narin güran

camus
insanlıktan utandığım bir güne uyandım, hiç uyanmamış olmayı dilerdim böyle bir sabaha. yaşasaydı yarın okula başlayacaktı. medya ve gündem hala dilan polatı konuşuyor lanet olsun böyle coğrafyaya.
emreanduvart
Çocukluğum küçük güzel bir Karadeniz ilçesinde geçti, sakin ve huzurlu bir hayatımız oldu orada, şu dönemin popüler söylemiyle “eski Türkiye”de. Kavga gürültü bilmeden, büyük ve sarsıcı gelişmeler olmadan büyüdük gittik ya da büyüdüğümüzü zannettik. Hafta sonları anneannem ve dedeme gidip kalmak, torun sevgisinin şımarıklığını yaşamak hep güzel hissettirdi. Küçüklüğümüzden bazı enstantaneler ise ömrümüz boyunca bir gölge gibi takip eder bizleri. Yine dedemlerde kaldığım bir hafta sonu televizyonda izlediğim saçma sapan ve çocuk aklımla bana aşırı korkunç gelen bir Berna Laçin programı sonrası uykuya dalmıştım. Hava, Karadeniz'e yaraşır şekilde gümbür gümbür gökgürültülü ve sağanak yağışlıydı, şimşek ve gökgürültüleri birbirini kovalamaktaydı. Gece bir ara uyandığımı hatırlıyorum, yine çakan bir şimşek ve gökgürültüsü anında. İçeriden gelen dedemin yürüme seslerini duyuyordum, fakat seslenemiyordum. Yatağın içinde öylece kalakalmıştım; ne sesim çıkabiliyor ne de korkum geçmek biliyordu. Ne kadar olduğunu hatırlamadığım saniyeler dakikaları kovalıyor, bilincim açık, düşünebiliyorum, korkabiliyorum; dedeme seslenmek istiyorum, fakat nafile. Nihayet biraz sonra kocaman haykırabildim, “Dede” diye, nihayet kendime geldim. Üzerinden seneler geçti ve ne zaman gök gürüldese, şimşekler çaksa, bu enstantaneyi zihnim getirir koyar önüme. Yıl olmuş 2024, Eylül'ün sekizinci günü, günlerden pazar. Telefonlara bildirimler, televizyona son dakikalar düşüyor: Narin'in cansız bedenine ulaşıldı… Dışarıda bir sağanak yağış var ki sormayın, seller olacak sanki tüm pislikleri temizleyecek belki yeryüzündeki. Zihnimizde en büyük afetler, beynimiz, yüreğimiz paramparça. Benim yine elim kolum bağlı sanki, ne konuşabiliyorum ne de kafamı kaldırıp ekrana bakabiliyorum, insanlığımdan utanıyorum, ne halim var ne de yüzüm, yalnızca şahitlik edebiliyorum dünyanın pisliğine ve kötülüğüne. Oysa ki günlerce bağırdık, yazdık, çizdik ve o son dakika gelişmesi ve bir bütün olarak çöküşümüz, dağıldık, paramparçayız, sanki atom bombası atıldı evlerimize, sanki tarihin en büyük depremi nihayet gerçekleşti ve bizler enkazın altında kaldık, her yer toz duman, herkes suspus ve nakavt olmuş. Küçücük bir kız çocuğu günlerce arandı ve bulundu nihayet, cansız bedeni bir çuvalın içinde. İsa'yı çarmıha gerenler, Nesimi'nin derisini yüzenler, Hüseyin'i diri diri yakanlar, Madımak'ı ateşe verip keyif sigarası yakanlar; yine iş başındalar ve yine kazandılar. Bizler, biz kısık sesler, yine yenildik, yine yanıldık, yine parçalandık, yine darmadağın olduk. Bir ülke her türlü tehdite karşı kendini savunma refleks ve mekanizmalarını geliştirmek zorundadır, terör bir beka sorunudur, şehirlerde ve sınırlarda patlayan bombalar beka sorunudur, devletin içerisine sızma girişimi beka sorunudur; ancak beka sorunu ve bu sorunla mücadele alanı bunlarla sınırlı değildir. Çünkü haksızlık da beka sorunudur, hukuksuzluk da beka sorunudur, adaletsizlik de beka sorunudur, çocuk cinayetleri beka sorunudur, kadına şiddet beka sorunudur, faili meçhul cinayetler beka sorunudur, tacizler ve tecavüzler beka sorunudur, suçlular ve güçlüler beka sorunudur; Narin Güran, Çağla Tuğaltay, Münevver Karabulut, Özgecan Aslan, Aybüke Yalçın, Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Turan Dursun ve saydıklarımız ve sayamadıklarımız ve daha niceleri ve suçluların ve güçlülerin ve hırsızların ve dolandırıcıların ve katillerin ve tecavüzcülerin ellerini kollarını sallayarak serbest kalmaları aramızda geziniyor olması beka sorunudur, listenin uzaması beka sorunudur! Siz kısır tartışmalarınızla ülkeyi uçurumun kıyısında yönettiğinizi düşünmeye devam edin, biz bugün yalnızca küçücük bir kız çocuğunun cansız bedenine değil, aynı zamanda koskoca bir devletin, koskoca bir milletin cansız bedenine ulaştık bugün; çok üzgünüm, bugün Narin kadar cansız, bugün Narin kadar yorgunum …
marla
Gülümseyen yüzü günlerdir aklıma kazınmış olan henüz sekiz yaşındaki masum bebek. Herkesin birbirini tanıdığı küçücük köyde bir çocuk nasıl kaybolur ki? Kaybolmasının üzerindem tam on bir gün geçmiş olmasına rağmen nasıl bulunamaz? Yaşadığına dair umudumu kaybedeli günler oldu maalesef.
ekonovich
Şundan eminim ki daha yüzlerce bu şekilde istismara uğrayıp katledilen çocuk vardır .
Kırsal kesimlerde özellikle malum bölgelerde böyle olayları hasır altı ederler. Ortaya çıkarsa da muhtemelen suçu başkası üstlenir.
sura
çağla tuğaltay cinayeti gibi çok yakın birinin işlediğini düşündüğüm cinayet. kız kur'ân medresesinden sonra amcasına gideceğini söylemiş, amcası bugün gözaltında.. abi ise kurban seçilmek istendi.
tiktok'ta var olan "buse.0427" zaten muammâ..

yahu azizim, gerçekten şu ağır cinayetlerde x başta olmak üzere instagram gibi uygulamaların kapatılması gerektiğini düşünüyorum.. nereye baksak gerçeklik/sahtelik kuşkusu.

en sonunda sosyo-kültürel bir cinayet olduğunu düşünüyorum. gayrısı olsa birbirini çok iyi tanıyan köylü fark ederdi.
2
marla marla
Haber yasağı geldi Olayla ilgili ancak yasaklamak olayın çözümüne katkı sağlamaz. Maalesef olay üzerinden prim yapmak isteyenlere fırsat verilmemeli. Ancak halkımız o bilinç düzeyinde değil. Meseleye Magazin haberi gibi bakılması çok acı.
sura sura
evvelden televizyonlarda sadece trt olurdu.. sabah-akşam yalnız trt izlerdi bir nesil.. aslında hiç güzel bir durum değildi ancak böyle faili meçhul olan meselelerde pek tabii gerekli..

o kadar haklısın ki marla hanım.. gerçekten çok acı.. serbest piyasa ve bencilliğin yasallaştığı bu kapitalizmin bir şeytanlığı bu..
edwird 2
Çapraşık köylü cahilliğinin kurbanı olmuş gibi duran masum çocuk. Maalesef ki köylerde bu tarz şeyler daha yaygındır, çocuğu atarlar dışarı kendisi büyüsün derler. Genelde cinayeti işleyenler de en yakınları çıkar.

En acı durumlardan bir diğeri ise suçlular yakalandığında vergilerimizle besleniyor olacak olmasıdır. Devlet bu değildir dostlar. Devlet kötünün kökünü kazır. Ne türk töresinde ne de inancımızda bu tarz sapkın katillerin yaşam hakkı yoktur. İnşallah sapkın katillerini birileri bulup öldürür ve dünya bu tarz pisliklerden arınmış olur. Zira ben bu tarz vahşi insanların 5 yıl hapis yatıp salınmasını istemiyorum.
6
mischief mischief
Çözüm ölene kadar çalışma kampında veya madenlerde çalıştırmak.
edwird 2 edwird 2
Öyle bir gelenek yok bizde. O batılılara yaraşır maalesef. Öldürüp atacaksın temiz.
mischief mischief
Öbür tarafa inanmadığım için söylediğim yol bana göre tek çözüm, idam kolay kurtuluş
edwird 2 edwird 2
Duruma göre yakılabilirler de. Yakılmak çok acı verir insana. Belki bu hoşuna gider. :d
mischief mischief
Bu idamdan daha mantıklı çözüm
mischief mischief
Ya da mancınıkla havaya fırlatma
kulakarkasi
ülke gündemi bok çukuruna döndü. artarak devam etmesi kuvvetle muhtemel pislikler,saçmalıklar içinde boğulacağız belli ki.ama el kadar narin melek gibi, dünyaları verseler kıyılamayacak güzelliklere kıyacak kadar vicdan yoksunluğu nasıl barınabilir bir bedende. aklım ermiyor. tüm bunların son bulmasının bi çaresi olmalı. ateş düştüğü yeri de yakmasın artık. ömrümüzden alınsın,diğer narin meleklerin ömrüne verilsin..
sura
bu ülkede özgecan'ın katilini cezaevinde silahla öldürdüler..
amcasını yaşatmazlar..
abiyi de köpeğe işkence etmekten içeri almaları lazım..

aslında bir cinayetten fazlası bu cinayet.. bu cinayet, bir sosyo-kültür katli ve cinayetidir.
bythemali
Utanmalıyız bence nasıl bir simülasyondayız diye kaybolan ve öldürülen bir çocuk. İnsanlık zaten ölmüştü bugün bir kez daha kanıtlandı.
edwird 2
Naaş bulunamadan bazı şeyler net şekilde ortaya konamaz. Olay İnşallah en kısa sürede çözüme ulaşır ve amcası gerçekten katilse en acı biçimde işkencelere maruz kalarak hakk'ın gazabına kavuşur.
mischief
Amcası gerçekten öldürdüyse hapiste fazla yaşatmazlar.küçücük çocuğu öldürmek yapılabilecek en adi suçtur sanırım,aklıma bu kadar kötü başka bir şey gelmedi.nasıl mahlukatlarla bir arada yaşıyoruz amına koyayım.
emreanduvart
Allah'ım, neler oluyor? Koca bir ülke koskocaman bir tımarhaneye mi dönüştü gerçekten? Biz nasıl sebep olduk, nasıl göz yumduk bunca kötülüğe, bunca acıya, kedere, gözyaşına? İnsanlığımıza ne oldu, vicdanlarımıza ne oldu? Allah'ım, aklımızı kaybetmek üzereyiz ya da çoktan kaybettik de artık farkında değiliz. Allah'ım, bu feryat, bu figan, bunca gözyaşı, bunca katliam, bu ne çaresizliktir Yarabbi! Neler oldu bize? Hep mi böyleydik biz, yoksa gidemedik mi başladığımız yerden bir adım öteye?


Çok zor günlerden geçiyoruz, sayın Türk halkı. Katliamlar, soykırımlar, töre, kadın, çocuk, namus cinayetleri, kayıplar, kaçaklar gırla gidiyor; terör almış başını, dur durak bilmiyor. Bombalar patlıyor şehirlerde, köylerde, beyinlerimizin içinde; şarapnel parçaları saplanıyor yüreklerimize. Bir teröristin bombalı eylemi ya da dağdaki silahlı saldırısı değildir yalnızca beka sorunu; beka sorunu, Misak-ı Milli sınırlarına mevcut veya olası tehditler değildir yalnızca; zihinlere, vicdanlara olan tehditler, şantajlar, saldırılar da beka sorunudur!



Kadın cinayetleri beka sorunudur, çocuk cinayetleri beka sorunudur, faili meçhul cinayetler beka sorunudur; Narin Güran beka sorunudur, Özgecan Aslan beka sorunudur, Münevver Karabulut beka sorunudur, Çağla Tuğaltay beka sorunudur, Uğur Mumcu beka sorunudur. Buraya yaşamadığımız, sığdıramadığımız kim varsa, ne varsa, beka sorunudur; buraya sığdıramayacak kadar uzun bir listenin oluşabilmesi beka sorunudur.



Çok büyük somut adımlar atılmalıdır, çok büyük bilgi ve veri bankaları oluşturulmalıdır. Bu yaşadığımız gerçekten de Uzay Çağı 21. yüzyıl mıdır? İnanmak, akıl erdirmek mümkün değildir. Günümüz teknolojisi ve imkanları ile büyük somut adımlar mümkündür. Toplumların vicdanlarına bu kadar saldırmaya, bu kadar yara vermeye ve öldürmeye hakkımız yoktur. Bizler teknolojik imkanlarımız fazlaca olan bir nesiliz ama robot değiliz, tahtadan kalbi olan Pinokyolar değiliz! Aklımız ve vicdanımız hâlâ insanca, yüreğimiz ve merhametimiz hâlâ insanoğluna dair. Soykırımlar bizleri yaralamak zorunda, sınır savaşları bizi isyan ettirmek zorunda, faili meçhul cinayetler bizi feryat ettirmek zorunda; hâlâ aklımızı, vicdanımızı, merhametimizi, şefkatimizi, umutlarımızı yitirmemişken, bırakıp sağı solu, onu bunu şunu, bir bütün olarak insanlığımızı kurtarmak, insanlarımızı kurtarmak, çocuklarımıza güvenli ve yaşanabilir bir dünya bırakmak için mücadele etmek zorundayız.



Bu yüzyılın sınavı da bu olsun, bu sınav da hepimize dert olsun ey ahali. Çok yorgunum, çok üzgünüm ey ahali…

---

Ey ahali!

Duyduk duymadık demeyin!

Bir çocuk kayboldu,

Elinde defne dalı

Parmakları tanyeri

Saçları darma dağınık

Dalgalanır yağmur içinde

Bulup getirene

Görüp haber verene

Aydınlık yepyeni bir dünya verilecektir.



- Yaşar Kemal -

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol