Maddiyat çok önemli olmadığı için mevcut işimi yapıyorum. Pişman olduğum, çokça yıprandığım zamanlar oluyor ancak kendimi başka bir iş yaparken hayal edemiyorum. Maddiyat benim için önemli olsaydı varlıklı bir ev kadını olma şansım vardı , sıfır şaka.
Maddî(yat)la gezenler, manevî(yat)ın eşsiz manzaralarını seyredemezler!.. maddî(yat), ihtişamı üstüne çeker ve bu durum da onu kör eder. Manevî(yat) ise göremediği zamanlar yani geceleri demir atar. Görebildiği, gündüz yolculuklarının seyrangâhıdır. O yüzden, kaptanı olamayız da, mürettebatı ya da en azından yolcusuyuz, manevî(yat)ın…
Konudan bağımsız olarak, bu şimdiye kadar okuduğum en iyi yorumlardan biri olabilir. Şimdi kuru kuru teşekkür ederim veya katılıyorum desem de olmayacak.
Tarz, biçim, yol ve yöntem gibi anlamlara gelen Arapça kökenli kelimedir. Edebiyatta üslup yazarın veya şairin duygularını ve düşüncelerini okuyucuya aktarmak için seçtiği yoldur. Günlük yaşamda da konuşma ve tartışma üslubu kişiye dair ipuçları verir. Duygu ve düşüncelerini, öfkesini, kırgınlığını aktarmayı seçtiği yol insanın aksini inkar etse de aslında ne olduğunu kanıtlar. Kimseye akıl verme gibi bir misyonum yok, dahası haddim değil. Ancak genelleme yapmak, sadece farklı düşündüğü için karşındaki insana hakaret ediyor olmak bana çok doğru gelmiyor. Bu sözlükte zaten anonim olarak yazan az sayıda insan var. Farklı fikirlerin olmasını da zenginlik olarak görüyorum. Herkes aynı düşünse ve hep bir ağızdan aynı şeyleri söylüyor olsa bu platform oldukça sıkıcı olurdu. Farklı fikirler her platformda var. Farklı fikirleri duymak, okumak istememek faşizm esintileri taşır. Ya da yumuşatmaya gerek yok, faşizmdir. Karşıt bir fikriniz varsa bunu dile getirmeyi tercih edebilirsiniz. Buna kimsemin itiraz edeceğini sanmıyorum. Ay nerden gelmiştim bu konuya? Hıh, üslup diyordum. Düzgün üslup önemli, söylemek istediklerinizi en güzel şekilde ifade edebilmenizi sağlar. Bir de saygı ile birleşirse tadından yenmez.
Filmin 1971 yılında gerçekleştiren Stanford hapishane deneyi'nden yola çıkılarak çekildiğini bilmek sanırım bu filmi daha korkunç hale getiriyor. Herbiri sıradan, daha önce suça karışmamış bir grup insanın, kendilerine güç ve imkan verildiğinde nasıl sadist bir zorbaya dönüşebildiğinin kanıtı niteliğinde bir yapım. Filmde mahkumları ve gardiyanları canlandıracak kişiler seçiliyor ve birbirlerinden ayrılıyorlar. İşler o kadar hızlı bir şekilde kaosa sürükleniyor ki deney gerçek yaşamda sadece altı günde sona erdirilmek zorunda kalınıyor. Das experiment sonrası, yine aynı deneyi konu alan 2015 yapımı the Stanford prison experiment isimli bir uyarlama filmi daha bulunuyor ancak onu izlemedim.
Kırmızı ruj dişleri bir ton daha koyu renk gösteriyor. O yüzden kırmızı ruj özellikle beyaz dişler ile tam olarak istediğim gibi görünüyor. Kırmızı ruj öncesi peeling uygulamak ve nude tonlarda bir dudak kalemi ile dudak çerçevesini belirlemek önemli. Sözlüğü kızlar soruyora evriltmek istemem ama uzmanlık alanımdan başlık geldi. Yapacak bir şey yok .
En son ne rüya gördüm diye uzun uzun düşünmeme sebep olan başlıktır. Cevabı bulamadım. Zihinsel olarak son derece net, düzenli bir insan izlenimi vermiyor olsam da uykuya geçişim kolay ve sorunsuzdur. Dış bir gürültü faktörü olmadığı sürece derin uyurum. Uyku veya depresyon ilacı hiç kullanmadım. Sanırım düpedüz miskinim. Gördüğüm rüyayı da nadiren hatırlarım.
Başlığın veri tabanı şeklinde düzenlenmesi gerekiyor sanırım. Ps: bu veri tabanına dahil değilim, kendi derdim bana yetiyor zaten. Bir başkasına akılcı çözümler önerebileceğimi sanmıyorum .
Hatırladığım ilk anı sanırım 3-4 yaşlarına ait. Elime geçirdiğim bir dal parçası ile babamın yaşlı dedesini taklit ediyorum. Yürüyüşü ve konuşmasını başarılı bir şekilde canlandırıyor olmalıyım ki herkes kahkahalarla gülüyor. Bir takım şebeklikler ilk anım. Ruhumda varmış demek ki...
Veya corona virüs her ne haltsa adı batasıca. İnsanların yaşamının bir bölümünü çaldığı yetmiyormuş gibi ortalıkta dolanmaya devam ediyor. İki günün sonunda ilk defa gözümü açabilmeme imkan verdi, eksik olmasın. Klima yüzünden üşüttüğümü düşündüm ve ciddiye almadım. Ancak ateş ve öksürük de eklenince inadımdan vazgeçtim ve doktora gittim. Adını bile unutmuş olduğum virüsün benden vazgeçemediğini ve hayatıma dönmeye karar verdiğini öğrendim. Şaşkınım. Covide ilk defa yakalanmadım ama çok ağır geçiriyorum bu defa.
Ne zamandır saklanmış olduğu kuytu köşelerden birkaç hafta önce çıkmış ve bana sinsi sinsi sırıtan histir. Hoş geldin eski dostum. Seni aşmak için gerçekten çabalamıştım, biliyorsun. Uzun zamandır ortada yoktun ve geri dönmek için zayıf bir anımı kolladın demek ki. Ama unuttuğun bir şey var. Seni nasıl yeneceğimi artık biliyorum ve bu sefer savaşacağım.
İnsanların ilk izlenim olarak beni pozitif bulup sevmelerindense nefret etmelerini veya bana gıcık olmalarını tercih ederim. Girdiğim herhangi yeni bir ortamda da, yeni bir insanla tanıştığımda da öncelikle huysuz ve kötü özelliklerimi gösteririm. Şu an en yakınım olan bir iş arkadaşım ilk tanıştığımızda benim aşırı sinirli olduğumu düşünüp beni uzak durulacaklar listesine eklemiş olduğunu söyledi. Zamanla tanınmak daha sağlam dostluklara sebep oluyor.
nrgz nickli yazar tarafından ukde bırakılmış. Sözlük anlamının yanında film adıdır. Ben film için ukde bırakıldığı varsayımından yola çıkarak tanımımı bunun üzerinden devam ettireceğim. Arz ederim . The sixth sense veya altıncı his 1999 yapımı gizem ve gerilim filmidir. Filmde Bruce Willis bir çocuk psikoloğunu canlandırmaktadır. Sürekli ölüleri gördüğünü söyleyen ve ciddi sorunlar yaşayan çocuk oyuncu rolünde ise Haley Joel Osment var. Herhangi bir spoiler yemeden filmi bitirebilirseniz izlemek keyifli olacaktır. Imdb puanı yüksek, başarılı bir yapımdı.
Mahsun karaca ve eda akalın'ın başrollerini paylaştıkları ve 2024 yılında ilk sezonu yayınlamaya başlamış olan komedi dizisidir. Kuryelik yapan mahsun'un en yakın arkadaşı başarısız reklamcı Leyla'dır. Mahsun'un borçları, Leyla'nın ise işsiz kalması onları çok farklı bir yaşama sürükler. Mahsun yanlışlıkla jigolo olur, Leyla da onun asistanı olur. İkilimizi her bölümde komik maceralar bekler ve günün sonunda yine sefil ve beş parasızdırlar. Diyalogları ve oyunculuklarıyla sevdiğim bir yapım oldu. Mahsun'un işi dolayısıyla uygunsuz sahne olacağından çekinmiştim. Beklediğimden daha iyi bir dizi olmuş.
çağlar çorumlu ve Güven Murat Akpınar'ın başrollerini paylaştıkları ve ilk sezonu 2021 yılında yayınlamaya başlamış olan gain dizisidir. Mafya babasının en güvendiği adamı olan vedat ve bir felsefeci olarak sorgulamayı çok seven evren'in komik mafya maceralarını konu alır. İzlerken çok güldüğüm işlerden biridir.
haluk bilginer'in oyunculuğuyla devleştiği ve emmy en iyi erkek oyuncu ödülünü kazandığı dizidir. Dizinin ilk sezonu 2018 yılında yayınlamıştır ve bana göre Türk televizyon tarihinin en iyi işlerinden biridir. Keşke güzel olanı tadında bırakıyor olsak, zorlamasak. Dizinin 2023 yılında yayınlanan ikinci sezonu için yorum dahi yapmak istemiyorum. O kadar zoraki izledim. Başladığım bir şeyi yarım bırakmayı sevmiyorum.
feyyaz yiğit, kıvanç kılıç ve Ahmet Kürşat öçalan'ın başrollerini paylaştıkları 2021 yılında yayınlamaya başlamış olan dizidir. Gibi şu ana kadar beş sezon yayınlandı. Her sezonda favori bölümlerim, beğendiklerim veya zorlama bulduklarım oldu. Ancak komedi alanında yapılmış güzel işlerden biri olduğunu düşünüyorum. Özellikle beşinci sezonda geçmişe yapılan göndermeleri sevdim.
Neden yeşilçam filmlerindeki gibi bir kelimeyi içeren başlığımız var? Doğru yazılışını sanırım herkes biliyordur. Bugünkü planımızı soran başlığa yazıp planımdan bahsetmesem de olur mu? Olur bence neden olmasın?
Söylemek istediklerimi direkt ve net bir şekilde söyleyen benim için nefret edilen insan tipi. İllallah dedirtir, şiddete karşı olsam da iki tokat vurup kendine gel deme isteği uyandırır. Derin nefes aldırtır ve sakin kalmayı zor hale getirir bu tür insanlar.
Dün bundan oldum. Sanırım kazanılan puan ile ilgili bir statü. Taze yazar olmak iyiydi bence, sanki böyle olunca tazeliği kaçmış sörpümüş marul veya kabuğu buruşmuş domates gibi hissediyorum . Neyin uzmanı? Uzmanlık sonrası farklı bir statü var mı acaba?
Yasaya göre bu hakka sahip olan kadındır. Sadece onu ve evlendiği kişiyi ilgilendirir. İster sadece kendi soyadını, ister eşinin soyadını, isterse de ikisini birden kullanır. Şahsi fikrim ise sadece eşin soyadını kullanmak olurdu. İleride çocuğumla farklı bir soyadına sahip olmak istemezdim. Evlilik bağı kuruyorsam o insanın soyadını almak da çok büyütülecek bir mesele gibi gelmiyor bana. Akademisyen kadınlar için durum farklı. Özellikle yayımlanmış uluslararası makalelerde soyadı kullanılıyor. Birden değiştirmiş olmak sıkıntı, farklı bir kişi olduğunuz düşünülebilir ve bu yapılan çalışmalarınızı takip etmek isteyenler için de problem. O yüzden evlenen akademisyenler şimdiye kadar çoğunlukla iki soyadı kullanıyordu.
Maalesef yasaya göre bu hakka sahip değil kadınlar. Medeni kanundaki “kadın evlenerek eşinin soyadını alır” hükmü iptal edilmiş ancak nüfus kanununda hala aynı hüküm devam ediyor. Ayrıca iptal edilen medeni kanun maddesi yerine meclis yeni bir yasal düzenlemesi de yapmadı henüz.