Bugün Cumhuriyet'in 101.Yılı.
Türkiye 100 yıl önce yok oluşun pençesindeyken verdiği son bir mücadele ile bağımsızlığını kazandı. Bunu başarmasının en önemli sebebi çok iyi okullarda okumuş çok iyi bir kurmay kadronun olmasıydı. En başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kadro dünyayı bilen, karşısındaki düşmanın zayıf noktalarını okumuş ve halkın da ne yapıp ne yapamayacağını bilen insanlardı.
Gerek Sovyetlerin kurulması ile ''Batıya karşı mücadelede ortaklık zemininin kurulması'', gerek 'İtalyanların zaten 1.Dünya Savaşı'nın sonucunda mutsuz olması sonucu burasıyla ilgilenmemesi'', gerek '' ingilizlerin kolonilerinde isyan çıkmaması için buraya müdahale edecek parlamenter gücü bulamaması'' gibi dış koşullar da mücadeleye yardım etmiştir.
2.Dünya Savaşı'nın ayak sesleri gelirken Türkiye kendini cumhuriyet olarak ilan etti. 1920'lerin ve 1930'ların dünyasında ABD, BK ve Fransa dışında kaç tane demokrasi vardı dünyada ? Almanya'da Nazizm,Rusya'da komünizm,İtalya'da Faşizm,İspanya ve Portekiz'de diktatörlük. garp topraklarında bile demokrasi pek yokken şark'ı hiç saymıyorum bile.
Atatürk demişti ki : 1. Bir millet irfan ordusuna sahip olmadıkça, muharebe meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuna bağlıdır.
Bağımsızlığın kazanılmasının gelecek olan büyük savaşta korunabilmesi için halk'ın bir an önce tedavi edilmesi ve eğitilmesi gerekiyordu. Zira dünya konjonktürünün iyiye gitmediği bariz ortadaydı.
Peki cumhuriyetin 1. günündeki durum neydi ? İzlenebileceği üzere halk açlıkla,hastalıkla kırılıyor.
Osmanlı borçları da bir meseleydi, zaten elde avuçta bir şey yok. Bir de osmanlı'nın borçları ödenecekti. Sanıyorum 1952'ye kadar devam etti.
Çalışır öderiz dersek bile çalışacak erkek yok. son 500 yıldır hemen her yıl savaşıyoruz.
Osmanlı devletinin savaş tarihi.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Osmanl%C4%B1_%C4%B0mparatorlu%C4%9Fu_ile_ilgili_sava%C5%9Flar%C4%B1n_listesiBu savaşların içinde öldürücü darbe elbette Birinci Dünya Savaşı'nda alındı. Zaten azalmış olan nüfusumuzun kalanını da harcıyoruz. 175 milyonluk Rusya, 66 milyonluk almanya ile zaten mücadele edemezsin.
Tarihçi ve araştırmacılardan vaziyeti dinleyelim.
1927 nüfus sayımında Türkiye'de dulluğun ne kadar yaygın olduğunu gösteren harita. 1000 evli kadının 500'ü dul kalmışsa zaten bu ülkeyi kadınlar kurmuş desem yeridir.
1,000 evli kadına düşen dul sayısı
Beyaz 147 - 274
Yatay 275 - 358
Çapraz 359 - 442
Siyah 443 - 521
Cumhuriyet daha garp'ta bile tam benimsenmemişken Kurucu kadro onu mücadele ederek kan dökerek kuruyor. Ama kafa halk ile uyuşmuyor. Ve büyük bir bölümü bunu sindiremiyor.
Açıkçası Türkiye'nin başlıca sorunu bence budur. Bir tür sindirilememiş, entegre olmaya direnen Osmanlı'dan kalan halk kesimi.Bu kesim cumhuriyetten bariz bir rövanş istiyorlar.
Türkiye Cumhuriyeti yumurtadan çıkan civciv değildir. 150-200 yıldır zaten monarşilerin, diktaların yıkıldığı bir devri okuyanların son imzasıdır. Geleceğin güvencesidir.
