confessions

edwird 2

1. nesil Çömez - 27. Seviye Efsanevi kahraman - Çömez -
Ferdi Toka

  1. toplam entry 1168
  2. takipçi 53
  3. puan 62635

ateizm

edwird 2
Aynı zamanda hiçbir ahlaki görüş tanımayan bir düşünüştür. Ateizm hiçbir ilkeyi kabul edip inanamaz. İnsanın boşluğa düşmesine ve tüm yaşamının bir hiç olmasına sebep olur. (bkz: #2032).

bankacı

edwird 2
Bir zamanlar ben. En iyi niyetli bankacı bendim ve istesem hala öyle olabilirdim. Ama o strese değmiyor. Tabii bir işte çalışmak zorunda kalsam yine bankacı olurdum. Bilişimle aram iyi olduğu için güzel kotarıyorum. Üslubum da oldukça kibar ve elittir. Bu ikisi birleşince başka pek bir şeye gerek kalmıyor.

aşık olmak

edwird 2
Çeşitli açılardan ele alınması gereken derin bir eylemdir. Öncelikle işin farklı taraflarına bakmak lazım.

1- işin biyolojik yönü. insan üremek isteyen ve üremek zorunda olan bir canlıdır. Bir şekilde bunu gerçekleştirmesi gerekir. Gerçekleştirmezse canlılığının tüm potansiyelini gerçekleştiremediğinden eksik hisseder, dışlanır, sapkınlığa düşer, kendisine karşı yabancılaşır. Bu sebeple hormonları onu aşık etmeye yönlendirir.
2- ruhsal yön. Allah eşler arasında sevgi, muhabbet, sıcak bir bağ koyduğunu beyan etmiştir. Eski ahitte de kadın ve erkek birleşip tek beden olacak denir. Bu kadar önemlidir bu konu. Dinlere göre bir eş sahibi olmak düzgün bir insan olmanın bir işaretidir, olağan yaşam aşkı ve evliliği gerektirir. Allah bu hissi, ruh arkadaşlığını insanın içine koymuş ve yüceltmiştir. Aşk, en yüce duygulardan biridir.
3- toplumsal yön. İnsan özünde bireyselmiş gibi gözükse de toplumsal bir canlıdır. Toplumun ilerleyebilmesi ve gelişebilmesi için aşık olması, yuva kurması, çocuk yapması gerekir. Belirli bir yaşa gelen bireyler hiç aşık olmasa bile yuva kurma ihtiyacı hissetmeye başlarlar bu yüzden. Hatta belki aşık olduğunu bile sanabilir. Toplumsal itim onu buna yöneltir.

Tüm bunları kavradıktan sonra aşkın niteliklerine geçeyim kısaca. Eğer bir insanı kendime has kılmak istiyorsam bu aşktır. Aşık olduğum insan benimdir artık. O'na ben sahip olmalıyımdır, o'nun üzerinde hakimiyet kurmalıyımdır. Bir erkek aşık olduğu kadını bu sebeple kısıtlayabilir. Kısıtlamak ister. Zira toplumsal cinsiyet rolü bunu gerektirir. Kadın da erkeğine itaat ettikçe, o'nun tarafından korundukça ve o'nun tarafından yönlendirildikçe, baskılandıkça, ya da ödüllendirildikçe erkeğine olan aşkı, sevgisi, duygusu artan bir canlıdır. Cinsiyet rollerine uyulmaz ve bu nitelikler uygulanmazsa o yuva, o aşk dağılmaya mahkumdur ve aldatma ortaya çıkar. Özetle erkek kadının korunmasından, kollanmasından, hakimiyet altına alınmasından sorumluyken kadınsa itaat etmekten, erkeğin güçlü kollarına girmekten, bu ilişkiyi kuvvetlendirmekten sorumludur. Biyolojik anlamda da, dini anlamda da, toplumsal anlamda da durum böyledir. Günümüzdeki bozuk ilişkilerin, bozuk aşkların, bozuk toplumların sebeplerini bu dediklerimin zıttını düşünerek kolaylıkla kavrayabilirsiniz.

Ek olarak (bkz: #3977).

stronghold crusader

edwird 2
aşmış bir strateji oyunudur. bu oyunu ilk oynadığım zaman açıkçası beceremeyip silmiştim, grafikleri de baya eski gelmişti. daha sonra araştırıp biraz okuma yapıp tekrar geri kurdum ve bunu ben nasıl silmişim dedim. baya bir karmaşık lakin öğrendikten sonra aşırı zevkli oluyor. oyunda mızrak yapımından tut ekmeğe kadar her şeyin binası var ve sarsılmaz bir sistem kurmak zorundasınız, işte bu sarsılmaz sistemi kurduğunuzda ve oyunda diğer medeniyetlerden daha zengin olduğunuzda aşağıda paylaşacağım şu oyun müziği çalmaya başlar ve insanı adeta uçurur:

bu oyunun en büyük özelliğindenn biri ise düşmanlarımızın kişilikleri olması ve ona göre pozisyon alması. her bir düşman bazen dostumuz da oluyor. hepsinin farklı sesleri, savaş biçimleri var, tepkileri bile fark ediyor. bu bir strateji oyununu en zevkli kılan özelliklerden biri. işte karakterler:
1- The Rat (Sıçan): Korkak ve güvensiz bir karakterdir. Temel stratejisi, hızlıca küçük ordular kurarak zayıf saldırılar yapmaktır. Güçlü liderlerin karşısında çabuk pes eder. İdeolojik olarak, hayatta kalma güdüsüyle hareket eden ve sürekli olarak büyük güçlere boyun eğen bir figürdür.
2- The Snake (Yılan): Sinsi ve manipülatif bir strateji izler. Gizli tuzaklar ve ekonomik baskılarla düşmanlarını zayıflatmaya çalışır. İdeolojik olarak, entrikacı ve kurnaz bir yaklaşımı temsil eder; güç kazanmak için her yolu mubah sayar.
3- The Pig (Domuz): Fiziksel güç ve zorbalıkla tanınır. Büyük, güçlü ordular kurarak düşmanlarına baskı yapar. Kalesi ve savunması güçlüdür. İdeolojik olarak, kaba kuvveti ve otoriter bir yönetim tarzını temsil eder.
4- The Wolf (Kurt): Son derece saldırgan ve acımasız bir karakterdir. Güçlü savunmalar kurar ve düşmanlarına sert saldırılar yapar. İdeolojik olarak, militarist ve fetihçi bir anlayışı temsil eder; düşmanlarını yok ederek hükmetmek ister.
5- Saladin (Selahaddin): Adil, dindar ve stratejik bir liderdir. Savunma odaklı bir yaklaşımı vardır ve ekonomisini güçlü tutarak uzun vadeli zaferler hedefler. İdeolojik olarak, onur, adalet ve inanç odaklı bir liderliği temsil eder.
6- Richard the Lionheart (Aslan Yürekli Richard): Cesur ve kararlı bir liderdir. Büyük saldırılar düzenler ve düşmanlarına karşı asla geri adım atmaz. İdeolojik olarak, haçlı seferlerinin ruhunu ve Batı'nın askeri gücünü temsil eder.
7- The Wazir (Vezir): Hızlı hareket eder ve sürekli saldırılar düzenler. Okçular ve hafif piyadelerle düşmanlarına baskı kurar. İdeolojik olarak, sürekli değişen şartlara hızlıca adapte olan pragmatik bir yaklaşımı temsil eder.
8- The Emir (Emir): Savunmaya ve ekonomik güce odaklanır. Güçlü kaleler kurar ve uzun vadede düşmanlarını yıpratmayı hedefler. İdeolojik olarak, sabırlı ve stratejik düşünceyi, aynı zamanda geleneksel değerlere bağlılığı temsil eder.
9- The Nizar (Nizar): Sinsi ve gizli saldırılar yapar, suikastçılar kullanarak düşman liderlerini hedef alır. İdeolojik olarak, gerilla savaşı ve asimetrik savaş taktiklerini, düşmanın güç dengesini bozmayı temsil eder.
10- The Sheriff (Şerif): Yüksek vergilerle ekonomik gücü elde eder ve bu gücü büyük ordular kurmak için kullanır. İdeolojik olarak, otoriter bir yönetimi ve halktan alınan vergilerle gücün merkezileştirilmesini temsil eder.
11- The Marshal (Mareşal): Disiplinli ve düzenli ordularla hareket eder. Güçlü bir savunma ve stratejik saldırılar düzenler. İdeolojik olarak, askeri disiplin, düzen ve hiyerarşik bir yapıyı temsil eder.
12- The Abbot (Başkeşiş): Maneviyat ve dini liderlik ön plandadır. Dini motivasyonlarla hareket eder, ekonomik ve askeri gücü dengede tutar. İdeolojik olarak, dini liderliğin gücünü ve manevi inançların toplumu nasıl yönlendirebileceğini temsil eder.
13- The Caliph (Halife): Ateşli silahlar ve ateşli tuzaklar kullanarak düşmanlarına büyük zarar verir. Petrol çukurları ve ateşli savunmalar kullanır. Gücü ve korkuyu yaymayı amaçlayan bir liderdir. Ateş ve yıkım yoluyla düşmanlarını yok etmeyi hedefler.
14- The Sultan (Sultan): Zenginlik ve güçlü ordularla tanınır. Ekonomik olarak güçlüdür ve büyük çapta savunmalar kurar. Zenginliği ve gücü temsil eder. Yüksek ekonomik kapasitesi ile büyük ordular kurarak düşmanlarına karşı etkili bir savunma yapar.
15- King Philip (Kral Philip): Hem savunma hem de saldırı açısından dengeli bir yaklaşım benimser. Güçlü ordular kurar ve sağlam savunmalar oluşturur. Kraliyet otoritesini ve askeri gücü temsil eder. Hem ekonomik hem de askeri olarak güçlü bir liderdir, düzenli ve etkili bir strateji uygular.
16- Emperor Frederick (İmparator Frederick): Güçlü ve disiplinli ordular kurar. Hem savunma hem de saldırı stratejilerinde etkili olup, genellikle kalelerini yüksek savunma ile korur ve geniş çaplı saldırılar düzenler. İmparatorluk otoritesini ve askeri gücü temsil eder. Disiplinli, merkeziyetçi bir yönetim anlayışıyla tanınır ve güçlü bir liderlik sergiler.
Bu karakterlerin birbirleriyle kapışmasını izlemek de ayrı zevkli oluyor:

papaz efendi abbot'un konuşmalarına bayılıyorum, her ne kadar güçlü bir ordu kuramasa da dini bir motivasyonla savaşması hep hoşuma gitmiştir:

pazartesi sendromu

edwird 2
cumartesi kendini hissettirmeye başlayan, pazar günü ise şiddetlenerek lanetler ettirmeye kadar giden elim verici durum. hafta sonunu da yer vesselam. iş hayatından bir süredir uzağım ve bu hissi hatırlamak bile insanı çok rahatsız ediyor.

john price

edwird 2
En önemliği özelliği de bir zaman yolcusu olmasıdır. 1. dünya savaşında da aynı yaşta 3. dünya savaşında da. Bu temayı işleyen bir filmi çıksa çok izlenir.

nobody

edwird 2
Baya eskilerden olan fantastik yazar. Kendisini baya geliştirmiş zira üslup uzmanı ben bile tanıyamadıysam seni kimse tanıyamamıştır.🌟 Sevgilerle...

perva sözlük

edwird 2
Sözlük hayatımda gördüğüm en kırılgan insanların toplandığı sözlük. En ufak bir karşıt fikirde millet pılı pırtısını toplayıp kaçıyor. Üstelik hiçbir entry silinmezken, baskı yokken. Fikirlerden bu kadar korkanların sözlüklerde asla işi olmamalı. Sözlük kültürü mücadele içerir, bir karakter koymayı gerektirir. Çocuk gibi olup fikirleri bu kadar kırılgan olan insanların, karakterini oluşturamamış insanların bu sözlükte yeri yok. Kimse fikirlerini açıklamaktan, özgür olmaktan korkmasın. Son 3-4 yıl insanları ciddi anlamda ılıklaştırmış. Geçmişte sözlüklerde tüm gün kavga edilir lakin yine de insan kendi karakterini ortaya koymaktan çekinmezdi. Hayretle izliyorum. Bu sözlüğün keyfini oluşmuş orfamdan keyif alanlar çıkaracak işin sonunda. Ağlaklarınsa zaten ömürleri ağlayarak geçecek. Geri kafalılara (?) selam olsun, biz sözlükçülüğün asıl sahipleriyiz dostlarım.
2
marla marla
Yazarın tanımlarını severek okuyordum. Umarım fikrini değiştirir ve yazmaya devam eder. Ancak "sadece geri kafalılar" ifadesi sanki biraz haksızlık olmuş. En azından kendi adıma alındım, gücendim ve kırıldım. Bu yorumu neden ilgili yazarın tanımına yazmadım hiçbir fikrim yok. Herhalde siz yanıt verdiğiniz için öyle olması gerektiğini düşündüm. Keşke sizin nickaltınıza yazsaydı fikirlerini, sadece geri kafalılar toplanmış sözünü hepimize söyledi. Kırıldım demiş miydim? Olsun tekrar edeyim. (umarım espri anlayışınız vardır ☺️)
edwird 2 edwird 2
Ben de özellikle genellemelere takıyorum kafayı... Koskoca sözlüğü itham altında bırakmak haksızlık yapmaya giriyor. Haklısın :) belki sadece benim ve benim gibi bir kaç yazar için diyebilirdi "geri kafalı" kelimesini zira ben oldukça alışkınım bu etikete...

insandaarolmali

edwird 2
ergen sözlük fedaisi. o sözlüğün sahibi değilsen baya işsiz bir arkadaşımızsın belli ki.

İftira atan arsız troll. Senin hiçbir ideoloji içermeyip hiçbir kutsalı olmayan dandirik sözlüğün 1-2 yıla kapanacak. Bizim sözlüğümüzse senin gibi ağlaklara inat bir efsane olarak anılacak.

demokrasi

edwird 2
Sokrates öğrencisi Ademantus'a sorar;

“Eğer ki deniz yoluyla bir yolculuk yapmak isteseydin, geminin kontrolünün kimde olacağına nasıl karar verilmesini isterdin? Gemideki rastgele ve herhangi bir grup insan tarafından mı, yoksa deniz seyahatleri konusunda deneyimli, bilgili ve eğitimli insanlar tarafından mı?”

Ademantus: Elbette deneyimli olan kişi!

Sokrates'in buna cevabı: “Ülkemiz, bu gemi olsun. Peki, bu durumda nasıl olur da, bir ülkedeki rastgele insanların tamamının, ülkemizi kimin yöneteceğine karar verebilecek donanımda olduğunu söyleyebiliriz?”

hüseyin nihal atsız

edwird 2
Parlamentarizm Hastalığı
"Fransa'yı gören, gözleri kamaşan aydınlarımız Fransa'daki parlaklığın parlamentodan geldiğini görerek veya sanarak bizde de aynı usul uygulanırsa her güçlüğün çözüleceğine inandılar. Fransa'da tek millet, Osmanlı'da birçok millet olduğunu düşünemediler. Bir Osmanlı parlamentosunda Türklerin azınlıkta kalacağını, başkalarının söz sahibi olacağını tarihi safiyetleriyle idrak edemediler.
1908 meşrutiyetinde 'hürriyet, müsavat, uhuvvet' prensipleri ortaya çıktı. Uhuvvet yani kardeşlik Osmanlı'daki bütün unsurların kardeş olmasıydı. İmparatorluk milletleri sarmaş dolaş olurken buna ciddi olarak inananlar yalnız saf Türklerdi. Silahları Türk kanına bulanmış komitacı Balkanlıların ve Osmanlı devletini yıkmak için daha o zamandan beri İngilizlerle anlaşmış Arapların böyle bir şeye inanmayacakları belliydi. İkinci Cihan Savaşından sonra da aydınların gözünü bağlayan büyü Birleşmiş Milletler ideali oldu. Kore savaşına katılan askerden her söz açılışta Türk milletinin Birleşmiş Milletler ideali uğrunda kan döktüğü söylenip durdu. Hiç kimse BM'nin arasında Rusya'nın da bulunduğunu, o Rusya'nın Kuzey Kore ve komünist Çin'e silah yardımı yaparak Birleşmiş Milletler ordusuna karşı dolambaçlı yollardan savaştığını ve Türk askerinin çok ileri bir hatta yalnız Türkiye için çarpışmakta olduğunu hatırına getirmedi. Kafası yanlış işleyen, muhakemesi donmuş aydınlarla Türk milleti bir uçurumdan öteki uçuruma sürüklene sürüklene işin sonu nereye varacak? İnsanların kardeş olduğu ve olacağı kuruntusundaki başka bir grup, milliyetçiliği lüzumsuz bir engel sayarak Türk milletini hümanizme, Amerikanlığa çekmeye uğraşıyor. Aydınların yarın yeniden bir gaflet uykusuna dalmamaları için tek ilaç milli şuurdur. Milli şuurlu öğretmenlerin yetiştireceği yeni nesiller, milli şuuru besleyecek okul kitapları, propaganda yayınları, milli şuuru geliştirecek radyo yayını, film, tiyatro vb... Yoksa Birleşmiş Milletler reklamı arasında uyuşmak mukadderdir."

Hüseyin Nihal Atsız
Ötüken, 15 Mayıs 1964, Sayı: 5
13 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol