldırma politikası mı, yalancı habercilik mi nedir gerçeği bilemem fakat çikolatalarına karşı olan zaafımı bıçak gibi kesti.
eski aşkım milka'ya geri döndüm.
acaba rakip firmaların yıldırma politikası mı, yalancı habercilik mi nedir gerçeği bilemem fakat çikolatalarına karşı olan zaafımı bıçak gibi kesti.
eski aşkım milka'ya geri döndüm.
hayatında farklı sebeplerden dolayı gerçekte olamadığı fakat hep olmak istediği bir kişiliğe bürünmüştür.
sözlükler ve genel olarak sanal ortamlar buna benzer durumlara müsaittir.
sözlükler ve genel olarak sanal ortamlar buna benzer durumlara müsaittir.
sözlüğü şahsi günlüğü gibi kullanıyordur. okunacak o kadar çok şey varken, farklı fikirler, tartışmalar, tecrübeler paylaşılmışken onları okumaktan kendini mahrum bırakmak yanlış yerde olduğu hissi uyandırıyor. yazıp yazıp sadece kendi yazdıklarını okumak ruhsuzluk gibi bir şey.
kim ne yazmış diye merak edilmez mi, yeni şeyler keşfetme isteği olmaz mı hiç.
tanımı yayınladıktan sonra ben de okurum yazdığımı her hangi bir imla hatası var mı diye sonra unuturum ve her şey profilimde gömülü kalır.
bence bütün yazarlar benim gibi yapıyordur.
kim ne yazmış diye merak edilmez mi, yeni şeyler keşfetme isteği olmaz mı hiç.
tanımı yayınladıktan sonra ben de okurum yazdığımı her hangi bir imla hatası var mı diye sonra unuturum ve her şey profilimde gömülü kalır.
bence bütün yazarlar benim gibi yapıyordur.
sürekli bilgisayarın başında olup her şeyi kontrol altında tutabilme kabiliyeti gerektirir.
zamanının bir çoğunu sözlüğe hediye etmelidir.
zamanının bir çoğunu sözlüğe hediye etmelidir.
bilimsel olarak oksitosin salgısını arttırıp gerginliği azaltıyormuş.
zorunlu misafir ortamındaki sarılmalarda bende tam tersi oluyor, geriliyorum ve olabildiği kadar sarılmanın kısa sürmesini sağlıyorum. nereden kalmış bu gereksiz adetler, sarıl sarıl bitmiyorlar.
oksitosin için insan anne babasına sarılır, eşine sarılır, her şeyden çok sevdiği çocuğuna, en değerli arkadaşına...
stres hormonu için diğerlerine.
zorunlu misafir ortamındaki sarılmalarda bende tam tersi oluyor, geriliyorum ve olabildiği kadar sarılmanın kısa sürmesini sağlıyorum. nereden kalmış bu gereksiz adetler, sarıl sarıl bitmiyorlar.
oksitosin için insan anne babasına sarılır, eşine sarılır, her şeyden çok sevdiği çocuğuna, en değerli arkadaşına...
stres hormonu için diğerlerine.
evet her başlığı açmıyorum, bana göre olmayanları ya da ilgimi çekmeyenleri es geçiyorum.
eskiden solframede sırayla hepsini açıp okumaya çalışıyordum. tam bir zaman kaybı ve bir yerden sonra sıkıcı, sözlüğün tadı kalmıyordu. örneğin futbol, bilgisayar oyunları ve siyasi başlıklarını es geçiyorum. bana göre olmadıklarına karar vererek diğerleriyle yoluma devam ediyorum.
eskiden solframede sırayla hepsini açıp okumaya çalışıyordum. tam bir zaman kaybı ve bir yerden sonra sıkıcı, sözlüğün tadı kalmıyordu. örneğin futbol, bilgisayar oyunları ve siyasi başlıklarını es geçiyorum. bana göre olmadıklarına karar vererek diğerleriyle yoluma devam ediyorum.
birçoğu bunun farkındadır bence ama aralarındaki fark bunu dışa yansıtmasındadır.
bazıları yakışıklı olmalarına rağmen itici olabiliyorlar ve dış görünüşleri bir süre sonra değersizleşiyor.
yakışıklılığının farkında olmasını fark ettirmeyen, çevresine hissettirmeyeni makbuldür ki öyleleri hem yakışıklı hem akıllı oluyorlar.
bazıları yakışıklı olmalarına rağmen itici olabiliyorlar ve dış görünüşleri bir süre sonra değersizleşiyor.
yakışıklılığının farkında olmasını fark ettirmeyen, çevresine hissettirmeyeni makbuldür ki öyleleri hem yakışıklı hem akıllı oluyorlar.
nilüfer
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?