yalnızlık

sura
"yalnızlık bir fenerse,
ben de içindeki mum,
onu, billûr bir kâse
gibi doldurur nurum.

dışarıdan bana neler
getirir pervaneler!
pırıltılar, nağmeler,
renklerle eriyorum."
(1929)
succulent
Gece uyurken düşündüğün biri olmadığında dank eder kafana yalnızlık. Neyse yastığımıza sarılıp uyuyalım. İyi geceler sözlük
sura
her gün gözlerimin önünde çürüyorum, hissizleşiyorum. üzerine toprak atılmayacak kadar yalnız bir ölü gibi adeta okb ile hem dışarıdan izleyip kaygılarımla kendime acırken hem de o kalbe saplanan hançerin acısını yaşıyorum.
yalnızlık bu işte.
kendi sesinin hiçlik ile dolu bir odada yankılanması.
3
mischief mischief
Azizim eğer yalnız kalmak çok zarar veriyorsa arkadaş edinmeyi ya da evlenmeyi deneyebilirsin
mischief mischief
Yalnızlığı sevmiyorsun belli ki, yazdıklarını okuyunca onun farkına vardım
sura sura
azizim, aşk ve sevgide benim için bir melankoli durumunu almış vaziyette. metin erksan'ın bir filmi vardı,
"ben sana değil, resmine aşığım" derdi bir alıntısında. evvelâ bendeniz aşka dair hislerim tamamen kalben ve içimde yaşattıklarımladır.. evvelâ evlenmek gibi dönüşü epey bir sıkıntılı yola girmeyi de pek bu sebebten istemem. arkadaş meselesinde de asla sadık değilimdir o bakımdan pek kimseyle anlaşamam.
sura
evvelden hiç değilse kalabalıklar içerisinde bir yalnızlıkla o kalabalığın gürültüsü ile avutuyordum kendimi. şimdi ne bir kalabalık için insan kaldı, ne de bir ses.. insan için en büyük 2 eziyet vardır:
ayna ve uçsuz bucaksız bir sessizlik. insan sessiz ortamda delirir, cemiyetine ihtiyaç duyar. oysaki susuz bir çölde vahadır kendisi.

insan bir yerden sonra bağırmaya başlar. bir ses duyma uğruna, bir yardım çığlığı atar aslında. çürümeye başlar orada insan.. kimine göre de büyümeye, tekâmül evresine girer insan. sesi kısıldığında peki.. ilgisizlikten ölen çocuklar ile ilgili bir deney yapılıyor mesela amerika'da. artık o noktadan itibaren öyle bir ölüm ve hissizlik başlar insanda.. bir uyku hali, uyukluk, uyuşukluk hali. hissizleşme başlar,

"ölmüşsün ama toprak atanın yok." denilmeye başlar tarafınıza. ölü kokmayan, ölü bir bedensinizdir artık. hatta ölü bir ruh. duygularınız karardığında, ruhunuz çekilir vücudunuzdan.. hissizlik, bir uyku ve uykuda bir ölümdür aslında. bir ölümün yarısı.

körleşirsin artık dünyaya, içine sığamazsın. kendi dünyana yetemezsin o saatten sonra. allâh'a şükrederim ki intihar gibi bir düşüncem asla olmadı ama ara sıra da mehmet pişkin, özellikle şu sıralar çıkmaz mesela aklımdan. etkilenmiştim o konuşmasından. aslında o boğuk ses, o yardım çığlığından sonra sesin kısıldığı anda gelen bir yaralı kuşun serzenişi gibi.. bilirsiniz herhalde.. çok içten bir cıyaklamaları vardır onlarında, o ses tonlarında.

intihar, toplum içerisinde bir bireysel protestodur aslında. durkheim, toplumdan etkileniriz dese de, topluma sığamayız aslında. tıpkı bir kokan çöpten farkımız kalmaz.
yalnızlık paylaşılır mı?
paylaşılamayacak kimsenin olmaması, mezarlığının başında "kimsesiz" yazmasıdır yalnızlık.

vesselâm.
mischief
Doğduğumdan beri İçinde bulunduğum durum.Günde sadece bir kişiyle mesajlaşırım o da en sevdiğim arkadaşım olan lise dostumdur. Onun dışında kimse aramaz sormaz, gerçi ben de kimseyi aramam sormam.yaşıtlarımın çoğu zaten genelde embesildir.
Bence güzel olan ama sağlık açısından eksileri bulunan durum. Belki de güzel olduğunu düşünerek kendimi avutuyorumdur, kim bilir?
Yazuklug
ilk zamanlar çok hoş gelir, "oh be dünya varmış." dersin. zaman ilerler, bir tık hissettirir kendisini. kitap, dizi - film, şarkı, oyun gibi şeyler ile geçiştirir unutursun. bir süre sonra ne yaparsan yap o his hiç geçmez.

benim yalnızlığım ebedi olanından, kendimi bildim bileli yalnızdım. çocukken, ergenken, gençken, genç yetişkinken... hep geldi gitti insanlar ama ben kaldım. gitmeleri değildi sorun, sorun birileri varken de yalnız hissetmemdi.

dağ filminde oğuz diyor ya "buranın yalnızlığı uyuşturucu gibi..." diye, benimkisi de öyle.

anlaşılmamakla başladı yalnızlığım esasen,sonrası da böyle sürdü gitti. eyvallahı olan birisi olamadım, gitmek isteyene de dur demedim. pişman değilim elbette bunun için, herkese alttan alırsak... işimiz iş.
voldemort
negatif bir durum olarak gözükse de benim için pozitif bir durumdur. klişe olacak ama bir kere alışınca bırakamıyorsun.
unreactive
* gün içinde başından komik bir şey geçmiştir, bunu birine anlatmak istersin. eline telefonu alıp rehbere göz atarsın ama arayabileceğin bir kişi ya da kişiler yoksa yalnızsındır.

* birtakım dertlerin vardır, bunları paylaşabileceğin ve belki de karşılıklı masa kurup saatlerce konuşabileceğin birisinin olmasını istediğinde bunu yapamayacağını anlamışsan yalnızsındır.

* sevmek ve sevilmek ihtiyacını gidermek istersin, "başımı okşayacak biri olsa ne güzel olurdu" diyorsan yalnızsındır.

* bir filme beraber gülebileceğin, beraber ağlayacağın, beraber iç çekeceğin bir yol arkadaşın yoksa ya da hiç olmamışsa yalnızsındır.

* hastalanmışsan ve yanında sana bir tas çorba getirecek biri yoksa yalnızsındır.
marla
İnsanın büyümesi, kendi ayaklarının üzerinde durması için gerekli olandır. Kendi içimize ayna tutup aslında ne olduğumuzu, neler yapabileceğimizi anlamamıza olanak tanır. Kendini ve isteklerini bilmeyen, yalnızlığıyla başa çıkamayan biri insan ilişkilerinde de hatalar yapar. Tek kötü tarafı fena halde alışkanlık yapar.
Yazar cizer
Yalnızlık hayatım boyunca nereye gitsem peşimi bırakmadı barlarda, arabalarda, kaldırımda, dükkanlarda her yerde bundan kaçış yok. ben tanrı'nın yalnız adamıyım

-(taxi driver) filminden alıntı.
Yazar cizer
Bir tür uyuşturucu gibidir. İlk başta zevk sonra acı verir.

İnsan sosyal olarak yaratılmıştır. Yaratılışımız gereği yalnız kalmak psikolojimizi bozuyor. Muhabbet kuşu misali.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol