confessions

marla

1. nesil Yazar - 19. Seviye Zaman Yolcusu - Yazar -

  1. toplam entry 352
  2. takipçi 50
  3. puan 36545

tartışma kültürü

marla
Canını yediğim güzel ülkem insanlarının sahip olmadığı, bizlere doğuştan yüklenmemiş olan özelliktir.
Haklı olmayı başarmak için bağırmak, şirretlik yapmak ve daha da ileriye götürüp şiddete başvurmak sanırım orta doğu ülkelerinde normal karşılanıyor. Sakince fikrini söylemek, anlatmak neredeyse karşılaşmadığım durumlar. Karşımdaki insanı dinlemeyi ve anlamayı tercih eden bir yapıdayım. Çoğu zaman da sakin ve soğukkanlı olabilirim. Ancak karşımdaki insan bağırmaya başladığında bende bir kırılma anı yaşanıyor. Bundan sonra kendimi tanıyamıyorum. İçimden bir canavar çıkıyor da olabilir, tam olarak bilmiyorum. Keşke biri o anda beni videoya almış olsaydı daha önce, izlemeyi çok isterdim. Yeni tanıştığım bir arkadaşım "o sesin senden çıktığına inanamadım." demişti, şok olmuş.
Özetle; tartışma kültürüm karşımdaki insana göre şekilleniyor. Tam olarak sahip olmayı çok isterdim.
7
unreactive unreactive
en üzücü olan şey de yabancılardaki "agree to disagree" durumunun bizde olmaması. herkes bildiklerinin tek doğru olduğunu ve kendilerinin de tek haklı olduğunu düşünüyor/sanıyor. oysa şunun şurasında ortalama 70 senelik bir ömrü olan bir canlı kendi hayatının kozmik ölçüde ne kadar ihmal edilebilir bir düzeyde olduğunun farkına varsa (anlamak demedim, çünkü bence farkındalıkla bir kişilik tamamen değişme yoluna bile girebilir) "ben ne bok yemişim" deyip suspus olur hayatının geri kalanında.
marla marla
Son derece yerinde bir yorum bu. Her şey kişinin kendisinin %100 haklı olduğu varsayımı ile başlıyor ve bu konuda ilkel aklıyla asla taviz vermiyor. Karşısındaki insanın da haklı olabileceği noktalar olabileceğini düşünmek dahi istemiyor. Toplumsal zeka ortalamımızın çok düşük olması ile mutlaka ilgisi vardır ancak bakıyorum farklı alanlarda zeki olan insanlar da tartışma kültürünü bilmiyorlar.
unreactive unreactive
kültür dediğimiz şey, kökenine indiğimizde, kuşaktan kuşağa aktarılan değerler bütünüdür. atıyorum senin dedenin dedesinin dedesi bu özelliğe sahip değilse (ki muhtemelen o zamanlar okuma yazma oranının çok düşük olduğunu düşünürsek yok gibiydi). ama avrupalı olana bakıyorsun, amerikan olana bakıyorsun, adamlarda "debate" diye bir olay var. hatta sana şunu söyleyeyim, 1900lerin ortasında yazılmış "debating for men" diye bir kitap bulmuştum ben.
marla marla
Genç cumhuriyet ile başlatılan aydınlanma adımları devam ettirilseydi açığı kapatabilir miydik diye zaman zaman kendime soruyorum. En azından kültürel anlamda bu denli geride kalmamış bir toplum olabilirdik diye düşünüyorum.
unreactive unreactive
ben kendi çapımda bir deney gerçekleştirdim. biriyle konuşurken sadece dinliyorum. asla ama asla lafı kesmiyorum. anlatılacaklar bitti mi? o zaman önce bir güzel süzgeçten geçiriyorum. eğer anlatılanı anlamamışsam biraz daha açık bir şekilde anlatılmasını rica ediyorum. daha sonra (eğer anlamışsam) kendi düşüncemi belirtiyorum. böylece "söylediğim şeyi kaçırıyorsun, beni dinlemiyorsun, lafımı kesmeden beni bir dinle" gibi cümleler geçmiyor iletişimde.
marla marla
Ben de öncelikle karşı tarafı veya tarafları dikkatlice dinliyorum. Tartışmalarda genelde sorunu çözmesi beklenen taraf olduğum için objektif yaklaşmam gerekiyor. Sonrasında fikrimi açıkça söylüyorum. Bireysel olarak ise, çevremdeki insanlar genelde benimle tartışmayı tercih etmiyorlar. Sadece iki tarafın da fikrini belirttiği bir konuşma geçer.
unreactive unreactive
benim maalesef fikrimin sorulduğu ortamlar ve zamanlar olmadı. her zaman yalnızdım ve dertlerin boşaltıldığı insan oldum. kafa dengim insan çok nadir oldu, onlarla da uzun süreli bir dostluk kuramadım. hatırlıyorum da, 4 tane yakın arkadaşım oldu. iki tanesiyle okul değiştirdikleri için ilişkim bitti, diğerleriyle de ben mahalle değiştirdiğim için sohbetim bitti. şu anda da hâlâ yalnızım. zaten bu saatten sonra da olacağını sanmıyorum.

yalnızlık

marla
İnsanın büyümesi, kendi ayaklarının üzerinde durması için gerekli olandır. Kendi içimize ayna tutup aslında ne olduğumuzu, neler yapabileceğimizi anlamamıza olanak tanır. Kendini ve isteklerini bilmeyen, yalnızlığıyla başa çıkamayan biri insan ilişkilerinde de hatalar yapar. Tek kötü tarafı fena halde alışkanlık yapar.

ahlak

marla
Ahlakın temeli toplumsal düzeni korumaktır ve insanlar toplumsal yaşama geçtiği andan itibaren bir takım kurallar ister istemez ortaya çıkmıştır. Yani çıkış noktası budur. İlk olarak elbette ki sözel kültür yoluyla aktarımı mevcut. Çok sonraları yazının icadı ile de toplumsal ve ahlaki kurallar olarak örnekleri var.

sabah saatlerinde nasıl kahvaltı yapmalı sorunsalı

marla
En iyisi kahve +sigara ikilisi ancak tabii ki sağlıklı değil. O yüzden en basit olanı haşlanmış yumurta veya zamanımız darsa peynirli-lorlu omlet ile yapılabilecek olandır. Sabah alınan protein sizi uzun süre tok tutacaktır. Başlıkta çokça yazılmış olan poğaça ise damarlarınızı hızlıca tıkayacak ve vücut yağ oranınızın artmasına sebep olacaktır. Özellikle iç organlarda ve karın bölgesinde artan yağlanmanın başlıca nedendir.
Mevsimine göre yeşillikleri önceden yıkayarak buzdolabına koyuyorum, sabah çıkarmak ve sadece limonlamak ise sadece saniyeler alıyor. Yine kavonozda kırıp beklettiğim ceviz veya çiğ fındık da faydalı yağlar sağlıyor. Kahvaltı hazırlamak için vakti olmayanlar için geceden hazırlanan yulaflı - sütlü veya yoğurtlu tarifler de sağlıklı seçimler olabilir.

bugün sözlük için ne yaptın

marla
Üye oldum ve sözlük özelliklerini öğrenmeye çalıştım. Başlık açarken taslak kaydedemediğimi fark ettim. Ancak halihazırda var olan başlıkta taslak kaydediliyor. Bir alt satıra geçmek için enter butonunu kullandığımda ise tanımda <br gibi bir ifade belirdi. İlgililerin dikkatine.
2
Yazar cizer Yazar cizer
Not alındı incelenip yazılımcımıza iletilecek
asteria asteria
aynı şeyler bende de oldu. taslak hatalı kaydediliyor ve boşluklar yerine dediğiniz gibi <br çıkıyor.

en çarpıcı tablolar

marla
Başlığı görünce ilk olarak aklıma gelen şey bir tablo değil de goya'nın evinin duvarını süsleyen resim oldu. Adı çocuklarını yiyen satürn. Eser oldukça bilindik, mitoloji ile ilgili olanlar zaten konuyu biliyordur. Üşenmezsem daha sonra da yazabilirim. Neyse, ne diyordum. Çocuklarını yiyen satürn goya'dan önce de ressamlara ilham olmuş. Sırasıyla goya ve rubens'in resimlerini başlığa ekliyorum.

en çarpıcı tablolar
en çarpıcı tablolar

mizah

marla
Şu saçma sapan dünyayı çekilir kılan unsurlardan biri, güldürmece.
Mizah günlük yaşamda benim için vazgeçilmezdir. Özellikle kendimi ve başıma gelenleri mizah malzemesi haline getirmeye bayılıyorum. Başkasının yaptığı mizahta ise en azından gülümseyebilmek için mutlaka bir zeka belirtisi arıyorum. Küfür, argo ve bel altı konuşmak bana göre kesinlikle mizah olarak adlandırılamaz. Değildir. Var olan durumdan zeka ile birlikte komik bir yön çıkarabiliyorsak bunun adına mizah denilebilir.

işsizlik

marla
Yeterli maddi birikime veya varlıklı bir aileye sahip olsam asla dert etmeyeceğim şey. Yanlış anlaşılmasın, işimi seviyorum ve muhtemelen başka bir iş zaten yapamazdım ama aylaklık, tembellik ve miskinlik tam olarak bana göre. Tüm gün evde oturmayı da dert edeceğimi sanmıyorum. Sıkılmam yani. Bazı insanlar kendilerini oyalayacak bir iş olmadığında bile bunu sorun haline getirebiliyorlar. Anlayamıyorum onları. Modern çağ oblomovu diyebilirim kendime. Nick olarak marla yerine oblomov mu seçseydim acaba ya? Tüh.

başlık

marla
En bilinen anlamıyla bir edebiyat eserinin, yazının veya şiirin adı anlamına gelen sözcük veya sözcüklerdir. Ancak başa takılan herhangi bir şey veya evlenirken erkek tarafının kız tarafına ödediği para gibi anlamlara da gelir.
Konuyu uzatmayı zaman zaman çok seviyor olsam da, genel olarak okumayı çok da sevmeyen bir toplum olduğumuz varsayımından yola çıkarak bu yazıyı kısa tutmaya çalışacağım.
Sözlüğe geldiğimde ilk başlığım ne olsun, ilgi alanlarımdan hangisi hakkında yazayım diye kafa yorarken bunun ne kadar anlamsız olduğunu fark ettim. Zamanla zaten farklı konular hakkında yazarım, dilim döndüğünce ve klavyemin yettiğince saçmalama hakkımı sonraya saklayacağım. Son derece kolaycı bir yaklaşımla ilk başlığımın başlık olmasına karar verdim. Hadi bakalım hayırlısı olsun.
18 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol