komşu

succulent
Hala Anadolu'nun iç kesimlerinde komşuluk hukuku devam etmektedir. Ayrıca kırsal kesim ve köylerde de yaşanıyor. Yaşadığım yerde benden çok yaşça büyük teyzelerle komşuluk etmekteyim. Bu bana çok keyifli geliyor ve eski günlerimi hatırlatıyor.
hercule poirot
hiç grev yapmadan, pazar günleri bile çalışan, apartmanın ikinci katındaki fabrikanızdan dolayı sizi candan kutlarım. büyük bir icat üzerinde çalıştığınızı tahmin ettiğimden, bu saate kadar kıyıp da fabrikanızın çalışmasını engellemek istemedim.

ama böyle giderse, her zaman faal olan fabrikanızın altında çalışıp para kazanamayacağımdan, bizim aileyi de geçindirmek size düşecek.

çok uzun zamandan beri fabrikanız çalıştığına göre, bir büyük gemiyi parça parça yapmakta olduğunuzu tahmin ediyorum.
herhalde parçaları birleştirip gemiyi yapınca hepimizi şaşırtacaksınız. artık bugün akşam olmak üzere.

acaba fabrikanızı bir iki saat paydos edip biraz da benim çalışmama müsaade eder misiniz?
bu iyiliği bir yazardan esirgemeyeceğinizi düşünerek, size hürmet olarak imzalı bir kitabımı gönderiyorum.

en iyi komşuluk duygularımla...

aziz nesin
asteria
eski apartmanda hamur işleri herkese dağıtılırdı, balkondan birbirine seslenirdi komşular.
şimdi iki yıl oldu oturduğumuz sitede hala kimseyi tanımıyoruz. hatta sitenin kokusu bile steril kokuyor, eski yerimizde daha girişten mis gibi "yuva" kokusu yayılıyordu. burada sadece soğuk "daire" kokusu var.
sanki bizden başka kimse yaşamıyor hissi uyandırıyor.
hesapsahibi
benim için maalesef çok eskilerde kalan ve güzel şeyler çağrıştıran nostaljik bir kelime. şimdilerde yüzünü görmesen de sorun yaşamadığın komşu en iyi komşu. ne oldu da böyle olduk bilmiyorum, bana sormayın.
hercule poirot
ant içmiş gibi her olayda ne yapıp edip öyle veya böyle beni bir şekilde gücendiren ve sanırım bundan şeytani bir haz duyan dünyalığım.

kapı çaldı akşam. epey yaşlı komşumu kocaman bir tencere dolusu dumanı üstünde pişi ile eşiğin hemen arkasında bekler buldum. mis gibi kokuyordu pişiler. çok acıkmıştım. tesadüfün de bu kadarıydı. veya tevafukun. her ne karın ağrısıysa işte.

yine de ihtiyarın ulan ne görmemiş adam diye düşünmemesi için başta, yahu teyzecim bu ne zahmet, valla hiç gerek yoktu, hayatta kabul edemem gibisinden biraz nazlandım. kadın estağfurullah evladım der demez elindeki tencereyi pençelerimle kaparak direkt mutfağa yöneldim.

henüz yarı yolda adımı seslenen nur yüzlüye doğru dönüp efendim derken bile mutluluktan ağzım hâlâ kulaklarımdaydı.

-hepsini sana getirmedim dedi. daire başı üç pişi!

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol