asteria

Çocukların ebeveyn rolüne büründüğü yani rollerin değişmesi durumudur. Bu durumda çocuklar, ev işlerini üstlenebilir, kardeşlerinin bakımlarını üstlenebilir, aile fertlerinin sağlığını veya psikolojisini düzeltmek adına çabalaması gibi durumlar görülebilir.

sadece belirli sorumluluklar vermek, kendi odasını toplama, yardımlaşma gibi durumlar çocuğun kişisel gelişimine katkıda bulunsa da tamamen sorumluluğun çocuğa kaldığı durumlarda çocuğun psikolojik sorunlar yaşamasına neden olacağı gibi aynı zaman da çocuğun istismarı da söz konusudur.

Ben de duygusal tokluk yaşıyorum zaman zaman. Oda sayılır mı?

Dün tam olarak 2 kg taze fasülyeyi bir güzel ayıklayıp tencereye koydum. 2 aklı bir karış havada personelime de dedim ki yemeğe bakın benim işim var, yanmasın. Yok öyle dememişim sanki yemeği yakın, hatta tencereyi bile yakın demişim gibi hunharca yakmışlar. Sinirden nasıl bağırdıysam imam gelip “bizim hoperlör bozuldu. Ezanları sen okur musun?” Diye teklifte bulundu.

Babamın görme problemlerinden dolayı wp mesajlarını ben yazar ben okurum genelde. Bir gün kendinden yaşça küçük bir arkadaşı ile mesajlaşıyoruz(babamın adına ben mesajlaşıyorum) abi sana beton yetmez diye mesaj attı. Neye beton yetmez. Babamı öldürüp üstüne apartman mı dikecek falan diye baya düşündüm. Sonra öğrendim bu beton ne betonuymuş. Bu erkekler neden hep cinsel uzunlarına iltifat ediyorlar anlamış değilim.

Cumalarda cumartesiye döndi sanırım. Ama kimse evde oturmuyor belli ki ben hariç. Sözlüğe bir ben mi girebiliyorum diye düşünmeye başladım. Nerdesiniz ey ahali.

Okuyanlar bilir şu beni saat yüzünden yerin dibine sokulduğum hikayeden o meşhur saati.

Gel zaman git zaman benim saat durdu. Ben de bozuldu sandım. Şu yaşımda da olduğu gibi o zamanlar da tamir işine çok meraklıydım hatta evdeki horozlu çalar saati bile tamir edeceğim diye bozmuştum. Saatin arkasını açtım ama sonra toparlayamadım. Tüm mekanizmasını söküp annemin o zamanki yaşlarından daha genç olan bir vesikalık fotoğrafını saatin kadranına yerleştirip arkasını kapattım. Bir gün annem saati eline alıyor. (Camı da ışıkta renk değiştiren cinsten aynalı gibi) kendini görüyor saatte ama eski hali. Kadının aklını oynatıyordum az daha. Bakmış bakmış bu nasıl olur diye. Eminim içinden saatin zamanı geriye alıp eski görüntüsünü gösterdiğini düşünmüştür. Fark edince kafası dank ediyor. (bkz: annelerin aklı nasıl oynatılır)

t: hayırdır köstebek?
k: tütünde misiniz?
t: görmez misin köstebek tütündeyizdir.
k: tütüncünüz nerede?
t: tütüncümüz köydedir.
k: köyünüz nerededir?
t: köyümüz şuradadır.
k: tütününüz nicedir?
t: tütünümüz boldur ey köstebek. köyümüze buyurmaz mısın?
köstebek işte gidiyor tütüncünün köyüne.
tütüncüyü buluyor ve diyor ki;
k: ey tütüncü! ey tütüncü! tütünlerin var mıdır?
t: ey köstebek! bilmez misin ben tütüncüyüm? tütünlerim vardır.
k: tütünüm sende mi?
t: senin tütünün ne gezer bende?

Yine bir takım özelden fingireşme durumları seziyorum.

Günaydın sözlük. Hadi biraz daha uyuyalım :)

Gerçekliğini bilmiyorum ama aura denen bir kavram varsa eğer buna tam olarak sahip bir arkadaşım var. Herkesin giyebileceği sıradan bir kıyafet bile onda çok farklı görünüyor. Bu beden ölçüleri ile de ilgili değil. Asil bir duruşu var. Görünüşü için hiçbir çaba göstermiyor olduğu zamanlarda bile insanların dikkatini çektiğini ve pozitif bir saygılı tutumla ona yaklaştıklarını gözlemliyorum. Yaydığı enerji kesinlikle muhteşem.

Sanatın her alanında gerçekten yeteneği olan insanlara imrenmişimdir, kesinlikle kıskanmak demeyelim.
Ancak modern sanat denilen kavramı anlamakta zorlanıyorum. Başlığı açan yazarımızın da dediği gibi kapitalizmin etkisiyle sanat eserleri satın alınmak veya izlenmek için oldukça yüksek ücretlerin ödendiği metalar haline getirildi. Sırf 'buna bu kadar verilir mi?' sorusunu sordurmak ve reklamını yapmak için bu saçmalıkları yaptıklarından oldukça eminim.
Duvara bantlanmış bir muz sanat olabilir mi? Ama sergiliyorlar, adına da modern sanat deniyor. Ne düşünmeliyiz peki, bu muz bana ne düşündürmeli? Esir muz, muzun üretim süreçleri, muzu üreten ve hasat eden insanların esareti ahhsssgggjj. Çok zeki olmasam da en azından ortalama zekaya sahip olduğumu düşünüyorum ve anlayamıyorum açıkçası.
Geçen gün bir genç sanat galerisinde milleti trollemek için converse ayakkabısını çıkarıp duvarın dibine koymuştu. Millet de fotoğraf çekiyor, durup düşünüyor. Of gerçekten salaklık.
https://www.instagram.com/reel/C-iOor-osgW/?utm_source=ig_web_copy_link

