Oldum olası cips türevi şeyleri bayıla bayıla yemem. Yapay gelir içindeki o transyağ yoğunluğu. İnsanlarında bu kadar çok tüketmiş olmalarına inanamıyorum. Kim iki kıtırdak yapmak uğruna damarlarını tıkamayı ve transyağın getirdiği o kanserojen maddeleri vücuduna sokmayı göze alır?
Hata yapmadan başarı elde etmek tesadüftür. Hatalardan sonra başarı göstermek ise bilinçli bir kazanımdır. Hiç kimse doğduğunda şu an olduğu gibi donanımlı değildi. Yürümeyi öğrenmek için emeklemesi gerekti. Konuşmayı öğrenmek için yarım yarım kelimeler tüketti. Etrafınızda üstün başarı sağlayan insanların çoğu bir çok başarısızlık deneyimi yaşadı. Ama onları devamlı başarısızlıktan alıkoyan bir şey vardı. Pes etmemek ve başarısızlıklarından ders çıkarma eğilimi. Başarısızlık, ders almayı bilenler için çok büyük bir öğreticidir.
Erkekler çok düz mantık düşünürler genelde (istisnalar hariç), kadınlarda epey derin ve ince düşünürler anlaşmazlıkların en büyük sorunu orda çıkıyor. Aslında açık bir iletişim olsa iki cins arasında bu kadar problem kalmayacak. Kadınlar biraz daha komplike bu konuda
Elimden geldiğince gündemi doldurmaya çalışsam da bazen boş yapmak ihtiyacını da burda sağlıyorum çünkü gerçekten komik reaksiyonlar alıyorsun ve gülmeye de ihtiyacımız var
Beden ölçü algısı tamamen bize dayatılan bir kuramdır. Her dönem farklı beden ölçüleri de popüler olmuştur. Fazla kilo genelde sağlık problemlerinden kaynaklanır ve buna fizikselden çok psikolojik sağlığın yerinde olmayışı sebep olur. Libido da sağlıklı bedenlerde daha yüksek seyreder. O yüzden bu önermede taklit yapılıyor olması çok yüksek ihtimaldir.
Vizyon meselesidir. Bir espri bir kere yapılırsa gülünür, iki kere yapılırsa bunu ben biliyorum denir, üçüncü kez aynı espriye maruz kanılırsa artık yeter kafamı ütüledin denir.
espriyi suyunu çıkarmadan bir kere yapmak, yapar yapmaz es verip etkiye tepki beklemeden hemen bir sonraki cümleye geçmek. cümlenin ortasında jetonu düşüp gülmeye yeltenen muhatapa “ama böyle geriden takip edersen anlaşamayabiliriz” ya da benzeri bir cümle kurmak, espri sahibini bir üst noktaya taşıyan detaylardandır.
Dinlenmen gereken zamanı dinlenmeden geçirmeye sebep olabilir. İşleri programlamak ve istirahat etmeye de vakit ayırmak lazım. Hepimize biraz da tembellik de gerekiyor.
Valla bişi diyim mi ben bazen dinlenmem gerektiğini akıl edemiyorum. Bazen haddinden fazla hırpalıyorum kendimi. Kafaya bir şeyi taktım mı o illa olacak. O da başka bir sıkıntı. Biraz kendim gibi olan vardır diye yazdım
vücut size der dinlenme zamanınızı merak etmeyin. hepimiz kafaya bir şeyler takıp yapmaya çalışıyoruz ama vücut bir yerde durduruyor sizi istemeseniz de.
Bana genelde yaşlı bir amca veya teyze geliyor. Nerelisin falan gibi sorularla başlıyan dialog nedense hep bekar oğullarının olduğuna geliyor bende anlamadım nedir bu izdivaç merakı.
Antidepresan kullanmak için önce depresyon türevi bir şey yaşamak gerekiyordur herhalde. Ben depresyona giremiyorum ki. Tam gireyim diyorum bir iş çıkıyor. Depresyona girmek için baya işsiz olmak lazım. Yok yorganın altına gir ağla falan. İnan daha ben yorganı üstüme çekmeden uyuyorum.
Gereksiz numaraları bilmem ama babamın mail adreside telefonumda açık olduğu için ve artı olarak işletme hattı kullandığım için binlerceden de fazla telefon numarası var ve ben artık doğru kişiyi aramak için wpden fotoğraf kontrolü yapıp arıyorum. Zira aynı isimden kaçlarca var
Bugün bir genel cerrahi hekimi misafirimle sohbet ederken bildiğim bir bilginin tamamen yanlış olduğunu öğrendim. Ve hemen ortamlarda ben bunu satarım diye hafızaya aldım. D vitamini güneşten, çoğu kişinin savunduğu gibi kolun ve bacakların ön yüzünden alınmıyormuş. D vitamini güneşten, halk arasında kuyruk sokumu tıpta sakrum denilen yerden, 1 ay boyunca her gün 15 dk alınırsa 1 yıllık d vitamini depoluyormuş.
nasıl yani anadan üryan şekilde, anüsünü güneşin doğuşuna tutan, çıplak hippiler haklı mıymış? elden falan da geliyordur da az geliyordur ya, yoksa orası hiç güneş görmemiş insanlar var hayatı boyunca, bunlar hiç mi d vitamini almadı :D
2 kilo taze fasülye ayıklayıp yeniden ocağa koyamayacağım. Canazım yemeği emanet edip gittiğim 2 personelim göz göre göre yakmışlar. Bir daha size yemek yapmayacağım deyip restimi çekip çıktım 😅😅😅 aslında patlamamın sebebi o değildi o an patlama noktasındaydım. Çünkü ondan önce İngiliz cici annemin neden hala Türk vatandaşı olmak konusunda ısrarcı olduğunu bilmiyorum bununla ilgili bir evrağına foto yüklenmesi gerekiyordu ve onunla cebelleştim onunla uğraşırken kızım telefondan sürekli anne yazan mesajları ile nabzımı 150 seviyelerine çıkardı. En sonunda da işe dönüp yemeğin yandığını öğrendiğim de artık bütün mahallede yandığını öğrenmiş oldu.