Esas amaçları 200 yılı tersine çevirmektir.
İkinci Dünya Savaşı CHP'nin yönetim kadrosuna olan hoşnutsuzluğu arttırdı. Milli Şef'e olan güveni azalttı. Oysa Türkiye'nin o yıllarda sıkıntı çekmesinin sebebi savaştan uzak kalmaya çalışmaktı.
(bkz:
sizi ekmeksiz bıraktım ama babasız bırakmadım) - İsmet İnönü
Zaten fakir olan halk ekmeksiz kaldı ve bunun acısını da yıllar boyu çekti.Bunun nedeni de bir türlü anlatılamadı.
Bir başka konu da tıp ve teknolojide gelişmeler oldu. Cumhuriyet'in kurulmasından sonra dünyada nüfus hızlı şekilde artmaya başladı. Cumhuriyetlerin en büyük düşmanı yeterli eğitimi alamayan bilinçsiz halk kitlesidir.
**Platon, yaklaşık 2400 yıl önce demokrasiyi şöyle tanımlamıştı: "Demokrasinin esas kuralı, halkın egemenliğidir. Ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. Eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye dönüşebilir.**
> Gerçekten ilk insanlardan 1950'lere kadar dünya nüfusu 2,5 milyara yükselmiştir. Fakat, 1980'li yıllarda dünya nüfusu 4,5 milyar, 1990'lı yılların sonlarında 6 milyara ulaşmıştır - Kaynak Yrd.Doç.Dr. Hayri ÇAMURCU
Türkiye de bundan nasibini aldı.Nüfusumuz 8 katına çıktı. Ama eğitim sistemi geride kaldı.
PİSA sonuçlarından sadece okuma'yı aldım. çünkü her şeyin başı okuma yazma. Bu testin herkesin kendi anadilinde yapıldıgını da hatırlatalım.Yani ingilizler ingilizce, türkler türkçe okuyor.
Okudugumuzu anlamıyoruz.
Okumayı geçtim,Dünyada en çok TV izleyen ülkelerden biriyiz.
izlediğimiz içeriklere hiç girmeyelim. Dizilerle çocuk programları 2022'de neredeyse %50.
Televizyon izleyen halk'ın da en güvendiği isimler listesi şaşırtıcı olmuyor.
Şaşırtıcı olan ise bu ünlülerin yer aldıgı reklamlardaki ürünün tüketiciyi etkileme oranı da yüksek imiş.
Hal böyleyken eğitimli insanlarımız da mutsuz oluyor. Yurt dışına göçüyorlar. En bariz örneği de doktorlar.
Daha fazla entry'yi uzatmayayım.Muhtemelen sözlüğün en uzun entrysi oldu.
Zorlukla başardıgımız bağımsızlık mücadelesini dönemin ruhuna en uygun olan yönetim biçimi ile taçlandırdık. Ancak hem osmanlı'nın bize bıraktıgı yük hem de teknolojinin öngörülebileceğinden daha hızlı şekilde ömrümüzü uzatması ile nüfusumuzu arttırdık. Artan nüfus eğitilemedi ve rövanşist akımların iktidarda kalması ile son 20 yılımızı boşa harcadık
Yine de bugün Cumhuriyet Bayramı, enseyi karartmaya gerek yok. Her toplum gibi bizim toplumumuz da değişiyor. İnternet ve sosyal medya'nın gücü ile daha da değişmeye devam edecek.
Bazı şeylerin değeri kaybedilince anlaşılır.
M.Ali Birand'ın Demirkırat belgeselinde dediği gibi,
Demokrasi dünyanın en narin çiçeğidir. Onu yaşatan hoşgörüdür, uzlaşıdır, diyalogtur. Size bu gece ülkemizde yetişen demokrasinin doğuş ve emekleme öyküsünü anlatacağız. Coşkulu, ancak güç bir dönemin örtüsünü açacağız. Başrolü oynayanlardan hiçbiri hayatta değil. Ancak kurup bize hediye ettikleri demokrasi hâlâ yaşıyor.