akarsu

Onbeş santim boyu var turlü türlü huyu var. Yalnız baya baya yetkili. Koca bünyeyi al aşağı edebilir. Şekeri, proteini, yağı aklına ne gelirse bu organ taksim ediyor. Fazlasını atıyor.

Gençliği ayrı güzeldi, yaşlandı yıllanmış sarap gibi oldu kadın. Burnu çok fevkalâde. Oyunculuğu her zaman iyiydi. Bütün filmleri izlenir. Bir de naomi watts var. O bir bu iki harika oyuncular.

Bu başlık altında bana dokunmayan yılan bin yaşasın deyimi ile ilgili hayatımda deneyimlediğim önemli anlar oldu. İlk gittiğim yurt dışı işinde şantiyedeki konumum idari işlerde olduğum için her işin olayın içinde bulunabileceğiniz ve bulunmanız gereken bi konum olduğu için tabiri caizse her b.ka maydonoz oldum. Karakter olarakta biraz öyleyim. Iki buçuk yıl çalıştım iş bitmeden üstüm gönderdi beni çünkü çomak soktum ve kokusu çıkmaya başladı. Sonrasında bir başka şantiye deneyimimde yine aynı pozisyonda bu kez daha etliye sütlüye karışmayan şirket zarar etmiş aman karışma sen kötü olursun kafasında üç yıl geçirdim. Evet benden iyisi yoktu ama geriye bakınca çok boş yaşanmamış silik bir zaman dilimi görüyorum. Bence kendi rızanız ve yüreğinizin söylediği ses önemli.

Karamazov kardeşler'de bir cümle geçiyordu. "Yakınlarımı nasıl seveceğimi hiç bir zaman bilemedim. Bence özellikle yakınlarını sevmek yabancıları sevmekten daha zordur."

Sigarayı biraktım diyemesemde uzun zamandır içmiyorum. Kesinlikle fiziksel anlamda yenilendim diyebilirim. Ruhen baya bi çökmüşüz o biraz zaman alacak ama belli de olmaz. Ha ben kendime bakıyorum kafaya takmıyorum. Tabi hayata karşı o kadar da kaalesiz değiliz canım. Misal bir söz var: "yağmur yağmış, dünyayı su basmıs ördeğin çükündemi" derler ya öyle de duyarsız değilim. Sonuçta ortada bir mücadele var bir uğraş var. Demek istediğim üstünde fazla durmuyoruz eskisi gibi. Oraya bir soru işareti koyup daha sonra tekrar bakmak için sayfayı atlıyoruz yani takılıp kalmıyoruz. İşte sigara kullanıyorsak bırakarak, sitresi minimuma indirerek bu yaşlanmayı yavaşlatabiliriz. Aramızda kalsın aslında aceleciyim gitmem gereken yere bir an evvel gitmek istiyorum. Bu geride bırakacaklarım düşündürüyor. Neyse fazla kurcalamayalım.

(bkz: #44585)doğal içten yazmış hoşuma gitti. Daha önce böyle yazan olmadı ))). Arkadaş felsefe yapmamış içinden geldiği gibi güzel yani yorum.
Tanım: bitirebildiğim her işin içinde verilen her emek (en küçük dokunuşuna kadar) başarıdır.

Birde şöyle deneseler asgari ücrete zam yapmasalar da misal zam yapcakları oran ne ise o oranda bütün temel ihtiyaçlar a dan z ye aklınıza ne gelirse bunlarda indirime gitseler acaba buna yanaşabilirler mi? Bir fikir hemen olmaz demeyin. g.tümüze giren kazığı çevirip birde biz sokalım bakalım dayanabilecekler mi?

Taş ve ahşap yapılarda doğal ve orjinalliği bozmadan sağlamlaştırma ve tadilat yapma işidir. Elime geçen eski ahşapları değerlendiriyorum bu benim hobim. Evde de yaptığım bir kaç şey var. Atabilirsem görüntü paylaşacağım.

Eski zamanlarda yapılması daha mümkün olan ama şimdilerde zamanın torbaya girmesi sebebiyle nâmümkün olan şey. Öğle uykusu faydalıdır.

Meyhane pilavı favorim. Özbek pilavını da çok severiz ama onu zamanında yemelisin. Bulgur her zaman yenir. Yanında turşu olmalı ve yufka. Hamile iseniz okumayın entriyi bu saatte.

