Çok önceleri 3-5 kez yaşadığım, gerçekten şok edici bir duygu. Neyse ki senelerdir uğramıyor.
kazanılmış hak geri alınmaz noktasında çok sağlam bir kazık yedim bu kurumdan. Detayını yazamayacağım kadar uzun bir hikaye. Benzer durumda olup dava açan birkaç arkadaş oldu ama bir sonuca varamadılar. Sadece bu olay bile bu ülkedeki adalet sistemini nereye konumlandırmam gerektiğine dair esaslı bir dayanaktır benim için.
az insan az eşya felsefesinin sanal dünyada vücut bulmuş halidir. bu konuda zaman içinde yaptıklarım sırasıyla aşağıdadır:
email:
kullanılmayan email adresleri kapatıldı. kalan 2 mail hesabı kurumsal ve özel olarak kategorize edildi. edevlet, banka, sigorta gibi kurumlarda tanımlı olan, ve genel geçer işler için kullandığım.
dosya sistemi:
yıllar içinde biriken her türlü evrak türlerine göre kategorize edilip uygun şekilde indekslenerek buluta atıldı. herhangi bir t anında 10 sn.de ulaşılabilir durumdalar.
fotoğraf:
bu konuda zaten yıllardır düzenli gittiğimden fazla çaba sarf etmeye gerek olmadı. Her Gezi dönüşü çekilen tüm fotoğraflar bilgisayara aktarılır. Hepsi büyük bir titizlikle incelenerek neredeyse %60 kadarı silinir. Kalanlar yukarıdaki dosya sisteminde olduğu gibi yıllara göre indekslenerek buluta atılır. Hatta bunların da içinde eleme yapılıp en vurucu 100 kadarı Arşiv Bulut'una değil anlık ulaşım için kullandığım diğer buluta atılır.
Telefonumda doğru dürüst hiç fotoğraf barındırmadığımdan hepsi düzenli olarak arşivlendiğinden, telefonum çalındı bozuldu tüm fotoğraflarım gitti diyenleri anlamakta zorluk çekiyorum.
program:
telefon veya bilgisayar ekranında kullanılmayan program ikonlarına tahammülüm yok. Özellikle telefonda uzun süre (6-12 ay) kullanmadığım program varsa mutlaka silerim. Web sitesi üzerinden ulaşabileceğim programları zaten yüklemem.
sosyal medya:
istisnasız tüm hesaplarımı 2017 senesinde kapattım. Bir WhatsApp'ım var. ona da mecburuz malum, kurtulamıyorum. sadece gerektiğinde mms modunda kullanıyorum.
email:
kullanılmayan email adresleri kapatıldı. kalan 2 mail hesabı kurumsal ve özel olarak kategorize edildi. edevlet, banka, sigorta gibi kurumlarda tanımlı olan, ve genel geçer işler için kullandığım.
dosya sistemi:
yıllar içinde biriken her türlü evrak türlerine göre kategorize edilip uygun şekilde indekslenerek buluta atıldı. herhangi bir t anında 10 sn.de ulaşılabilir durumdalar.
fotoğraf:
bu konuda zaten yıllardır düzenli gittiğimden fazla çaba sarf etmeye gerek olmadı. Her Gezi dönüşü çekilen tüm fotoğraflar bilgisayara aktarılır. Hepsi büyük bir titizlikle incelenerek neredeyse %60 kadarı silinir. Kalanlar yukarıdaki dosya sisteminde olduğu gibi yıllara göre indekslenerek buluta atılır. Hatta bunların da içinde eleme yapılıp en vurucu 100 kadarı Arşiv Bulut'una değil anlık ulaşım için kullandığım diğer buluta atılır.
Telefonumda doğru dürüst hiç fotoğraf barındırmadığımdan hepsi düzenli olarak arşivlendiğinden, telefonum çalındı bozuldu tüm fotoğraflarım gitti diyenleri anlamakta zorluk çekiyorum.
program:
telefon veya bilgisayar ekranında kullanılmayan program ikonlarına tahammülüm yok. Özellikle telefonda uzun süre (6-12 ay) kullanmadığım program varsa mutlaka silerim. Web sitesi üzerinden ulaşabileceğim programları zaten yüklemem.
sosyal medya:
istisnasız tüm hesaplarımı 2017 senesinde kapattım. Bir WhatsApp'ım var. ona da mecburuz malum, kurtulamıyorum. sadece gerektiğinde mms modunda kullanıyorum.
-tıpta beyindeki gri maddeler,
-hukukta belirsizlik ifade eden alanlar.
-hukukta belirsizlik ifade eden alanlar.
İngilizceyle problemim olmamasına rağmen Türkçe izliyorum, zira dublaj sanatçılarımızı gerçekten başarılı buluyorum. ancak morgan freeman varsa dublaj olmaz. bu adamın sesi bir başka.
kastedilen pudra şekerli kanlıca yoğurduysa beni de yazın.
Aman hocam pudra şekeri falan diyince aklıma başka şeyler geliyor :d
yok yok bildiğin pudra şekeri :)
kanlıca yoğurdunun olayı ne ki, pudra şekeriyle karıştırınca kremamsı olmaz mı ayrıca lan
vallahi Şekerle normalde hiç işim yok. hiç sevmem şeker ve şekerli şeyleri. Ama bu kanlıca yoğurdu hakikaten bir başka. kremamsı da olmuyor bu arada.
0 (yazıyla sıfır). 2017 senesinde Instagram dahil bütün safralarımdan kurtulmuştum. WhatsApp'ı da şu zorunlu onay güncellemesi geldiğinde kapatmıştım. Uzun süre kullanmadım ama olmuyor işte, Oradan gönderilen önemli bazı şeyleri kaçırdığımı Fark edince (maddi sonuçları oldu) mecburen yeniden yükledim. Dört aydan fazla Kullanmadığım için hesabımı kapatmışlar. tekrar açtım. Özetle her şeyden kurtuldum şu WhatsApp illetinden kurtulamadım.
Anlaşıldı üstadım siz bi an önce inzivaya çekilip kitap yazmak istiyorsunuz :)
kitap belki, ama inziva lafı pek hoş geldi :)
tabii ki türkiye cumhuriyeti yasalarına tabiyiz. cümlesiyle olay bir nebze açıklığa kavuşur sanırım.
önce academy of st martin in the fields orkestrası sonra da jack london'ın martin eden'i geldi aklıma.
niye ki?
tanınmadan rahat rahat yazmak için burada değil miyiz?
tanınmadan rahat rahat yazmak için burada değil miyiz?
temas önemlidir. Sevdiklerinizle sık sık temas edin. Ben mesela öpüşme adamı değilimdir. Sevdiklerimle karşılaştığımda sıkı sıkıya sarılırım.
böyle spin off'a can kurban. önce breaking bad sonrasında beter call soul'u bitirip en son el camino'yla cilasını attım. çok keyif aldım. beter call soul'un benim için breaking bad'dan 1 adım önde olduğunu söyleyebilirim.
portakal suyu, premium yemek ve sadece etrafındaki üç beş zenginle kullanacağın butik ön tuvalet. arkadaki fakirler orta ve en arkadaki tuvaletleri kullanır. bu tuvaletlerde yolcu hacmi nedeniyle sıkça sıra beklenir.
-merhametli,
-bağışlayıcı,
-az konuşan,
-Soğukkanlı,
-sorun çözücü,
-tamirattan anlayan,
-eşine ya da birlikte olduğu kadına değer veren,
-Başkasına zinhar göz ucuyla bile bakmayan,
-bir tarafları oynamayan,
-özü sözü bir,
-güven veren.
vay arkadaş ne döktürmüşüm, kadın olsaydım bu beklentilerle kesin evde kalırdım.
-bağışlayıcı,
-az konuşan,
-Soğukkanlı,
-sorun çözücü,
-tamirattan anlayan,
-eşine ya da birlikte olduğu kadına değer veren,
-Başkasına zinhar göz ucuyla bile bakmayan,
-bir tarafları oynamayan,
-özü sözü bir,
-güven veren.
vay arkadaş ne döktürmüşüm, kadın olsaydım bu beklentilerle kesin evde kalırdım.
tamirat kısmını boşver de kadında da böyle özellikler olması lazım, cinsiyet farketmiyor bu özelliklere sahip olmak için olması gereken bu zaten insan olmak.
klima çarpmasından dökülüyor olmama Ve parmağımı kıpırdatacak halim olmamasına rağmen İki tur çamaşır döndürdüm. tabii bunları asmak için balkonu yıkadım. Parti parti asarak hepsini kuruttum. Ütü istemeyen katlanıp kaldırılacakların gereğini yaptım, Ütülükleri yarın halletmek üzere kenara ayırdım. Sonrasında Evde akşama yiyecek ekmek kalmamış o yorgunluğa çıktım ekmek aldım geldim. pert vaziyetteyim. İlaç da alamıyorum zira mide bomboş. ne bir şey yiyecek ne de yapacak hal var. umarım yarın azıcık ferim gelir. Zira bolca ütü ve süpürüp silinecek bir ev var. Banyo mutfak temizliklerini saymıyorum bile. bu yaştan sonra bekarlık zor vesselam. diyeceksiniz ki yardımcı tut, hanım da diyor zaten ama evde yabancı birinin olması fikri hazmedebileceğim bir fikir değil dolayısıyla her haltı kendim yapmam gerekiyor.
Bir arkadaşın Kafası zehir gibi çalışan ve ilk 2000'e giren kızı psikoloji yazacakmış. Duyunca beynimden vurulmuşa döndüm. Ana baba da ikna etmeye çalışacaktı. son durum nedir ne yaptılar ya da yapacaklar bilmiyorum. Sormaya çok korkuyorum.
kafanızı bir noktadan başka bir noktaya aniden çevirip baktığınızda kısa süreli bir donma yaşıyorsunuz. bunu elbette baktığınız nokta hareketliyse gözlemliyorsunuz. bunun da en temel örneği aniden baktığınız saatteki saniyenin ilk anda gereğinden fazla sabit kalması (öyle algılanması).
ani hareket dolayısıyla beyin, görüntü işlemeyi hakkıyla yapabilmek için kısa bir süreliğine görüntüyü sabitliyormuş. meğer zaman algısıyla ilgili çalışmalarda önemli yer tutuyormuş bu chronostasis fenomeni. dolayısıyla kafayı çevirip duvar saatine baktığımızda ilk saniyenin kesinlikle daha fazla sürdüğüne kanaat getirmemizin gerekçesi buymuş.
zamanında kulak ardı etmeyip araştırsaymışım iyi olurmuş. ne bileyim! ne zaman deneyimlesem sorun bende sanıp yoluma devam ediyordum.
ani hareket dolayısıyla beyin, görüntü işlemeyi hakkıyla yapabilmek için kısa bir süreliğine görüntüyü sabitliyormuş. meğer zaman algısıyla ilgili çalışmalarda önemli yer tutuyormuş bu chronostasis fenomeni. dolayısıyla kafayı çevirip duvar saatine baktığımızda ilk saniyenin kesinlikle daha fazla sürdüğüne kanaat getirmemizin gerekçesi buymuş.
zamanında kulak ardı etmeyip araştırsaymışım iyi olurmuş. ne bileyim! ne zaman deneyimlesem sorun bende sanıp yoluma devam ediyordum.
kullanma kılavuzunu koymamışsınız. ya gönderin ya iade alın.
şu an için hatırlayabildiğim tek merve var, o da zamanında milletvekili seçildiği halde başörtüsü nedeniyle mecliste yemin ettirilmeyen merve kavakçı. en son uzak doğuda bir yerlere büyükelçi olarak atanmıştı sanki. döndü mü? şimdilerde ne yapar ne eder bir fikrim yok.
Willis Haviland Carrier'a dua ettiğim kadar hiç bir insan evladına etmemişimdir muhtemelen.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?