Kırık Haramiler mi? Kırk Haramiler'in kafayı tırlatmış hali tam bizim sözlüğe yakışır. Hazine çalmaya değil, birbirlerine “Acaba altın bana mı fısıldadı?” diye sorarlar. Haritayı bile ters tutar bunlar. Soyguncu falan değil, düpedüz komedi ekibi. :)
Teslimiyete meydan okuyan bir haykırış, cesaretin ve direnişin simgesi olan bir sözdür. Aynı zamanda İstiklal Marşımızın ilk kelimesi olarak milletimize, zorluklar karşısında pes etmemeyi, esaretten korkmamayı öğütler. Bu tek kelimeyle Mehmet Akif, Türk milletine özgürlüğünü savunması için bir çağrıda bulunur: "Korkma, çünkü mücadelemiz kutlu ve zafer kaçınılmazdır.”
Her rastgele başlıkta kendini bulan yazar gibi, şaşkın ama mutlu hissediyorum ve sözlükte “en iyi tanım” yarışmasına katılan yazar gibi, sürekli bir adım önde olmayı hedefliyorum.
Çayını yudumlarken her derdi unutan, tanımadığı herkesle sohbete “Nerelisin?” diye başlayan, vatanı için canını göz kırpmadan feda eden ve her misafiri “Bir çay daha?” diyerek ağırlayan bir insandır.
Zorluklar geçici, ama öğrenmek kalıcı.
Hem midenin hem de zihnin, gelen yiyecek ve sözleri “Bunu hazmedemem!” diyerek reddetmesidir. Midesi hazmedemeyenlere önerim soda içmesi; sözleri hazmedemeyenlere ise, biraz zaman ayırıp düşüncelerini tartmalarıdır. Bu şekilde ikisi de daha kolay bir şekilde çözülecektir.
Buzluktaki dondurma kabının içerisinden dondurma çıkması... Bilenler bilir, bu durum piyangoyu kazanmaktan farksız; büyük bir sürpriz ve koca bir sevinç. :))
Keşke sarma çıksa beni daha çok sevindirirdi:)
Yazdığın önemli bir mesajın yanlış kişiye gitmesi.
Uzun süre giyilmeyen bir giysinin cebinde para bulmak... Sanki geçmişteki ben, bugünkü bana kıyak geçmiş gibi. :))
Merhaba, acilen yorumları düzenleme özelliği gelebilir mi? Çünkü sözlükte yorumları düzenleme özelliğinin olmaması bazı durumlarda yazım hatalarını veya ifade sorunlarını düzeltme konusunda zorluk yaratıyor. Yorumları düzenleyebilme imkânı, kullanıcı deneyimini iyileştirebilir. Bu konuda bir düzenleme özelliği eklenmesini rica ederim. Teşekkürler.
Ebeveynlerin tutumları ve davranışları nedeniyle çocuklukta ruhumuzda derin yaralar açılmasıdır. Aşırı eleştiri veya duyarsızlık, özgüvenimizi zedeler ve kimliğimizi etkiler. Bu süreç, hem acı verici hem de dayanıklılığımızı artıran bir deneyimdir. Zorlayıcı durumlarla karşılaşmak, kişinin kendini sorgulamasına ve içsel güçlerini keşfetmesine yardımcı olabilir. Bu sayede insanlar dayanıklılık geliştirir ve benlik saygılarını yeniden inşa eder.
Ancak bazı bireyler ise aşırı eleştiri veya duyarsızlıkla karşılaştıklarında yapabileceklerine ve başarabileceklerine dair inançlarını yitirir. Bu durum, öz güven kaybına ve potansiyellerini gerçekleştirme konusunda yetersizlik hissine yol açar. Sonuç olarak, bazı örselenmiş bireyler, gelecekteki zorluklarla başa çıkma yeteneği kazanırken, diğerleri ise inançsızlık nedeniyle zorlanır. Böylece, her iki durum da farklı gelişim yolları ve sonuçları doğurur; bir grup içsel çatışmalarla boğuşurken, diğeri potansiyelini keşfetme fırsatı bulur.
Ancak bazı bireyler ise aşırı eleştiri veya duyarsızlıkla karşılaştıklarında yapabileceklerine ve başarabileceklerine dair inançlarını yitirir. Bu durum, öz güven kaybına ve potansiyellerini gerçekleştirme konusunda yetersizlik hissine yol açar. Sonuç olarak, bazı örselenmiş bireyler, gelecekteki zorluklarla başa çıkma yeteneği kazanırken, diğerleri ise inançsızlık nedeniyle zorlanır. Böylece, her iki durum da farklı gelişim yolları ve sonuçları doğurur; bir grup içsel çatışmalarla boğuşurken, diğeri potansiyelini keşfetme fırsatı bulur.
Dostun en beklenmedik anda tuzağa düşürdüğünde söylenen komik bir ifade ve aynı zamanda bir film repliğidir.
Beklenmedik bir anda en yakın dostun ihanet ettiğinde, “Hani kardeştik, sen de mi böyle yapıyorsun?” demenin mizahi yoludur.
Türklüğü namaz kılmak, cihat etmek ve kâfirlere korku salmakla özdeşleştiriyor. Ona göre, Türklük tamamen Müslümanlıkla iç içe ve bu iki kavram birbirinden bağımsız düşünülemez; adeta biri diğerini tamamlıyor. Bu bakış açısı, onun dünyayı nasıl algıladığını da ortaya koyuyor: Türklüğü, İslam'la birlikte yaşanan bir kimlik olarak tanımlıyor.
Onun şiirlerine gelirsek de gerçekten kendine özgü bir tarzı var. Hem toplumsal hem bireysel meseleleri işlerken, dil ustalığıyla insanı derin düşüncelere sokuyor. Kendisi, sabit kalıplardan uzak, sürekli arayış içinde bir şair. Kendisinin en çok beğendiğim ve sevdiğim şiirini aşağıya bıraktım.
Onun şiirlerine gelirsek de gerçekten kendine özgü bir tarzı var. Hem toplumsal hem bireysel meseleleri işlerken, dil ustalığıyla insanı derin düşüncelere sokuyor. Kendisi, sabit kalıplardan uzak, sürekli arayış içinde bir şair. Kendisinin en çok beğendiğim ve sevdiğim şiirini aşağıya bıraktım.
Fikirlerini her daim çöpe atmışımdır.
Lakin bana göre sadece Türk edebiyatının değil, dünya edebiyatının en önemli şairlerinden birisidir.
Ve yine bana göre Türk edebiyatının en iyi şairidir.
Lakin bana göre sadece Türk edebiyatının değil, dünya edebiyatının en önemli şairlerinden birisidir.
Ve yine bana göre Türk edebiyatının en iyi şairidir.
Fikirler çöp kutusuna, şiirleri kalbinize girmiş demek ki. İsmet Özel'in o ağır, derin dizeleri ne de güzel yer bulmuş dünya edebiyatında. :))
Değil mi? Sonuç olarak her şey İsmet Özel yaşarken olmuş, bunu bilsin insanlar...
Kesinlikle, o dönemde yazdıklarıyla pek çok insanın düşünce dünyasında derin izler bıraktı. İsmet Özel'in yaşarken etkisini görmek, onu daha da kıymetli yapıyor.
Her zaman kıymetli olacak. :)
Elbette. :))
:)
Geçti Bor'un pazarı, sür eşeği Niğde'ye.
Müzikal yeteneğiyle tanınması ve bilinmesine rağmen, terörist başı Abdullah Öcalan'ın posteri önünde konser vermesi ve bu konserde “Vallahi Apo'yu özledik.” şarkısını söylemesi; devlete ve toplumsal birliğe zarar veren bir duruş olarak görülmüştür. Türkiye'nin terör konusunda hassas olduğu bir dönemde, bu tür eylemler sanatçının itibarını zedelemiş ve onun sanatsal mirasının tartışılmasına bile yol açmıştır. Konuyla ilgili şarkı videosunu aşağıda bulabilirsiniz.
https://x.com/aykiricomtr/status/1584273958811189250?t=2crV0_3SEOTpBA6iFDo5aQ&s=19
https://x.com/aykiricomtr/status/1584273958811189250?t=2crV0_3SEOTpBA6iFDo5aQ&s=19
“Bu konuda artık müdahale etmiyorum; ne yaparsa sonuçlarına kendisi katlanır. ” ifadesinin daha kısa, nazik ve kibar versiyonudur.
Gizli bilgiye sahip olmanın ve “Bu sana özel, kimseye anlatma!” demenin resmi unvanı.
İslam'da "oku kelimesi, bilgi ve öğrenmenin önemini vurgulayan derin bir anlam taşır. İlk vahiyde, Hz. Muhammed'e(s.a.v.) “Oku” denilmesi, sadece fiziksel bir eylemi değil, aynı zamanda öğrenmeye, bilgiyi aramaya ve düşünmeye teşvik eder. Bu, bireyin kendini geliştirmesi, toplumun ilerlemesi ve adaletin sağlanması için bilgiyi edinme ve yayma sorumluluğunu ifade eder. Kısacası, "oku" emri, sadece okuma eylemi değil, aynı zamanda bilginin değerini ve insanın entelektüel gelişimini teşvik eden bir çağrıdır.
“Bu kötü günler geçecek; daha güzel günler gelecek.” şeklindeki mizahi bir iyimserlik ve umutun ifadesi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?