hercule poirot

her nasılsa bir şekilde bilinçlenmiş ferdin, gasp edilen vatandaşlık hakkını veya sırtını devlete yaslamış kimselerce maruz kaldığı kötü muameleyi savuşturmak üzere kendi çapında ateşlediği fitil.

fakat her sıradan yurttaşa olanlar gibi malum bireyin de bilinçlenmesi bir yere kadardır. zira "maaşını benim ödediğim vergilerle alıyorsun lan" isyanı genellikle göze kestirilmiş, mülayim, eciş bücüş tiplere karşı başlatılıp asıl yakasına yapışılması gereken makam mevki sahibi
ucubeler yalnızca allah'a havale edildiği için hiçbir vakit gücü yeten yetene anlayışından, mide bulandırıcı bir gösteriden ve bayağı bir artistlikten öteye gitmez.

sadece uyku zamanlarında ayrı kaldığı, dolayısıyla artık yüzünün bir parçasıymış gibi duran gözlüğünden kısa bir süreliğine de olsa kurtulunca ahbapları tarafından hep öyle tanındığı, bilindiği ve sevildiği için o sırada yabancı bir kimseye evrilen, tam bu kim lan diye şüpheye düşecekken aksesuarını yeniden burnunun üzerine yerleştirip eski kimliğine kavuşan, belki de şaşkın bakışlara küçük, güzel bir tebessümle karşılık veren sıradışı varlık.

mevzubahis çıkışı ile racon kavramına yeni bir soluk getiren ve delikanlılık aleminde kartları yeniden dağıtan ibretlik figür.

her türlü uyku bozukluğuna deva, vücuttaki tüm sistemler kendilerini ele geçirmeye meraklı mutluluk ve huzur kuvvetlerine güle oynaya teslim olurken sabaha kadar rüya bile görmeden mışıl mışıl uyumanın, dinlenmenin, yenilenmenin ve iyileşmenin yegane formülü olan tecrübe.

aziz nesin'in, "nesin" Soyadını seçerken cevabını aradığı sorulara noktayı koyan bir ceza parçası.

-nasıl gidiyor abi?
+berbat. sanki bilmiyorsun.
-ne oldu, hayır mı?
+uzatma tamam.
-alo, kime kızdın?
+kes be.
-birer sigara mı içsek?
+hayır, bıraktım.
-valla mı, süpermiş. hadi gel sana bi kahve ısmarlayayım.
+off kahve de istemiyorum.
-sırayla fıkra anlatalım.
+külahıma anlat sen fıkrayı.
-sinemaya iki tane biletim var, gidelim mi?
+cehenneme kadar yolun var.
-hmm pelin nasıl, neler yapıyor?
+sana ne lan it.
-neyse. ben kaçıyorum abi. bir ara şu arkadaşlığımızı gözden geçirelim.
+niye lan, ne güzel konuşuyorduk...

üniversitedeyken, ailelerden gönderilen aylık harçlıkları iki hafta gibi çok kısa bir zaman diliminde tüketip meteliğe füze attığımız allak bullak bir dönem olmuştu. karnımızı zar zor doyuruyor, okula gitmek dışında evden dışarı neredeyse hiç çıkmıyorduk. halimiz içler acısıydı.

ev arkadaşım bir gün "bu böyle olmayacak, karar verdim ünlülerden birine twitterdan mesaj atıp para isteyeceğim" dedi. dileneceğim diyemedi, çünkü çok gururlu çocuktu. hoş sayfalar dolusu okkalı bir mektup yazsa ne durumda olduğumuzu anca anlatırdı ya neyse. peki kime atacaksın dedim. kafasında henüz tam olarak netleşmeyen bir iki isim varmış. birinden birine er ya da geç mesaj gönderecekmiş. hiç ümitli değildim.

ertesi gün okul dönüşü evde suratı bir karış vaziyette karşıladı beni. ne olduğunu sordum. telefonunu elime tutuşturup odayı terk etti.

başka kimse kalmamış gibi gidip fedon'a yazmış. ya sabır çekerek neler saçmaladığına göz atmak üzere koltuğa kuruldum.

upuzun bir mesajdı. okudukça içim daralıyor, kalbim sıkışıyordu. aslında gayet iyi iş çıkarmıştı. beklediğimden daha etkileyici, azıcık vicdan sahibi herhangi bir ademoğlunun kayıtsız kalamayacağı cümlelerdi bunlar. gözlerim doldu, ağladım ağlayacaktım. fakat sözcüklerin ardı arkası kesilmiyor ve onları okumak artık katlanılmaz bir hal almaya başlıyordu. sabırsızlıkla en alta inince karşı taraftan gönderilen kahkahalara boğulmuş bir maymun capsi gördüm. bizim gerzek acaba ne dedi de adamın böyle bir tepki vermesine yol açtı düşüncesiyle derin bir nefes alıp son paragraga yoğunlaştım.