Bir kişiye karşı sahip olduğu herhangi bir şey yüzünden olumsuz duygular beslemek anlamına gelir. Bir kişiye karşı demek yanlış bir ifade oldu sanırım. Tüm bir ülkeye karşı da sahip oldukları için olumsuz duygular beslenebilir. Örneğin Almanya bizi kıskanıyor.
Neyse, esas bahsedeceğim kıskanmak 2009 yapımı zeki demirkubuz filmi. Film Nahid Sırrı Örik romanından uyarlanmış ve erken cumhuriyet döneminde, 1930'lu yıllarda geçiyor.
Nergis Öztürk inanılmaz bir oyunculuk ortaya koymuş. Bana göre güzel bir kadın, çirkin olması için müdahale edilmiş. Biri kadın diğeri erkek iki kardeşin yaşamının erkeğin oldukça genç ve güzel bir kadınla evlenmesi ile değişir. küçük bir Anadolu şehri için bu güzel kadının ve ailesinin taşınmaları oldukça dikkat çekici olacaktır. Kıskanılan güzel kadını berrak tüzünataç, eşini ise serhat tutumluer oynuyor. Filmin kadrosu başarılıydı.

(bkz: arkeoloji) dalıyla ilgilenen bilim adamlarına verilen isimdir arkeologlar kendi içerisinde onlarca çeşide ayrılsada genel olarak yer altı ve tarihi eser kalıntılarıyla ilgilenen geçmişten günümüze ışık tutan değerli bilim insanları.

Şunu unutmamalıyız ki geçmişini bilmeyen milletler geleceğini inşa edemez herkes 16 türk devleti kuruldu diye düşünür ama bu devletler neden geçmişte battı diye düşünmez.

(yazar: violence ) ukdesidir.

Tersten dinleyince doğru haber kaynağı olan haber kanalıdır.

Misal dolar düşecek mi diyor? Dolar zirve yapacaktır dolar yükselecek diyorsa dolar düşecektir. Ekonomi müthiş diyorsa gidişat kötüdür ekonomi kötü diyorsa iyidir.

Adamlar yalan haber sunmuyor tersten haber sunuyor biz anlayamıyoruz.

Eski osmanlı adetlerinden birisidir bir misafirin ortamı terk etmesi istendiğinde ona herkesle beraber kahve ikram edilir ancak ona verilen acı olurmuş sessiz sessiz kahvesini içer müsade ister kalkarmış o kişi bu yüzden şevko duran emmi buluşmasında şevko emmiye bir acı kahve içmenin zamanı geldi der.

Rasyonelliği Budizm ile çok yakın buluyorum. Zira Budizm'in ilk kurucularından olan Gautama Buddha benimsediği bu akımı çok iyi yaşamıştır ama sonraki gelenler buna uyamamıştır. Budizm de temel amaç “bensizlik” dir. Acıyı ve cahilliği tüm ihtiyaçlardan arınarak yok sayarlar. İhtiyaçları göz ardı ederler ve onlar için önemli olan şey bilgelik, ahlak ve meditasyondur. Meditasyonu rasyonellikte profesyonellik olarak görebiliriz. Aralarında çelişkiye düşen tek konu Budizm'in ruhani bir inanca sahip olması olabilir.

Aslına bakarsanız karşıdan çok konforlu gibi görünür. Klasik bilinen bir deyiş vardır. Alarm kurmak istemiyorsan kendi işini yap, çünkü alarm kurmaya gerek kalmadan uyanmak zorunda kalırsın diye.
Kendi disiplinini kendin sağlamak zorundasındır, sana verilen bir mesai aralığın yoktur, o mesai aralığı da zaten baya uzundur. Ama o motivasyonu dediğim gibi zorunluluk dışında kendin kurman gerekiyor. Maaşlı bir işe gider gibi şu saatte gideyim. Aha mesaim bitti ben çıkıyorum gibi bir lüks yoktur yani. Zaten özel hayat denen şey hiç yoktur. Çünkü tüm hayatın işindir. Tatile gitsen bile çalışırsın. Hadi kendini motive ettin, bir de çalışanlarını motive etmek zorundasındır. Kendi yapman gereken işleri düşünürken bir de onların yapacağı işleri düşünüp yönlendirmen gerekir. Kazanç konusuna gelirsek tabiki sabit bir maaş almaktan daha kazançlıdır fakat tüm bu çekilen çileye o kadar olsundur.

Bir işi plan, program, koordinasyon ve çalışacak olan kademeleri tasniflemek için yapılan eylemdir.
İşim gereği sık sık yaptığım bir eylem benimde.
Bunun için belirli işin özelliklerine, katılımcılara, önceden belirlenen işin niteliğine göre ekipmanlara belli bir konsantrasyon sağlayarak tamamlamak gerekir.
Ben de bugün 101 kişiye hizmet edecek bir organizasyonun yönetmeni olarak konsrantrasyon sağlamak adına işlerim bitene kadar sözlükten çıkıyorum. Akşam üzeri görüşürüz sözlük ahalisi :)

Zamanında çok yaptığım eylem. Çok komik dialoglar çıkıyor. Ama artık güvenip tanımadığım birinin arabasına binme dönemi geçti.
Nerden aklıma geldi. Sabah sabah 2 amcayı araca alıp gittiğimiz yere kadar götürürken aydınlandım lan bunlar otostopçu resmen diye. Amca olunca birden düşünemedim demek ki.