(yazar: kendinitavuksanankartal) ukdesidir.
Pagan inancı, doğa, mevsimler ve elementlerle güçlü bir bağlantıya sahiptir. Paganizm, genellikle birden çok tanrıya inanmakla ilişkilendirilir. "pagan" terimi tarihsel olarak Romalılar tarafından, Hristiyanlık dışında kalan inançlar için kullanılsa bile, Wicca, Druidizm, Asatru gibi günümüzde bir çok farklı pagan inancı vardır.
Bu inançlar doğayla uyum içinde yaşamayı ve döngüleri kutlamayı önemser. mesela, mevsim değişimleri, yılın belirli zamanlarında kutlanan sabbatlar (Yule, Beltane, Samhain vs.) bu inanç sisteminin temelidir. Paganlar, doğada ve evrende her şeyin bir bütün olduğunu, her şeyin bir enerjisi ve anlamı olduğuna inanırlar. Ayrıca, doğaya saygı duyar ve yaşamın içindeki dengeyi korumayı amaçlarlar.
violence
1. nesil Yazar - 18. Seviye Gökyüzü Seyyahı - Yazar -
- toplam entry 452
- takipçi 28
- puan 35591
genellikle Latin Amerika'da yaygın olan, uzun süreli televizyon dizileridir. dramatik, duygusal ve bazen aşırı abartılı hikayelerle tanınır.
(yazar: succulent) ukdesidir.
19. yüzyılda Brezilya'da geçen, köleliğin zorluklarını ve bu sisteme karşı verilen mücadeleyi anlatan bir karakterdir. Bir (bkz: telenovela) karakteri olan isaura, köle olarak doğmuş ve zengin bir ailenin yanında büyümüştür. Ancak bir gün özgürlüğü için mücadele etmeye karar verir.
Dizi, Brezilya'da 1976 yılında popüler olmuş ve bir çok ülkede yayına girmiştir. isaura'nın hikayesi, kölelik, sınıf farklılıklarını ve toplumsal eşitsizlikleri gösterir.
19. yüzyılda Brezilya'da geçen, köleliğin zorluklarını ve bu sisteme karşı verilen mücadeleyi anlatan bir karakterdir. Bir (bkz: telenovela) karakteri olan isaura, köle olarak doğmuş ve zengin bir ailenin yanında büyümüştür. Ancak bir gün özgürlüğü için mücadele etmeye karar verir.
Dizi, Brezilya'da 1976 yılında popüler olmuş ve bir çok ülkede yayına girmiştir. isaura'nın hikayesi, kölelik, sınıf farklılıklarını ve toplumsal eşitsizlikleri gösterir.
İskandinav yaşam tarzını gerçekten çok beğeniyorum. Her şeyin dengede olduğunu hissediyorsun. İskandinavlar, sade bir yaşamı benimsiyorlar, ancak bu sadelik hayatlarını zorlaştırmak yerine rahatlatıyor. Her şeyin bir yeri ve düzeni var. Doğaya saygı göstererek, çevreyi koruyarak yaşamayı gerçekten ciddiye alıyorlar.
Sosyal haklar konusunda oldukça ileriler. Eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçlar neredeyse herkes için erişilebilir. Ayrıca iş ortamlarında da eşitlik ön planda. Kadın-erkek eşitliği, işyerindeki fırsatlar ve yaşam standartları açısından gerçekten örnek alınması gereken bir sistemleri var.
Mutfakları ve tarzları da sade ama etkili. Doğal, sağlıklı yemekler tercih ediyorlar ve evlerinde minimalist bir düzen hakim. Her şeyin bir amacı ve işlevi var; gereksiz hiçbir şey bulunmuyor. Gerçekten mükemmel bir kültüre sahipler.
Sosyal haklar konusunda oldukça ileriler. Eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçlar neredeyse herkes için erişilebilir. Ayrıca iş ortamlarında da eşitlik ön planda. Kadın-erkek eşitliği, işyerindeki fırsatlar ve yaşam standartları açısından gerçekten örnek alınması gereken bir sistemleri var.
Mutfakları ve tarzları da sade ama etkili. Doğal, sağlıklı yemekler tercih ediyorlar ve evlerinde minimalist bir düzen hakim. Her şeyin bir amacı ve işlevi var; gereksiz hiçbir şey bulunmuyor. Gerçekten mükemmel bir kültüre sahipler.
@siyah anka;
kendisini çok hırpaladığını düşündüğüm yazar kişisi. her şey her zaman bizim kontrolümüzde olamaz, kendini bu kadar yormamaya çalış. sadece sana iyi gelen şeylere odaklan lütfen.
kendisini çok hırpaladığını düşündüğüm yazar kişisi. her şey her zaman bizim kontrolümüzde olamaz, kendini bu kadar yormamaya çalış. sadece sana iyi gelen şeylere odaklan lütfen.
teşekkür ederim umarım olur.
Portekizce'de genellikle "özlem" olarak çevrilse de bence çok yüzeysel kalıyor. Bu his, sadece bir kişiyi, yeri ya da zamanı özlemek değil, aynı zamanda onların bir daha asla eskisi gibi olmayacağını bilmenin verdiği hüzün.
Düşün, dışarıda yağmur yağıyor ve sen ıslanıyorsun. şimdi o anın tadını çıkarıyorsun ama içindeki o huzurlu duygu bir süre sonra kaybolacak. Belki yanında olmasını istediğin birileri yok ya da o anın bir daha geri gelmeyeceğini biliyorsun. İşte saudade bu demek. Hem o anı hatırlamak hem de onun artık geri gelmeyeceğini bilmenin verdiği burukluk hissi.
Düşün, dışarıda yağmur yağıyor ve sen ıslanıyorsun. şimdi o anın tadını çıkarıyorsun ama içindeki o huzurlu duygu bir süre sonra kaybolacak. Belki yanında olmasını istediğin birileri yok ya da o anın bir daha geri gelmeyeceğini biliyorsun. İşte saudade bu demek. Hem o anı hatırlamak hem de onun artık geri gelmeyeceğini bilmenin verdiği burukluk hissi.
Almanca'da "uzaklara duyulan özlem" olarak çevriliyor, ama bu sadece "tatil yapma isteği" değil. Daha önce hiç gitmediğin bir yerin seni çağırması, sanki orada bir şey bırakmışsın da şimdi onu bulman gerekiyormuş gibi bir his.
Hani her şeyden sıkıldığında, "burada" olmaktan yorulduğunda, kendini farklı bir şehirde ya da ülkede hayal edersin ya... İşte o an, "orada" olmanın sana huzur vereceğine dair bir inanç taşır içinde. Ama garip olan şu ki, o uzak yer sadece bir fikir. Gerçekten oraya vardığında bile bu his asla kaybolmayacak.
Hani her şeyden sıkıldığında, "burada" olmaktan yorulduğunda, kendini farklı bir şehirde ya da ülkede hayal edersin ya... İşte o an, "orada" olmanın sana huzur vereceğine dair bir inanç taşır içinde. Ama garip olan şu ki, o uzak yer sadece bir fikir. Gerçekten oraya vardığında bile bu his asla kaybolmayacak.
bence mükemmel bir olay.
şimdi düşünün, birden fazla adayınız var ama hangisini seçmeniz gerektiğini bilmiyorsunuz. İşte burada klonlar devreye giriyor: Her klon bir adayla ilişkiye başlıyor ve siz dışarıdan gözlemliyorsunuz. Kim ideal bir insan, kim ideal bir sevgili, bir ilişkide size nasıl davranır... Her şeyi öğrenip en doğru seçimi yapıyorsunuz. Harika olmaz mıydı?
şimdi düşünün, birden fazla adayınız var ama hangisini seçmeniz gerektiğini bilmiyorsunuz. İşte burada klonlar devreye giriyor: Her klon bir adayla ilişkiye başlıyor ve siz dışarıdan gözlemliyorsunuz. Kim ideal bir insan, kim ideal bir sevgili, bir ilişkide size nasıl davranır... Her şeyi öğrenip en doğru seçimi yapıyorsunuz. Harika olmaz mıydı?
Deja vu, sanki bir sahneyi daha önce yaşamışsın gibi hissettiren o tuhaf an, ama bu tanım işin yüzeysel kısmı tabii. Aslında deja vu, beynin algılama mekanizmalarının minik bir yanılsama yaşaması durumu. Yani, beynin bir anıyı kaydetmeden önce "Bu yaşanmıştı" sinyalini yanlışlıkla veriyor. O yüzden her şey tanıdık geliyor, ama nereden hatırladığını bulamıyorsun.
mesela bir başlık kilitlendiğinde akıştan da düşürülse iyi olur gibi.
Nol aldım bunu efendim :)
teşekkür ederim :)
bitiktir, zorludur, melankoliktir. şu saatlerde uyumuş olmam lazımdı mesela, yine gereksiz bir depresiflik bastı. hayır hayır, iyiyim. sadece bir şeyleri özlüyorum ama o bir şeyleri aynı zamanda öldürmek istiyorum da. garip bir psikoloji.
evdesin, belki bir mum yakmışsın, elinde sıcak bir çay ya da kahve… Dışarıda buz gibi bir hava, sen sıcacık bir battaniyenin altında, kendinle baş başasın.
Belki geçmişi düşünüyorsun, belki geleceğe dair bir hayal kuruyorsun ama kaygısız bir şekilde, sanki zaman durmuş gibi. dünyanın karmaşası dururken, içindeki sakinliği bulduğun, huzurun tadını çıkardığın o an...
işte danimarkalılar bu durumu bu kelimeyle ifade ediyor.
Belki geçmişi düşünüyorsun, belki geleceğe dair bir hayal kuruyorsun ama kaygısız bir şekilde, sanki zaman durmuş gibi. dünyanın karmaşası dururken, içindeki sakinliği bulduğun, huzurun tadını çıkardığın o an...
işte danimarkalılar bu durumu bu kelimeyle ifade ediyor.
(yazar: fashion) ukdesidir.
51. Bölge, Nevada çölünde bulunan, ABD Hava Kuvvetleri'ne ait gizli bir askeri tesis olarak bilinir. Hükümet, bu tesisin içeriği ve faaliyetleri hakkında pek bir açıklama yapmamıştır, bu da onu daha da gizemli yapıyor. uzun zamandır komplo teorileriyle ilişkilendirilmiştir. İddialara göre, bu bölge, uzaylılar, UFO'lar ve yabancı teknolojilerle ilgili gizli araştırmaların yapıldığı bir yer olarak düşünülür. Ancak, bu tür iddialara dair somut bir kanıt bulunmamaktadır ve bölgenin ne tür faaliyetler için kullanıldığı hâlâ bilinmemektedir.
51. Bölge, Nevada çölünde bulunan, ABD Hava Kuvvetleri'ne ait gizli bir askeri tesis olarak bilinir. Hükümet, bu tesisin içeriği ve faaliyetleri hakkında pek bir açıklama yapmamıştır, bu da onu daha da gizemli yapıyor. uzun zamandır komplo teorileriyle ilişkilendirilmiştir. İddialara göre, bu bölge, uzaylılar, UFO'lar ve yabancı teknolojilerle ilgili gizli araştırmaların yapıldığı bir yer olarak düşünülür. Ancak, bu tür iddialara dair somut bir kanıt bulunmamaktadır ve bölgenin ne tür faaliyetler için kullanıldığı hâlâ bilinmemektedir.
Varoluşsal kriz, bir kişinin yaşamının anlamını sorgulaması ve kim olduğunu bulma çabasıdır. Bu, hayatta kaybolmuş hissetmek, geleceğin belirsizliğiyle yüzleşmek veya hayatın amacını sorgulamak gibi duyguları içerir. Bazı insanlar büyük değişimlerden veya kayıplardan sonra böyle bir krize girer. Bu kriz, kimi zaman depresyon ya da kaygı gibi duygusal zorluklara yol açabilir, ancak kişiye hayatını yeniden şekillendirme fırsatı da sunabilir.
kısacası, varoluşsal kriz, bir tür içsel hesaplaşmadır. Kendini kaybetmiş ya da bir boşluk hissi içinde olan kişi, yaşamın anlamını bulmaya çalışırken zor bir süreçten geçebilir.
kısacası, varoluşsal kriz, bir tür içsel hesaplaşmadır. Kendini kaybetmiş ya da bir boşluk hissi içinde olan kişi, yaşamın anlamını bulmaya çalışırken zor bir süreçten geçebilir.
hayatta başkalarıyla gereksiz yere uğraşmamak gerektiği şeklinde de yorumlayabiliriz. Yılan burada, kuralına göre yaşayan, dikkatli ve sadece kendine odaklanan bir varlık olarak temsil ediliyor. Kendi yolunda sakin ve sessizce ilerlemek, kaos ile dolu bir hayat yerine huzurlu bir yaşam sürmeyi ifade ediyor. Eğer yılan insanları rahatsız etmezse, kendi hayatını da rahatça sürdürebilir sonuçta.
Kişi, hayatındaki olumsuzluklar karşısında sürekli olarak kendini mağdur olarak görür. Yaşadığı zorlukları başkalarına veya dış etkenlere bağlar, kendi sorumluluğunu reddeder. Bu, kişinin sürekli şanssızlık ve adaletsizlik duygusuyla hareket etmesine yol açar. Zamanla, bu düşünce tarzı kişinin, sağlıklı sınırlar koymakta zorlanmasına ve kendi hayatı üzerinde kontrol duygusunu kaybetmesine neden olabilir. Kendini sürekli kurban olarak gören biri, genellikle dışarıdan gelebilecek olumsuz etkiler karşısında savunmasız ve güçsüz hisseder.
Kişinin toplumdan veya çevresinden fiziksel ya da duygusal olarak uzaklaşması olarak bilinir. Bu durum, kişinin sosyal çevresiyle olan bağlarını koparması veya dışlanmasıyla ortaya çıkabilir. Bazen kişi, kendi isteğiyle izolasyona girerken, bazen de çevrenin dışlayıcı davranışları nedeniyle zorunlu olarak yalnız kalır.
İzolasyon, kişinin duygusal bağlılık ve güven hislerini kaybetmesine yol açar. yalnızlık hissini arttırabilir ve kişi, zamanla kendini boşlukta, yalnız ve değersiz hissedebilir. bu da depresyon ve kaygı gibi sorunlara yol açabilir.
Uzun süre devam eden izolasyon, kişiyi sadece duygusal değil, fiziksel açıdan da olumsuz etkileyebilir. Kişi, zamanla başkalarıyla iletişim kurma çabalarının sonuçsuz olduğunu düşünerek, daha da içine kapanabilir.
İzolasyon, kişinin duygusal bağlılık ve güven hislerini kaybetmesine yol açar. yalnızlık hissini arttırabilir ve kişi, zamanla kendini boşlukta, yalnız ve değersiz hissedebilir. bu da depresyon ve kaygı gibi sorunlara yol açabilir.
Uzun süre devam eden izolasyon, kişiyi sadece duygusal değil, fiziksel açıdan da olumsuz etkileyebilir. Kişi, zamanla başkalarıyla iletişim kurma çabalarının sonuçsuz olduğunu düşünerek, daha da içine kapanabilir.
İlişkilerde sıkça karşılaşılan bir durum, birine ya da bir ilişkiye duygusal olarak aşırı yatırım yapmaktır. Bu durumda kişi, çoğunlukla partnerine tamamen odaklanır ve kendi ihtiyaçlarını, sınırlarını göz ardı eder. Kendini o kadar çok başkalarına adar ki, zamanla kendi kimliğini kaybetmeye başlar. Başlangıçta bu duygusal yatırım aidiyet ve bağlanma hissi sağlasa da, karşılık almadığında veya bu duyguların karşılıksız kaldığını fark ettiğinde, kişi kendini kaybolmuş ve boşlukta hisseder.
İlişkilerde partnerinin ilgi alanları, istekleri ve duygusal ihtiyaçları öncelikli hale gelir. Bu durum, kişinin kendi benliğini ikinci plana atmasına yol açar ve zamanla kendisini yetersiz ya da kendi gibi hissetmemeye başlar. Yatırım yapmaya devam ettikçe, karşındaki kişiyle ne kadar gerçek bir bağ kurduğunu sorgulamadan hareket eder. Ancak, aşırı yatırım yapmak, ilişkilerde dengesizliklere ve duygusal tükenmişliğe yol açabilir.
Sonunda, bu duygusal yatırımın karşılıksız kalması, kişiyi hayal kırıklığına uğratır ve bu da, duygusal sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratır.
İlişkilerde partnerinin ilgi alanları, istekleri ve duygusal ihtiyaçları öncelikli hale gelir. Bu durum, kişinin kendi benliğini ikinci plana atmasına yol açar ve zamanla kendisini yetersiz ya da kendi gibi hissetmemeye başlar. Yatırım yapmaya devam ettikçe, karşındaki kişiyle ne kadar gerçek bir bağ kurduğunu sorgulamadan hareket eder. Ancak, aşırı yatırım yapmak, ilişkilerde dengesizliklere ve duygusal tükenmişliğe yol açabilir.
Sonunda, bu duygusal yatırımın karşılıksız kalması, kişiyi hayal kırıklığına uğratır ve bu da, duygusal sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratır.
Kişinin bir ilişkide partnerinin özelliklerini veya ilgi alanlarını fazlasıyla benimsemesi, kendini onlara uyarlayarak kendi kimliğini kaybetmesi durumudur. Bu sendromda olan kişiler, partnerlerinin sevdikleri müzikleri dinlemeye, hobileriyle ilgilenmeye ve onun kişiliğine göre kendini şekillendirmeye yönelirler. Bu durumu ilişkilerimde sıkça yaşadığım için, aslında kısa vadede aidiyet duygusu verse de uzun vadede nasıl bir kimlik kaybı ve aidiyet karmaşası yaratabileceğini iyi biliyorum.
Zamanla, bu aşırı uyum sağlama çabası, kendi kimlik ve ilgi alanlarından uzaklaşmaya yol açabilir. İlişkinin dışında kendini yetersiz veya "kendisi değilmiş" gibi hissetmek, kişinin kendi değerini ve sınırlarını unuttuğu anlarda daha belirgin hale gelebilir.
Zamanla, bu aşırı uyum sağlama çabası, kendi kimlik ve ilgi alanlarından uzaklaşmaya yol açabilir. İlişkinin dışında kendini yetersiz veya "kendisi değilmiş" gibi hissetmek, kişinin kendi değerini ve sınırlarını unuttuğu anlarda daha belirgin hale gelebilir.
kişinin hayatında iki farklı kimliği aynı anda sürdürmesi durumudur. Bu kişiler, sosyal çevreleri ve yaşam koşullarına göre birden fazla kişilik özellikleri sergileyebilirler. Çift kişilik yaşayan insanlar, belirli ortamlarda farklı biri gibi davranmak zorunda hissedebilirler. Bu durum, kişinin kimlik karmaşası ve aidiyetsizlik yaşamasına sebep olabilir.
genellikle, farklı sosyal çevrelerde, farklı davranışlar sergilemek zorunda kalan kişilerde görülür. kişi, tüm bu farklı rolleri uyumlu bir şekilde sürdüremediğinde yorgun, tatminsiz veya kendi gerçek benliğine yabancılaşmış hissedebilir.
genellikle, farklı sosyal çevrelerde, farklı davranışlar sergilemek zorunda kalan kişilerde görülür. kişi, tüm bu farklı rolleri uyumlu bir şekilde sürdüremediğinde yorgun, tatminsiz veya kendi gerçek benliğine yabancılaşmış hissedebilir.
Aha valla bu ben değilim. İlk defa beni anlatmayan bir şey yazdın 😅
dsfhfdsj merak etme bu seni anlatmayan ilk ve son tanımım olacak
Hahaha korktum şimdi
Bazen beni takip ettiğinizden şüpheleniyorum :d
@yazar cizer bu tanımın neresi sen
@succulent niye be fhsdh
@yazar cizer yapmadığımı kim söyleyebilir shshd
@yazar cizer yapmadığımı kim söyleyebilir shshd
Tüm ruh hastalıklarım meydana çıkacak o yüzden 😅
kanka kendi kendini ifşalıyorsun sen de shshd
Sazanlıkta var biraz
e birazcık sdfgfd
😅😅😅
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?