sözlüğün bel kemiği yazarımız yokluğu büyük kan kaybına sebep olacaktır iyi ki var.
Teşekkür ederim ❤️
yarasalar kör değildir. yarasa türlerinin yaklaşık yüzde 70'i hareket etmek için ekolokasyon kullansa da bütün yarasa türlerinin gözleri ve görme yetisi vardır.
erkek adam doğum gününde birilerinin sürpriz yapmasını ister, yapılınca da çocuk muyuz diye söylenir.
ayy ne ara çıktı bunlar
aslında dizinin başından sonuna kadar haluğun yontulmasına tanık oluruz özellikle geçtiğimiz 5 sene içinde çekilen bölümlerinde haluğun selamiden farkı yoktur.
emre aydının bir şarkısında geçiyordu.
"bin bıçak var sırtımda, biniyle de adaşsın"
"bin bıçak var sırtımda, biniyle de adaşsın"
mantıksal olanın ilk aşaması yargıdır, özü ise en en iyi mantıkçıların saptamasına göre inanca dayanır.
nietzsche- insanca pek insanca
nietzsche- insanca pek insanca
eleştirdiği, yadırgadığı şeyleri kendine gelince gayet normalmiş gibi davranmak. toplum baskısı nedeniyle düşüncelerini açıkça söyleyememek, söylememek, ataerkil düşünce yapısından çıkamamak.
insanların birbirlerinde illa bir kazık potansiyeli görmesi, kimse kimseye karşılıksız iyilik yapmaz düşüncesi.
haksızlıklara karşı ses çıkarmanın ayıp olarak sayılması, ve asla sorgulamamak. ve daha niceleri...
insanların birbirlerinde illa bir kazık potansiyeli görmesi, kimse kimseye karşılıksız iyilik yapmaz düşüncesi.
haksızlıklara karşı ses çıkarmanın ayıp olarak sayılması, ve asla sorgulamamak. ve daha niceleri...
camusu çok iyi tanıdığımdan benim oyum mischieften yana ayrıca pastanın farklı dillerdeki karşılığını biliyor.
hadi bi camus vs si yapın da okuyalım edwird başlığıyla vardı sanırım bi tane
Benim bu ikinci. Adıma bir sürü başlık açılıyor kafa yemelik tavsiye etmem
diğerinden haberim yok hemen okumaya gidiyorum
:) kedimin bile başlığı var o derece
sözlüğün kraliçesi olunca böyle mi oluyordu?
Yok o ben değilim
🤐🤐🤐
:)) bunun bir geyiği var da
Ben yaptım hadi oku şimdi
teşekkür ediyorum efendim
Rica ederim, başarılar camus
succulent diyorum ben:)
:)
bugün sizlere çoğunuzun bildiği, bilmese bile duyduğu bir şarkının hüzünlü hikayesini anlatacağım keyifli okumalar. şarkıyı şöyle bırakayım.
https://youtu.be/Q2FvEb59lQY?feature=shared
Herr Mannelig döneminin en yakışıklı ve en cesur şövalyelerindendir. Genç kızların gözdesidir. Bunun yanında dinine düşkün bir Hristiyan'dır. İlk önceliği savaş ve vatandır. Onun için aşk sonradan gelir.
Bir gün trol kızı, bu genç şövalyeyi görür ve Bay Mannelig'e aşık olur. Uzun süreli bir sessizlikten sonra hislerini anlatmak ister. Herr Mannelig'i o kadar çok seviyordur ki onun için tüm sahip olduklarından vazgeçebilirdi. Sonunda genç şövalyenin karşısına çıkar ve ona evlenme teklifi eder.
“Herr Mannelig, Herr Mannelig benimle evlenir misin?”
Herr Mannelig bu teklifi kabul ederse trol insana dönüşecektir.
Genç şövalye, trol kızını üzmemek ve onu reddettiğini anlaması için susmayı tercih eder. Trol kızı tekrarlar:
“Herr Mannelig, Herr Mannelig benimle evlenir misin?”
Yeniden cevap alamayan trol kızı bu sefer ona verebileceği mükemmel hayattan bahseder. Dişi dağ trolü, Herr Mannelig'in evlenmeyi kabul etmesi karşılığında ona çeşitli hediyeler vermek ister.
Nedir bu hediyeler?
Sırtına hiç eyer vurulmamış, gölgeli bahçede otlayan ve ağzında hiçbir şey olmayan 12 at,
Yeni, yıpranmamış, iğne veya tahtayla hiç dikilmemiş, beyaz tığ işi en parlak gömlek,
Taşları en kırmızı bakırdan yapılmış, çarkları gümüşle doldurulmuş, Tillö ve Ternö arasında on iki değirmen,
Her savaşında zafer getirecek, beraber savaşacakları on beş altın halka ile çınlayan bir kılıç.
Herr Mannelig trolün yüzüne bakarak onu Hristiyan bir kadın olmadığı için reddeder ve şöyle dedikten sonra arkasına bakmadan atını sürüp gider:
“Eğer Hristiyan bir kadın olsaydın,
Hediyelerini memnuniyetle kabul ederdim.
Ama biliyorum ki sen en kötü dağ trolüsün,
Necken'le* şeytanın tohumusun.”
*Necken: İnsanları kandırarak bataklıklara çeken kötü ruh demektir.
Dağ trolü göz yaşlarına hâkim olamaz, acıdan ve hüzünden, titreyerek ve inleyerek koşarak kaçar. Şu sözler dökülür ağzından:
“Yakışıklı bir genç adama sahiptim ve o bana azap verdi.”
Mağarasına kaçan trol yaşadığı üzüntüyle öyle acı bir çığlık koparır ki bütün dağlar sarsılır ve ağaçlardaki bütün kuşlar uçar. Hatta acısına üzülen bazı kuşlar trolün yanına gider ve onunla birlikte ağlarlar, gözyaşını kimse dindiremez. Acımasız şövalye, köyüne döner ve bir süre sonra evlenir. Dağ trolü ise bu acı ile bir ömür geçirir.
https://youtu.be/Q2FvEb59lQY?feature=shared
Herr Mannelig döneminin en yakışıklı ve en cesur şövalyelerindendir. Genç kızların gözdesidir. Bunun yanında dinine düşkün bir Hristiyan'dır. İlk önceliği savaş ve vatandır. Onun için aşk sonradan gelir.
Bir gün trol kızı, bu genç şövalyeyi görür ve Bay Mannelig'e aşık olur. Uzun süreli bir sessizlikten sonra hislerini anlatmak ister. Herr Mannelig'i o kadar çok seviyordur ki onun için tüm sahip olduklarından vazgeçebilirdi. Sonunda genç şövalyenin karşısına çıkar ve ona evlenme teklifi eder.
“Herr Mannelig, Herr Mannelig benimle evlenir misin?”
Herr Mannelig bu teklifi kabul ederse trol insana dönüşecektir.
Genç şövalye, trol kızını üzmemek ve onu reddettiğini anlaması için susmayı tercih eder. Trol kızı tekrarlar:
“Herr Mannelig, Herr Mannelig benimle evlenir misin?”
Yeniden cevap alamayan trol kızı bu sefer ona verebileceği mükemmel hayattan bahseder. Dişi dağ trolü, Herr Mannelig'in evlenmeyi kabul etmesi karşılığında ona çeşitli hediyeler vermek ister.
Nedir bu hediyeler?
Sırtına hiç eyer vurulmamış, gölgeli bahçede otlayan ve ağzında hiçbir şey olmayan 12 at,
Yeni, yıpranmamış, iğne veya tahtayla hiç dikilmemiş, beyaz tığ işi en parlak gömlek,
Taşları en kırmızı bakırdan yapılmış, çarkları gümüşle doldurulmuş, Tillö ve Ternö arasında on iki değirmen,
Her savaşında zafer getirecek, beraber savaşacakları on beş altın halka ile çınlayan bir kılıç.
Herr Mannelig trolün yüzüne bakarak onu Hristiyan bir kadın olmadığı için reddeder ve şöyle dedikten sonra arkasına bakmadan atını sürüp gider:
“Eğer Hristiyan bir kadın olsaydın,
Hediyelerini memnuniyetle kabul ederdim.
Ama biliyorum ki sen en kötü dağ trolüsün,
Necken'le* şeytanın tohumusun.”
*Necken: İnsanları kandırarak bataklıklara çeken kötü ruh demektir.
Dağ trolü göz yaşlarına hâkim olamaz, acıdan ve hüzünden, titreyerek ve inleyerek koşarak kaçar. Şu sözler dökülür ağzından:
“Yakışıklı bir genç adama sahiptim ve o bana azap verdi.”
Mağarasına kaçan trol yaşadığı üzüntüyle öyle acı bir çığlık koparır ki bütün dağlar sarsılır ve ağaçlardaki bütün kuşlar uçar. Hatta acısına üzülen bazı kuşlar trolün yanına gider ve onunla birlikte ağlarlar, gözyaşını kimse dindiremez. Acımasız şövalye, köyüne döner ve bir süre sonra evlenir. Dağ trolü ise bu acı ile bir ömür geçirir.
şövalye olmuşum beyaz atım nerde? sahi şövalye demişken çok güzel bir hikaye anlatacağım hemen başlığı açıyorum.
çirkin, olumsuz olan her şey erkek uzuvlarına benzetilir.
soğan doğrarken sakız çiğnerseniz ağlamazsınız.
bozuk parayı ne kadar yüksekten düşürmüş olursanız olun, ulaşabileceği son hız 50-80 km'dir. ki bu öldürecek kadar hızlı değildir ama acıtır.
eğer ki bir grupta 366 kişi varsa, o grupta iki kişinin aynı doğum gününe sahip olma olasılığı % 100 olacaktır.
peki ya daha küçük gruplarda? mesela 60 kişilik bir grupta iki kişinin aynı doğum gününe sahip olma olasılığı nedir?
matematiksel hesaplar göstermektedir ki, sadece 57 kişiden oluşan bir grupta bile 2 kişinin aynı doğum gününe sahip olma olasılığı % 99'dur! 23 kişilik bir grupta bile bu % 50 dolaylarındadır.
peki ya daha küçük gruplarda? mesela 60 kişilik bir grupta iki kişinin aynı doğum gününe sahip olma olasılığı nedir?
matematiksel hesaplar göstermektedir ki, sadece 57 kişiden oluşan bir grupta bile 2 kişinin aynı doğum gününe sahip olma olasılığı % 99'dur! 23 kişilik bir grupta bile bu % 50 dolaylarındadır.
yeni bilgi geldi;
esasında buradaki pasta çincedeki pastadır yani kral ekmek yoksa 義大利麵 yesinler demiştir işin özünde.
esasında buradaki pasta çincedeki pastadır yani kral ekmek yoksa 義大利麵 yesinler demiştir işin özünde.
güncelleme:
esasında buradaki pasta ispanyolcadaki pastadır yani yapıştır. yani kral ekmek yoksa yapıştırıcı yesinler demiştir işin özünde.
esasında buradaki pasta ispanyolcadaki pastadır yani yapıştır. yani kral ekmek yoksa yapıştırıcı yesinler demiştir işin özünde.
AHahaadawe
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?