1984

yalniz bir edim
Beni en çok etkileyen george orwell eseridir.

Bu kitap dünya'nın kapitalist sistemine dem vurur. Savaşların kapitalizmin devamlılığı için şart olduğunu anlatır. Bu kitapta sağcı solcu yoktur her devlet faşisttir. Kitap da bahsi geçen büyük birader size birilerini anımsatabilir.

Kapitalizmin ve diktatörlüğün kuklası olmuş bir toplum her daim sürekli izleniyorsunuz ve sisteme karşı olduğunuz tespit edilirse işkenceler ve en kötüsü varlığınızın kayıtlarınızın silinmesi sizi bekliyor.

Bu kitap da bahsedildiği gibi alt kısım eğer baş kaldırırsa orta sınıfla beraber yöneticileri de yıkacak güce sahiptir ancak onlar umursamazca yaşamayı tercih eder.
Yazar cizer
George orweel'in bir solukta okuduğum kitabı

Kitapta kendi dilini kaybeden sorgulama yeteneğini kaybedip her şeyi normal karşılayan bir toplumu anlatıyor.

Öncelikle mustafa kemal atatürk dilimizi basitleştirmek istedi harf inkılabı bize faydalar da sağladı ilk zamanlarında çoğu osmanlıca kelime dilimizde kullanılabiliyordu hatta saray dili dediğimiz saray farsçasını halk duyar okur olmuştu. Yani harf inkılabı ile biz dilimizi kaybetmedik cahil kalmadık.

Peki biz ne zaman dilimizi kaybetmeye başladık? Cumhuriyetin ilk yıllarında batı özentiliği ile başladı dilimize yabancı kelimeler karışır oldu ve insanlar yabancı kelimelerle türkçeyi karıştırınca entel olduğunu batılı olduğunu düşündü bu araba sevdası kitabında da konu alınır.

Gelelim ilerleyen yıllara türkçemiz basitleşti tamam,olur, geldi, gitti, bitti bu 90 lı yıllarda oldu türkçe tüm edebi anlamını kaybetti basit düşünmeden farklı anlama gelmeyen teke düze gelimeler.

Ve gelelim 2000 den sonrasına türkiyede hippi akımı başladı türkiye de emo gibi yabancı akımlar başladı ve katledilen türkçe bir darbe daha aldı emolar jojuk, yavrum kanzi, kenks tarzı konuşan tiplerdi bu bozulmalar bir alt jenerasyona yani 200 kuşağına miras kaldı

Zaten bu emolardan sonra internet keşfiyle yabancı dahi olamayan o kadar kelime girdi ki dilimize adeta türkçe öldü ve şuan sadece gömmemekte inat ediyoruz.

Ölen türkçe ile beraber sorgulama yeteneğini kaybeden bir toplum olduk sorgu? O ne ola ki :d

Gelelim normal karşılamaya artık toplum öyle bir hâle geldi ki her şey normal hâle geldi şu en son olab dilan polat olayı bir kaç aya kalmaz unutulur bunlar neden dışarda sorgulanmaz hatta iyi sosyal medya kullanımıyla toumun sevdiği sempatik bireyler bile olabilirler.
hesapsahibi
kitabını elbette okudum. Hatta yıllar oldu okuyalı. 1984 benim için bu kitaptan çok daha fazlasıdır. Hani dönmek istediğiniz yıl ve benzeri sorularla karşılaşırsınız gerek sanal, gerekse reel dünyada. Bu soruların kesin ve net cevabı'dır benim için 1984.

siyah anka
ülkede sanırım tek benim okuyamadığım kitap. tabi kitap okuyanlar arasında.

genel anlamda siyaset kitaplarını pek sevmiyorum ama yine de fena değildi bitirmesem de. sanırım zamanını bekliyor.
sadecegercekler1992
1984'ün kehanetleri gerçek mi oluyor?
telefonunuz sizi izliyor, sosyal medya düşüncelerinizi şekillendiriyor: modern çağ'ın teletaytları ile yüzleşin!

george orwell'in distopik başyapıtı 1984, totaliter bir rejim altında yaşayan winston smith'in hikâyesini anlatır. okyanusya'da geçen hikâye, büyük birader'in gözetimi altında yaşayan bir toplumu resmeder.

winston, doğruluk bakanlığı'nda çalışan bir görevlidir. parti'nin geçmişi sürekli değiştirmesine tanık olur ve sistemle ilgili şüpheleri artar. julia ile tanışması ve yasak bir aşk yaşaması, sistemle olan çatışmasını derinleştirir. düşünce polisi tarafından yakalanana kadar gizli bir direniş sürdürürler.

kitabın önemli noktaları

newspeak (yeni söylem): parti tarafından oluşturulan bu yeni dil, kelimelerin sayısını ve anlamlarını kısıtlayarak insanların düşünme kapasitesini sınırlamayı amaçlar. örneğin, "özgürlük" kelimesi dilden çıkarılarak, insanların özgürlük kavramını düşünmesi ve tartışması imkansız hale getirilir.

çiftdüşün: insanların birbiriyle tamamen çelişen iki fikri aynı anda doğru kabul edebilme yeteneğidir. örneğin, "savaş barıştır." veya "özgürlük köleliktir." gibi çelişkili ifadeleri aynı anda doğru kabul etmek, parti'nin gerçekliği kontrol etmesinin temel araçlarından biridir.

tarih manipülasyonu: parti, geçmişi sürekli olarak değiştirir ve yeniden yazar. bugünün gerçeği yarın değişebilir ve tüm kayıtlar bu yeni gerçeğe göre düzenlenir. bu sayede parti'nin her zaman haklı olduğu algısı yaratılır ve kolektif hafıza kontrol altında tutulur.

sürekli gözetim ve korku kültürü: teletaytlar - hem bir televizyon ekranı hem de bir gözetim cihazı olarak işlev gören araçlar. - aracılığıyla vatandaşlar 24 saat gözetim altında tutulur. "büyük birader sizi izliyor." sloganıyla insanlar sürekli korku içinde yaşar ve bu korku, toplumsal kontrolün en etkili araçlarından biri haline gelir.

kitabın ana fikri ve teması

iktidarın mutlak güç arayışı: parti, gücü sadece güç için ister ve bu gücü sürdürmek için her türlü baskı ve manipülasyon yöntemini kullanır. iktidarın tek amacı, insanlar üzerinde mutlak kontrolü sağlamak ve bu kontrolü sonsuza dek sürdürmektir.

bireyselliğin yok edilmesi: toplumda bireysel düşünce, duygu ve davranışlar sistemli bir şekilde yok edilir. insanlar, parti'nin istediği şekilde düşünen ve davranan robotlara dönüştürülür. winston'ın bireysellik arayışı, sistemin en büyük düşmanı olarak görülür.

gerçekliğin kontrolü: parti, neyin gerçek olduğunu belirleme gücünü elinde tutar. "2+2=5" örneğinde olduğu gibi, gerçeklik parti'nin söylediği şeydir ve bu gerçeklik her an değişebilir. objektif gerçeklik kavramı ortadan kaldırılmıştır.

insan özgürlüğünün değeri: kitap, insan özgürlüğünün ne kadar değerli olduğunu, onu kaybetmenin ne anlama geldiğini çarpıcı bir şekilde gösterir. winston'ın özgürlük arayışı ve sonunda bu özgürlüğü tamamen kaybedişi, insanlığın özünde var olan özgürlük ihtiyacını vurgular.

kitapta anlatılanların günümüzle benzerlikleri

dijital gözetim: günümüzde kullandığımız akıllı telefonlar, sosyal medya uygulamaları ve ıot cihazları aracılığıyla sürekli olarak izleniyoruz. konum bilgilerimiz, iletişim kayıtlarımız ve çevrimiçi davranışlarımız sürekli olarak takip ediliyor, tıpkı 1984'teki teletaytlar gibi hayatımızın her anı kaydediliyor.

dezenformasyon: sosyal medya platformlarında yayılan sahte haberler ve "gerçek sonrası" dönemin yarattığı bilgi kirliliği, kitaptaki tarih manipülasyonuna benzer şekilde gerçekliğin algılanmasını zorlaştırıyor. insanlar neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt etmekte zorlanıyor.

veri kontrolü: büyük teknoloji şirketleri, kullanıcıların kişisel verilerini toplayarak büyük bir güç elde ediyor. bu veriler, tüketici davranışlarını yönlendirmek ve kişisel tercihlerimizi etkilemek için kullanılıyor; adeta modern zamanların büyük birader'i gibi davranıyorlar.

algoritmik filtre balonları: sosyal medya algoritmaları, kişiye özel içerik sunarak bireyleri kendi düşünce kalıpları içine hapsediyor. bu durum, farklı görüşlere açık olmayı engelleyerek, kitaptaki tek tip düşünce yapısına benzer bir etki yaratıyor.

bu sorunları nasıl çözebiliriz?

eleştirel düşünme becerilerinin geliştirilmesi: eğitim sisteminde eleştirel düşünme becerilerine daha fazla önem verilmeli; öğrenciler sorgulayan ve analiz eden bireyler olarak yetiştirilmelidir. bu sayede manipülasyona karşı daha dirençli bir toplum oluşturulabilir.

dijital okuryazarlık eğitimi: insanlar, dijital dünyada karşılaştıkları bilgileri doğru değerlendirebilmek için gerekli becerilere sahip olmalıdır. okullar ve yaygın eğitim kurumları aracılığıyla toplumun her kesimine dijital okuryazarlık eğitimi verilmelidir.

veri gizliliği konusunda bilinçlenme: kişisel verilerin korunması konusunda toplumsal farkındalık artırılmalı; bireylere dijital haklarını koruma konusunda gerekli bilgiler verilmelidir. insanlar, hangi verilerinin nasıl kullanıldığını bilmeli ve kontrolü ellerinde tutmalıdır.

bağımsız medyanın desteklenmesi: çoğulcu ve özgür bir medya ortamının oluşması için bağımsız medya kuruluşları desteklenmeli; tek sesli bir medya düzeninin oluşması engellenmelidir. bu, farklı görüşlerin duyulmasını ve gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlar.

sivil toplum örgütlerinin güçlendirilmesi: demokratik bir toplumun vazgeçilmez unsuru olan sivil toplum örgütleri desteklenmeli; bu örgütlerin bağımsız ve etkin çalışması sağlanmalıdır. böylece iktidarın gücü dengelenebilir ve toplumsal denetim mekanizmaları güçlenebilir.

şeffaf yönetim mekanizmalarının oluşturulması: devlet kurumları ve özel şirketler şeffaflık ilkesiyle hareket etmeli; vatandaşlar karar alma süreçlerine dahil edilmelidir. bilgiye erişim hakkı güvence altına alınmalı ve hesap verebilirlik sağlanmalıdır.

bu distopik eser, günümüz toplumlarına bir uyarı niteliğinde olup bizlere özgürlüklerimizi korumak için sürekli uyanık halde olmamız gerektiğini hatırlatıyor.
1
succulent succulent
Yeni üretilen konuşma tarzıyla da yakınında alfabe de değişir.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol