yıllar önceden aklımda kalan, rahmetli dedemin evindeki banyo kokusudur. banyo günü odunla yakılan kazan, kalın tahta takunyalar… belki de bu nostaljik motivasyondur rutubet kokusunu bana sevdiren, kim bilir...
soft geçiş olan eylül'ü saymazsak, sonbahar ve akabinde peşine takılacak kış mevsiminin habercisi. tam benim kalemlerim. yaz doğumlu olmama rağmen hiç bir zaman yaz insanı olmadım. sonbahar, kuruyup düşen yapraklar, yağmur, kar, kış… işte hayat. melankolik miyim neyim bilemem. çocukluğuma mı inerler, beşinci kata mı çıkarlar psikologların problemi. ben gayet iyiyim böyle.
çok eskiden böcek ve sivrisinekleri sonsuzluğa uğurlamak için kullanılan böcek ilacı ve bunu püskürtmek için kullanılan pompanın adı. içindeki sıvı formdaki ilacı pompa vasıtasıyla dışarıya sprey halinde veriyordu. kokusu hala burnumda.
işin enteresan tarafı geçenlerde benden bir kaç yaş büyük hala oğluna bir vesile ile flitten bahsettiğimde bana uzaylı gibi bakıp bir şey anlamamıştı. benim mi hafıza çok iyi ya da o mu çocukluğunu sineksiz bir yerde geçirdi o kısmını çözemedim.
işin enteresan tarafı geçenlerde benden bir kaç yaş büyük hala oğluna bir vesile ile flitten bahsettiğimde bana uzaylı gibi bakıp bir şey anlamamıştı. benim mi hafıza çok iyi ya da o mu çocukluğunu sineksiz bir yerde geçirdi o kısmını çözemedim.
o bacak kadar boyuyla döktürdüğü tiratlarla, özgüven abidesi tavırlarıyla, yol yordam bilmesiyle nice babayiğitten daha efdaldir nazarımda.
değişik anonimlik algılarının olduğunu gördüğümüz başlıklardır. İlgiyle izliyoruz efendim.
yargılamak çok kolaydır. insanı mutlu eder. tarafını sağlamlaştırır kafasında. o iyi taraftadır, yargıladığı kötü…ama kazın ayağı öyle mi? ne mümkün! yaşam koşullarına bağlı olarak herkesin dinamikleri faklıdır. bu bağlamda, her konuya atlayıp ahkam kesmemek en doğru olanıdır. çok önceleri sözlü olarak olmasa da kafamda yargıladığım bir kaç davranış modelini hayat bana da yaşatmıştır yıllar içinde; iyi de yapmıştır, göstermiştir dünyanın kaç bucak olduğunu!
bir ara aşağıdaki girdimde de değinmişim konuya:
https://pervasozluk.com.tr/e/3248
bir ara aşağıdaki girdimde de değinmişim konuya:
https://pervasozluk.com.tr/e/3248
En temel ihtiyaçlarımdan biridir. Kendimi dinlemek, bir başkasını dinlemekten her zaman daha cazip gelmiştir. Dolayısıyla, yok "kafede yalnız oturan insan," yok "cumartesi gecesini evde yalnız geçiren insan" gibi başlıkları ve bu başlıkların altında güya bu insanları eziklediğini sanan zavallıları gördükçe acıyorum. Bu başlıkların bendeki karşılığı da "kafede yalnız oturma yetisine sahip olamayan insan" ya da "cumartesi gecesi evde yalnız oturamayıp mutlaka birileriyle bir şey yapmaya mahkum olan insan" oluyor. Yalnızlık, sükunettir; yalnızlık, dinginliktir; yalnızlık, huzurdur. güçlü insanın kalemidir, Herkesin harcı değil…
havalimanına iner inmez daha yüzünü yıkamadan bangla road'a ya da patpong'a koşturan abaza youtuberlar yüzünden genelde seks turizmi yönüyle bilinen ve fakat bundan çok daha fazlası olan;
muhteşem plajları, adaları, yüzen pazarları, gece pazarları olan, zengin bir kültürel miras'a sahip, ve bunun yansıması sayısız tapınağı barındıran, şehir içinde havası kirli olup sağa sola açıldıkça nefes aldıran; mevsiminde gidilmezse sıkça muson yağmurlarına muhatap olup ne oluyoruz dedirten; dünyaca ünlü bir mutfağa sahip ve bu mutfağın incisi tom yum çorbası vesilesiyle büyük aydınlanma yaşatan;
ez cümle, gidilesi görülesi, ilmek ilmek örülesi bir uzak doğu cennetidir. gidiş amacına uygun olarak herkes aradığını bulacaktır. kırbacı da, yukarıda saydıklarımı da…
muhteşem plajları, adaları, yüzen pazarları, gece pazarları olan, zengin bir kültürel miras'a sahip, ve bunun yansıması sayısız tapınağı barındıran, şehir içinde havası kirli olup sağa sola açıldıkça nefes aldıran; mevsiminde gidilmezse sıkça muson yağmurlarına muhatap olup ne oluyoruz dedirten; dünyaca ünlü bir mutfağa sahip ve bu mutfağın incisi tom yum çorbası vesilesiyle büyük aydınlanma yaşatan;
ez cümle, gidilesi görülesi, ilmek ilmek örülesi bir uzak doğu cennetidir. gidiş amacına uygun olarak herkes aradığını bulacaktır. kırbacı da, yukarıda saydıklarımı da…
develer tellal pireler berber iken giyerdik. hafif ve suya dayanıklı olması nedeniyle plajlarda, havuzlarda tercih edilirdi markası bilmem nesi yoktu. beyazdı, kullandıkça sararırdı. pazardan üç kuruşa alıp giyerdin. beş on kullanımdan sonra altı kabak araba lastiğine döndüğünden ıslak zeminde kaymadan yürüyebilmek uzmanlık isterdi. bunu kullanıp, hiç düşmeden yürüyebilmiş insan evladı yoktur. sadece terlikle kaymak olsa gene iyi. bir o kadar da terlik ayağından fırlar giderdi. öyle de oynak bir şeydi.
genelde evren denilip geçilir. ama tüm bileşenleriyle birlikte evrenin tanımımından ziyade bu bütündeki uyumu, düzeni ve tüm bunları tanımlayan yasaları anlatan oldukça geniş bir kavramdır.
dışarıda çığlık çığlığa bağıran çocuğun o an diline kramp girmesi, değil bağırmak ömrü boyunca gıkını bile çıkaramaması fikri anlık olarak geliyor ve o an kendimden iğrenerek allahım ne olur ciddiye alma ne olur ciddiye alma diye düşün bazında yalvarıyorum. benim işim de zor…
televizyonsuz dönemlerde evlerin vazgeçilmeziydi. babalar saat başı “ajans” dinlerdi. akşamları çaylar demlenir, ertuğrul imer ve korkmaz çakar'ın efektlerini yaptığı radyo tiyatroları ailece dinlenirdi. yıllar sonra '“alkışlarla yaşıyorum” un youtube kanalında radyo tiyatrolarını keşfedip sağlam nostalji yapmıştım. o bile kapandı gitti.
okumayı kolaylaştırır, anlam kayması olabilecek ifadelerde uygun yere konulanı hayat kurtarır. ha! yeri gelmişken bir de şu dahi anlamındaki “de” leri sevelim, sayalım ayrı bir yerlere koyalım.
bence banını kaldırtıp diğer tarafa moderatör yaptıralım seni. hem sorumlulukların artınca belki bi salarsın bizi.
-rijksmuseum,
-hermitage,
-louvre.
-hermitage,
-louvre.
gençken de, yaş aldıkça da güzelliği ve daha da önemlisi zerafetiyle dikkatimi çeken oyuncu tanesi.
nazarımda en makbul vakit geçirme şeklidir. ama ara ara normal insanmış gibi davranarak sosyalleşmek de gerekiyor. böyle durumlarda da bitse de gitsek modu aktive oluyor.
meali ankebut 57.
en huzur veren seslerden biridir (en azından bana).
favorilerim:
- alaskan crab,
- bloody mary,
- hercule poirot.
yalnız söylemeden geçmeyeyim. mischief'in profil resmi, hercule poirot'a daha çok gidermiş.
- alaskan crab,
- bloody mary,
- hercule poirot.
yalnız söylemeden geçmeyeyim. mischief'in profil resmi, hercule poirot'a daha çok gidermiş.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?