kategori sekmesine ilk defa bir bakayım dedim. bu başlığı görünce eski bir dostu görmüş gibi oldum. neden mi:
benim kız küçükken içine kapanıktı. onu açmak için yaptığım şebekliklerden biriydi. kamusal alanda yürürken, birden bir şarkıdan yüksek sesle bir kuple söylemeye başlardım, uyanık hemen anasının öbür yanına geçer ve “uzaklaşalım, tanımıyoruz” deyip gülüşerek adımlarını sıklaştırırlardı. ben de arkalarından “evet ben babasıyım” diye bir kaç kez yüksek sesle anons ederek yetişirdim. neredeyse rutin oyunumuz haline gelmişti bu döngü. ufaklığın utangaçlığını açma kisvesi altında, ben de çaktırmadan delilik egomu tatmin ediyordum laf aramızda.
uzun süredir bizimle pek takılmıyor prenses. mazide kaldı yani o günler. ama böyle sürmemeli. ilk fırsatta bir punduna getirip tekrar yapmalıyım. yok yok çocuk değil, şakayı tabii ki.
bir kaç sene önce pandemi zamanı zeka çeşitleri ile ilgili bir makale okuyordum. arada iq testi ile ilgili bir reklam bandı denk geldi. baktım ücretsiz diyor, gereksiz bir öz güvenle hadi gireyim bakayım dedim.
oldukça basit başlayıp dozajı giderek artan genel yetenek sorularıydı. hani şu şekiller koyup bıudan sonra şu, şundan sonra bu gelirse aha da bundan sonra ne gelir cinsinden.
bu tarz testlerle zamanında çok sınandığımdan bir yandan da “oh oh iyi, düzgün bir rakam alırız herhalde” diyordum.
neyse son soruyu cevaplar cevaplamaz ne olsa beğenirsiniz? şak diye 4 € dayadılar sonucu görebilmek için. e hani ücretsizdi?! çok sinirlendim böyle ıvır zıvır şeylere para vermeyi sevmeyen biri olarak.
sonra düşündüm, adamlar haklı. testi ücretsizce yapmıştım işte. adam sonuca para istiyor. o kadar emek boşa gidemezdi. paşa paşa girdim sanal kartı ve aldım sonucu.
çıkan rakam beklentimin üstünde olsa da, böylesine basit bir kelime oyununa gelip ücretsiz diye atladığım teste, sonucu görebilmek için 4 € bayılmak, grafikli mrafikli verdikleri sonuç belgesinde yazan rakamı içselleştirebilmemin önündeki en büyük engeldi.
buluta attığım ve ara ara bir şeyler ararken denk geldiğim o sonuç belgesinde bana göre yazan şey süzme geri zekalı olduğumdur.
oldukça basit başlayıp dozajı giderek artan genel yetenek sorularıydı. hani şu şekiller koyup bıudan sonra şu, şundan sonra bu gelirse aha da bundan sonra ne gelir cinsinden.
bu tarz testlerle zamanında çok sınandığımdan bir yandan da “oh oh iyi, düzgün bir rakam alırız herhalde” diyordum.
neyse son soruyu cevaplar cevaplamaz ne olsa beğenirsiniz? şak diye 4 € dayadılar sonucu görebilmek için. e hani ücretsizdi?! çok sinirlendim böyle ıvır zıvır şeylere para vermeyi sevmeyen biri olarak.
sonra düşündüm, adamlar haklı. testi ücretsizce yapmıştım işte. adam sonuca para istiyor. o kadar emek boşa gidemezdi. paşa paşa girdim sanal kartı ve aldım sonucu.
çıkan rakam beklentimin üstünde olsa da, böylesine basit bir kelime oyununa gelip ücretsiz diye atladığım teste, sonucu görebilmek için 4 € bayılmak, grafikli mrafikli verdikleri sonuç belgesinde yazan rakamı içselleştirebilmemin önündeki en büyük engeldi.
buluta attığım ve ara ara bir şeyler ararken denk geldiğim o sonuç belgesinde bana göre yazan şey süzme geri zekalı olduğumdur.
70'lerde birisi tarafından icat edilip başımıza musallat edilen küp. her yüzünde 3x3 kare mevcut. her yüzeyi ayrı renk. sağa sola çevrileniliyor. eline alıyor ve sağa sola çevirip renkleri dağıtıyorsun. sonra ayıkla pirincin taşını.
sağa çevir olmuyor, sola çevir olmuyor, kafanda kendi meşrebince algoritmalar oluştur olmuyor. yani o küpü ilk eline aldığındaki gibi her yüzü ayrı renk olacak şekilde eski haline getiremiyorsun.
bir aralar babam takmıştı. kitap okumadığı her an elinde o küp vardı. ama olmadı, çözemedi işte!
sağa çevir olmuyor, sola çevir olmuyor, kafanda kendi meşrebince algoritmalar oluştur olmuyor. yani o küpü ilk eline aldığındaki gibi her yüzü ayrı renk olacak şekilde eski haline getiremiyorsun.
bir aralar babam takmıştı. kitap okumadığı her an elinde o küp vardı. ama olmadı, çözemedi işte!
Yarışmalar da düzenleniyor .
o dönemin parçaları mı güzeldi? yoksa biz mi o dönemlere takılıp kaldık, ve iflah olmaz bir nostalji sarmalındayız. kim bilir!
boney m - rasputin
https://youtu.be/16y1AkoZkmQ?si=n3yWLwzN8OlFLk6x
boney m - rasputin
https://youtu.be/16y1AkoZkmQ?si=n3yWLwzN8OlFLk6x
gocu tamam. önce telefonu, sonra o elindeki şişeyi bırak. git soğuk bir duş al, kurulan gel. kendine sade bir kahve yap ve iç. bugünlük tamamdır. yarın görüşürüz.
Kanki ama çok güzel şarkı bak.
gençlikte evet! istanbul yaşanmalı. ama belli bir yaştan sonra çekilmemeye başlıyor. daha da belli bir yaştan sonra “lanet olsun ben daha ne halt ediyorum burada” dedirtiyor. yani evet istanbul bir garip! ne onunla, ne onsuz.
daha serin sonbahar akşamları ve serin ötesi kış akşamlarıyla daha mutluyum ben.
benim maili kontrol etmem ne mümkün! bildiğin o beni kontrol ediyor. Önümdeki iki büyük ekrandan biri sürekli kafa patlattığım ekran, diğeri mail ekranı. operasyonun aksamaması için maille iletilen sorunlara ışık hızıyla çözüm bulup cevap yazmakla mükellefim. yani özetle mail kontrol etme sıklığı gibi bir terim lügatımda mevcut değil. o benim her anımın bir parçası.
yeni nesli salın. gençliklerinde (ahlaki sınırlar çerçevesinde) ne yaşayabiliyorlarsa yaşasınlar. zira sonrasında dünya gailesinden burunlarını kaldıramayacaklar. önlerindeki yolu düşündükçe kıyamıyorum hiç birine.
gocu… muhtemelen stresli bir işi var, ve üstüne üstlük akşamları dominant hanımından sıkça fırça yediğinden çareyi sözlüğe girip boyuna bizi darlayarak deşarj olmakta buluyor. iyi de bizim günahımız ne!?
-kayınpeder yarına çıkar mı? (yoğun bakımda),
-babamın şekeri sabaha karşı düşerse anam uyanıp zamanında müdahale edebilir mi (müzmin diyabet)i,
-allah korusun ikisinden birine bir şey olursa zamanında yetişebilir miyim? (yurt dışında bir yerlerde).
-babamın şekeri sabaha karşı düşerse anam uyanıp zamanında müdahale edebilir mi (müzmin diyabet)i,
-allah korusun ikisinden birine bir şey olursa zamanında yetişebilir miyim? (yurt dışında bir yerlerde).
Allah size sabır sevdiklerinize şifa versin efendim.
amin. çok teşekkürler.
-nevresimleri makinaya at,
-balkonu yıka,
-çık nevresimleri as,
-biriken bir kaç günlük bulaşığı yıka,
-gocu gene ne yumurtladı diye pervaya bak,
-kelimlelikte bekleyen hamlelerini yap,
-çık nevresimleri topla,
-kalan çamaşırları as,
-perva,
-balığı fırına at,
-çık kalan çamaşırları topla,
-salata yap, sofrayı hazırla,
-kelimelik,
-perva,
-ara ara hafta arası yıkanmış olan dağ gibi çamaşıra bak,
-bir de tüm bunları ütülemem lazım diye iç geçir,
yarın ayrıca evi sil süpür, banyoyu temizle hikayeleri var.
ooof of! bekarlık zor.
-balkonu yıka,
-çık nevresimleri as,
-biriken bir kaç günlük bulaşığı yıka,
-gocu gene ne yumurtladı diye pervaya bak,
-kelimlelikte bekleyen hamlelerini yap,
-çık nevresimleri topla,
-kalan çamaşırları as,
-perva,
-balığı fırına at,
-çık kalan çamaşırları topla,
-salata yap, sofrayı hazırla,
-kelimelik,
-perva,
-ara ara hafta arası yıkanmış olan dağ gibi çamaşıra bak,
-bir de tüm bunları ütülemem lazım diye iç geçir,
yarın ayrıca evi sil süpür, banyoyu temizle hikayeleri var.
ooof of! bekarlık zor.
Bekar ve çocuklu olmak daha zor
Bu listeye ben çalışma ve 4. Sınıf öğrencisi ödevleri de ekliyorum.
Hatta yarın iş yerine yapılacak badanayı da ekliyorum.
Var mı arttıran
Bu listeye ben çalışma ve 4. Sınıf öğrencisi ödevleri de ekliyorum.
Hatta yarın iş yerine yapılacak badanayı da ekliyorum.
Var mı arttıran
“sen umutsuzsun” dedi bana. kötü bir şey herhalde. ama %9'muş bu sonucu alanların oranı. ilk %10'a girdim diye sevinmeliyim herhalde. umutsuz bir sevinç yaşıyorum özetle.
eskiden “elde ekran” zamanlarımızdan önce oynanan tek kişilik bir oyundu. yuvarlak zemin üzerinde delikler, ve bu delik sayısından bir eksik taşla oynanırdı. taşlar deliklere yerleştirilir ve ortadaki delik boş kalırdı. sonra dama mantığıyla taşların üzerinden atlaya atlaya taşlar toplanır ve en son tek taş kalana kadar devam edilirdi.
tek taş kalması ideal olanıydı. taşların yerleşimi bu durumu zorlayacak şekilde dizayn edilmişti. neyse, en sonunda çözüp, işlem adımlarını kavradığım gün üzülmüştüm. zira artık oynamanın bir anlamı kalmamıştı ve sanal dünyada olduğu gibi play store'a gidip başka bir oyun yükleme şansı da yoktu. hey gidi günler.
tek taş kalması ideal olanıydı. taşların yerleşimi bu durumu zorlayacak şekilde dizayn edilmişti. neyse, en sonunda çözüp, işlem adımlarını kavradığım gün üzülmüştüm. zira artık oynamanın bir anlamı kalmamıştı ve sanal dünyada olduğu gibi play store'a gidip başka bir oyun yükleme şansı da yoktu. hey gidi günler.
Halk arasında avuç kaşınması iki şekilde yorumlanır. Sağ avuç kaşınıyorsa para geliyordur, sol avuç kaşınıyorsa para çıkacaktır.
Mevlevi Semazenlerdeki duruma benzer. Malum dönerlerken sağ kol yukarıda ve avuç göğe doğru açıktır, sol kol nispeten daha aşağıda ve avuç içi yere bakar. Allah'tan gelen rahmet ve bereketi almaya ve insanlığa aktarmaya delalet eder.
Mevlevi Semazenlerdeki duruma benzer. Malum dönerlerken sağ kol yukarıda ve avuç göğe doğru açıktır, sol kol nispeten daha aşağıda ve avuç içi yere bakar. Allah'tan gelen rahmet ve bereketi almaya ve insanlığa aktarmaya delalet eder.
Mesleviden ders aldıııım, döndüm mevlaaanaa gibii…
genelde komedi filmlerindeki rolleriyle akıllarda yer eden amerikalı aktör. maske, truman show, salak ile avanak gibi filmlerde oynamıştı. mimikleri ve aktif vücut diliyle dikkat çekiyordu. son dönem ne oldu anlamadım, pek ortalarda görünmüyor. bir kaç sene önce bir yerlerde psikolojik sorunlar yaşadığını okumuştum.
bizim tofaşlı çomarların new york muadilini pek bir güzel yapmışlar:
https://youtu.be/HwVh8pmOot4?si=wBs9EWxS7hdU_9uT
bizim tofaşlı çomarların new york muadilini pek bir güzel yapmışlar:
https://youtu.be/HwVh8pmOot4?si=wBs9EWxS7hdU_9uT
kendisinde potansiyel olduğunu hissettiğim ve fakat nedense ağzına ıslak odunla vurulası ergene bağlayan yazar tanesi.
Sol Frame'in içinden geçmese ara ara gideri var. mesela benimkiler gibi bilmiş bilmiş yazılan sıkıcı girdileri okuduktan sonra hayata tekrar bağlanmak için üç beş girdisine bakılabilir.
Sol Frame'in içinden geçmese ara ara gideri var. mesela benimkiler gibi bilmiş bilmiş yazılan sıkıcı girdileri okuduktan sonra hayata tekrar bağlanmak için üç beş girdisine bakılabilir.
şimdi başlığı görünce ben neyim ki diye bir bakayım dedim. bakmaz olaydım. ben de aynı seviyedeymişim.
admine açık mektubumdur: sn. admin duy çığlığımı ve beni bu dertten kurtar. yedinci seviyeye düşürebilirsin beni, hatta altı, beş. ne varsa kabulüm. sözlük ahalisi gocuyla aynı seviyede olduğumu fark ederse biterim.
admine açık mektubumdur: sn. admin duy çığlığımı ve beni bu dertten kurtar. yedinci seviyeye düşürebilirsin beni, hatta altı, beş. ne varsa kabulüm. sözlük ahalisi gocuyla aynı seviyede olduğumu fark ederse biterim.
o gün aslında iki darbe yapıldı. askeri yönetim ülkeye, hasan mutlucan da trt'ye el koymuştu. içimiz dışımız kahramanlık türküsü olmuştu.
yine de şahlanıyor aman, kolbaşının yandım da kır atı. dinlediğimiz a dostlar, bunun bilmem kaç katı.
yine de şahlanıyor aman, kolbaşının yandım da kır atı. dinlediğimiz a dostlar, bunun bilmem kaç katı.
bilmemek değil öğrenmemek ayıp diye beynimizi yiyip durdular senelerce. öğrendik de ne oldu? cahillik mutluluktur. öğrendiğiniz her yeni şey, bildiğiniz ve size dikte edilen tüm doğruları (!) sorgulamaya iter. kulübe hoşgeldiniz! ikirciklisinizdir artık. her şeyi sorgular ve hiç bir şeyden emin olamazsınız. ya da emin olana kadar beyninizi yakarsınız. mutlu musunuz şimdi!? neyse, hadi geçmiş olsun.
Cahil cesaretimi mazur görün üstadım ancak sanki 'bilmek' fiili size daha çok oturuyor ve yakışıyor. Olaylara kinayeyle yaklaşımınız, mahir olanın rikkatini celp ediyor. Bir kitap yazında okuyalım efenim :)
teşekkür ederim haberci, onore oldum. uzun zamandır aklımda aslında. ama şu an zor. 2. emeklilik sonrası belki :)
Kaderin cilvesi üstadım; insanlığın fikren yürümesi hatta koşması için sizin emeklemeniz lazım:) eyt'de mi geçmedi yanınızdan yörenizden… ;)
zaten o eyt li ergen'ler canıma okudu. 2014'te yılıyla, yaşıyla emekliliğe hak kazanmıştım ama devam ettim. tam emekli olayım artık deyip dilekçeyi verdiğim dönem eyt'liler patlak verdi. onların dosya kalabalığı yüzünden tam 7 ay sonra emekli maaşım bağlandı. neyse ki emekli olur olmaz iş teklifi almıştım, mağdur olmadım.
Üstadım iltifat olarak algılamayın lütfen ama sizin mağdur olacağınızı sanmıyorum. Emekli olursanız ki olmuşsunuz, sizi emekli eden şirket mağdur olur, emekli olmazsanız da fikriyatı zevale uğramış vatandaşlar mağdur olacak. Siz karar verin artık kırmızı kabloyu mu yoksa mavi kabloyu mu keseceğinize:) bana göre zor durum ama sizin için böyle bişey söz konusu bile olamaz:)
it is very kind of you ! :)
:)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?