Bir gün birisi yanına oturup, ölmekte olduğunu söyleyince ne hissedeceğini düşündün mü? O ağırlığı? Saat artık sizin için tik taklamaya başlamıştır. Birkaç saniye içinde korkuyla karışık bir şaşkınlık içinde bulursun kendini .. Artık her şeye başka bakıyorsundur. Her şey başka kokuyordur. Artık her şeyin lezzetinin farkındasındır. Bir bardak suyun, ya da parkta bir minik yürüyüşün tadını almaya başlarsın, ilk defa . İnsanların çoğu saatin kendileri için ne zaman duracağını bilme lüksüne sahip değiller. Ve çelişki de buradadır. Bunlar kendi hayatlarının değerinin farkında olmazlar. Suyu içmeye devam ederler, ama o bir bardak suyun ne kadar lezzetli olduğuna dikkat bile etmezler. Ölümün bilinmesi... her şeyi değiştirir. Şimdi sana öleceğin günü ve zamanı kesinlikle söylersem hayatındaki her şey darmadağın olur.
(Jigsaw)
dokuz koyu atese verip gecmis olsuna giden kadin
1. nesil Yazar - Acemi - Yazar
- toplam entry 2
- takipçi 2
- puan 420
Aldığım ürünün ayarları bozuk çıktı. Randımanlı kullanamıyorum. İadesini talep edeceğim.
İ ching'i yani nam-ı diğer "değişimler kitabı"nı 1490 liraya satmaya kalkışmaktır...
Çok garip bir dönemde yaşıyoruz. Garibim niçe, şimdiki kullanımıyla da çok alakalı olmayarak "tanrı öldü, onu biz öldürdük" diyo ya filmde havalı havalı. Cidden bi noktada/ bi bağlamda öldürdük. Yerine de doğru dürüst bi bok bulamadık koyacak.
Tanrının yerine koyduklarımız:
-sığ spritüellik
-sığ kişisel gelişim
-sığ estetik algısı
-sığ entelektüelite
-sığ elitizm
Neticede fanatizm aslında yani. Garip garip konularda bize hızlıca dopamin salgılatacak fanatizmler.
Birileri de bunu mükemmel kullanıyor. Zaten fanatiği olunan her şeyi kullanacak birileri her zaman çıkmıştır. Acımıyorum da artık... Yoga kampından çıkıp ukala ukala detoks suyu tarifi veren doğal ve sağlıklı yaşam fetişistlerinden, karmik yaraları sarma atölyesi falan tarzı sikindirik bi şeyden çıkıp ahlak öğreten bağnazlardan, 5 kez otostop çekti diye "hayat yolda ağbii 5 günde 9278747374 km yol yaptım ve gerçekten yaşadığımı hissettim" diyip otostopta şoförle muhabbet etmek yerine osura osura uyuyan hobolardan, "her şey boş, hayat çok boş, yaşamak için neden göremiyorum" diye kafa siken ama bi türlü de ölemeyen nihilistlerden ikrah ettim artık. Çokça karşılaştığımı da anlamışsınızdır...
Neyi avaz avaz bağırıyosa bu salaklar, onu o kadar yüzeyde yaşıyo ya. Derinleşemedikçe konuşuyorlar... Gerçekten ağızlarına yemek kaşığı ile bi tane vurmak istiyorum... Bazen suratları kayboluyor dev bir kıpırdayan ağıza dönüşüyorlar...
Astroloji eğitimleri, abidik gubidik aydınlanma kampları, çakra dengeleme seminerleri ve 1490 liraya satılan i ching bu yöntemlere örnek verilebilir evet...
Yemin ederim alış veriş bağımlısı olup 760 tane ayakkabı biriktiren insana şu kendini aydın sanan dallamalardan daha çok saygı duyuyorum... Tüketimin bu türlüsü de anasının şeyi artık yani...
Çok garip bir dönemde yaşıyoruz. Garibim niçe, şimdiki kullanımıyla da çok alakalı olmayarak "tanrı öldü, onu biz öldürdük" diyo ya filmde havalı havalı. Cidden bi noktada/ bi bağlamda öldürdük. Yerine de doğru dürüst bi bok bulamadık koyacak.
Tanrının yerine koyduklarımız:
-sığ spritüellik
-sığ kişisel gelişim
-sığ estetik algısı
-sığ entelektüelite
-sığ elitizm
Neticede fanatizm aslında yani. Garip garip konularda bize hızlıca dopamin salgılatacak fanatizmler.
Birileri de bunu mükemmel kullanıyor. Zaten fanatiği olunan her şeyi kullanacak birileri her zaman çıkmıştır. Acımıyorum da artık... Yoga kampından çıkıp ukala ukala detoks suyu tarifi veren doğal ve sağlıklı yaşam fetişistlerinden, karmik yaraları sarma atölyesi falan tarzı sikindirik bi şeyden çıkıp ahlak öğreten bağnazlardan, 5 kez otostop çekti diye "hayat yolda ağbii 5 günde 9278747374 km yol yaptım ve gerçekten yaşadığımı hissettim" diyip otostopta şoförle muhabbet etmek yerine osura osura uyuyan hobolardan, "her şey boş, hayat çok boş, yaşamak için neden göremiyorum" diye kafa siken ama bi türlü de ölemeyen nihilistlerden ikrah ettim artık. Çokça karşılaştığımı da anlamışsınızdır...
Neyi avaz avaz bağırıyosa bu salaklar, onu o kadar yüzeyde yaşıyo ya. Derinleşemedikçe konuşuyorlar... Gerçekten ağızlarına yemek kaşığı ile bi tane vurmak istiyorum... Bazen suratları kayboluyor dev bir kıpırdayan ağıza dönüşüyorlar...
Astroloji eğitimleri, abidik gubidik aydınlanma kampları, çakra dengeleme seminerleri ve 1490 liraya satılan i ching bu yöntemlere örnek verilebilir evet...
Yemin ederim alış veriş bağımlısı olup 760 tane ayakkabı biriktiren insana şu kendini aydın sanan dallamalardan daha çok saygı duyuyorum... Tüketimin bu türlüsü de anasının şeyi artık yani...
bakım ürünlerine.
elime geçen parayı son kuruşuna kadar bunlara harcıyorum. pişman mıyım? asla. cildim ve saçım bebek gibi olsun başka bir şey istemem.
elime geçen parayı son kuruşuna kadar bunlara harcıyorum. pişman mıyım? asla. cildim ve saçım bebek gibi olsun başka bir şey istemem.
"Dün gece harikaydın". Hayır aklınıza gelen ilk şeyden dolayı değil (gerçi o konuda da gayet iyiyimdir). hafta sonu hobi olarak çıktığım sahne sonrasında gelen bir iltifattı.
hoş geldin. nickine bayıldımmm.
Teşekkür ederimmmm . Cok hos buldum.
1. kira
2. gıda
3. faturalar
4. etkinlikler
5. giyim
6. ulaşım
bunları topladığında yaklaşık 1000 dolar ediyor zaten. şu anda türkiye'de bekar bir insanın hayatta kalıp temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için minimum 1000 dolar para kazanıyor olması gerekiyor. İstanbul'da yaşamıyorsa tabii.
2. gıda
3. faturalar
4. etkinlikler
5. giyim
6. ulaşım
bunları topladığında yaklaşık 1000 dolar ediyor zaten. şu anda türkiye'de bekar bir insanın hayatta kalıp temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için minimum 1000 dolar para kazanıyor olması gerekiyor. İstanbul'da yaşamıyorsa tabii.
kredi
kredi
kredi
kredi
yakıt
kredi
kredi
kredi
yakıt
Body shaming gibi olmasın ama kendisi biraz şüşko. Evet “ü” ile. Görürseniz kulak arkasını kaşıyın please, şüşkoluktan arka patisi oraya yetişmiyor da.
Seni, bu karakteristik özellikleri kendi şahsına münhasır olan kedilerden bulabileceğimizi biliyorsun demi?
kanki benim yerim yurdum zaten belli, saklanmadık çok şükür-_-
O kadar belli etme kanki ortalık kötü
Roci ve kedileri 😍 Ama çok güzel bir şey bu. Postayla yolla bana kanki, kaşırım ben bunu. Emine'yi de paylaş bir ara. Özledik.
Elimi köpek ısırdığından beri köpeklere mesafeliyim ama keditolar ısırsa da sorun değil. -_-
Kanki beni de bi kere köpek ısırdı ama nerden ısırdığını söyleyemeyeceğim. Ama hala çok seviyorum ve köpek besliyorum
Ben de seviyorum köpekleri ama artık hemen saldırıp mıncıklayamıyorum. Biraz daha yavaş yavaş yanaşmaca.
Köpek ısırığıda hiçbir şeye benzemiyor he. Kaç gün oturamamıştım
Elimin içi 20 gün acısı kanki. Etleri deliyor pislerin dişleri.
Valla çok sağlam ısırıyorlar
İnternet harcamaları server faturası gelmiş bile :d
Birde sigara var bırakacağız elbet bir gün.
Birde sigara var bırakacağız elbet bir gün.
Servera ne ödüyorsun hocam.
(bkz: orospu çocukluğu)
Toprakları için doğru insanları için yanlış olan önerme.
woman in the dunes ismi ile de bilinen japon sinemasının efsane yönetmenlerinden hiroshi teshigahara'nın karanlık ve kasvetli bir filmi. kobo abe'nin kitabından uyarlanan ve abe'nin gerim gerim geren hikayesini beyaz perdeye ustaca yansıtan teshigahara ustalığını konuşturmuştur. filmin başrollerini eiji okada ve kyoko kishida oynar hatta oynamaz yaşarlar kyoko kishida'nın bu filmden sonra psikolojik destek aldığı bilinmektedir.
filmin konusuna gelecek olursak:
film, bir entomolojist olan niki'nin böceklerini araştırmak adına bir bölgeye gitmesiyle başlar. niki elinde tuttuğu asasını aradığı böcek türlerinden birini bulmak umuduyla kuma saplar. çok geçmeden kum renginde bir böceğe denk gelir. birçok denemenin ardından böceği yakalamıştır. böceği küçük cam tüpe atar. aslında bu kısmın filmin ana hikayesinin başlangıcı olduğunu çok sonradan anlarız. yakalayamadığı böceklerden ötürü zamanın nasıl geçtiğini anlayamayan niki son otobüsü kaçırdığını fark eder. ona kalacak yer bulma konusunda yardım etmek isteyen bir adamın yardımıyla ıssız ve harabe bir eve yerleşir. ev bir çukurun ortasında yapayalnızdır. kumların ortasında, çürümüş olan eve inmek bir merdiven ile olmaktadır. evde film boyunca adını hiç duymayacağımız bir kadın ona ev sahipliği yapar. evin içerisine rüzgarlarla beraber sürekli kum dolmaktadır. niki yemeğe oturduğunda su içtiğinde hatta tuvalete gittiğinde dahi tepesinde sabitlenmiş bir şemsiye kuma bulanmasın diye onunla beraberdir. yüzlerine örtündükleri siyah kumaş ise gece uyudukları sırada ağızlarına kum girmesin diye olmazsa olmazlardandır. kumlu ve rüzgarlı geçen ilginç bir gecenin ardından niki yaşadıklarını anlamlandıracak ve anlayacaktır . niki hiç bilmediği bir yerde hiç tanımadığı insanlar tarafından alıkonulmakta ve kurtuluşu aramaya başlamaktadır.çığlıklarla yardım isteyen niki zamanla işin hiç düşündüğü gibi basit bir şey olmadığını çözmeye başlar.çünkü tek o değildir alıkonulan. kadına sorduğu hiçbir sorudan ne bir cevap ne de kadının desteğini alamaz.
kadının yemek masasında niki'ye söylediği kum her şeyi çürütür. sözü çok doğrudur. kum evleri eşyaları çürütürken aynı zamanda kadının umutlarını da çürütmüştür. kadının dünyası o çukurdaki virane ev ve kum küremek olmuştur. arada bir niki'nin oraya gelmesine sebep olan adamın ziyaretlerinde kadın değişik bir insan karşısına çıkar ama hepsi budur
1 ay 19 gün olur niki o çukura ister istemez alışmaya başlar. niki her başarısız kaçma deneyiminin ardından daha sakinleşmiştir. ama kadının kum küreme arzususunu bir türlü yenemez ve yukarıdaki adamın otoritesini aşamaz bir türlü . hep en başa döner. hep en başa döner. bu çaresizlik ve rutin hayat sırasında ,kadın ile erkek arasında cinsel çekimde olur. kadının bu cinsellikten beklentisi niki'yi yanlızlığına ve her şeyi olan evine ortak etmekken, niki'nin beklentisi kadını kendi tarafına çekip bu çukurdan çıkmaktır. bu çekimden faydalanmak isteyen köy sakinleri çukurun içerisinde duran ümitsiz niki ve her koşulu kabullenen kadının gözlerinin önünde birlikte olmalarının karşılığında dışarıya çıkmalarını izin verebileceklerini söylemişlerdir. tutsaklık hissinden bıkan ve özgürlüğüne kavuşmak için çıldıran niki aklına uymasada boyun eğmiş ve kadınıda ikna etmiştir.
kum her şeyi çürütür. aslında filmi özetleyen cümle budur. vicadanları bile.
filmin konusuna gelecek olursak:
film, bir entomolojist olan niki'nin böceklerini araştırmak adına bir bölgeye gitmesiyle başlar. niki elinde tuttuğu asasını aradığı böcek türlerinden birini bulmak umuduyla kuma saplar. çok geçmeden kum renginde bir böceğe denk gelir. birçok denemenin ardından böceği yakalamıştır. böceği küçük cam tüpe atar. aslında bu kısmın filmin ana hikayesinin başlangıcı olduğunu çok sonradan anlarız. yakalayamadığı böceklerden ötürü zamanın nasıl geçtiğini anlayamayan niki son otobüsü kaçırdığını fark eder. ona kalacak yer bulma konusunda yardım etmek isteyen bir adamın yardımıyla ıssız ve harabe bir eve yerleşir. ev bir çukurun ortasında yapayalnızdır. kumların ortasında, çürümüş olan eve inmek bir merdiven ile olmaktadır. evde film boyunca adını hiç duymayacağımız bir kadın ona ev sahipliği yapar. evin içerisine rüzgarlarla beraber sürekli kum dolmaktadır. niki yemeğe oturduğunda su içtiğinde hatta tuvalete gittiğinde dahi tepesinde sabitlenmiş bir şemsiye kuma bulanmasın diye onunla beraberdir. yüzlerine örtündükleri siyah kumaş ise gece uyudukları sırada ağızlarına kum girmesin diye olmazsa olmazlardandır. kumlu ve rüzgarlı geçen ilginç bir gecenin ardından niki yaşadıklarını anlamlandıracak ve anlayacaktır . niki hiç bilmediği bir yerde hiç tanımadığı insanlar tarafından alıkonulmakta ve kurtuluşu aramaya başlamaktadır.çığlıklarla yardım isteyen niki zamanla işin hiç düşündüğü gibi basit bir şey olmadığını çözmeye başlar.çünkü tek o değildir alıkonulan. kadına sorduğu hiçbir sorudan ne bir cevap ne de kadının desteğini alamaz.
kadının yemek masasında niki'ye söylediği kum her şeyi çürütür. sözü çok doğrudur. kum evleri eşyaları çürütürken aynı zamanda kadının umutlarını da çürütmüştür. kadının dünyası o çukurdaki virane ev ve kum küremek olmuştur. arada bir niki'nin oraya gelmesine sebep olan adamın ziyaretlerinde kadın değişik bir insan karşısına çıkar ama hepsi budur
1 ay 19 gün olur niki o çukura ister istemez alışmaya başlar. niki her başarısız kaçma deneyiminin ardından daha sakinleşmiştir. ama kadının kum küreme arzususunu bir türlü yenemez ve yukarıdaki adamın otoritesini aşamaz bir türlü . hep en başa döner. hep en başa döner. bu çaresizlik ve rutin hayat sırasında ,kadın ile erkek arasında cinsel çekimde olur. kadının bu cinsellikten beklentisi niki'yi yanlızlığına ve her şeyi olan evine ortak etmekken, niki'nin beklentisi kadını kendi tarafına çekip bu çukurdan çıkmaktır. bu çekimden faydalanmak isteyen köy sakinleri çukurun içerisinde duran ümitsiz niki ve her koşulu kabullenen kadının gözlerinin önünde birlikte olmalarının karşılığında dışarıya çıkmalarını izin verebileceklerini söylemişlerdir. tutsaklık hissinden bıkan ve özgürlüğüne kavuşmak için çıldıran niki aklına uymasada boyun eğmiş ve kadınıda ikna etmiştir.
kum her şeyi çürütür. aslında filmi özetleyen cümle budur. vicadanları bile.
Aramıza hoşgeldin.
Teşekkür ederim. Hosbuldum..
Bir düzine sınıfın yarısı kadarını oluşturan öğrenci grubudur. Bizim dönemimizde cetvelli, sopalı öğretmenler vardı sınıfın yarısı anlatılanı anlamaz tekrar sormaya çekinir parmak kaldıramazdı diğer yarısıda anlamış olurdu.
Çocuğun sportif faaliyetleri aylık gelirimin önemli bir kısmını götürüyor.Helali hoş olsun.Kızım inşallah hedeflerine ulaşıp Milli Tekvandocu olur ve Olimpiyatlarda bayrağımızı dalgalandırır.
👏👏👏
Hoşgeldin.
Cok hosbuldum. Teşekkür ederim
Oldukça yaratıcı bir nickname seçiminde bulunmuş yazar taneleri hoş geldiniz efendim ışık sizinle olsun.
Teşekkür ederim güzel dilek ve düşünceleriniz için. Hosbuldum
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?