confessions

alaskan crab

1. nesil Yazar - 14. Seviye Hava Ruhbanı - Yazar -

  1. toplam entry 491
  2. takipçi 16
  3. puan 27744

adminin aşık olunca sözlüğü boşlaması

alaskan crab
sözlüğü kurcalamayı bırakması açısından iyi bile sayılabilecek eylem. Ayrıca kötüyü çağırmak gibi olmasın ama, çok yükselenin düşüşü de fena olur, asıl düşüşten sonraki sözlüğün durumunu merak ediyorum. Malum yıllardır küçük sözlüklerde yazıyorum, yeri geldi ben sildim sözlüğü, yeri geldi aşk kavgalarında nice sözlüklerin yok oluşuna şahit oldum. Bakalım buranın akıbeti ne olacak.
1
succulent succulent
Aşk kavgaları yapmayacak kadar olgun olduğumuzu düşünüyorum alaskan crab:)

seri artı oylayan melek

alaskan crab
pek bir anlam göremediğim eylemi yapan kişi. birinin profile girip, tek tek, okumadan, hızlı bir şekilde yazılarını artılamanın ne gibi bir artısı olabilir diye düşünüyorum, öncelikle okumadığı ve sadece artı oy verdiği belli başka türlü 150 üzeri entryi 5 dakika içerisinde oylaması imkansız, sadece bir kişiye yapsa belki onu özel kılıyordur diyeceğim ancak o da yok. Puan açısından bir artış sağlıyor ondan desek, puanın gözümde hiç değeri yok o yüzden onu da anlayamadım. Başlık desen zaten çok tuhaf, seri artı oy veren olur ne bileyim, art arda artı oy basan olur ama seri artı oylayan melek'te sanki yanlış bir şeyler var. Neresinden tutsam elde kalıyor o yüzden ben bunu bırakıyorum yere tekrar, sahibi alsın.

la rochefoucauld

alaskan crab
Fransız yazardır, tespitlerini yerinde bulurum, düşünce tarzını sevdiğim isimlerden biridir. Her ne kadar sadece yazar olarak geçse de, yazdıkları çok derin konulara öncülük eder, örneğin insanlar aşkla ilgili yazılar okumasalardı pek az kimse aşık olurdu. "Aşk" ve "nefret" gibi sözsel kategorilerin kazanılması, kendi içinde deneyimin biçimlenmesine yol açar. Birçok durumda uygun sözcükleri öğrenmeden, bazı deneyimleri edinmek olanağı bulunmayabilir gibi bir düşüncesi vardır.

wittgenstein sözcüklerin kavramsal açıdan bakışımızı değiştirmesini göstermek adına son derece basit bir örnek verir.

Bir üçgen çizer ve "şimdi bu tepe noktası, bunu ise taban olarak görün" der. Sonra da "şimdi de şunu tepe noktası, bunu ise taban olarak görün" Her iki durumda da aynı resme baktığınız halde, farklı bir deneyim içerisindesinizdir. Görsel araçları olmadığı için değil, kavramsal araçları olmadığı için, benim köpeğim böyle deyimler edinemez.

Dil sandığımızdan çok daha etkin şekilde düşüncelerimizi şekillendirir.

Özlü sözleri de güzeldir, sayfalarca anlatılmak istenileni bazen tek bir cümleye sıkıştırır.

"övgü yağdıranlar, övülmeyi bekleyenlerdir."

yazarların en son yaptığı yemek

alaskan crab
buharda brokoli haşladım, zeytinyağlı pirinç pilavı ve son olarak da tavuk sote. üç günlük yemek çıktı, attım dolaba.
15
succulent succulent
Eline sağlık benden daha sağlıklı yemek yapman üzdü beni
alaskan crab alaskan crab
sağlık yemekler tatsız tutsuz olduğu için, onlara yöneldim, kötü yaptın diyene, sağlıklı bu yhaaa ondan öyle, ne sağlıklıysa tadı kötüdür alış bunlara diyorum, taktik bunlar hep.
succulent succulent
😅😅😅 sen de mi brütüs?
alaskan crab alaskan crab
ayrıca bir kere yemeğime ilişen, bir daha ilişmiyor tadı kötü diye, bana kalıyor hepsi ahahahhaaaaaaaa (kötü sağlıklı adam gülüşü)
succulent succulent
Hahaha bir ara ketojenik besleniyordum. Sağlık yemekleri bile harika yapabiliyorum. Hatta bir ara öyle tarifler uydurdum ki kendime ketojenik tarif sayfası açtım instadan. Ama yazmaya üşendim bıraktım 😅
alaskan crab alaskan crab
insanları büyük bir bilgi ve tecrübeden mahkum bırakmışsın hiç yakışmadı, arada burada paylaş açığı kapat bence
succulent succulent
Tamam fotoğrafları da var. İnanmazsın ama lahanadan lazanya yapmış insanım pazı dolmasını karbonhidratsız yapmış insanım . Yemek zevk işi
alaskan crab alaskan crab
kesinlikle zevk işi, bazen özenip giriyorum mutfağa harikalar çıkıyor da çok nadir oluyor o sjdsad
succulent succulent
😅😅😅 benim zaten uzmanlık alanlarımdan biri yemek yapmak olduğu için en tatsız şeyi bile güzel yapabilirim o konuda sıkıntı yok
alaskan crab alaskan crab
senin zihni yapay zekaya falan aktaramıyor muyuz ya, böyle sürekli darlayabileceğim ama yapay olduğu için de aldırış etmeyecek bir versiyonun lazım bana, kötü yemek yemekten hayata bakışım değişti
succulent succulent
Haha aslında bak bunun üstünde bir çalışma yapılabilir.
alaskan crab alaskan crab
hiç de demiyor, olur mu ben her zaman yardım ederim falan ahahasdae peki anladım ben .s.s
succulent succulent
Hahah yardım istersen ederim tabi onda bir sorun yok. Sen eldeki malzemeleri söyle ben sana tarif uydurayım
alaskan crab alaskan crab
3 günlük besinim var teşekkür ediyorum, hizmet iyiymiş ama, yeni malzeme aldırmak da yok, gayet iyi
succulent succulent
Ee tabi sürekli malzeme mi alacağız

jean baudrillard

alaskan crab
postyapısalcı ve postmodern çerçevede düşünceleri ele alan fransız bir filozof, sosyolog.

ihtiyaç olarak görülen pek çok şey uydurma ve bize değişik kanallarla lanse edilen şeylerden ibaret olduğunu söyler. Kod kavramı, çoğumuzun bildiği ama bir isim koyamadığı şeydir. Şöyle ki tanım itibariyle göstergelerin nasıl işlediğini belirleyen kurallar bütünü olduğunu söyler.

Eskiden aristokratlar farklı giyinir, statülerini böyle belli ederlerdi. Bu toplumsal yerinizi belli eden göstergelerinizdir. Bu bir kıyafet olabilir, güzel bir mücevherat olabilir yahut konuşmanız ve eğitim durumunuz bile olabilir. Günümüzde ise çok aşırı kazanç sağlamış burjuvazi hariç toplum içinde kimin tam olarak hiyerarşinin neresinde bulunduğu pek kestirilemiyor.

Örneğin iphone'u ele alalım. Kod olarak bu telefonun inkar etsek bile hepimizin üzerinde bir algısı var. Fazla pahalı, marka, kalite, vb pek çok çağrışımı var. işte bu göstergedir. Kodlar toplum tarafından bilinir. asgari ücretle çalışan bir insanın elinde bile bu telefonu görebilirsiniz, sebebi ise telefonun kendisine değil, onun kodunun getirisine ihtiyacı olduğunu düşünmesinden kaynaklıdır bu durum.

Koleksiyonerleri düşünürsek eğer, çok büyük bir resim pazarı var. Burayı herkesin dilinde olan ama aslında çok zor ve göz önünde olduğu için pek yapılmayan kara para aklamak için kullanılması fikrinin dışında, göstergeye dayalı bir aristokrat statüsü elde etmek için zenginler tarafından alınan pek çok resim var. Evinizin içine milyonlarca dolarlık bir arabayı sokamazsınız, ama bir tabloyu sokabilirsiniz, aynı şekilde kolunuza bir saat olarak takabilirsiniz. Bir şeylerin aşırı pahalı olmasını avam kesimin anlaması pek beklenemez, para tamamen sanal bir şeydir, bir yerden sonra anlamını yitirir, birike birike o kadar çok şişmiş ve çoğalmıştır ki, sürekli yükselen enflasyon ve değeri çok fazla olan göstergelerle para eritilmeye, şişip patlamak üzere olan sistem dengelenmeye çalışılmıştır.

Resim alanında, ressamın ölmüş olması özellikle tercih edilir ki bir daha ona benzer bir resimin yapılamayacağı garanti altına alınsın. Bu da nadirlikten kaynaklı bir kod'u doğurur.
Kısaca eskiden eşyanın değişim ve kullanım değeri vardı. Şimdilerde ise gösterge değeri var. Bu tarz bir yaklaşıma marksist teorinin yetersiz kalmış olması, onu marksizmden vazgeçmeye itmiş.

Günümüz toplumunu "kullan at toplumu" "çöp toplumu" olarak yorumluyor.

jean françois lyotard

alaskan crab
Fransız bir filozoftur. bilginin değerinin, modern anlamda ki gibi kalmadığını ve değerinin başkalaştığını söyler. Eskiden bilgi, sadece merak duygusunu ve hakikati arama anlamında bir yardımcı olarak bile değerli iken, şimdilerde bilgiyi sadece ne işe yaradığı bazında değerlendiriyoruz. Burjuva sınıfının çıkmasıyla beraber, bilgi artık satılabilirliği kadar değerli oldu.

(bkz: #50957)

matematik

alaskan crab
"bir üniversitede matematik, felsefe, sanat mutlaka olmalı. Çünkü bunlar meslek değildir. Bir varoluş ve düşünme biçimidir. Belli bir işe yaramaz. Hiçbir işe yaramadığı için her şeye yarayan dallardır bunlar ama toplumda prim yapmazlar. Para kazandırmazlar. Bunlar meslek değillerdir. Bunların desteklenmesi gerekir. Temel bilim olmadan teknoloji gelişme olmaz. Türkiye bir mühendisler ülkesi. Tübitak'ı da maalesef mühendisler ele geçirmiş. Bilimsel gelişmeyi teknolojik gelişme olarak algılıyorlar."

Ali nesin.
1
mischief mischief
insanların bu alanda çalışma yapması isteniyorsa teşvik yapılmalı, para kazandırmayan bir alanı insanlar doğal olarak seçmez.aç karna bilim yapılmaz.

perva sözlük yazarlarının motivasyonları

alaskan crab
Hayat benim için daha başlamadan bitmiş gibi bir şeydi, büyük resmi görmüştüm, 5. sınıfta dayımın vefatı, lise 2'de haydar arkadaşımın, ailesiyle beraber bir trafik kazasında yitip gitmesi, lise 4'te ise üniversiteleri gezen ve mezun olacak öğrencilere tanıtıp yapılan bir organizasyonda, otobüsün devrilip 4 kişinin hayatını kaybetmesi, benim bir havuzda ölümle yüz yüze gelmem gibi pek çok olayın da etkisiyle bu gerçeği bulmuş, en içten şekilde yaşamış ve unutmamak için de elimden geleni ardıma koymuyordum.

Olayların sonucu her türlü ölüm olan bir yolun hiçbir anlamı yoktu. Matematiksel olarak bile, sonsuzdan, sonlu herhangi bir sayıyı çıkarmaya kalktığınızda sonuç yine sonsuz olacaktı yani sonsuz hiçlik karşısında sınırlı yaşamımızın hiçbir ehemmiyeti yoktu. Hal böyle olunca, dünyevi hiçbir şeye heves duymuyor, benim gibi düşünen ne kadar düşünür varsa okuyup, bu gerçekle daha da derinden yüzleşiyordum. Sonradan bu sorularımın hepsinin felsefeyle ilgili olduğunu fark ettim ve zaten sonucu işsizlikle sonuçlanacak olan bu üniversite serüvenini, bari istediğim bir alanda okuyarak yapayım diye felsefe bölümü yazdım ailemden gizli. Tercihin son günü de, ilk sıraya koydum ki, kesin gelsin, babam hala bilmiyor öyle bir şey yaptığımı 13. tercihim geldi falan sanıyor.

Sonrasında, bu bölümü tercih eden çoğu kişinin aksine benim bir derdim varken buraya gelmemden dolayı, hocalarım tarafından hemen fark edildim. öyle ki bazı dersler, hocayla benim karşılıklı konuşmam şeklinde sürüyordu, beni odalarına davet edip, sohbet ediyorduk, kitap öneriyorlardı falan. Üniversite seçimimde, özellikle bir hocamın çalışmaları aşırı dikkatimi çekmiş, ve onunla tanışmaya can atıyordum, ölümle ilgili makaleler, varoluşçuluk, kierkegaardlar nietzscheler havada uçuşuyordu. Hepsini okumuş, ve hakim olarak gelince çok şaşırdı, uzun yıllar bu işteyim, daha böyle bir öğrenci gelmedi, bundan sonra da geleceğini sanmam demişti. Bilmiyordu ki, böylesine sarılıyor olmam, her gün kendimi öldürüp, öldürmemek arasında gidip gelen biri olmamdan kaynaklı olduğunu. Bazı hocalarım böyle karanlık bir tarafım olduğunu sezseler bile, pek açmıyorlardı o konuları. Felsefe her şeyin konuşulabileceği bir alan olması gerekirken, intihar, hayatın yaşamaya değer olup olmadığı sorgulaması gibi korkutucu konuları sadece favori hocam rahatça konuşabiliyordu.

Neyse uzun lafın kısası, bu uzun felsefe süreci içerisinde ölüm için acele etmenin de, etmemek kadar aynı olduğunu, bir anlam yoksa da, aynı derecede anlam olmadığını o yüzden böylesine kafalar yormanın pek bir anlamı olmadığına kanaat getirdim. Sonsuzluk karşısında benim çektiğim acıların bir anlamı yok ancak şu an çektiğim acı oldukça gerçek ve tek önemli olan da bu, sonrasındaki sonsuz hiçliği ne diye hesap ediyorum ki?, ünlü bir komedyen olan ricky gervais'in de dediği gibi, önüme hoşuma giden bir film açsalar ve onu izliyor olsam, birileri gelip "bu film bitecek ama, eninde sonunda bitecek, izleme kapat" demesinin bir önemi yok, şu an hoşuma gidiyor ve izliyorum. Aynı şekilde, hayatı, acı ya da tatlı ayırmadan, komple bir deneyim olarak görmek ve kendi potansiyelini anlamak, onu olabildiğince zorlamak, hayata tutunmak için çok güzel bir yöntem. İntihar kararı için, yaşadığımız hayatı tamamen görmemiz ve ancak o şekilde elden geçirmemiz gerekir. Komple görmek demek zaten hayatı tamamen yaşamak anlamına geliyor.

İnsanın anlam arayışı kitabında viktor frankl, hayatı bir satranç oyunu olarak görürsek eğer, satranç oyununun en iyi hamlesi nedir diye sormak anlamsızdır der. Çünkü en iyi hamle olarak bir şeyi belirlesek bile, aslında o hamlenin olabilmesini sağlayacak başka bir sürü hamleyi de yapmış olmamız, onları da, en az o en iyi dediğimiz hamle kadar önemli görmemiz gerekir. Bu nedenle hayatın anlamı gibi, tek bir anlam aramak da, aynı bu hataya düşmek demektir. Oyun bitmeden en iyi hamleyi belirleyemeyeceğimiz gibi, en iyi hamle olarak gördüğümüz şey de esasında bir bütün olarak oyunun kendisidir, hamleye indirgenemez.

Tam da buradan hareketle ve bir zamanlar sevgilim olan kişinin "o kadar zekisin madem, niye bir işin yok, paran yok" tarzı ağzıma sıçmasının da getirisiyle gerçekten kendime bunu sormuştum. Şimdiye kadar para kazanmak gibi bir derdim olmamıştı çünkü, hayat zaten geçici, iyi kötü bir yerlerde çalışır karnımı doyururum mentalitesindeydim. İlk amacımı belirledim, gerçekten de anlam yoksa, kendine para kazanabildiğini kanıtla madem, dediği gibi öyle olsun ya da olmasın fark etmiyorsa diye gazladım. Thalesle ilgili bir hikaye anlatmıştı hocam, Thales çok düşüncelidir, etrafına fazla dikkat etmez, yürürken birilerine çarpar, havaya bakarken bir çukura takılır düşer. Etrafındakiler dalga geçerler, felsefeyle kafayı bozmuş cebinde 5 kuruş yok diye. O da bu söylentilere sinirlenmiş ve para kazanmanın öyle zor bir şey olmadığını kanıtlamak için, şimdilerde seçim ticareti denilen şeyi yapmış, henüz daha zeytinler ekilmeden, tüm parasıyla zeytin ekinlerini satın almış, ve bir sonraki hasatta, zeytinlerin çok çıkmayacağını, hava durumundan anladığı için, kimsede zeytin yokken fahiş fiyatlarla satabildiğine satmış ve parasını katlamış. Hocamın bana anlattığı bu hikaye, felsefeci, zaten düşünmenin ve mantığın temellerini bildiği için, bir şekilde para kazanabilir deme şekliydi. Dediği gibi de oldu, kolay bir süreç değildi 3 yılımı aldı ama şu an iyi bir durumdayım, kendime thales gibi, istediğimde para kazanabileceğimi gösterdim.

Şu anki motivasyonum, işleri büyütmek, kendi potansiyelimi olabildiğince zorlayıp, neler yapabileceğime odaklanmak, farklı hobiler deneyip, hangilerini sevdiğimi belirlemek. Hal böyle olunca çok vaktim olmuyor, hayata deneyim olarak yaklaşıyorum ve koparabildiğim kadar koparıyorum. Temelim çok sağlam değil, derinlerde bir yerlerde hala bir nihilist, aciz düşmemi bekliyor ama şimdilik iyi gidiyorum.

hayattan alacaklı olmak

alaskan crab
potansiyelini gerçekleştiremeyenlerin içine düşeceği durum. Kırmızı bir elbiseyi beğendiniz, giymek istediniz ancak çok dikkat çeker diye uzaklaştınız. Tatile gittiğinizde, denize girme gibi bir opsiyonunuz varken, girmemeyi tercih ettiniz. Bir mekana gittiniz ve orada denemek istediğiniz bir yemek varken, topluluğa uymak adına, herkes ne söylediyse ondan söylediniz, onu denemediniz. içinizden delice bir şey yapmak geldi ama dışardan salakça görüneceğinizden dolayı vazgeçtiniz. Birinden hoşlandınız ama söylemeye çekindiniz. Bu gibi seçimler biriktikçe, bir süre sonra arkanıza dönüp baktığınızda, yaşadığınız hayatın hiç de istediğiniz gibi olmadığını fark edersiniz ve bu acı dolu farkındalık size, hayatı hiç yaşamamış gibi hissetmenize neden olur. Yanlış yapmaktan çekinmek anlaşılabilir bir durumdur ama yanlış yapmamak adına, hiçbir şey yapmamayı seçmek, hayatı ıskalamak, yaşamayı kaçırmak anlamına geliyor. Hayattan sadece alacaklı olanlar ölümden korkar, potansiyelini henüz gerçekleştirmemiş, içinden geleni yapma cesaretine henüz erişememiş kim varsa, istisnasız pişman olacaktır. Genç yaşındakiler bile, şu an yok lisede bu aklım olsa şunu yapardım diyorlar, bu yaş ilerledikçe insana daha derin çökmeye başlar. 40 yaşına kadar yaşadıkların, 40 yaşından sonra ise, yaşadıklarının eleştirisini yapar insan der schopenhauer.

Hayattan alacaklı olmamak için bunu akıldan çıkarmamak ve biraz etrafın ne diyeceğinden bağımsız olarak, isteklerimizi ön planda tutup, sorumluluk alarak yaşamak gerekir.

çoğumuz hayatı yaşamıyoruz, hep bir olayın bekçisiyiz. Okulun bitmesini bekliyoruz okul bitince hayat başlayacak!, askere gidip geleyim asıl hayat o zaman başlayacak, bir evleneyim hayatım başlayacak ... hayat başlayalı çok oldu, bir şeyin olmasını, bitmesini beklememek gerekiyor, bu mentaliteyle, hayatı başlatamadan yolu yarılıyoruz. Hayatın alacaklısı olmak yerine, vaktimiz varken almaya bakmalıyız.

tembellik

alaskan crab
Tembel insan, kolunu dahi kaldırmaya gerek kalmayacak şekilde işlerini düzene sokan, aylaklık yapabilmek adına, gerekirse aylarca köpek gibi çalışabilen insandır. Gerçek tembellik budur. Günümüzde hayatımızı kolaylaştıran ne kadar şey varsa hepsini tembel insanlara borçluyuz. Genelde tembellik, Oblomovlukla karıştırılıyor, ikisi aynı manaya geliyor olsaydı, ayrı bir şekilde oblomov kavramı çıkmazdı. her gün gidip bir yerden su getirmesi gereken tembel bir insan, bunu yapmanın daha kolay ve eforsuz yollarını ararken, çalışkan insan ise, gider gider gelir, bir gün bile gocunmaz. Sorumluluk alan bir tembel olun, gerisini halledersiniz.

Russell'ın aylaklığa övgü kitabında da dediği gibi, çalışmak çok abartılmış bir erdemdir, çalışmanın bizzat kendisi, iyi olarak nitelendirilemez, hedeflediği şeyle anlam bulur ki bu da değişkenlik gösterir.
1
ragazzo solo ragazza sola ragazzo solo ragazza sola
Kimselere anlatamıyorsun tembelliğin erdemini.

şu an hissedilen duygu

alaskan crab
sözlüğe girememek bir nebze okey de, girip, yazılan entrynin kabul edilmemesi işkence resmen. Tembellik başlığına yazamadım bir türlü ahhhhhh! yazılarımın topluca durabileceği bir yer istiyorum koca internette, bu gidişle kendi sitemi açmam gerekecek galiba.
15
succulent succulent
Biz seni okumayı seviyoruz ama dün bende sana anlatacağım olayı yazdım gönderemedim 😭😭
alaskan crab alaskan crab
HAYIIIRRRRRR daa da kötü hissediyorum şu an bazı şeyleri bilmemek cidden daha iyi, cahillik mutluluktur diye boşa demiyorlar ssjsss
Ephemeraltime Ephemeraltime
Ben de yazamıyorum simdi
Ephemeraltime Ephemeraltime
Bak işte şimdi bunu paylaştı...
succulent succulent
Eve gidince yeniden yazıcam alaskan
succulent succulent
Şu an en son geçirdiğim öfkenin krizini atlatmış değilim
alaskan crab alaskan crab
sorun yok ya ben sabırlı biriyim, kendini zorlama, tekrar yazmak istediğin bir zamanda da olur yani, öfkeliysen ben uzayayım yavaşça sjsjsd
succulent succulent
Az önce panik atak tarzı bir şey geçirdim şu sn ellerim hala sinirden titriyor
alaskan crab alaskan crab
@succulent geçmiş olsun, başkasının tetiklediği bir şey galiba, yine ne yapıldı kim bilir insanlardan uzak da olmuyor onlarla da olmuyor gerçekten
succulent succulent
Valla bundan sonra kardeşim de olsa hiç kimseyle bir yere gitmemeye karar verdim. Sabrettim sabrettim. Az önce patladım en sonunda.
alaskan crab alaskan crab
@succulent yanlışı genelde sabrederek yapıyoruz, o kadar birikmeden dile getirmek, belki büyük patlamaların önüne geçebilir ama olan olmuş, olayı da bilmiyorum, geçer elbet.
succulent succulent
Eve ölmeden varırsak geçecek inş
Ephemeraltime Ephemeraltime
Ahhh çiçeğim seni o kadar çok iyi anlıyorum ki...
succulent succulent
Canım benim şu an ölümle yaşam arasında bir noktadayım. Hayatımda hiç bu kadar kaza atlattığım bir yolculuk yaşamadım. Allah'a emanet gidiyoruz. Eğer ölmeden eve varırsak yazacağım şarjım bitmek üzere
Ephemeraltime Ephemeraltime
Allah'a emanet ol 🤍

eleştirmek için eleştirmek

alaskan crab
Ben çok iyi eleştiri aldığımı düşünen biriydim, bugün sporda, sırt çalışırken kullandığımız strap denilen bir bez parçası var, tutuş gücünü arttırdığı için daha fazla ağırlık kaldırmaya olanak tanıyor. Onu sağ tarafta kolayca taktım, solu takarken, nedense sağ tarafı çektiğim için, tutma kolu havaya kalkıyor ve çok daha zor şekilde ayarlıyormuşum farkında değilim. 5 saniye falan farkediyor ama sonuçta salakça görünüyormuş. Neyse arkadaş söyledi bana öyle yapma diye, ben de nedense bir anda savunma pozisyonuna geçtim, yok öyle değil bilmem ne, sonradan hak verdim ama bazı eleştiriler işe yarar oluyor, ben normalde eleştiri alabildiğimi düşünüyordum ancak o an alamadım. Efor sarfetmenin de yükü etkili olabilir tabi ama eleştirilerin kimden ve ne şekilde geldiğine bakarak değerlendirmek gerekiyor.

Genele yapılan eleştiriler, örneğin spor yapan erkeklerde beyin olmuyor söylemi, böyle bir şey bir ortamda denildiğinde bu genel bir eleştiridir, eğer sen de spor yapan ve erkek olan kategorisine giriyorsan, kişisel olarak algılayıp, tüm spor yapan erkeklerin beyinlerinin olduğu söylemi için savaşmayı tercih edebilirsin ancak burada yapılacak en akıllıca tutum, ben onlardan biri değilim diyip, hiç üstüne alınmamaktır. Öteki türlü çok zaman kaybı oluyor.

Direkt olarak size yapılan, bireysel eleştiriler. Burada da sizin kötülüğünüzü düşünmediğine kanaat getirdiğiniz birisi, bunu söylüyorsa, anlamaya çalışmak önemli oluyor, çünkü hayata bazen öyle farklı perspektiflerle bakıyoruz ki, en bariz olan şeyi dahi, kendi bakış açımızla göremiyoruz. Böyle olduğunda yapılması gereken şey, kimden geldiği ve nasıl geldiği filtresinden geçtikten sonra ele alınması gerektiğidir.

Eleştirmek için eleştirenler. Eleştirmek, hali hazırda olan şeyin aksaklıklarını gördüğünüz ve sadece mızmızlanma içeren söylemler ise, evet en kolay ve en yaygın bulunan biçimini yapan insanlar bunlardır. Çünkü bir çözüm sunmayı gerektirmez, çözüm sunmak zeka gerektirir, mızmızlanmayı bol bol içerir ki bu tarz insanlar sorumluluk almayı asla istemezler, sorumluluğu alan kişileri ağlayarak eleştirmek tek yapabildikleri şeydir. Toplatıyı cuma gününe ayarlarsın, mızmız ekibi, cuma olur mu, herkes yorgun diye bir ton şey ortaya atar ama bilmez ki, pazartesinden perşembeye kadar olmamasının gerekçelerine hakimsindir. Cumartesi pazar tatilden yer, gerek yoktur ama asla beğendiremezsin. Çözüm istersin, onu da yapamazlar. Kısaca bu tarz eleştirilerin normal olduğunu, en az beyin gerektiren yapıda olmasından dolayı, en yaygın şekilde bulunduğunu anlayıp, insanlara kızmak yerine, bir doğa olayı gibi görüp, aa bugün de hava yağmurlu demek gibi, bugün de mızmız eleştirmenler şakıyor demek gerekir, pek takılmamak lazımdır.

yazım hataları

alaskan crab
Yapmamaya uğraşmanın evla olduğu yanlışlardır. yayımlanacak yazılar genelde önce hızlı bir şekilde, söylenmek istenene odaklanılarak kaleme alınır sonrasında ise redaksiyon edilerek düzenlenir. Tabi sözlük gibi ortamlarda ben sadece ilkini yapıyorum, bariz hatalar yapmamaya dikkat etsem de, hata yapınca da, aman aman olmuyorum açıkcası.

Bazıları bunu turnusol olarak kullanabiliyor, aslında haksız da sayılmazlar, en bilinen şeyleri dahi gözetmeden yazım yanlışı yapan birisinin çok büyük bir ihtimalle yazıları da okunmaya değer olmuyor ama burada dikkat edilmesi gereken şey, yazım hatalarındaki istikrar, paragraf içinde bir yerde "direkt" yerine direk yazmış ancak sonradan tekrar yazması gerektiğinde "direkt" yazmışsa, bir ışık olabilir sadece dikkat etmiyordur.

kime çattığını bilmemek

alaskan crab
araştırma görevlisi olduğum zamanlarda, normalde derse girme yetkimiz olmuyor ama derslerin çoğuna girmemiz için bizi gönderiyorlardı. Çok genç de gösterince, öğrenci sanılıp tınlanmadığım durumlar oldu, egolu biri olmadığım için haşlamadım kimseyi, sonradan öğrenip utançla özür dilemeye falan gelmişlerdi. Liseden de bir arkadaşım savcı olmuş, geçenlerde konuşma imkanı bulduk, savcılık nasıl bir şey seni tanımadan durduran polise falan artislik yapıyor musun dedim, onu yapanlardan nefret ediyorum, istedem alası yapılır da, aşırı derecede vatandaş sanılıp kötü davranılmadığı sürece pek karışmıyorum, falan yapıyor. Lisede de iyi çocuktu, keşke her savcı öyle olsa da adalet biraz düzelse ülkede.
17
siyah anka siyah anka
hiç sene atlamadan doktora yapıp bir de araştırma görevlisi mi oldun? helal olsun. hangi alandaydı özel değilse?
alaskan crab alaskan crab
sistematik felsefe ve mantık anabilim dalı
siyah anka siyah anka
he şimdi anlaşıldı o yazdıkların :D bırakman kötü olmuş ama yapacak bir şey yok sanırım.
alaskan crab alaskan crab
aşırı derecede torpil, iğrençlik dönüyor şu an üniversite kadrolarında, dayanamadım bıraktım, cidden çekilecek çile değil. Meslektaşlarınla felsefe konuşunca iş konuşuyor bu diye dışlanıyorsun, öyle saçma şeyler yaşadım, neyse hatırlamak istemiyorum sjsjsd
siyah anka siyah anka
hani üniversitede başka ne konuşcaktınız? gerçekten bende öyle tiplerden nefret ediyorum. yazılımdasın galiba şu an. yine iyi yırtmışsın :)
alaskan crab alaskan crab
baktım olmayacak, benim yaptığım yazılara en ufak katkı sağlamadan adını yazdıran proflara, makale basmaktansa, başka şeylere yönelip, iş kesinleşince ayrıldım.
siyah anka siyah anka
ohaa öyle şeylerde mi varmış? onu bilmiyordum bak. iyi yapmışsın da yurt dışına da çıkabilirdin. hem daha iyi olurdu.
alaskan crab alaskan crab
kanada da bir üniversiteyle ortak hocalık antlaşması olan biri vardı, seni de ekleyelim demişti de, o zamanlar zaten yalnızlık ve hiçlikle boğuşuyordum bir de gurbet el ve soğuk kültür yok ederdi beni, cesaret edemedim açıkcası.
siyah anka siyah anka
belki de daha iyi olurdu. neyse artık hangi alandaysan onda bakarsın gerekirse gitmeye.
alaskan crab alaskan crab
hayat ne gösterir bilemiyorum tabi ama işlerim gereği bir 5 sene içerisinde gitmem gerekecek gibi duruyor.
siyah anka siyah anka
umarım iyi olur senin için. benim de 5 sene içinde gitme planım var. her şey yolunda giderse tabi.
alaskan crab alaskan crab
nereye gidilirse gidilsin, o sandığımız huzur gelmeyecek onu içten içe biliyorum o yüzden pek heyecanlı değilim o işler için ama belki sende farklı olur.
siyah anka siyah anka
huzur gelecek bir şey değil zaten :) onu bizim bulmamız gerekiyor. hee olur mu bilmem. benimkinin gelmesinin tek yolu var. onda da ben yokum zaten.
alaskan crab alaskan crab
ahahaaa, umarım olur, kafaya koymak ve üzerine düşünmek yolun yarısı zaten, sende de bu var, kalanı oturur zamanla diye düşünüyorum.
siyah anka siyah anka
sanmıyorum ama bakalım daha yazılımı bitiremedik üstelik temeli :D
alaskan crab alaskan crab
yazılım hiç bitmiyor ya, hep eksik hissediyorsun, öyle ki işe girebilsen dahi, sanki tam olmamışsın ve seni işe alanları kandırmışsın hissi yaşıyorsun. yabancıların impostor syndrome dediği olay.
siyah anka siyah anka
işe gireyim de sıkıntı değil o. sonuçta sürekli gelişen bir alan. şirket ne yapıyorsa onu öğrenmen bile iki sene en az kovmazlarsa ya da maaşta anlaşırsan tabi.

takibe takip yapmak

alaskan crab
Bunların bir de özelden mesaj atanları var, seni takip ettim demin tarzı bir şey yazarlar, sıra sende anlamına gelen. Takip böyle bir şey değil kardo, isteyen eder, sen böyle dilenerek yaptığın takipçilerin hiçbir anlamı yok. Profiline giren kişi 50 takipçini görünce belki bir şey sanabilir ama onu bir şey sananda aşağı yukarı senle aynı zihniyette olduğu için, bu bizim istemediğimiz bir şey. Kısaca etmiyorum takip kusura bakma.
22
siyah anka siyah anka
bazıları da nickaltı ister kendi yazdığı için ya da kendini değerli hissetmek için.
succulent succulent
Siz neler yaşıyorsunuz böyle ya
succulent succulent
Hiç bana böyle talepler gelmedi
siyah anka siyah anka
succulent ikimizi mi kastettin siz derken ona göre cevap vereyim.
succulent succulent
İkinizi de kastettim arkadaşım
alaskan crab alaskan crab
@siyah anka kesinlikle, ben mesela hoşgeldin nickaltısı kadar sevmediğim bir şey yok ama mecburen yapılıyor, nickaltı gerçekten de o kişiyle ilgili bir izlenimin olduğunda girilmesi gereken bir şey olarak görüyorum, yoksa daha seni tanımadan girilen, hoş biri, iyiye benziyor tarzı yorumların hiçbir anlamı yok bence.

@succulent bilmiyorum çekiyoruz galiba biz :)
siyah anka siyah anka
ben zamanında çok konuştum insanlarla ve bazıları takibe takip için de olsa nickaltı için de olsa stekte bulundu maalesef. sırf bu yüzden bile arkadaşlıklarım bitti diyebilirim. bir de ısrar edenleri de var maalesef. hepsini geri savuşturdum tabi ayrı ayrı. ekşide nasıl takıldın bilmiyorum ama maalesef mal çok ve özellikle pandemiyle daha çok arttı.
succulent succulent
@alaskan crab o konuda sana katılıyorum. Nick altı o amaçla girilir bu karşılama komitesine bir son vermemiz lazım sanırım.
succulent succulent
@siyah Anka ekşide hiç böyle bir taleple karşılaşmadım gerçekten. Çok da güzel arkadaşlarım oldu. Hala da devam ediyor.
siyah anka siyah anka
alaskan kesinlikle öyle. açıkçası benim nickaltımda sırf girmiş olmak için girilmesi beni mutlu eden bir şey değil. hani entrylerime bakarak bir izlenim oluşturursun öyle girersin bu kadar. daha beterini söyleyeyim. nickaltıma girilen entrylerin hepsini beğenirim ama beni gerçekten tanıyarak yazanları favlarım. buna bile laf denmişti neden favlamadın diye.
siyah anka siyah anka
succulent olabilir belki sana iyileri denk gelmiştir. benimki de tek tük zaten.
succulent succulent
Bir gün samimiyetimiz artarsa orda yaşadığım bir olayı anlatayım ağzın açık kalır
siyah anka siyah anka
hiçbir şey ağzımı açık bırakmaz merak etme :) bende çok kötü şeyler yaşadım. neyseki yazar hesabımı yok ettim. çaylak olarak devam ediyorum onu da kapatıcam sanırım.
succulent succulent
Benim hiçbir hesabım yok artık orda
alaskan crab alaskan crab
Benim ağzımı açık bırakabilir, çünkü erkek ve kadın bambaşka sosyal medya deneyimi yaşıyor, cidden tuhaf.
succulent succulent
Sana bir gün anlatayım alaskan crab
siyah anka siyah anka
succulent kurtulmana sevindim.

senin var mı alaskan yaşadığın ilginç bir şey. sanırım çok şey yaşadığımdan hiçbiri şaşırtmaz beni.
alaskan crab alaskan crab
@siyah anka, kadın sanıldığım olaylar oldu sdsjdsad küfür etmeden imla kurallarına biraz uyarak yazınca olabiliyor bir şeyler ama öyle ilginç bir olay pek yaşamadım

@succulent dinlemek isterim valla
succulent succulent
Uygun bir zaman mesaj kutuna yollayacağım
siyah anka siyah anka
alaskan sen hiçbir şey yaşamamışsın ki hahahha :) evet maalesef düzgün konuşan insanları kadın sanıyorlar. sanırsın erkekler konuşamaz. hayvanlığı erkek sanan çok.
alaskan crab alaskan crab
@succulent tamamdır :)

@siyah anka yaşamadık valla, zamanında eski sevgilinin insta kutusuna bakmak gibi bir hata yaptım onun izniyle tabi, o günden beri psikolojim bozuk baya
siyah anka siyah anka
alaskan açıkçası yorum yapamam o kısma ama azıcık kadın olduğunu belli etsen sivriler üşüşüyor başına maalesef. çok gördüm ekşide bunu. belli etmeye de gerek yok bak ima edenin başına yağıyorlar. sırf bu yüzden test bile yapmıştım zamanında.
1 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol