Bu da bir başlangıç. Zamanla tüm platformlarda reklamlara başlarız inşallah.
edwird 2
1. nesil Çömez - Epik kahraman - Çömez -
Ferdi Toka
- toplam entry 1168
- takipçi 49
- puan 65356
Sağlam şekilde uyku getiren içecektir. Güzel uyku için içilmeli.
Uyuşturucu bağımlılığına benzeyen bir durumdur. İnsanlarımızda acı tahammülü sıfır. Ufacık başı ağrısa hemen hap içmeye başlıyorlar. Oysa insan bazen acı çekmeli ki gelişebilsin. Bol su içmek çoğu hastalığa şifadır bu arada. En son raddede hap kullanılmalı.
Arthas Menethil, Azeroth'un tarihini kanla ve buzla yazan, trajedinin ve karanlığın çocuğudur. Lordaeron'un gururla taçlandırılmış prensi, bir zamanlar halkının kahramanı ve insanlığın kalkanıydı. Ancak, onun yüce ruhu, büyük bir karanlığın pençesine düşerek yavaşça çürüdü. Arthas, saf yüreğiyle kötülüğe karşı savaşa atılmış, ancak adım adım kaybedilen bir ruhun destanına dönüşmüştür.
Frostmourne adlı lanetli kılıcı eline aldığında, kaderini mühürlemişti. Arthas, bir zamanlar korumaya yemin ettiği toprakları kendi elleriyle yok eden bir fırtınaya dönüştü. Lordaeron'un kurtarıcısı olarak yola çıkan Arthas, sonunda kendi halkını katleden ve krallığını yok eden bir düşmana dönüştü. En sonunda, ruhunun son parçasını da kaybettiğinde, o artık Prens Arthas değil, Buz Tahtı'nın efendisi Lich King olmuştu.
Lich King olarak, ölülerin ordusunu komuta eden bir gölge, ölümün ve soğuğun hükümdarı haline geldi. Arthas Menethil, acı ve hırsın insan ruhunu nasıl karanlığa sürükleyebileceğinin destansı bir örneğidir. Onun hikayesi, ışığın nasıl sonsuza dek sönüp karanlığa dönüşebileceğini, bir kahramanın nasıl bir tirana dönüşebileceğini anlatan trajik bir destandır. Azeroth'un tarihinde, onun adı, ebedi bir karanlığın simgesi olarak yankılanacaktır.
Frostmourne adlı lanetli kılıcı eline aldığında, kaderini mühürlemişti. Arthas, bir zamanlar korumaya yemin ettiği toprakları kendi elleriyle yok eden bir fırtınaya dönüştü. Lordaeron'un kurtarıcısı olarak yola çıkan Arthas, sonunda kendi halkını katleden ve krallığını yok eden bir düşmana dönüştü. En sonunda, ruhunun son parçasını da kaybettiğinde, o artık Prens Arthas değil, Buz Tahtı'nın efendisi Lich King olmuştu.
Lich King olarak, ölülerin ordusunu komuta eden bir gölge, ölümün ve soğuğun hükümdarı haline geldi. Arthas Menethil, acı ve hırsın insan ruhunu nasıl karanlığa sürükleyebileceğinin destansı bir örneğidir. Onun hikayesi, ışığın nasıl sonsuza dek sönüp karanlığa dönüşebileceğini, bir kahramanın nasıl bir tirana dönüşebileceğini anlatan trajik bir destandır. Azeroth'un tarihinde, onun adı, ebedi bir karanlığın simgesi olarak yankılanacaktır.
Bazı cinli rüyalarım gerçek hayatta da vuku bulduğundan ilk elden desteklediğim önerme. Zaten dinen de rüyalar geleceği gösterebiliyor. Hz yusuf kıssasında örnekleri malum.
Bir rüyamda bilgisayar başındayken hava kararıyordu ve ben de lambayı açmak için ayağa kalkıp düğmeye basıyordum. Ancak düğmeye basılamıyordu sanki bir şey onu engelliyordu. Sonra kapı arkasındaki gravatı alan görünmeyen cin onu boynuma geçirerek beni yere çarpıyordu ve masa kırılıp masayla birlikte yere düşüp mutfağa doğru bakakalıyordum. Uyandığımda 10-15 dakika ağzım açık şekilde tavana kiltili kaldığımı hatırlıyorum. Bariz cin musallatıydı zira.
1-2 hafta sonra bunun gerçek hayata iz düşümünü yaşadım. Yine pc başındaydım, akşam olmuştu lamba açık bu sefer. Ailem evden gitmişti. Evde tek başımaydım ve yağmurlu bir gündü. Kapı da kapalıydı. Mutfaktan tıkırtılar gelmeye başladı, üstelemedim ama ürperdim. Rüya da aklımda tabii. 5 dakika falan geçmiş olabilir tıkırtılar iyice arttı ve güm diye bir şeyler yere devrildi. Eve kedi falan girdi sandım. Artık bakmam gerek diye düşündüm, kapıya bir abandım kapı açılmadı. O an dünya karardı sanki. Rüyada da aynı hissi yaşamıştım, rüyada lamba düğmesine basılmıyordu, reelde de kapı açılmıyordu. Kapıyı zorladım ama açılmadı, tıkırtılar da devam ediyordu. Can havliyle camdan atlayıp evden kaçtım. Sonradan öğrendim ki kardeşim gezmeye gelmiyorum diye kapıyı kilitlemiş, mutfakta da bir şeyler devrilmiş işte. Tesadüf mü sizce? Elbette değil. Evden kaçmasam çarpılabilirdim çünkü cinlerin ağırlığını maruz kaldığınız an hissedersiniz. Bu da böyle bir anımdır.
Olumlu yandan bakarsak bu tarz bir sürü anım var ve bunlar benim dine daha da sıkı sarılmamı sağlamış oldu. Yaşamayan bilemez. İlk elden yaşamanız gerekir.
Bir rüyamda bilgisayar başındayken hava kararıyordu ve ben de lambayı açmak için ayağa kalkıp düğmeye basıyordum. Ancak düğmeye basılamıyordu sanki bir şey onu engelliyordu. Sonra kapı arkasındaki gravatı alan görünmeyen cin onu boynuma geçirerek beni yere çarpıyordu ve masa kırılıp masayla birlikte yere düşüp mutfağa doğru bakakalıyordum. Uyandığımda 10-15 dakika ağzım açık şekilde tavana kiltili kaldığımı hatırlıyorum. Bariz cin musallatıydı zira.
1-2 hafta sonra bunun gerçek hayata iz düşümünü yaşadım. Yine pc başındaydım, akşam olmuştu lamba açık bu sefer. Ailem evden gitmişti. Evde tek başımaydım ve yağmurlu bir gündü. Kapı da kapalıydı. Mutfaktan tıkırtılar gelmeye başladı, üstelemedim ama ürperdim. Rüya da aklımda tabii. 5 dakika falan geçmiş olabilir tıkırtılar iyice arttı ve güm diye bir şeyler yere devrildi. Eve kedi falan girdi sandım. Artık bakmam gerek diye düşündüm, kapıya bir abandım kapı açılmadı. O an dünya karardı sanki. Rüyada da aynı hissi yaşamıştım, rüyada lamba düğmesine basılmıyordu, reelde de kapı açılmıyordu. Kapıyı zorladım ama açılmadı, tıkırtılar da devam ediyordu. Can havliyle camdan atlayıp evden kaçtım. Sonradan öğrendim ki kardeşim gezmeye gelmiyorum diye kapıyı kilitlemiş, mutfakta da bir şeyler devrilmiş işte. Tesadüf mü sizce? Elbette değil. Evden kaçmasam çarpılabilirdim çünkü cinlerin ağırlığını maruz kaldığınız an hissedersiniz. Bu da böyle bir anımdır.
Olumlu yandan bakarsak bu tarz bir sürü anım var ve bunlar benim dine daha da sıkı sarılmamı sağlamış oldu. Yaşamayan bilemez. İlk elden yaşamanız gerekir.
Bu adamı mutlu görmeyi çok seviyorum ya. Terapi gibi adam.
"Mütemadiyen çoğalıyorsunuz, bir yere yerleşip çoğalıyorsunuz ve bütün doğal kaynakları tüketene kadar orada kalıyorsunuz. Ve hayatta kalmak için tek yolunuz başka bir yere yayılmak. Bir başka organizma daha var bu gezegen üzerinde, ki bu da aynı şekilde davranıyor. Ne olduğunu biliyor musunuz? Virüs. İnsanlar bir hastalık, bu gezegende bir kanser, ve biz... tedaviyiz."
-Ajan Smith
-Ajan Smith
Paranın değerini git gide kaybetmesidir. Bu bağlamda enflasyonist ülkelerde parayı yatırım yaparak değerlendirmek uygun olur.
500. entry sana olsun.🌷
Çekilen en güzel türk dizilerinden biri. Ağır dram ve travma yüklüdür. Bir de nostaljik zamanda geçiyor, o da ayrı bir boyut katıyor olaya.
Çok çalışkan bir yazarımız. Hoş gelmiş ışığı bol olsun.
Twitter dışında gerçekleştirdiğim detoks. Piyasaları takip etmek zorundayım yoksa twitter ile de işim olmazdı.
Batının yeni piyonu. 2. malum kişi. Çıkarları için herkesi satabilirler.
konudan bağımsız 5000. enrty yazana ödül var mı
Sayı takıntısı olanlardan biri kapar o entryi:) 😄
hahha her zaman öyledir. :D
Gerçekten çok uğraştırıcı bir süreçtir. Biz okulda bunu "bitirme ödevi" şeklinde yaptık, çok önemsenen bir süreç değildi. Hocalar maksimum 10-15 sayfa istiyorlardı. Lakin ben rica ettim ve hayalimin uzun bir tez yazmak olduğunu belirttim bizimle ilgiilenen akademisyene. Toplamda 69 sayfa tuttu, yine fena değil. Tezimin konusu ali şeriati ile ilgiliydi. Güzeldi, bir anı olarak saklıyorum şimdi. Sanırım resmi ortamlara düşmemiş gerçek bir tez olarak görülmüyordu bu ödevler. Sonrasında hocalarıma mail atmıştım tezim nasıl olmuş diye, hiçbiri geri dönmemişti. 😄🙃😆 Ben hoca olsaydım sırf ilim için bana mail atan öğrencime dönerdim, lakin kimse ben değil ki bilgeliği, nezaketi bu derece önemsesin.
Buraya bir hikaye bırakmak istiyorum. İnternet aleminde bir yerde kayda geçsin diye.
Prof Dr. Saim Sakaoğlu belli aralıklarla -hatirladigim kadarıyla her yıl- akademide görevli olan öğrencilerine yani kendisi gibi profesör, doçent olan öğrencilerine her sene mektup yollarmiş. Bu mektupta o sene içinde neler yaptığını, yarım olan çalışmalarını ve bu çalışmalara nasıl devam edeceğini yazarmis. Öğrencilerinin çalışmaları ile ilgili fikirlerini de beyan edermis mektupta.
Mektubuna cevap veren öğrencisi var mı bilmiyorum.
Bize bu durumdan bahseden profesör kendisinin hocasının mektuplarında cevap vermediğini ve bundan utandigini söylemişti.
Saim hocam var olun :)
Prof Dr. Saim Sakaoğlu belli aralıklarla -hatirladigim kadarıyla her yıl- akademide görevli olan öğrencilerine yani kendisi gibi profesör, doçent olan öğrencilerine her sene mektup yollarmiş. Bu mektupta o sene içinde neler yaptığını, yarım olan çalışmalarını ve bu çalışmalara nasıl devam edeceğini yazarmis. Öğrencilerinin çalışmaları ile ilgili fikirlerini de beyan edermis mektupta.
Mektubuna cevap veren öğrencisi var mı bilmiyorum.
Bize bu durumdan bahseden profesör kendisinin hocasının mektuplarında cevap vermediğini ve bundan utandigini söylemişti.
Saim hocam var olun :)
Bir nevi ruhsal çekim.
Sosyal medya balonu. İlkokul seviyesinde iktisat dersleri veriyor. Kavrayış derecesi de çok düşük, tespitleri çok tutarsız, yersiz ve çocukça. 🙃😆
Çok kibar bir ruha sahip olan türk sanat müziği sanatçımız.
Seviyorum ben bunu. Sempatik birisi.
Kael'thas Sunstrider, Warcraft evreninin parlayan yıldızlarından biridir. Azeroth'un en ihtişamlı ve soylu elf ırkından biri olan Kael'thas, bir zamanlar elflere hükmeden Sunstrider hanesinin varisi olarak, efsanevi bir mirası taşır. Genç yaşta büyük yetenekler sergileyen Kael'thas, Arcane büyüsünün derinliklerinde ustalaşmış, krallığının gücünü artırmak için savaşlar vermiştir.
Ancak Kael'thas'ın hikayesi, ışığın gölgesinde kaybolmuş bir destanı anlatır. O, düşmanın karanlık yollarında, ihanetin ve büyük güç hırsının pençelerinde kaybolmuştur. Önceleri yüce ve onurlu bir lider olarak tanınan Kael'thas, bir zamanlar asil bir misyonla başladığı yolculukta, sonunda kendini yıkıcı güçlerin ve karanlık ittifakların kucağında bulur. Kendisinin ve halkının kurtuluşu için verdiği mücadelenin ardından, Kael'thas, kaderin acımasız oyunlarıyla içsel bir çatışma ve trajediye sürüklenir, adının derinlere kazınmasına neden olur. Efsanesi, ihtişamın ve trajedinin mükemmel bir birleşimini sunar, karanlık bir mirası aydınlatan bir yıldız olarak tarihe geçer.
Ancak Kael'thas'ın hikayesi, ışığın gölgesinde kaybolmuş bir destanı anlatır. O, düşmanın karanlık yollarında, ihanetin ve büyük güç hırsının pençelerinde kaybolmuştur. Önceleri yüce ve onurlu bir lider olarak tanınan Kael'thas, bir zamanlar asil bir misyonla başladığı yolculukta, sonunda kendini yıkıcı güçlerin ve karanlık ittifakların kucağında bulur. Kendisinin ve halkının kurtuluşu için verdiği mücadelenin ardından, Kael'thas, kaderin acımasız oyunlarıyla içsel bir çatışma ve trajediye sürüklenir, adının derinlere kazınmasına neden olur. Efsanesi, ihtişamın ve trajedinin mükemmel bir birleşimini sunar, karanlık bir mirası aydınlatan bir yıldız olarak tarihe geçer.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?