confessions

edwird 2

1. nesil Çömez - 27. Seviye Efsanevi kahraman - Çömez -
Ferdi Toka

  1. toplam entry 1168
  2. takipçi 53
  3. puan 62635

gülbin tosun

edwird 2
gördüğüm en başarısız sunucu kendisiydi, gördüğüm an kanalı değiştirirdim. ittaparlığı sonunu getirmiş gibi duruyor, umarım hiçbir yerde kendisini tekrardan görmek zorunda kalmayız.

zaman geçiyor yaşamak istediğim hayata yetişemiyorum

edwird 2
"Kimileri 20 yaşında mezun olur, kimileri ise 30'unda; fakat asıl mesele ne kadar çabuk vardığın değil, yol boyunca ne kadar huzurlu adımlar attığındır. Yaşamın yolu düzdür, engebelidir, bazen de sarp kayalıklara açılır. Yolcunun biri hızla ilerlerken, diğeri manzaranın tadını çıkarmayı seçer. Kimi vadilerden coşkun akan nehirlerde yıkar yüzünü, kimi ise dağların zirvesinde, bulutlara komşu olur. Her biri, kendi yolunda, kendi zamanında yürür.

Çabuk koşmak mı, yoksa ağır adımlarla yürümek mi? Hangi hızla gittiğimizden öte, nereye gittiğimiz önemlidir. Zira bir fırtına kopsa da, güneş kaybolsa da yolunu kaybetmeyen kişi, yönünü kalbinin pusulasında bulandır. Ödül, bir zamanlar hızla geçen yıllar değil, bu yılların bize kattığı deneyimler ve huzurla dolu anılarla doludur.

Bir dere misali akar zaman; önüne çıkan her engeli aşar, her taşın üstünden geçer, kıyıları yıkar ve yoluna devam eder. Ancak zamanın peşinden sürüklenen değil, zamanla ahenk içinde dans eden kazanır asıl mutluluğu. Çünkü mutluluk, zirvelerde değil, yolculuğun kendisindedir. Yaşam, bir varış noktası değil, sonsuz bir keşif yoludur. Bu yolun sonunda, ne kadar hızlı gidildiği değil, her adımda ne kadar derin bir nefes alındığı önemlidir.

Yüzyıllar boyunca bilge insanlar, dağların zirvesinde sessizce oturup, yaşamın bu sırrını çözdüler. Onlar için mutluluk, bir anı kovalamaktan ziyade, her anı kucaklamaktı. Yolculuğun sonunda, yolcunun hatırlayacağı şey, hızla geçip giden anlar değil, her adımda hissettiği rüzgarın tatlı esintisi ve yol boyu duyduğu kuşların melodisidir.

Bu yüzden, ne zaman mezun olduğun, ne kadar hızlı yükseldiğin değil, yolculuğunda ne kadar huzur bulduğundur önemli olan. Herkesin yolu kendine özgüdür ve her yol, kendi içindeki gizli hazineyi barındırır. Önemli olan, bu hazineyi bulup bulmadığındır; zira gerçek mutluluk, varışta değil, yolculuğun kendisindedir."
3
zhs zhs
Teşekkür ederim
edwird 2 edwird 2
Rica ederim. Hiçbir şey için geç değildir unutma...
zhs zhs
Biliyorum ama acele olsun istemekten kaçınamıyorum...

onlyfans

edwird 2
+18 içeriklerin yayınlanmış olduğu vahim platform. Şöyle bir şey eklemek istiyorum tiktok olsun, twitch yayınları olsun ya da onlyfans olsun dönen paranın çoğunun kara para olduğunu düşünüyorum. Para harcayan kerizler yok değildir ama çoğunluğu pis paradır. Muhtemelen.
2
siyasal mezunu fasist siyasal mezunu fasist
zaten öyle, hatta güzel dostum temiz para diye bir şey yoktur, üzgünüm bunu söylemek bir çok kitleyi rahatsız edebilir ama gerçek. Bunu anladıktan sonra hayat standartlarım çok değişti.
edwird 2 edwird 2
Benim için de temiz para yok, zira hepsinde faiz var ve faiz en büyük günahlardan biri kankam...

güzel şarkı söylemek

edwird 2
Şarkıyı bilmek ve hissetmekle alakalı olan ilham verici durum. Zeki müren şarkılarını çok iyi bildiğimden ve defalarca dinlemiş olduğumdan yakın çevreme az zeki müren şarkıları söylemedim... Sesim çok iyi değildir, ama genellikle iyiydim bu konuda. Biraz taklit yeteneğiyle de alakalı.

seul contre tous

edwird 2
*Seul contre tous* (1998), Fransız yönetmen Gaspar Noé'nin yazıp yönettiği, sert ve provokatif bir drama filmidir. Film, yaşlı bir kasap olan ve hayatı umutsuzluk, öfke ve nefretle dolu olan bir adamın hikayesini anlatır. Kasap, işini ve ailesini kaybettikten sonra kızını bulmak için Paris'e döner. Hayattan hiçbir beklentisi kalmayan ve şiddet dolu düşüncelere kapılan kasap, toplumun dışına itilmiş bir birey olarak varoluşsal bir krizle yüzleşir. Film, insanın karanlık yanlarını ve toplumsal dışlanmışlık temasını sert bir dille işlerken, seyirciyi rahatsız edici sahneleri ve cesur anlatımıyla derinden etkiler. *Seul contre tous*, Gaspar Noé'nin özgün sinematik tarzını ve şoke edici hikaye anlatımını sergileyen bir yapımdır.

once upon a time in america

edwird 2
*Once Upon a Time in America* (1984), Sergio Leone'nin yönettiği ve başrollerinde Robert De Niro ve James Woods'un yer aldığı bir epik suç filmidir. Film, 1920'lerden 1960'lara uzanan bir zaman diliminde New York'ta büyüyen ve suç dünyasında yükselen Yahudi bir gangster olan David "Noodles" Aaronson'ın hikayesini anlatır. Noodles, çocukluk arkadaşlarıyla birlikte suç dünyasında güç kazandıkça, ihanet, aşk ve dostlukla dolu bir hayat sürer. Ancak zamanla, bu güç ve servetin bedelini ağır bir şekilde ödeyecektir. Film, suç dünyasının acımasız doğasını, kayıp masumiyet ve pişmanlık temaları üzerinden işleyerek, destansı bir anlatımla sunar. Leone'nin ustalıklı yönetimi, etkileyici müzikleri ve derin karakter analiziyle *Once Upon a Time in America*, suç türünün en önemli ve klasik filmlerinden biri olarak kabul edilir. Travma dolu olan bu filmin yine en travmatik sahnelerinden birini bırakıyorum buraya:

casino

edwird 2
*Casino* (1995), Martin Scorsese'nin yönettiği, başrollerinde Robert De Niro, Sharon Stone, ve Joe Pesci'nin yer aldığı bir suç-drama filmidir. Film, 1970'lerin ve 1980'lerin Las Vegas'ında geçer ve mafya bağlantılarıyla ünlü bir kumarhane olan Tangiers'in yöneticisi Sam "Ace" Rothstein'ın hikayesini anlatır. Sam, kumarhaneyi başarıyla yönetirken, yakın arkadaşı ve mafya tetikçisi Nicky Santoro'nun şiddet dolu davranışları ve hırslı eşi Ginger'ın manipülatif doğası yüzünden kontrolü kaybetmeye başlar. Film, kumar dünyasının perde arkasındaki yozlaşma, güç mücadeleleri ve ihanetler üzerinden Amerikan rüyasının karanlık yüzünü gözler önüne serer. Scorsese'nin yönetimi, etkileyici oyunculuk performansları ve çarpıcı görselleriyle dikkat çeken *Casino*, suç türünün önemli filmlerinden biridir. Filmin en zevk aldığım sahnesi aşkın çarpıcılığını ve anidenliğini en iyi anlatan sahnelerden biri olan işte bu sahnesidir:

you don't know jack

edwird 2
*You Don't Know Jack* (2010), Barry Levinson'ın yönettiği ve Al Pacino'nun başrolde olduğu bir biyografik drama filmidir. Film, "Dr. Ölüm" lakabıyla tanınan Dr. Jack Kevorkian'ın hayatını konu alır. Kevorkian, 1990'larda Amerika'da tartışmalı ötenazi uygulamalarıyla tanınan bir patologdur. Film, Kevorkian'ın ölümcül hastalara kendi yaşamlarını sonlandırmaları için yardım etme misyonunu ve bu eylemlerinin toplumda ve hukuk sisteminde yarattığı yankıları anlatır. Al Pacino'nun etkileyici performansıyla, film, etik ve hukuki açıdan karmaşık olan ötenazi konusunu derinlemesine işler.

konkordato

edwird 2
Yüksek faiz ortamında katlanarak artan, borçların belirli vadeye bölünüp uzatılmasını sağlayan vahim durum. Genellikle şirketin nakit döndürememesi ve varlıklarını nakite çevirememesi sebebiyle gerçekleşir.
12 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol