Bu yaşıma kadar kavgadan kıyametten hep uzak durdum. Küfür nedir bilmem. Ettiğim en okkalı küfür direksiyonda çileden çıkardıkları zaman savurduğum “şerefsiz”dir. o da sahibi duymadığından sayılmaz :)
Ama akıllara zarar anım bu durumla tam bir tezat oluşturuyor.
12-13 yaşlarımdayken babamın görev yaptığı istanbul'un bir kenar mahallesinde oturuyorduk. ben mevcut şartlarda mümkün olduğunca düzgün yetiştirilmeye çalışılan bir memur ailesi çocuğu, sınıfın flaş öğrencisi falan modunda gayet sessiz sakin başarılı ama sıradan bir profil çiziyorum…
e çocuğuz tabii, bir de sokağa çıkıp oynuyoruz diğer çocuklarla kaynaşıyoruz falan. ama evdeki hesapla çarşı uyuşmuyor. semtin konjonktürü bambaşka. mahalledeki bitirimlerin arasında ben yavrum pek bir tatlış kaldım. hızla doğal süreç gerçekleşti ve bitirimlik dozajı en düşük olan birkaç veletin oluşturduğu ezikler camiasına dahil olup sokak hayatındaki yerimi netleştirdim (yerini bilmek önemli).
gel zaman git zaman epey bir süre geçti, mahallede yeni bir çocuk peydah oldu. bizlerden biraz daha kabaca. ama bitirim tayfa bile bu çocuğun yanında kedi yavrusu gibi kaldı. her türlü serserilik bunda oyun bozanlık bunda, en galiz küfürler bunda, dayak bunda, herkese sataşır ama kimse ağzını açamaz durumları söz konusu.
e haliyle bir gün kaçınılmaz son geldi, sıra bendeydi. inanın şu an ne yaptı ya da ne söyledide beni kurt adama çevirdi hiç ama hiç hatırlamıyorum. hatırladığım tek şey aniden geriye dönüp çocuğu altıma aldığım ve üstüne oturup küfürler eşliğinde yüzünü seri şekilde yumruklamaya başladığımdı. ve ne kadar süre devam etti bilmiyorum, Çocuk sinirden, şaşkınlıktan ve acıdan bas bas bağırarak ağlamaya başladı, Baktım çocuk salya sümük ve ağzı burnu kanıyor . bir anda kendime geldim ben ne yapıyorum diye. bu sefer şaşkınlık ve korku sırası bendeydi. bas bas bağırmaya başladım tutun şunu Kaçacağım Tutun şunu Kaçacağım diye :)). Bütün veletler donmuş halde seyrediyor olduğundan Pek bir faydaları olmadı. Hızla üstünden kalkıp arkama bakmadan kaçtım eve.
İlk birkaç gün sokağa çıkmaya çok korktum. neyse ki kavga Sonrası o çocuk bana bir daha ilişmedi, manyak bu ne yapacağı belli olmaz diye herhalde. diğer çocukların nazarında da baya bir rütbe kazandım. Ama bunun ekmeğini pek yiyemedim zira kısa bir süre sonra babamın tayini çıktı ve başka bir semtte taşındık.
bugün bile aklıma geldikçe hala ürperirim içimde nasıl bir manyak var diye. siz siz olun sessiz sakin insanlara pek fazla bulaşmayın, içinden ne çıkacağı belli olmuyor. :))
Hangi eskiden? Hangi konuda?
Türkiye kısa zaman aralıklarında, sahte bir refah haricinde hiçbir zaman sorunsuz bir ülke olmadı.
Cumhuriyetimizin kuruluşundan itibaren ele alırsak yeni kurulmuş bir ülkenin iktisadî ve ictimaî sorunları, 30'lu yıllardaki küresel buhranın korkunç etkileri, ikinci dünya savaşı esnasında yaşanan sorunlar, Osmanlı döneminden kalma sosyal ve hukukî sorunlar, devletin tüfek bulamadığı için ertelemek zorunda kaldığı operasyonlar, ülke liderinin "70 cent'e ihtiyacımız var." Dediği dönemler, sağ sol kavgaları, faili meçhul cinayetler, darbeler, devalüasyonlar, pkk terörü, irticaî ayaklanmalar, din ve vicdan özgürlüğünde yaşanan haksızlıklar... Ülkemizin her 10 yılı felaketlerle, buhranlarla, krizlerle, bunalımlarla dolu.
Ancak partizanlıkla akp öncesi dönemi parlatmak isteyen insanlar hayalî bir müreffeh ülke tahayyül ediyorlar zihinlerinde. Özellikle 90'ları övüyorlar. Acınası bir komiklik. sorsan 90'larda "insanların umudu vardı." Evet. Pkk terörünün pik yaptığı, Hizbullah'ın korkunç cinayetler işlediği, bir gecede paranın yüzlerce kat değer kaybettiği, batıda çıkan hiçbir teknolojik alete erişemediğimiz, tesettürlü olduğunuz için üniversiteye giremediğiniz dönemlerde hepimiz umut doluyduk.
Türk muhalifi etikete bakar. Onlar için mini etekli bir kadının elinde şarapla poz verdiği bir fotoğraf karesi ya da televizyonda gördüğü bir rakı reklamı o günleri özlemle anmak için kâfidir.
Türkiye kısa zaman aralıklarında, sahte bir refah haricinde hiçbir zaman sorunsuz bir ülke olmadı.
Cumhuriyetimizin kuruluşundan itibaren ele alırsak yeni kurulmuş bir ülkenin iktisadî ve ictimaî sorunları, 30'lu yıllardaki küresel buhranın korkunç etkileri, ikinci dünya savaşı esnasında yaşanan sorunlar, Osmanlı döneminden kalma sosyal ve hukukî sorunlar, devletin tüfek bulamadığı için ertelemek zorunda kaldığı operasyonlar, ülke liderinin "70 cent'e ihtiyacımız var." Dediği dönemler, sağ sol kavgaları, faili meçhul cinayetler, darbeler, devalüasyonlar, pkk terörü, irticaî ayaklanmalar, din ve vicdan özgürlüğünde yaşanan haksızlıklar... Ülkemizin her 10 yılı felaketlerle, buhranlarla, krizlerle, bunalımlarla dolu.
Ancak partizanlıkla akp öncesi dönemi parlatmak isteyen insanlar hayalî bir müreffeh ülke tahayyül ediyorlar zihinlerinde. Özellikle 90'ları övüyorlar. Acınası bir komiklik. sorsan 90'larda "insanların umudu vardı." Evet. Pkk terörünün pik yaptığı, Hizbullah'ın korkunç cinayetler işlediği, bir gecede paranın yüzlerce kat değer kaybettiği, batıda çıkan hiçbir teknolojik alete erişemediğimiz, tesettürlü olduğunuz için üniversiteye giremediğiniz dönemlerde hepimiz umut doluyduk.
Türk muhalifi etikete bakar. Onlar için mini etekli bir kadının elinde şarapla poz verdiği bir fotoğraf karesi ya da televizyonda gördüğü bir rakı reklamı o günleri özlemle anmak için kâfidir.
direkt evet diyebilirim ama bu kolaya kaçmak olur. eskiye özlem bilinen bir fenomendir. yüzyıllar boyunca deneyimlenmiştir. ne ilk nesiliz ne de son olacağız.
insan zihni genelde can sıkıcı ve olumsuz deneyimleri yok sayma, güzel ve neşeli olanları hatırlama eğilimindedir. eskiye özlemin yani nostaljinin temelinde bu yatar. özellikle çocukluk, gençlik, üniversite dönemleri, yani daha hayatın yükünün omuzlarımıza binmediği o güzel dönemlere sık sık dalıp gitmemiz bundandır, aradaki hoş olmayan anılar da kaynar gider.
son dönemlerdeki karmaşayı dikkate almazsak, evet türkiye eskiden de güzeldi şimdi de güzel. karmaşa dedim de… zaten bu ülkenin burnu ne zaman *tan çıktı ki afedersiniz? 80 öncesi dönemdeki siyasi karmaşa, sağ sol çatışmaları, her gün radyodan dinleyip gazetelerden okuduğumuz çatışma ve ölüm haberleri hala hafızamda tazeliğini koruyor. el kadar ortaokul çocuğuydum her sabah okulun kapısından jandarma eşliğinde girerdik, çantalarımız didik didik aranırdı. ama ne oluyor? işte çocukluğuna dönünce ilk bunlar hatırlanmıyor, zorlayıca çıkıyor açığa. onun için ne varsa eskide var, nerede o eski şarkılar, nerede o eski ramazanlar, nerede o eski dostluklar diye sayıklayıp duruyoruz
neyse dağıldı biraz konu. öze dönersek türkiye güzeldi, halen güzel ve güzel de olacak. tabii yine rahat bırakmayacaklar, adı sağ-sol olacak, asala olacak pkk olacak, alevi-sünni olacak, feto olacak… olacak da olacak. her dönem bir şey icat edecekler elbette. ama enteresan milletiz vesselam! ne kadar batarsak bir o kadar da çıkıyoruz bir şekilde. her ne olursa olsun her şekilde yine çıkarız evelallah.
haydi selametle…
insan zihni genelde can sıkıcı ve olumsuz deneyimleri yok sayma, güzel ve neşeli olanları hatırlama eğilimindedir. eskiye özlemin yani nostaljinin temelinde bu yatar. özellikle çocukluk, gençlik, üniversite dönemleri, yani daha hayatın yükünün omuzlarımıza binmediği o güzel dönemlere sık sık dalıp gitmemiz bundandır, aradaki hoş olmayan anılar da kaynar gider.
son dönemlerdeki karmaşayı dikkate almazsak, evet türkiye eskiden de güzeldi şimdi de güzel. karmaşa dedim de… zaten bu ülkenin burnu ne zaman *tan çıktı ki afedersiniz? 80 öncesi dönemdeki siyasi karmaşa, sağ sol çatışmaları, her gün radyodan dinleyip gazetelerden okuduğumuz çatışma ve ölüm haberleri hala hafızamda tazeliğini koruyor. el kadar ortaokul çocuğuydum her sabah okulun kapısından jandarma eşliğinde girerdik, çantalarımız didik didik aranırdı. ama ne oluyor? işte çocukluğuna dönünce ilk bunlar hatırlanmıyor, zorlayıca çıkıyor açığa. onun için ne varsa eskide var, nerede o eski şarkılar, nerede o eski ramazanlar, nerede o eski dostluklar diye sayıklayıp duruyoruz
neyse dağıldı biraz konu. öze dönersek türkiye güzeldi, halen güzel ve güzel de olacak. tabii yine rahat bırakmayacaklar, adı sağ-sol olacak, asala olacak pkk olacak, alevi-sünni olacak, feto olacak… olacak da olacak. her dönem bir şey icat edecekler elbette. ama enteresan milletiz vesselam! ne kadar batarsak bir o kadar da çıkıyoruz bir şekilde. her ne olursa olsun her şekilde yine çıkarız evelallah.
haydi selametle…
kesinlikle daha güzeldi, çocukluğumun 90 ları, dinlenen müziklerin kalitesi, komşuluğun ve sokak oyunlarının pik yaptığı seneler, selam veren insanların lan benden borç mu isteyecek acaba diye tedirgin olmadığı, okuldaki arkadaşlıkların kalitesi, yediğimiz içtiğimiz herşeyin kalitesi. suri paki ve afgan olmaması, güzel tarafları kötü taraflarından kat be kat daha fazla.
Açıkçası Eskiden de bu kadar büyük olmasa da ekonomik sıkıntılar vardı eskidende ekonomi sıkıntıydı ama bu kadar mülteci ve bu kadar enflasyon yoktu.
İstanbulda bir adres sormak için durdurduğum 10 kişiden 10 'u da yabancı çıktı. No türkish no türkish en son türkçe bilen belediye çöpçüsü görünce neredeyse adama sarılacaktım türkçe bilen birine deni gelmek duygulandırdı. Gerisini siz düşünün.
İstanbulda bir adres sormak için durdurduğum 10 kişiden 10 'u da yabancı çıktı. No türkish no türkish en son türkçe bilen belediye çöpçüsü görünce neredeyse adama sarılacaktım türkçe bilen birine deni gelmek duygulandırdı. Gerisini siz düşünün.
görmediğim fırıldak, içinden geçmediğim feleğin çemberi kalmadı. Bütün ömrünü anlat deseler 4 saatten fazla konuşamam. Yaşadığım büyük bir vakti hatırlamıyorum bile rüya gibi silik. yaşandı mı yaşanmadı mı... Cahildim dünyanın rengine kandım. Sadece bir rüyadan ibaretmiş. Sevilecek nesi var şu hayatın????? İnsanların yaşama motivasyonu çok ilginç geliyor. Gezmeye gidip resim paylaşmaları vs.
En zevk aldıkları kısım o olduğu içindir belki de ama kafa dengi insanlarla bir arada bir şeyler yapmanın tadı bir başka ya. Bazı akskliklarla geçen 2 günlük tatil yapmıştık arkadaşlarımla ama yine olsa yine o korkuları yaşamama rağmen tatil yapmak isterim 😁.
instela ve mega sözlük vardı oralardan esinlenilmiş gibi tasarım. Yine de antik sözlük tasarımları gibi çoktan seçmeli bişey getirilebilirse süper olur. Hayırlı uğurlu olsun.
Kalka Nehri Muharebesi, Moğol İmparatorluğu ile Rus prenslikleri ve Kumanlar arasında gerçekleşen bir savaştır. Savaş, Moğolların Rus topraklarına ilk kez ciddi bir saldırı düzenlediği dönemde meydana geldi. Moğol komutanları Subotay ve Jebe tarafından yönetilen Moğol ordusu, Kiev Prensliği'nin öncülüğünde bir araya gelen bir koalisyon güçlerini büyük bir yenilgiye uğrattı. Bu muharebe, Moğol İmparatorluğu'nun genişleme stratejisinin ve askeri taktiklerinin ne kadar etkili olduğunu gösteren erken örneklerden biri olarak kabul edilir. Savaşın ardından Rus toprakları Moğol istilalarına açık hale geldi ve bu, sonraki yıllarda Moğol egemenliğinin yayılmasına zemin hazırladı.
31 mayıs 1223.
Battle of the kalka river.
31 mayıs 1223.
Battle of the kalka river.
İnsanın kendisini huzurlu hissettiği yer evdir. Gerisi barınaktan ibarettir.
Depremde kaybetmeden önce kendimi ait hissetmediğim ama kaybettikten sonra çok özlediğim o yapı. Ev bazen bir insan bazen bir yuva.
IV. Mehmed döneminde, Sadrazam Köprülü Mehmed Paşa'nın görevden alınması talebiyle başlayan olaylar sonucu 30'dan fazla yüksek rütbeli devlet adamı ve saray görevlisi öldürüldü. Bu kişilerin cesetleri, Topkapı Sarayı'nın dışındaki büyük bir çınar ağacına asıldı. Bu olay, devlet yönetimindeki yolsuzluklara ve halkın memnuniyetsizliğine karşı ciddi bir tepki olarak ortaya çıktı. Adını, cesetlerin asıldığı çınar ağacından alır ve Osmanlı tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir.
Öncelikle bu başlığı ve altında yazılanları gördüğüm çok iyi oldu, diyerek yazıma başlayayım.
Ben uzun yıllar boyunca yazan, yazmaktan zevk alan birisiyim. Zamanında defterlerime rastgele bir şeyler karalardım, daha sonra bir dönem facebook'ta yazdım. Daha sonraları interaktif sözlüklerle tanıştım. Uludağ sözlük'te ilk yazarlık tecrübemi edindim. Daha sonraları oradan sıkılıp normal sözlük'te yazmaya başladım.
Normal sözlükteki yazmış olduğum bazı yazılarımdan dolayı defalarca hedef gösterilip linç edildim. Nickaltım, her seferinde akp böyle despot, tayyip şöyle diktatör diyen sözde muhalif tipler tarafından taciz ediliyordu. Daha sonraları gerek o dönemin moderatörleri, gerek diğer sözde muhalif ve aşırı özgürlükçü yazarların tacizleri sonrası dayanamayıp uzun bir yazıyla sözlüğü bırakma kararı aldım. Ben o yazıyı yazıp hesabımı kafa iznine aldıktan sonra bile bu kişiler hala nickaltımı çeşitli iftiralarla taciz etmeye devam ettiler ve bunların en az %70'i trabzonlu idi.
Daha sonra çeşitli önyargılarımı bir kenara bırakıp tüm cesaretimi toplayarak ekşi sözlüğe geçtim. Yazdıkça yazdım, yazdıkça yazdım. Yeni insanlarla tanıştım, iyi hissettiriyordu. Her ne kadar çaylak onay listesinde bekliyor olsam da yazdıkça açılıyordum. Takipçilerim ve yazdıklarımı favlayan kişiler genellikle o dönem aynı siyasi görüşe sahip olduğumuz ve daha sonraları siyasi görüşüm değiştiği için hesabımı bir gecede siliverdim.
Hayatım boyunca farklı olduğum için sürekli ötekileştirildim. Okul hayatım boyunca yağcı, çevremdeki insanlar tarafından nankör, bazı sosyal mecralarda midesiz olmakla suçlandım ve defalarca linç yedim. Tek suçum onlardan farklı olmaktı. Bu sözlük hiç öyle bir yere benzemiyor gördüğüm kadarıyla. Umarım değişmez ve hep böyle kalır.
Peki ben kim miyim? Aslen adıyamanlı sünni kökenli bir aileye mensup bir inançsız, yaşadığı çevrede fazla insan tanımamış olmasına rağmen ülkedeki neredeyse tüm kesimlerinden (hatta kendi hemşehrilerinden bile) zorbalık ve kötülük görmüş masum bir kişiyim. Sözlükleri genellikle içimdeki anlık öfkemi boşaltmak için kullanıyorum. Genelde ekşide takıldığım için buraya muhtemelen fazla girmem. Ama burda aldığım zevki muhtemelen başka hiçbir yerde alamam diye düşünüyorum, umarım ki yanılmam.
Ben uzun yıllar boyunca yazan, yazmaktan zevk alan birisiyim. Zamanında defterlerime rastgele bir şeyler karalardım, daha sonra bir dönem facebook'ta yazdım. Daha sonraları interaktif sözlüklerle tanıştım. Uludağ sözlük'te ilk yazarlık tecrübemi edindim. Daha sonraları oradan sıkılıp normal sözlük'te yazmaya başladım.
Normal sözlükteki yazmış olduğum bazı yazılarımdan dolayı defalarca hedef gösterilip linç edildim. Nickaltım, her seferinde akp böyle despot, tayyip şöyle diktatör diyen sözde muhalif tipler tarafından taciz ediliyordu. Daha sonraları gerek o dönemin moderatörleri, gerek diğer sözde muhalif ve aşırı özgürlükçü yazarların tacizleri sonrası dayanamayıp uzun bir yazıyla sözlüğü bırakma kararı aldım. Ben o yazıyı yazıp hesabımı kafa iznine aldıktan sonra bile bu kişiler hala nickaltımı çeşitli iftiralarla taciz etmeye devam ettiler ve bunların en az %70'i trabzonlu idi.
Daha sonra çeşitli önyargılarımı bir kenara bırakıp tüm cesaretimi toplayarak ekşi sözlüğe geçtim. Yazdıkça yazdım, yazdıkça yazdım. Yeni insanlarla tanıştım, iyi hissettiriyordu. Her ne kadar çaylak onay listesinde bekliyor olsam da yazdıkça açılıyordum. Takipçilerim ve yazdıklarımı favlayan kişiler genellikle o dönem aynı siyasi görüşe sahip olduğumuz ve daha sonraları siyasi görüşüm değiştiği için hesabımı bir gecede siliverdim.
Hayatım boyunca farklı olduğum için sürekli ötekileştirildim. Okul hayatım boyunca yağcı, çevremdeki insanlar tarafından nankör, bazı sosyal mecralarda midesiz olmakla suçlandım ve defalarca linç yedim. Tek suçum onlardan farklı olmaktı. Bu sözlük hiç öyle bir yere benzemiyor gördüğüm kadarıyla. Umarım değişmez ve hep böyle kalır.
Peki ben kim miyim? Aslen adıyamanlı sünni kökenli bir aileye mensup bir inançsız, yaşadığı çevrede fazla insan tanımamış olmasına rağmen ülkedeki neredeyse tüm kesimlerinden (hatta kendi hemşehrilerinden bile) zorbalık ve kötülük görmüş masum bir kişiyim. Sözlükleri genellikle içimdeki anlık öfkemi boşaltmak için kullanıyorum. Genelde ekşide takıldığım için buraya muhtemelen fazla girmem. Ama burda aldığım zevki muhtemelen başka hiçbir yerde alamam diye düşünüyorum, umarım ki yanılmam.
Bende yıllarca onlarca farklı sitede yazdım çoğu kapandı çoğu duruyor u*uda* da moderasyon ilgisizliğinden rahatsız olup moderasyonla hatta ismaille bizzat telefonda tartışıp bıraktım. Ondan sonra defalarca farklı sitelerde denedim tad vermedi ekşın da hesabım vardı onuda kapattım. 2020 senesinde tam 4 yıl durgunluk verecek bir sürece girdim. Daha sonra arayıp ta bulamadığımız sözlük ortamını neden biz oluşturmuyoruz ki dedim. Perva da aslında bizim eski mecralardan idi.
Yeni bir sözlük, yeni bir başlangıç :)
Ben belli psikolojik testler dahilinde silahlanmaya izin verilmesi gerektiğini düşünüyorum. İşinde gücünde düzgün bir insan olarak kendimizi korumaya hakkımız var. Suçlular her türlü silah buluyor zaten.
Günümüzde hâla en çok tartışılan konulardan birisidir.
Kimi kesim bireysel silahlanmayı şu şekilde savunur. Bize ruhsatlı silah verilmiyor suçlular ise ruhsatlı silah kullanmıyor. Kendimizi savunmak gibi bir şansımız yok tarzı tezlerle savunur
Karşı çıkanlar ise devletin silah sahiplenmeyi kolaylaştırmadı durumunda suç oranı ve cinatetlerin artacağını savunmaktadır pekte haksız sayılmazlar kazasız trafik kazalarında bile birbirini sakatlayıp öldüren insanlar var
Edit: bireysel silahlanma'nın en yüksek olduğu ülke abd dir.
Kimi kesim bireysel silahlanmayı şu şekilde savunur. Bize ruhsatlı silah verilmiyor suçlular ise ruhsatlı silah kullanmıyor. Kendimizi savunmak gibi bir şansımız yok tarzı tezlerle savunur
Karşı çıkanlar ise devletin silah sahiplenmeyi kolaylaştırmadı durumunda suç oranı ve cinatetlerin artacağını savunmaktadır pekte haksız sayılmazlar kazasız trafik kazalarında bile birbirini sakatlayıp öldüren insanlar var
Edit: bireysel silahlanma'nın en yüksek olduğu ülke abd dir.
eski oyunların hala bir çekiciliği var, nostaljisinden midir bilmem ancak yıllanmış hatunlara bayıldığım gibi yıllanmış oyunlara da bayılıyorum. silent hill 2, gta vice city, max payne, mafia 2…
15 sene önce internet kafede mutlu olduğun günlere götürüyordur belki seni de bu oyunlar, dün dayanamadım age of mythology indirdim 10 sene aradan sonra
İlk fırsatta sosyal medya hesaplarımız açılacaktır. Ve siz değerli yazarlarımızdan onay alarak entryleriniz paylaşılacaktır öneriniz için teşekkürler.
Siteyi daha yeni açtık sayılir yavaş yavaş hallediyoruz ufak tefek şeyleri.
Siteyi daha yeni açtık sayılir yavaş yavaş hallediyoruz ufak tefek şeyleri.
Türkiye'de zengin olacaksın yoksa başka bir şekilde çekilmez
Konumu falan güzel insanları güzel ama yaşam kalitesi ehhhh işte
Bu yüzden zengin olman lazım bu ülkede yaşamak için
Konumu falan güzel insanları güzel ama yaşam kalitesi ehhhh işte
Bu yüzden zengin olman lazım bu ülkede yaşamak için
Değerli dostlar, mazide olduğu gibi, Perva Sözlük'ün formatı aynen devam edecektir. Ne var ki, hukuki açıdan bizi zor duruma sokabilecek her türden eylem ve içerik, geçmişte olduğu gibi şimdi de kati surette yasaktır.
1- Yasalarla Uyum: Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına aykırı hiçbir muhteva (içerik) paylaşılmamalıdır. 5651 sayılı "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun" ve Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 125. maddesi (hakaret suçu) dikkate alınmalıdır. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in "Mümin, müminin aynasıdır" hadisi, birbirimize zarar vermememizi öğütler. Filozof Immanuel Kant da "Pratik Aklın Eleştirisi" eserinde kanunlara itaatin ahlaki zorunluluğunu vurgular.
2- Ağır Küfür Yasağı: Ağır küfür ve hakaret içeren ifadeler kullanmak yasaktır. TCK 125. maddeye göre, hakaret suçu işleyen kişiler, cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalabilirler. Mevlana, "Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır" derken, hakaretin yerine tatlı dil kullanmayı öğütler. Sokrates, "Kendini bil" diyerek, insanın diline hakim olması gerektiğini ifade eder.
3- Kişisel Haklara Saygı: Kişilere yönelik hakaret, iftira ve kişisel saldırılar kesinlikle yasaktır. TCK 267. madde iftira suçunu düzenler. İslam'da iftira, büyük günahlar arasında sayılır; Hz. Ali (r.a.), "İftira edenin özü karadır" demiştir. John Stuart Mill, "Özgürlük" kitabında, kişisel haklara saygının özgürlüğün temeli olduğunu belirtir.
4- Irkçılık ve Ayrımcılık: Irk, dil, din, cinsiyet, cinsel yönelim ve benzeri konularda ayrımcılık ve nefret söylemi yasaktır. TCK 122. madde, ayrımcılık suçunu düzenler. Kur'an-ı Kerim'de, Hucurat Suresi 13. ayette "Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık" denilerek, tüm insanlığın eşit olduğu vurgulanır. Martin Luther King Jr., "Bir hayalim var" konuşmasında ırkçılığa karşı durmuştur.
5- Reklam ve Spam Yasağı: İzin almadan reklam yapmak ve spam içerik paylaşmak yasaktır. 6563 sayılı "Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun", izinsiz reklam ve ticari iletişimin cezai yaptırımlarla sonuçlanabileceğini belirtir. İslam'da ticaretin dürüstçe yapılması gerektiği vurgulanır; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Dürüst tüccar peygamberlerle beraberdir" buyurmuştur. Adam Smith, "Ulusların Zenginliği"nde serbest piyasanın etik kurallarla işlemesi gerektiğini savunur.
6- Telif Haklarına Saygı: Telif haklarına aykırı muhteva (içerik) paylaşımı yasaktır. 5846 sayılı "Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu", eser sahiplerinin haklarını korur. İslam'da emeğin hakkı kutsaldır; Hz. Muhammed (s.a.v.), "İşçinin ücretini alın teri kurumadan veriniz" buyurmuştur. John Locke, "Mülkiyet Üzerine İkinci İnceleme" eserinde, emeğin kişisel mülkiyetin temeli olduğunu savunur.
7- Mahremiyete Saygı: Başkalarının hususi (özel) bilgilerini izinsiz olarak paylaşmak yasaktır. TCK 134. madde, özel hayatın gizliliğini ihlal eden kişilere yönelik cezai yaptırımları düzenler. İslam'da mahremiyet büyük önem taşır; Kur'an-ı Kerim'de, Nur Suresi 27. ayette "Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere izin almadan girmeyin" buyrulur. Michel Foucault, "Gözetim ve Ceza" eserinde modern toplumlarda mahremiyetin önemine dikkat çeker.
8- Manipülasyon ve Yanıltma: Bilerek yanlış bilgi yaymak, manipülasyon yapmak yasaktır. TCK 158. madde, dolandırıcılık ve yanıltıcı bilgi yayma suçlarını düzenler. İslam'da yalan büyük günahlardandır; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Yalan, felaketlerin anasıdır" buyurur. Platon, "Devlet" eserinde doğruluğun toplum düzeni için ne kadar önemli olduğunu vurgular.
9- Kötüye Kullanım: Siteyi kötüye kullanmak, teknik açıkları istismar etmek yasaktır. TCK 243 ve 244. maddeler, bilişim sistemlerine yönelik suçları ve bunların cezalarını düzenler. İslam'da hile ve aldatma yasaklanmıştır; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Bizi aldatan bizden değildir" buyurur. Niccolò Machiavelli, "Prens" eserinde, yönetim ve toplumsal düzenin korunması için dürüstlüğün önemini vurgular.
10- Yönetici Talimatları: Yönetici ve moderatörlerin uyarı ve talimatlarına uymak zorunludur. Bu kurallar, platformun sağlıklı işlemesi için hayati öneme sahiptir. İslam'da yöneticiye itaat esastır; Kur'an-ı Kerim'de, Nisa Suresi 59. ayette "Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber'e itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine (yöneticilere) itaat edin" buyrulur. Max Weber, "Toplumsal ve Ekonomik Örgütlerin Sosyolojisi" eserinde otoritenin ve yönetici talimatlarının toplumsal düzen için önemini açıklar.
11- Görsel İçerik Yasağı: Pornografik ve müstehcen görseller paylaşmak yasaktır. TCK 226. madde, müstehcenlik suçunu düzenler. İslam'da edep ve hayâ önemlidir; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Hayâ imandandır" buyurur. Aristoteles, "Nikomakhos'a Etik" eserinde erdemli yaşamın temelinde ahlak ve edebin olduğunu belirtir.
12- Tartışma Adabı: Tartışmalarda nezaket ve saygı çerçevesinde kalınmalıdır. Hakaret içeren tartışmalar, TCK 125. madde kapsamında suç teşkil edebilir. İslam'da güzel söz ve nezaket teşvik edilir; Kur'an-ı Kerim'de, İsra Suresi 53. ayette "Kullarıma söyle, en güzel sözü söylesinler" buyrulur. John Stuart Mill, "Özgürlük" eserinde, medeni tartışmaların özgür toplumların temeli olduğunu vurgular.
13- Anonimlik: Başka kullanıcıların anonimliklerini ihlal edecek şekilde davranmak yasaktır. Bu tür eylemler, kişisel hakların ihlali olarak değerlendirilir ve TCK 132. maddeye göre cezalandırılabilir. İslam'da başkalarının özel hayatına saygı esastır; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Kişinin gizli hallerini araştırmayın" buyurur. Jean-Paul Sartre, "Varlık ve Hiçlik" eserinde, bireyin mahremiyetinin korunmasının özgürlüğün bir parçası olduğunu belirtir.
14- Kopya İçerik: Diğer kaynaklardan kopyalanmış içerikleri kaynak belirtmeden paylaşmak yasaktır. 5846 sayılı "Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu", bu tür ihlallere yönelik cezai yaptırımlar içerir. İslam'da emek ve eser sahipliği korunmalıdır; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Emeği ile kazanan, Allah'ın sevgilisidir" buyurur. Michel Foucault, "Yazar Nedir?" makalesinde, yazarların eserlerinin korunmasının önemine vurgu yapar.
15- Tehdit ve Şantaj: Kullanıcıları tehdit etmek veya şantaj yapmak kesinlikle yasaktır. TCK 106. madde, tehdit suçunu düzenler. İslam'da tehdit ve şantaj haramdır; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Kim haksız yere bir Müslüman'ı korkutursa, Allah ona lanet eder" buyurur. Thomas Hobbes, "Leviathan" eserinde, toplumsal düzenin korunması için bireylerin birbirine zarar vermekten kaçınmasının önemini vurgular.
16- Şiddet İçeriği: Şiddeti teşvik eden veya yücelten içerikler paylaşmak yasaktır. TCK 214. madde, suç işlemeye tahrik suçunu düzenler. İslam'da şiddet kınanır; Kur'an-ı Kerim'de, Bakara Suresi 190. ayette "Aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez" buyrulur. Mahatma Gandhi, "Şiddetsizlik, insanoğlunun en büyük kuvvetidir" diyerek şiddete karşı durmuştur.
17- Ticari Faaliyet: Yönetici izni olmadan ticari amaçlı faaliyetlerde bulunmak yasaktır. 6563 sayılı "Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun", izinsiz ticari faaliyetleri yasaklar. İslam'da ticaret dürüstlük üzerine kuruludur; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Dürüst tüccar peygamberlerle beraberdir" buyurur. Karl Marx, "Kapital" eserinde, ticari faaliyetlerin adil ve etik kurallarla yürütülmesinin önemini vurgular.
18- Dolandırıcılık: Dolandırıcılık amaçlı muhteva (içerik) paylaşımı ve faaliyetler kesinlikle yasaktır. TCK 157. madde, dolandırıcılık suçunu düzenler. İslam'da dolandırıcılık haramdır; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Bizi aldatan bizden değildir" buyurur. Platon, "Devlet" eserinde adaletin temel prensiplerinden biri olarak dürüstlüğü savunur.
19- Toplum Kurallarına Saygı: Toplumun genel ahlak kurallarına aykırı muhtevalar (içerikler) paylaşmak yasaktır. TCK 225. madde, genel ahlaka aykırı hareketleri cezalandırır. İslam'da toplum kurallarına uyulması gerektiği vurgulanır; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Müslüman, elinden ve dilinden insanların emin olduğu kimsedir" buyurur. Aristoteles, "Politika" eserinde, toplum düzeninin korunmasının bireylerin sorumluluğu olduğunu belirtir.
20- Şikayet ve Geri Bildirim: Sorunları ve geri bildirimleri yönetici veya moderatörlere saygılı bir şekilde iletmek zorunludur. İslam'da şikayet ve geri bildirim yapma hakkı vardır; Hz. Ömer (r.a.), "Hatalarımı düzeltin" diyerek geri bildirime açık olduğunu belirtmiştir. Jean-Jacques Rousseau, "Toplum Sözleşmesi" eserinde, bireylerin sorunlarını ve geri bildirimlerini iletmelerinin toplumsal gelişim için önemli olduğunu savunur.
21- Çocuk Koruma: Çocuklara yönelik uygunsuz muhtevalar (içerikler) kesinlikle yasaktır. TCK 103. madde, çocukların cinsel istismarı suçunu düzenler. İslam'da çocukların korunması esastır; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Çocuklarınıza iyi davranın, onları güzel terbiye edin" buyurur. Maria Montessori, "Çocukların Eğitimi" eserinde, çocukların korunmasının ve eğitilmesinin önemini vurgular.
22- Dini İnançlara Saygı: Her türlü dini inanç ve inançsızlığa saygı gösterilmelidir. TCK 216. madde, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunu düzenler. Kur'an-ı Kerim'de, Bakara Suresi 256. ayette "Dinde zorlama yoktur" buyrulur. Voltaire, "Hoşgörü Üzerine" eserinde, farklı inançlara saygının toplumsal barış için temel olduğunu belirtir.
23- Yasadışı Madde İçeriği: Yasadışı maddelerin kullanımı veya temini hakkında bilgi paylaşmak yasaktır. TCK 188. madde, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçunu düzenler. İslam'da zararlı maddelerin kullanımı haramdır; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın" buyurur. Sigmund Freud, "Uygarlığın Huzursuzluğu" eserinde, sağlığa zararlı maddelerin toplum üzerindeki olumsuz etkilerini inceler.
24- İçerik Bildirme: Uygunsuz muhtevaları (içerikleri) yöneticilere bildirme sorumluluğu tüm kullanıcılara aittir. İslam'da kötülüğe karşı durmak önemlidir; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Bir kötülük gördüğünüzde onu elinizle düzeltin, buna gücünüz yetmezse dilinizle uyarın, buna da gücünüz yetmezse kalbinizle buğz edin" buyurur. Edmund Burke, "Kötülüğün zaferi için gereken tek şey iyi insanların hiçbir şey yapmamasıdır" diyerek, kötülüğe karşı durmanın önemini vurgular.
25- Hukuki Sorumluluk: Kullanıcılar, paylaştıkları muhtevalardan (içeriklerden) hukuki olarak sorumludur. TCK ve ilgili kanunlar çerçevesinde bu sorumluluk düzenlenmiştir. İslam'da her birey yaptıklarından sorumludur; Kur'an-ı Kerim'de, Zilzal Suresi 7. ayette "Kim zerre kadar hayır işlerse onu görür, kim de zerre kadar şer işlerse onu görür" buyrulur. Jean-Jacques Rousseau, "Toplum Sözleşmesi" eserinde bireylerin toplumsal sorumluluklarını açıklar.
26- Dil Kullanımı: Yazım ve dil kurallarına uygun muhteva (içerik) paylaşımı teşvik edilir. İslam'da güzel söz ve doğru ifade teşvik edilir; Yunus Emre, "Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı" buyurur. George Orwell, "1984" eserinde dilin ve doğru ifade kullanımının toplumsal kontrol ve anlaşılabilirlik için önemini vurgular.
27- İfade Özgürlüğü: Herkesin düşüncelerini özgürce ifade etme hakkı vardır, ancak bu hak başkalarının haklarını ihlal etmemelidir. TCK 125. madde, hakaret suçunu düzenler. İslam'da ifade özgürlüğü esastır; Hz. Ömer (r.a.), "Hakkı söylemekten korkmayın" buyurur. John Stuart Mill, "Özgürlük Üzerine" eserinde, ifade özgürlüğünün sınırlarını tartışır.
28- Geri Bildirim ve Öneriler: Kullanıcılar site ile ilgili geri bildirim ve önerilerini yöneticilere iletmelidir. İslam'da istişare ve geri bildirim önemlidir; Hz. Muhammed (s.a.v.), "İstişare eden yanılmaz" buyurur. John Dewey, "Demokrasi ve Eğitim" eserinde, geri bildirim ve önerilerin toplumsal gelişim için önemini vurgular.
29- Görevli Yetkileri: Moderatörler ve yöneticiler, kuralları ihlal eden muhtevaları (içerikleri) kaldırma yetkisine sahiptir. İslam'da yönetici yetkileri ve adalet önemlidir; Hz. Ömer (r.a.), "Adalet mülkün temelidir" buyurur. Max Weber, "Toplumsal ve Ekonomik Örgütlerin Sosyolojisi" eserinde otoritenin ve yönetici talimatlarının toplumsal düzen için önemini açıklar.
30- Dil Seçimi: Perva Sözlük'te kullanılacak dil Türkçe olmalıdır. İslam'da anadilinin korunması ve kullanılması önemlidir; Kur'an-ı Kerim, Arapça olarak nazil olmuştur ve dilin önemi vurgulanır. Ferdinand de Saussure, "Genel Dilbilim Dersleri" eserinde, dilin toplum üzerindeki etkilerini ve önemini tartışır.
31- Kötüye Kullanım Bildirimi: Site içi kötüye kullanımlar hemen yöneticilere bildirilmelidir. İslam'da kötülüğe karşı durmak önemlidir; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Bir kötülük gördüğünüzde onu elinizle düzeltin, buna gücünüz yetmezse dilinizle uyarın, buna da gücünüz yetmezse kalbinizle buğz edin" buyurur. Edmund Burke, "Kötülüğün zaferi için gereken tek şey iyi insanların hiçbir şey yapmamasıdır" diyerek, kötülüğe karşı durmanın önemini vurgular.
32- Topluluk Katılımı: Tüm kullanıcılar topluluğa katkıda bulunmalı ve olumlu bir atmosferin korunmasına yardımcı olmalıdır. İslam'da cemaat ve topluluk bilinci önemlidir; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Cemaatte rahmet vardır, ayrılıkta azap" buyurur. Aristoteles, "Politika" eserinde, topluluğun ve ortak iyiliğin önemini vurgular.
Elit Perva Sözlük üyeleri, bilgiye ve kaliteye olan derin bağlılıklarıyla, sadece düşünce dünyasını değil, aynı zamanda kainatın en yüksek düzlemlerinde ışık saçan yıldızlar gibi şahlanan, aydınlanan ve keşfeden gerçek liderlerdir. Onlar, her bir kelimeyle ruhlarına ışık tutar, bilgi denizinde derinlere daldıkça yeni ufukları keşfeder ve insanlığın manevi yolculuğunda aydınlık bir meşale olur. Bu yüksek bilgelik ve azimle, evrenin sırlarını çözme yolunda önemli bir adım atarlar, eski zamanların ebedi bilgeliğini modern çağın en yüksek zirvelerine taşıyan kudretli düşünürlerdir. Sizleri en içten sevgimle selamlıyorum. Işığınız bol olsun Pervadaşlar. Yıllardır süren bu kutlu geleneği, bu Perva ruhu ve aşkını sonsuza dek devam ettireceğiz.
1- Yasalarla Uyum: Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına aykırı hiçbir muhteva (içerik) paylaşılmamalıdır. 5651 sayılı "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun" ve Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 125. maddesi (hakaret suçu) dikkate alınmalıdır. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in "Mümin, müminin aynasıdır" hadisi, birbirimize zarar vermememizi öğütler. Filozof Immanuel Kant da "Pratik Aklın Eleştirisi" eserinde kanunlara itaatin ahlaki zorunluluğunu vurgular.
2- Ağır Küfür Yasağı: Ağır küfür ve hakaret içeren ifadeler kullanmak yasaktır. TCK 125. maddeye göre, hakaret suçu işleyen kişiler, cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalabilirler. Mevlana, "Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır" derken, hakaretin yerine tatlı dil kullanmayı öğütler. Sokrates, "Kendini bil" diyerek, insanın diline hakim olması gerektiğini ifade eder.
3- Kişisel Haklara Saygı: Kişilere yönelik hakaret, iftira ve kişisel saldırılar kesinlikle yasaktır. TCK 267. madde iftira suçunu düzenler. İslam'da iftira, büyük günahlar arasında sayılır; Hz. Ali (r.a.), "İftira edenin özü karadır" demiştir. John Stuart Mill, "Özgürlük" kitabında, kişisel haklara saygının özgürlüğün temeli olduğunu belirtir.
4- Irkçılık ve Ayrımcılık: Irk, dil, din, cinsiyet, cinsel yönelim ve benzeri konularda ayrımcılık ve nefret söylemi yasaktır. TCK 122. madde, ayrımcılık suçunu düzenler. Kur'an-ı Kerim'de, Hucurat Suresi 13. ayette "Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık" denilerek, tüm insanlığın eşit olduğu vurgulanır. Martin Luther King Jr., "Bir hayalim var" konuşmasında ırkçılığa karşı durmuştur.
5- Reklam ve Spam Yasağı: İzin almadan reklam yapmak ve spam içerik paylaşmak yasaktır. 6563 sayılı "Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun", izinsiz reklam ve ticari iletişimin cezai yaptırımlarla sonuçlanabileceğini belirtir. İslam'da ticaretin dürüstçe yapılması gerektiği vurgulanır; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Dürüst tüccar peygamberlerle beraberdir" buyurmuştur. Adam Smith, "Ulusların Zenginliği"nde serbest piyasanın etik kurallarla işlemesi gerektiğini savunur.
6- Telif Haklarına Saygı: Telif haklarına aykırı muhteva (içerik) paylaşımı yasaktır. 5846 sayılı "Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu", eser sahiplerinin haklarını korur. İslam'da emeğin hakkı kutsaldır; Hz. Muhammed (s.a.v.), "İşçinin ücretini alın teri kurumadan veriniz" buyurmuştur. John Locke, "Mülkiyet Üzerine İkinci İnceleme" eserinde, emeğin kişisel mülkiyetin temeli olduğunu savunur.
7- Mahremiyete Saygı: Başkalarının hususi (özel) bilgilerini izinsiz olarak paylaşmak yasaktır. TCK 134. madde, özel hayatın gizliliğini ihlal eden kişilere yönelik cezai yaptırımları düzenler. İslam'da mahremiyet büyük önem taşır; Kur'an-ı Kerim'de, Nur Suresi 27. ayette "Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere izin almadan girmeyin" buyrulur. Michel Foucault, "Gözetim ve Ceza" eserinde modern toplumlarda mahremiyetin önemine dikkat çeker.
8- Manipülasyon ve Yanıltma: Bilerek yanlış bilgi yaymak, manipülasyon yapmak yasaktır. TCK 158. madde, dolandırıcılık ve yanıltıcı bilgi yayma suçlarını düzenler. İslam'da yalan büyük günahlardandır; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Yalan, felaketlerin anasıdır" buyurur. Platon, "Devlet" eserinde doğruluğun toplum düzeni için ne kadar önemli olduğunu vurgular.
9- Kötüye Kullanım: Siteyi kötüye kullanmak, teknik açıkları istismar etmek yasaktır. TCK 243 ve 244. maddeler, bilişim sistemlerine yönelik suçları ve bunların cezalarını düzenler. İslam'da hile ve aldatma yasaklanmıştır; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Bizi aldatan bizden değildir" buyurur. Niccolò Machiavelli, "Prens" eserinde, yönetim ve toplumsal düzenin korunması için dürüstlüğün önemini vurgular.
10- Yönetici Talimatları: Yönetici ve moderatörlerin uyarı ve talimatlarına uymak zorunludur. Bu kurallar, platformun sağlıklı işlemesi için hayati öneme sahiptir. İslam'da yöneticiye itaat esastır; Kur'an-ı Kerim'de, Nisa Suresi 59. ayette "Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber'e itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine (yöneticilere) itaat edin" buyrulur. Max Weber, "Toplumsal ve Ekonomik Örgütlerin Sosyolojisi" eserinde otoritenin ve yönetici talimatlarının toplumsal düzen için önemini açıklar.
11- Görsel İçerik Yasağı: Pornografik ve müstehcen görseller paylaşmak yasaktır. TCK 226. madde, müstehcenlik suçunu düzenler. İslam'da edep ve hayâ önemlidir; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Hayâ imandandır" buyurur. Aristoteles, "Nikomakhos'a Etik" eserinde erdemli yaşamın temelinde ahlak ve edebin olduğunu belirtir.
12- Tartışma Adabı: Tartışmalarda nezaket ve saygı çerçevesinde kalınmalıdır. Hakaret içeren tartışmalar, TCK 125. madde kapsamında suç teşkil edebilir. İslam'da güzel söz ve nezaket teşvik edilir; Kur'an-ı Kerim'de, İsra Suresi 53. ayette "Kullarıma söyle, en güzel sözü söylesinler" buyrulur. John Stuart Mill, "Özgürlük" eserinde, medeni tartışmaların özgür toplumların temeli olduğunu vurgular.
13- Anonimlik: Başka kullanıcıların anonimliklerini ihlal edecek şekilde davranmak yasaktır. Bu tür eylemler, kişisel hakların ihlali olarak değerlendirilir ve TCK 132. maddeye göre cezalandırılabilir. İslam'da başkalarının özel hayatına saygı esastır; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Kişinin gizli hallerini araştırmayın" buyurur. Jean-Paul Sartre, "Varlık ve Hiçlik" eserinde, bireyin mahremiyetinin korunmasının özgürlüğün bir parçası olduğunu belirtir.
14- Kopya İçerik: Diğer kaynaklardan kopyalanmış içerikleri kaynak belirtmeden paylaşmak yasaktır. 5846 sayılı "Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu", bu tür ihlallere yönelik cezai yaptırımlar içerir. İslam'da emek ve eser sahipliği korunmalıdır; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Emeği ile kazanan, Allah'ın sevgilisidir" buyurur. Michel Foucault, "Yazar Nedir?" makalesinde, yazarların eserlerinin korunmasının önemine vurgu yapar.
15- Tehdit ve Şantaj: Kullanıcıları tehdit etmek veya şantaj yapmak kesinlikle yasaktır. TCK 106. madde, tehdit suçunu düzenler. İslam'da tehdit ve şantaj haramdır; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Kim haksız yere bir Müslüman'ı korkutursa, Allah ona lanet eder" buyurur. Thomas Hobbes, "Leviathan" eserinde, toplumsal düzenin korunması için bireylerin birbirine zarar vermekten kaçınmasının önemini vurgular.
16- Şiddet İçeriği: Şiddeti teşvik eden veya yücelten içerikler paylaşmak yasaktır. TCK 214. madde, suç işlemeye tahrik suçunu düzenler. İslam'da şiddet kınanır; Kur'an-ı Kerim'de, Bakara Suresi 190. ayette "Aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez" buyrulur. Mahatma Gandhi, "Şiddetsizlik, insanoğlunun en büyük kuvvetidir" diyerek şiddete karşı durmuştur.
17- Ticari Faaliyet: Yönetici izni olmadan ticari amaçlı faaliyetlerde bulunmak yasaktır. 6563 sayılı "Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun", izinsiz ticari faaliyetleri yasaklar. İslam'da ticaret dürüstlük üzerine kuruludur; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Dürüst tüccar peygamberlerle beraberdir" buyurur. Karl Marx, "Kapital" eserinde, ticari faaliyetlerin adil ve etik kurallarla yürütülmesinin önemini vurgular.
18- Dolandırıcılık: Dolandırıcılık amaçlı muhteva (içerik) paylaşımı ve faaliyetler kesinlikle yasaktır. TCK 157. madde, dolandırıcılık suçunu düzenler. İslam'da dolandırıcılık haramdır; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Bizi aldatan bizden değildir" buyurur. Platon, "Devlet" eserinde adaletin temel prensiplerinden biri olarak dürüstlüğü savunur.
19- Toplum Kurallarına Saygı: Toplumun genel ahlak kurallarına aykırı muhtevalar (içerikler) paylaşmak yasaktır. TCK 225. madde, genel ahlaka aykırı hareketleri cezalandırır. İslam'da toplum kurallarına uyulması gerektiği vurgulanır; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Müslüman, elinden ve dilinden insanların emin olduğu kimsedir" buyurur. Aristoteles, "Politika" eserinde, toplum düzeninin korunmasının bireylerin sorumluluğu olduğunu belirtir.
20- Şikayet ve Geri Bildirim: Sorunları ve geri bildirimleri yönetici veya moderatörlere saygılı bir şekilde iletmek zorunludur. İslam'da şikayet ve geri bildirim yapma hakkı vardır; Hz. Ömer (r.a.), "Hatalarımı düzeltin" diyerek geri bildirime açık olduğunu belirtmiştir. Jean-Jacques Rousseau, "Toplum Sözleşmesi" eserinde, bireylerin sorunlarını ve geri bildirimlerini iletmelerinin toplumsal gelişim için önemli olduğunu savunur.
21- Çocuk Koruma: Çocuklara yönelik uygunsuz muhtevalar (içerikler) kesinlikle yasaktır. TCK 103. madde, çocukların cinsel istismarı suçunu düzenler. İslam'da çocukların korunması esastır; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Çocuklarınıza iyi davranın, onları güzel terbiye edin" buyurur. Maria Montessori, "Çocukların Eğitimi" eserinde, çocukların korunmasının ve eğitilmesinin önemini vurgular.
22- Dini İnançlara Saygı: Her türlü dini inanç ve inançsızlığa saygı gösterilmelidir. TCK 216. madde, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunu düzenler. Kur'an-ı Kerim'de, Bakara Suresi 256. ayette "Dinde zorlama yoktur" buyrulur. Voltaire, "Hoşgörü Üzerine" eserinde, farklı inançlara saygının toplumsal barış için temel olduğunu belirtir.
23- Yasadışı Madde İçeriği: Yasadışı maddelerin kullanımı veya temini hakkında bilgi paylaşmak yasaktır. TCK 188. madde, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçunu düzenler. İslam'da zararlı maddelerin kullanımı haramdır; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın" buyurur. Sigmund Freud, "Uygarlığın Huzursuzluğu" eserinde, sağlığa zararlı maddelerin toplum üzerindeki olumsuz etkilerini inceler.
24- İçerik Bildirme: Uygunsuz muhtevaları (içerikleri) yöneticilere bildirme sorumluluğu tüm kullanıcılara aittir. İslam'da kötülüğe karşı durmak önemlidir; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Bir kötülük gördüğünüzde onu elinizle düzeltin, buna gücünüz yetmezse dilinizle uyarın, buna da gücünüz yetmezse kalbinizle buğz edin" buyurur. Edmund Burke, "Kötülüğün zaferi için gereken tek şey iyi insanların hiçbir şey yapmamasıdır" diyerek, kötülüğe karşı durmanın önemini vurgular.
25- Hukuki Sorumluluk: Kullanıcılar, paylaştıkları muhtevalardan (içeriklerden) hukuki olarak sorumludur. TCK ve ilgili kanunlar çerçevesinde bu sorumluluk düzenlenmiştir. İslam'da her birey yaptıklarından sorumludur; Kur'an-ı Kerim'de, Zilzal Suresi 7. ayette "Kim zerre kadar hayır işlerse onu görür, kim de zerre kadar şer işlerse onu görür" buyrulur. Jean-Jacques Rousseau, "Toplum Sözleşmesi" eserinde bireylerin toplumsal sorumluluklarını açıklar.
26- Dil Kullanımı: Yazım ve dil kurallarına uygun muhteva (içerik) paylaşımı teşvik edilir. İslam'da güzel söz ve doğru ifade teşvik edilir; Yunus Emre, "Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı" buyurur. George Orwell, "1984" eserinde dilin ve doğru ifade kullanımının toplumsal kontrol ve anlaşılabilirlik için önemini vurgular.
27- İfade Özgürlüğü: Herkesin düşüncelerini özgürce ifade etme hakkı vardır, ancak bu hak başkalarının haklarını ihlal etmemelidir. TCK 125. madde, hakaret suçunu düzenler. İslam'da ifade özgürlüğü esastır; Hz. Ömer (r.a.), "Hakkı söylemekten korkmayın" buyurur. John Stuart Mill, "Özgürlük Üzerine" eserinde, ifade özgürlüğünün sınırlarını tartışır.
28- Geri Bildirim ve Öneriler: Kullanıcılar site ile ilgili geri bildirim ve önerilerini yöneticilere iletmelidir. İslam'da istişare ve geri bildirim önemlidir; Hz. Muhammed (s.a.v.), "İstişare eden yanılmaz" buyurur. John Dewey, "Demokrasi ve Eğitim" eserinde, geri bildirim ve önerilerin toplumsal gelişim için önemini vurgular.
29- Görevli Yetkileri: Moderatörler ve yöneticiler, kuralları ihlal eden muhtevaları (içerikleri) kaldırma yetkisine sahiptir. İslam'da yönetici yetkileri ve adalet önemlidir; Hz. Ömer (r.a.), "Adalet mülkün temelidir" buyurur. Max Weber, "Toplumsal ve Ekonomik Örgütlerin Sosyolojisi" eserinde otoritenin ve yönetici talimatlarının toplumsal düzen için önemini açıklar.
30- Dil Seçimi: Perva Sözlük'te kullanılacak dil Türkçe olmalıdır. İslam'da anadilinin korunması ve kullanılması önemlidir; Kur'an-ı Kerim, Arapça olarak nazil olmuştur ve dilin önemi vurgulanır. Ferdinand de Saussure, "Genel Dilbilim Dersleri" eserinde, dilin toplum üzerindeki etkilerini ve önemini tartışır.
31- Kötüye Kullanım Bildirimi: Site içi kötüye kullanımlar hemen yöneticilere bildirilmelidir. İslam'da kötülüğe karşı durmak önemlidir; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Bir kötülük gördüğünüzde onu elinizle düzeltin, buna gücünüz yetmezse dilinizle uyarın, buna da gücünüz yetmezse kalbinizle buğz edin" buyurur. Edmund Burke, "Kötülüğün zaferi için gereken tek şey iyi insanların hiçbir şey yapmamasıdır" diyerek, kötülüğe karşı durmanın önemini vurgular.
32- Topluluk Katılımı: Tüm kullanıcılar topluluğa katkıda bulunmalı ve olumlu bir atmosferin korunmasına yardımcı olmalıdır. İslam'da cemaat ve topluluk bilinci önemlidir; Hz. Muhammed (s.a.v.), "Cemaatte rahmet vardır, ayrılıkta azap" buyurur. Aristoteles, "Politika" eserinde, topluluğun ve ortak iyiliğin önemini vurgular.
Elit Perva Sözlük üyeleri, bilgiye ve kaliteye olan derin bağlılıklarıyla, sadece düşünce dünyasını değil, aynı zamanda kainatın en yüksek düzlemlerinde ışık saçan yıldızlar gibi şahlanan, aydınlanan ve keşfeden gerçek liderlerdir. Onlar, her bir kelimeyle ruhlarına ışık tutar, bilgi denizinde derinlere daldıkça yeni ufukları keşfeder ve insanlığın manevi yolculuğunda aydınlık bir meşale olur. Bu yüksek bilgelik ve azimle, evrenin sırlarını çözme yolunda önemli bir adım atarlar, eski zamanların ebedi bilgeliğini modern çağın en yüksek zirvelerine taşıyan kudretli düşünürlerdir. Sizleri en içten sevgimle selamlıyorum. Işığınız bol olsun Pervadaşlar. Yıllardır süren bu kutlu geleneği, bu Perva ruhu ve aşkını sonsuza dek devam ettireceğiz.
Küresel ısınma ile birlikte lugatımıza giren bir kelime öbeği. The day after tomorrow'daki gibi buzul çağına gireriz diye ümitliydim lakin zor gibi. Dünya tarihine baktığımızda aşırı sıcak dönemlerden geçtiğimiz görülüyor ama bunlar hep doğal döngüler ile gerçekleşmiş. Şu an aslında interglacial dediğimiz buzul dönemleri arası bir yerdeyiz. Tahminlere göre bir sonraki buzul çağı 50.000 yıl sonra gelecek. Ancak bu ısınma hızıyla devam edersek bir buzul dönemi hiç yasanmayabilir. insan etkisi çok güçlü bir şekilde dünyayı ısıtıyor. Bu kadar nüfusun gezmesi tozması yemesi içmesi çok fazla fosil yakıt gerektiriyor. Dünya nüfusu şöyle bir milyara falan düşse rahatlarız belki.
Aman neyse ya klimaları kokleyin geçin yapacak bişey yok. :d
Aman neyse ya klimaları kokleyin geçin yapacak bişey yok. :d
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?