haberci

Kullananı değil muhatabını üzen mizah…

Ümid olmasa hayat, ışık olmasa karanlık çekilmez…

Dine gelen kötülük…

Gurbet gibi uzağın bulanıklaşması. Bende de uzak bulanık…

Kimin sorduğuna bağlı?
O sorarsa iyiyim, sen sorsan 'omuzunda ağlaya bilir miyim?!'

Başlık 'yazarlara' diye başlayınca ister istemez edebi cümleler savurup yazarlığı ispatla başlamak istiyor, insan entry'e. İmla kuralları, noktalama işaretleri ve tutarlı/ağdalı cümlelerle de sunum yani servis etme rikkati peydahlanıyor. Böyle bir triple ne kadar samimi olabilir ki insan! Oysa başlığa verilecek cevap çok basit: hey hey'ler…

Neden diye sormayın; sonra belki konuşuruz…

(bkz: göz yaşların yağmura karışması)

(bkz: müneccim)

Müzik aynı dili konuşamasa da insanların ortak paydasıdır. Evrenseldir yani. Bir tarza odaklanacak olursak önceliği klasik türk müziği alır ve sırasıyla türkülerdir, doğu ezgileri, batı klasik ve kısaca kulağa iyi gelen ne varsa zevkim kapsamındadır…

- Geldin mi oğlum?!…

Bana hayatı en baştan sorgulatan, özlem duyan bi annenin gözlerine inanamayış cümlesi…

(bkz: sırtından bıçaklamak)

(bkz: arkadan vurmak)

(bkz: perva sözlük nöbetçi yazarlar)

İç Anadolu'nun mütevazı şehirlerinden sayılan Kırıkkale, 2019'daki sayımla 206.602 nüfusuyla bölgenin en az nüfuslu şehirlerindendir.

Hep gidip görmek istediğim ve gitmeden sahip olduğu şartları coğrafyasını, insanlarını kendi hayal dünyamla tasvir ettiğim bu şehirle karşılaştığımda ters köşe olmadım değil. Ne coğrafyası ne de insanları beklediğim gibi çıkmadı haliyle. Hadi coğrafyası neyse de tipik anadolu insanı profiline muhalif bir yapıya bürünmüş şehir halkı, emperyalizmin tek düzeleştiren salgınından nasibini almış.

Kırıkkale Üniversitesi ekonomik açıdan şehrin dinamizmi. Üniversitenin şehre kültürel ve sosyal faaliyetleri açısından da katkısı vardır muhakkak, bekleyip görmek lazım.

Daha sonra nasipse edit edeceğim, feci uyku bastırdı…

Başlığı açan siyah Anka'nın ortalığa karıştırma başlığı tespiti dahil diğer tespitlerin hemen hemen hepsine katılıyor ve ayrıca kamu spotu keyfiyetindeki sözle entryime başlıyorum: “yolların kralı/kraliçesi yoktur, kuralı vardır”

Altı ayda 60 bin kilometre yapmış biri olarak bir kaç kelam etme hakkımız vardır diyerek kıyaslamayı cinsler arasındaki artılar eksiler şeklinde değil de daha çok, kim olursa olsun, yapılan hatalar üzerinden yapmak istiyorum.

- araç kullanırken en büyük hata aşırı özgüvendir. Kişi kendine ve de altındaki araca güvenip azami hızın dışına çıkar ve yüksek ihtimalle korkulan olur. Sürat felakettir.

-araç kullanırken aşırı güvensizlik ve tedirginlik de iyi değildir. Bu turum da trafikte hatalara neden olabilir.

-Son olarak uzun yol da olsa kısa mesafeli yolculuklar da olsa kesinlikle uykusuz bir şekilde araç kullanmak çok tehlikeli ve sonuçları maalesef kötüdür. Herhangi bir rahatsızlık da araç kullanımında kaza riskini arttırır.

Bunlara azami derecede dikkat eden ister kadın olsun isterse erkek, iyi şofördür. Vesselam…

İyi ile kötünün, sadakat ile ihanetin, ilim ile aymazlığın, maneviyat ile maddiyatın vb. temsilcileridir.

Tutmadı. Nerdeyse benle yaşıt olduğunu düşündüğüm karakterlerle karşılaşırım korkusuyla bırak arkayı, ara sokaklara bile girmiyorum.

Alttaki yazar perva sözlükte olduğu için çok mutlu ama bi an önce uygulaması gelse diye sabırsızlanıyor…

Perva sözlük 7/24 işleyen bir fabrika gibi. Her saatinde muhakkak en az bir yazarımız online. Ben daha bu saatler de girdiğimde sözlüğü hiç boş görmedim. Görmeyelim de. Aslında ben işim nedeniyle artık kendimi gecelerin adamı gibi görüyorum. Bulduğum her fırsatı da sözlükte değerlendirmeye çalışıyorum. Mesela şuan işteyim ve gördüğüz gibi sözlükteyim :) siz rahat uyuyun sözlük bize emanet ;)

İyidir.

Dünyanın en güzel yeri de olsa gurbetteysen şayet, kederdir…

Eksici geldi haanııımmmmm….

Doğduğum şehir ama dünyanın en büyük köyüdür nazarımca.