-işte öyle başkan, inşallah kafanı şişirmemişimdir. diyeceğim o ki bu kardeşine acilinden bi beş bin tl fişekler misin?

-ilkokulda matematiğim süperdi benim.
+ade be!
-tabi lan. fakirdik, okuyamadık biz.
+ah usta.
-sonradan bulaştık bu inşaat belasına.
+anladım.
-dört basamaklı iki sayıyı hep aklımdan çarpardım ben.
+yok yahu!
-vallahi. hatta beş basamaklı bir sayıyı üç basamaklı sayılara bile kafadan bölerdim.
+heyt be.
-off. neyse neyse. işimize dönelim. uzat şu metreyi.
+buyur ustacım.
-hmm. dokuz beş daha kaç ediyordu ulan?
+???

ikili ilişkilerde;

kabahatli erkek hatasını anlayıp kadından özür diler. fakat özrün kabulü tamamen kadının inisiyatifindedir. paşa gönlü isterse erkeğine yumuşar, istemezse canına okur.

diğer versiyonda suçlu kadın erkekten özür diler. erkek kişisi dilenen özre can simidi gibi yapışıp onu bağrına basmakla mükelleftir. aksi takdirde meseleyi haybeye uzattığı için kadından özür dilemek zorunda kalır.

bu işler böyledir.

eksik bilgidir. zira sözlük 60 yaş üstü nine ve dede de kaynıyor.

(bkz: mefauf)

akranları torun sevip bütün varını yoğunu cennet kapılarını aralama uğrunda harcarken kendisi bütün gün hâlâ okumadan oylama, oylamadan favorileme işleriyle vakit öldürüyor. göğüs kıllarına kavuşmuş bembeyaz sakallarından utan be ihtiyar...

(bkz: #20604)

cümleleri dönüştürücü bir öfkeye sahip olan kaliteli yazar.

şeytanlarla dolu bir dünyada bala göte yaşıyoruz. hamuru nefretle yoğrulmuş, bile isteye adi olmayı tercih eden ve yaptığı fenalıklardan tarifsiz bir zevk duyan milyonlarca insan var malesef. bizi bu kötücül varlıklara karşı ne devlet ne de onun boşluklarla dolu kanunları koruyabilir. bizim bizden başka hiç kimsemiz yok. huzurla uyu bebeğim.

bu kadar kısa sürmesinin mantıklı hiçbir tarafı olmayan, elma şekeri tadında bir ahmet kaya şarkısı.

https://m.youtube.com/watch?v=InAU5k2VbAQ&pp=ygUSbWVyaGFiYSBhaG1ldCBrYXlh

Senelere meydan okuyan muazzam bir seden gürel parçası.

https://m.youtube.com/watch?v=03jN8XBdLHA&pp=ygUcc2VkZW4gZ8O8cmVsIGRldmxlcmluIGHFn2vEsQ%3D%3D

Mecaz anlamda, ne pahasına olursa olsun bildiğini okuyup burnunun dikine, başına buyruk davranmada çığır açmak manasına gelen deyim.

feriştahının dahi ahmet kaya yorumunun yanından geçemediği azeri türküsü.

https://m.youtube.com/watch?v=6_nrhMR154U&pp=ygUNxZ9paXJlIGdhemVsZQ%3D%3D

hemen her kitabında sahip olduğu unvanı sonuna kadar hak ettiğini ispatlamayı başaran ingiliz yazar.

Agatha Christie, polisiyenin kraliçesidir.

Erkin Koray'ı erkin koray yapan şarkılardan biridir.

https://m.youtube.com/watch?v=fiPYdewE4tk&pp=ygUNaGF5YXQga2F0YXLEsQ%3D%3D

tıpkı omuz atmak gibi namus meselesidir. bu topraklarda yolları arşınlıyorsanız yüz kere dikkatli, bin kere akıllı olmanız gerekiyor.