off bu gün eve dönerken toplu taşıma kullandım. benden sonra bir adam bindi. kolları full dövmeli, uzun boylu, kaslı, bayağı da yakışıklı bir adam. ben kapı tarafında tekli koltuklarda oturuyordum, o da hemen yanımdaki ikili koltuklarda. bir ara göz göze geldik falan, sonra bir tane yaşlı teyze binmeye çalıştı, bu yakışıklı olduğu kadar centilmen olan beyefendi teyzeye elini uzattı yardım etmek için, yaşlı teyze de onu görmemiş gibi yapıp elini bana uzattı. ay sonra da kara kedi gibi aramıza oturdu.
büyük ihtimal adam dövmeli olduğu için elini tutmadı. yani bu teyzeler de biraz nankör. birinin iyiliğini kabul etmek için önce dış görünüşünü beğenmeleri lazım.
intihar eden sözlük yazarları diye bir başlığı olması korkunç. üstelik başlıkta adı geçen yazarların profiline girince orada 'merhum' sıfatını görmek beni çok üzüyor ne bileyim. hiç tanımadığım insanlar, sadece birini ara ara takip ederdim o da uzun bir süre hiçbir şey yazmayıp, sonra bir anda intihar edeceğini açıkladı ve dediğini de yaptı.
ekşi sözlük deyince aklıma gelen tek şey bu maalesef.
sözlüğünü ve yazarlarını yalnız bırakmıyor işte fena mı? ya arada sırada yazarlık yapmaktan sıkılmış herhangi biri gibi uğrayıp gitseydi? ayyy, düşüncesi bile korkunç.
mutluyken hiç balkonda oturduğumu hatırlamıyorum. genelde işte geceleri hayatı sorgulamak için yapıyorum bunu. o yüzden bana çağrıştırdıkları iç sıkıntısı, bunalmışlık hissi, endişe falan.
kadınlar kucaklarında bebek, yanlarında çocuklarla dileniyorsa tabii ki göz teması da kurmam, para da vermem. siz sevap işlemek için para veriyorsunuz ama sonra o anne babalar da küçücük çocuklarla kış günü sokaklarda dilenmeye devam ediyorlar. kısacası başlarım sevabınıza.
günaydınnn. ne güzel 10'a kadar uyuyabilecektim bu gün ama 6.30 deyince uykumu almış şekilde uyandım maalesef. 11'de randevum var gideyim de hazırlanayım bari bb.
insanlar da bir algı oluşmuş 'kıskanıyorsa seviyordur' diye. seviyor musun anlamak için bunu deniyorlar. eski ilişkimde mesela anlatıyor işte 'yaa bu gün noldu biliyor musun işte toplu taşımada kızın biri yanıma oturdu, saçlarını savuruyor falan kalktım yanından' diye 'allah allah geri zekalıya bak sen' dedim hemen 'vaaayyy kıskandın beni demek ki hala seviyorsun' falan. hey allahım ya midem bulanıyor artık.
en yakın arkadaşım. kendisi tanıdığım en mantıklı, en güvenilir ve en adil insandır. karşısındaki kim olursa olsun yine de kim haklıysa onun tarafını tutar. canım benim ya.
ama tanıdığım bir başka merve de malın önde gidenidir. yani isimle alakası yok.
sigarayı bırakmak için irade lazım. ama iradeli insanlar asla ben sigarayı bırakacağım demiyor. çünkü bağımlılık hiç oluşmuyor onlarda. ben mesela sigarayı bıraktım ama ara ara bir tane içiyorum, öyle can sıkıntısına, kızlarla kahve yanında falan ve 3 gün kendimle savaşıyorum içmeyeceğim diye. içersem başlarım çünkü ve tam sigara içmelik dönemdeyim.
acayip bıkkın hissediyorum açıkçası. hayatımdaki herkesi ve hissettiğim tüm duyguları ayak bağı olarak görüyorum maalesef. koca şehre sığamıyorum, 4 duvar bir odadan farksız sanki.
ilkokul'da 'ben onunla konuşmuyorum sen de konuşma' tarzı olanı en basittir. evet sınıfta yalnız kalırsın ama zararsızdır. ortaokul'da iş şiddete kadar gider ama yine çok bir zararı olmaz.
ama lisede olanı en kötüsüdür. yol kesmeler, laf atmalar, taciz etmeler... elimde olsa liseleri kapatır, evden eğitimi yaygınlaştırırdım ben. birinin lafıyla gaza gelip bıçaklı kavgaya karışanlar, okulun önünde öğle araları uyuşturucu satanlar... her şeyiyle tehlikeli bir yer lise. evet belki hayata dair çoğu şey orada öğreniliyor falan ama bu kötü bir yer olduğu gerçeğini değiştirmiyor. özellikle meslek liseleri ve kenarda kalmış düşük puanlı anadolu liseleri.
Doğayı izle yine yavaştan uykuya geçiyor. Doğa insanın ruh halini her zaman etkiler. İçinde kendine benzeyen taraflarını bul. Bu serüven senin bu sonbahar kasvetinden etkilenmeni aza indirgeyecektir.
şöyle bir sıkıntı var, evet dışarıdan bakılınca huzurlu, güzel bir hayatın varmış gibi görünüyor olabilir ama gerçekten böyle mi acaba? yani her insan her yaşadığını herkesle paylaşmaz. ben mesela sadece mutlu anlarımı anlatıyorum ama normalde ne kadar mutsuzum ben anlatmadan nereden bilebilirsin?
bir de insanların mutluluk anlayışları değişken. evet seni güzel bir ev, araba vs. mutlu ediyordur ama beni etmiyorsa ve bunu değiştirmek için adım atıyorsam niye bana 'rahat battı' oluyor?
insanlar bence mutlu olmasalar bile 'ya daha kötü olursa her şey' korkusundan, yaşadıkları hayatı o kadar benimsemişler ki korkmadan sevmedikleri hayatlarını değiştirmek için bir adım atan insanları böyle tasvir ediyorlar.