Söylemek istediğin şeyler için açılan bu başlık gerçekten yerinde olmuş. Ben zaten hep söylerim. Bir şey bildiğimden mi hâşaa. İçimizde kalmasın zaten sözlük bunun için var.
Efendim osmanlıda mecelle kâideleri vardır. Bunlardan biri de maraz-ı hacette sükut beyandır. Kötü cetrefelli bir durumda insan susma hakkını kullanabilir. Sustuğunda da sözünü söylemiş sayılır diyor. Susarak söylemek istediğini söylemistir. Bazen işe yarar bu hareket. İşte sustun ya, şuna bir şey söyle be adam derler etrafındakiler. Ee söyledim işte. Susmak bazen tokat atmaktan daha etkili olabilir. Deli eder insanı ama bundan ziyade susarak cevap vermiş, susarak protesto etmiş, eleştimiş, haddini bildirmiş olmak gerekiyor. Yalnız bazı konularda gerçekten söylenecek hiç bir şey kalmıyor susmak en iyisi diyorsun.

Romantik komedi.film gibi.

On üç rakamı uğursuzluğu.

Atamızı sonsuzluğa uğurladığımız gündür. Büyük insanlar kaybedildiği günlerde onları en güzel şekilde kendi tarihe geçen sözleri ile anılır. Ben de atatürk'ün
“Türk Milleti bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı varolmalarının yegane koşulu olarak kabul etmiş cesur insanların torunlarıdır. Bu millet hiçbir zaman hür olmadan yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır.”
Sözü ile anmak istedim.

Geçmiş olsun. Elektriği mı suyumu kesmişler gibi oldum. Neyse ki durum düzelmiş.

"Nuh der peygamber demez". Çok uğraşmış senelerce belki onlarca yıl ama sadece bir gemi adam. İnsanlar deli gibi yağmur yağdığına şahit olmasına rağmen, suların yükseldiğini görmesine rağmen binmiyorlar. Bu deyim ordan gelir.

Baş parmak, badem parmak, orta direk, gül hacı, küçük bacı.
Beş parmağın beşi birmi değil hepside birbirinden farklı. Bazı bölgelerde kardeşler arasındaki farklılıkları vurgularken bu deyimi söylerler "beş parmağın beşi bir mi?" Esasen bu deyim hakkındada bir şeyler yazmak isterim başka zaman. Bu insan vücudunda her bir organımız bir makinanın olmazsa olmaz parçaları gibi gerekli esasında düşününce. Beş parmakta öyle. Baştaki bir şeyi tutmak ve kavramak için diğerlerinin aksi yönünde tek başına görev alır. İşaret parmağı zaten karizma adı üstünde. Yinede klasik dokunuşları üstlenir. Orta direği ecnebiler çok kullanır ama bir şeyleri tutmada fırlatmada parmağı çıtlatmada görev adamı. Yüzük parmağı malum senin medeni hüviyetini sergiler. Bu küçük bacı dediğimiz cici parmak ise biraz arada kaynamışa benzer. Çok Kaprislidir Doğru düzgün işte yapmaz. Nerede bir iş var çaktırmadan kaynatır. Bardağı tutarsın artis hemen kaynatır kaldırır yukarıya. Tuz serpelersin oralı olmaz uzak durur. Çayı karıştırırsın uzaktan uzaktan. Haa ayda yılda bir halay oynarken falan iş yapar o da binde bir.

Bu başlık her ne kadar ıslak bir başlık olsada öpmek kadar masum bir hamle çok az çıkar. Sevgi bir hissiyatsa bunun neticeside öpmektir. Çünkü bu ifade bir kanıt ister. Kuru kuruya sevilmez. Öyle bir kanıt ki iki kalbide yumoş yumoş yapacak bir şey. Kırk bir yaşında adamım geçen babamın yüzünden öptüm. Uzun uzun zamandır yapmadığım bir eylem sonucunda ikimizinde gözleri sulandı kendimizi zor tuttuk. Yani çocukların kollarından ısırdığımda oldu (severken) ama bu genelde onları memnun etmedi. Kibar bir öpücükte ikimizde güldük. Ne bileyim öpmek koklamak çok güzel bir duygu.

Hayatımızdaki kaygıların, endişe ve korkuların dibine darı ekince bu umutsuzluk ve sıkıcı şeyler de toplar pılını pırtısını çeker gider. Gidişi olurda dönüşü olmaz inşallah. Neyse efenim hani o sıkıntıdan sigara yakılan anlar var ya işte o anlarda bu olumsuzluklara çekin bir hastır. Bitermi biter ha biraz sonra ha bir kaç gün sonra zaman su gibidir zaten. Hayatı ağlama duvarına çevirmeden huzur içinde yaşamak yaşamaya çalışmak bizatihi hayatı sevmektir.

Valla benim kalbim o kadar sitres heyecan kaldırmaz. Pasaport çıkartır, vizemi alır turist gibi giderim. Kalmak istersem kaçak takılırım.