havalimanına iner inmez daha yüzünü yıkamadan bangla road'a ya da patpong'a koşturan abaza youtuberlar yüzünden genelde seks turizmi yönüyle bilinen ve fakat bundan çok daha fazlası olan;
muhteşem plajları, adaları, yüzen pazarları, gece pazarları olan, zengin bir kültürel miras'a sahip, ve bunun yansıması sayısız tapınağı barındıran, şehir içinde havası kirli olup sağa sola açıldıkça nefes aldıran; mevsiminde gidilmezse sıkça muson yağmurlarına muhatap olup ne oluyoruz dedirten; dünyaca ünlü bir mutfağa sahip ve bu mutfağın incisi tom yum çorbası vesilesiyle büyük aydınlanma yaşatan;
ez cümle, gidilesi görülesi, ilmek ilmek örülesi bir uzak doğu cennetidir. gidiş amacına uygun olarak herkes aradığını bulacaktır. kırbacı da, yukarıda saydıklarımı da…
develer tellal pireler berber iken giyerdik. hafif ve suya dayanıklı olması nedeniyle plajlarda, havuzlarda tercih edilirdi markası bilmem nesi yoktu. beyazdı, kullandıkça sararırdı. pazardan üç kuruşa alıp giyerdin. beş on kullanımdan sonra altı kabak araba lastiğine döndüğünden ıslak zeminde kaymadan yürüyebilmek uzmanlık isterdi. bunu kullanıp, hiç düşmeden yürüyebilmiş insan evladı yoktur. sadece terlikle kaymak olsa gene iyi. bir o kadar da terlik ayağından fırlar giderdi. öyle de oynak bir şeydi.
genelde evren denilip geçilir. ama tüm bileşenleriyle birlikte evrenin tanımımından ziyade bu bütündeki uyumu, düzeni ve tüm bunları tanımlayan yasaları anlatan oldukça geniş bir kavramdır.
dışarıda çığlık çığlığa bağıran çocuğun o an diline kramp girmesi, değil bağırmak ömrü boyunca gıkını bile çıkaramaması fikri anlık olarak geliyor ve o an kendimden iğrenerek allahım ne olur ciddiye alma ne olur ciddiye alma diye düşün bazında yalvarıyorum. benim işim de zor…
televizyonsuz dönemlerde evlerin vazgeçilmeziydi. babalar saat başı “ajans” dinlerdi. akşamları çaylar demlenir, ertuğrul imer ve korkmaz çakar'ın efektlerini yaptığı radyo tiyatroları ailece dinlenirdi. yıllar sonra '“alkışlarla yaşıyorum” un youtube kanalında radyo tiyatrolarını keşfedip sağlam nostalji yapmıştım. o bile kapandı gitti.
okumayı kolaylaştırır, anlam kayması olabilecek ifadelerde uygun yere konulanı hayat kurtarır. ha! yeri gelmişken bir de şu dahi anlamındaki “de” leri sevelim, sayalım ayrı bir yerlere koyalım.
bence banını kaldırtıp diğer tarafa moderatör yaptıralım seni. hem sorumlulukların artınca belki bi salarsın bizi.
-rijksmuseum,
-hermitage,
-louvre.
-hermitage,
-louvre.
gençken de, yaş aldıkça da güzelliği ve daha da önemlisi zerafetiyle dikkatimi çeken oyuncu tanesi.
nazarımda en makbul vakit geçirme şeklidir. ama ara ara normal insanmış gibi davranarak sosyalleşmek de gerekiyor. böyle durumlarda da bitse de gitsek modu aktive oluyor.
meali ankebut 57.
en huzur veren seslerden biridir (en azından bana).
favorilerim:
- alaskan crab,
- bloody mary,
- hercule poirot.
yalnız söylemeden geçmeyeyim. mischief'in profil resmi, hercule poirot'a daha çok gidermiş.
- alaskan crab,
- bloody mary,
- hercule poirot.
yalnız söylemeden geçmeyeyim. mischief'in profil resmi, hercule poirot'a daha çok gidermiş.
portable network graphics. sıkça imza attığım pdf dosyalarda arka plan şeffaf olduğundan bu yöntem tercih edilir. kullanmadığım kriptolu imzalama yöntemi ise dosyaların imzalanmasında daha güvenli olan diğer yöntemdir. dijital imza dendiğinde öncelikle ilk seçenek akla gelse de aslolan ikincisidir.
gece gelen mutluluk anlamsız olamaz. anlamlıdır o. gündüzün curcunasından, koşturmacasından uzak sessiz bir dinginlikte gelmeyecek de ne zaman gelecek o mutluluk. özetle mükemmel zamanlamayla gelen gayet anlamlı bir mutluluktur.
80'lerde ortalığı kasıp kavuran alman pop müzik ikilisi. "Brother Louie", "Cheri Cheri Lady", “you are my heart, you are my soul” en bilinen hit'leriydi. bir de esmer olanın sürekli nora yazılı altın sarısı kolye takması aklımda yer etmiş. muhtemelen eşinin adıydı bilmiyorum. belki arkadaş hanımı boşamıştır bile ama bende böyle gereksiz bir bilgi kalmış, yapacak bir şey yok. dün ne yedin diye sorsan tavana bakıp düşünürüm, bilmem kaç sene önceki alman popçunun karısının adı belleğimde. hayat bi garip.
“tesadüfen”, “şans eseri” anlamlarında kullanılmakta olup, kaderci bir toplum olmamız münasebetiyle böyle bir tabir uygun görülmüştür. günümüz türkçesinde fazlaca kullanılmamakta olup eskilerde kalmıştır.
yıllarca beraber çalıştığım muhterem meslek büyüğümün ölümünden hemen sonra oğlunun lisedeki sınıf arkadaşım olduğunu öğrenmem. ve bir kaç sene sonra çaresiz hastalıktan o arkadaşı da kaybetmem. şok üstüne şok! huzur içinde yatsınlar.
ilki birinci sınıfta ilk okumayı söken çocuk sıfatımla kırmızı kurdelamı takan, hediye okuma kitabımı veren ve aynı yaz rahmetli olan muhterem hocam şükret özkan, diğeri de yüksek lisans tezimi onaylayan heyette olan ve 8-10 sene sonra rahmetli olan, üzerimdeki emeği tartışılmaz profesör hocamdır. allah ikisine de gani gani rahmet eylesin.
kesin değildir. yorumlanasıdır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?