Burayı çok sevdiğimi biliyordum. Ama bugün yokluğunu yaşadığımda bunu daha çok anladım. Perva sözlük benim bir parçam olmuş. Kaygılandım, üzüldüm, sabırsızca bekledim. Ama şimdi aşırı derecede mutluyum. Bundan sonra buraya girebildiğim her an bugün yaşadığım duygu karmaşasını hatırlayacağım sanırım.
Olsun, ekiliriz en fazla ne olacak yahu. Onu bile umursayamacak kadar olgunlaşmisim ben xjjxjxjxjx. Bugün arkadaşım bana uyandım yazıp uyuyup kalmış. Aradım uykulu uykulu açtı ne sen orada mısın dedi ben de evet değer verdiğim bir arkadaşımla buluşmaya geldim dedi. Neyse kahvaltıya davet edildim bütün sorun çözüldü 🤌. Kafayı demlemek isterseniz ama ben yokum.
Off kesinlikle. Aslında bir çoğumuz kıyıda köşede keşfedilmeyi bekliyoruz. Az para çok ekmek mantığı yalnızca nicel olarak gelişme gösteriyor. Patronları Zengin eden bir sistemin kolesiyiz.
o kadar zavallı aşağılık insanlarla uğraşıyorum ki sinir bile olamıyorum sinirde bir seviye gerektirir sadece aşağılık ve zavallı karakterlerinden iğrenip acıyorum.
Uzun zamandır insanlardan uzak kalıp bir kapalı kutu gibi içime saklandım. Kimseyle uzun diyaloglara girmiyor, kimsenin amacını kendim gibi benimsemiyordum. İnsanları kendi hallerine bırakmış, açıkçası çok da insan seven biri olmaktan çıkmıştım. Umursamaz ve gayesizdim. Ama bu bana yaşıyormuş gibi de hissettirmiyordu. Çünkü bu durumda sevinecek ve üzülecek yani size insan olduğunuzu hatırlayacak bir duygu durumu kalmıyordu. Tamamen nötr hisler ve robot gibi bir yaşamın başlangıcı gibiydi. Sanırım ben o durumun içinde kendimi güvenli bölgeye almışım. Sanırım yine o güvenli bölgemde kalmak istiyorum.
20 Li yaşlarımın başındayım, bir üniversite hastanesinin radyasyon onkolojisi bölümünde radyoterapi yapıyorum. Akciğer kanseri bir amcamız var, şakacı da biraz. O zamanlar evliyim kocama gidip gelip, Succulent'i kaçırmışız ben yeğenime alacaktım gibi zevzeklikler yapıyor. Neyse diyorum hasta bu psikolojisi de bozuk, ama o adamdan öğrendiğim çok güzel bir hayat dersi vardır.
Kimsenin yeri doldurulamaz değildir, işinizde çok iyi olabilirsiniz ama asla kendinizi vazgeçilmez sanmayın, siz gidersiniz belki 5 kişiyle yeriniz doldurulur ama yine de doldurulur.
O dönemden bu güne kadar bu hayat felsefelerimin birisi haline gelmiştir. Kimse vazgeçilmez değildir, kibir insanın en büyük düşmanıdır. “Ben” kelimesini hayatımın hep en son kurulacak cümlesine attım. “Ben” yokum, “ben” hiçbir şeyim. Ben olmazsam da olur.
İnsan ilişkilerinin en büyük yara açan olgusudur egoistlik. Benliğinizin hangi aşamada önemli olduğunu fark ettiğinizde, insanlığın anahtarını da öğrenmiş oluyorsunuz.
Geride kalıp giden hayatıma ne yapabilirim diye düşünmüyorum artık. Affettim hepinizi, tüm yaralarımın ve eksik kalan duygularımın sahipleri. Ben artık önüme bakıyorum bir süredir. Geçmişe küsüp ve kızıp o gün, o zamanlarımı mahveden her kişinin bugünümü ve yarınımı ziyan etmesine izin vermiyorum artık. Bitti…
İnsan ihtiyacı olan şeyleri elde edebilmek için mücadele etmek zorunda ve bu kural insanlık tarihi boyunca geçerli olmuş ve olacak olan bir kuraldır. Hz.hüseyin çok barışçıl, insancıl ve hümanist bir insanmış. Tabi malum sebeplerden dolayıda savaşlardan savaşlara koşturmak zorunda kalmış. Günün birinde bir adam sormuş kendisine, hüseyin sen ki dünya iyisi birisisin, hz.muhammedin gönül bahçesindeki bir gülsün ve hep barıştan ve iyilikten söz edersin de neden böyle savaştan savaşa koşturursun deyince hz hüseyin benimde yaşam mottom olan şu sözü söylemiş adama: "Yaşamak savaşmaktır"
her giriş denememin başarısız olmasından bıktım şahsen. en iyisi sözlüğe ara vermek bence. belki düzeltmeler bitince daha iyi olur.
sözlüğün daha iyi olması için uğraş verildiğinin farkındayım elbette ve güzel ama tam girdiğim sırada olmaması beni baydı artık. ara ara gelirim yine buralara da artık çok sık girmeyi düşünmüyorum.
tam bir işe başlayacağım diyorum hatta masaya oturuyorum ama sonra olmuyor. sırf hastalığım sebebiyle psikoloji okuyup bunu çözmek istiyorum yoksa ölüm erken gelecek. nasıl bir bozukluksa düzeltilememesi daha beter etkiliyor artık. maalesef doktorlar da bu konuda bir halta yaramıyor.
Söylemek istediğin şeyler için açılan bu başlık gerçekten yerinde olmuş. Ben zaten hep söylerim. Bir şey bildiğimden mi hâşaa. İçimizde kalmasın zaten sözlük bunun için var. Efendim osmanlıda mecelle kâideleri vardır. Bunlardan biri de maraz-ı hacette sükut beyandır. Kötü cetrefelli bir durumda insan susma hakkını kullanabilir. Sustuğunda da sözünü söylemiş sayılır diyor. Susarak söylemek istediğini söylemistir. Bazen işe yarar bu hareket. İşte sustun ya, şuna bir şey söyle be adam derler etrafındakiler. Ee söyledim işte. Susmak bazen tokat atmaktan daha etkili olabilir. Deli eder insanı ama bundan ziyade susarak cevap vermiş, susarak protesto etmiş, eleştimiş, haddini bildirmiş olmak gerekiyor. Yalnız bazı konularda gerçekten söylenecek hiç bir şey kalmıyor susmak en iyisi diyorsun.
Hastalık durumlarımda nedense daha kırılgan oluyorum. Ağrıyı çekme eşiğimin düşük olması dünya ile tüm bağımı kopartıyor. Ağrıya katlanamıyorum. Ben hiç hasta olmayayım. Sanki ölmüşüm gibi oluyor. Geçsin artık şu gözüm…
Az önce kahvaltı yaparken, balın içine sinek düştü. Sonra da çıkamadığı için orda kalıp bir süre sonrada yaşamını yitirecek hale gelecekti.
Hayat bir bal olsaydı, biz de bir sinek. Yine şu anki halden bir farkımız olmayacaktı o zaman. Bazen bal sandığımız şeyler bizi yok da edebilir. Yani her şey çok güzel olsaydı. Mükemmellik derecesinde belki de bugünden daha sıkıcı bir hali olacaktı. Sabit bir ruh hali insan doğasına aykırı. O yüzden olduğu gibi acıları, üzüntüleri ile yaşamalı hayatı. Ağlamak olmasaydı, gülmenin ne anlamı kalırdı. Hastalık olmasa sağlığın, acı olmasa tatlının, üzüntü olmasa mutluluğun.
Burada bomboş entrylerimle hoş bulmadığım profil ciziyorum kendime. Sanırım anlatmak konusunda limitim doldu. Öyle o an dilimden ne dökülürse onu yazıyorum. Anı defteri gibi. Özel hayatın gizliliği mi kocaman sıfır. Neyse anonim. Beni birde şuradan kovun çok boş yaptım be.
Ben bulamadım nasıl degistirebilirim diye ve sanırım yok. Benim hızıma yetişir ama yorulmasın ne gerek var. Ben uslanmaliyim. Sendrom falan mı yaşıyorum ne bu bendeki haller canım aaa.
off bu gün eve dönerken toplu taşıma kullandım. benden sonra bir adam bindi. kolları full dövmeli, uzun boylu, kaslı, bayağı da yakışıklı bir adam. ben kapı tarafında tekli koltuklarda oturuyordum, o da hemen yanımdaki ikili koltuklarda. bir ara göz göze geldik falan, sonra bir tane yaşlı teyze binmeye çalıştı, bu yakışıklı olduğu kadar centilmen olan beyefendi teyzeye elini uzattı yardım etmek için, yaşlı teyze de onu görmemiş gibi yapıp elini bana uzattı. ay sonra da kara kedi gibi aramıza oturdu.
büyük ihtimal adam dövmeli olduğu için elini tutmadı. yani bu teyzeler de biraz nankör. birinin iyiliğini kabul etmek için önce dış görünüşünü beğenmeleri lazım.