woke başlığı olur da bu olmaz mı? Bıktıran, yıldıran ve saç baş yolma isteği yaratan akımdır. Maalesef gençlerin çok yanlış yorumladığıdır.
Hemen açılımına bakalım. social justice warrior yani sosyal adalet savaşçısı. Waaoow çok havalı duruyor değil mi? Aslında öyle değil. Sosyal adalet kavramından yani iyi bir amaçtan yola çıkmış olsa da günümüzde eş cinsel ve trans bireylerin yaşam biçimlerini gözümüze sokmak ve normalleştirmek için kullanılmaktadır. İçi boşaltılmış bir kültürden başka bir şey değildir.
Hiçkimsenin kime aşık olduğu, kiminle seviştiği beni ilgilendirmiyor. Zaten haddim asla değil. İsteyen istediği gibi yaşasın. Ancak özellikle çocukların da izlediği programların içine o kadar ustaca bu fikir yerleştirilip özendirilmeye çalışılıyor ki gerçekten artık bıkkınlık geldi.
İlk defa duydum bu programı. Kesinlikle izleyeceğim. Hatta başvuru nereye yapılıyor araştırayım. Bir bölümünü bizim evde çeksinler, görsünler perişanlığımı. Kabul edilirsem anonimliği falan boş verip buradan haber veririm .
İngilizcede wake-uyanmak fiilinin geçmiş zaman hali, uyanmış, uyanık anlamına gelen sözcüktür.
Peki neye uyanmış oluyor bu insanlar? Hemen açıklayalım. Amerika'da ortaya çıkan bu kavram, siyahi azınlığın toplumda bir yeri olduğunu ve haklarını ortaya koymaktadır. Buraya kadar anlamlı olabilir. Günümüzde ise woke kavramının içi tamamen boşaltılmış durumda. Filmlerde tarihsel gerçeklikle alakasız bir şekilde siyahi bir kahraman mı var? İşte bu içi boşaltılmış woke kültürünün başarısıdır.
Peki neye uyanmış oluyor bu insanlar? Hemen açıklayalım. Amerika'da ortaya çıkan bu kavram, siyahi azınlığın toplumda bir yeri olduğunu ve haklarını ortaya koymaktadır. Buraya kadar anlamlı olabilir. Günümüzde ise woke kavramının içi tamamen boşaltılmış durumda. Filmlerde tarihsel gerçeklikle alakasız bir şekilde siyahi bir kahraman mı var? İşte bu içi boşaltılmış woke kültürünün başarısıdır.
2024 paris olimpiyatlarında en çok konuşulan konulardan biri de cezayir'li boksör imane khelif oldu.
2023 yılında düzenlenen dünya boks şampiyonasında cinsiyet uygunluk testini geçemeyen sporcu, skandal bir kararla olimpiyatlarda ringe çıkarılmış. Fotoğraflara bakıldığında testi neden geçemediği oldukça belli. Bir kadının kas ve beden yapısına sahip değil ve cinsiyet testini geçtiğimiz yıl geçememiş. Sjw kültürünün başarısı olarak bu sene sahnede. Eğer yarı finale kalırlarsa Türk boksör Busenaz Sürmeneli'nin rakibi olacak gibi görünüyor. Yıllarca emek veren sporculara karşı haksız bir rekabet yaratılmış. Mutlaka yarışmak istiyorsa ayrı bir kategoride yer almalıydı.
https://www.ntvspor.net/foto-galeri/olimpiyatlarda-imane-khelif-icin-cinsiyet-tartismasi-busenaz-surmeneli-nin-rakibi-olabilir-66ab9ec207ba89004e022207/1
2023 yılında düzenlenen dünya boks şampiyonasında cinsiyet uygunluk testini geçemeyen sporcu, skandal bir kararla olimpiyatlarda ringe çıkarılmış. Fotoğraflara bakıldığında testi neden geçemediği oldukça belli. Bir kadının kas ve beden yapısına sahip değil ve cinsiyet testini geçtiğimiz yıl geçememiş. Sjw kültürünün başarısı olarak bu sene sahnede. Eğer yarı finale kalırlarsa Türk boksör Busenaz Sürmeneli'nin rakibi olacak gibi görünüyor. Yıllarca emek veren sporculara karşı haksız bir rekabet yaratılmış. Mutlaka yarışmak istiyorsa ayrı bir kategoride yer almalıydı.
https://www.ntvspor.net/foto-galeri/olimpiyatlarda-imane-khelif-icin-cinsiyet-tartismasi-busenaz-surmeneli-nin-rakibi-olabilir-66ab9ec207ba89004e022207/1
fight club filminde Helena Bonham Carter'ın çok başarılı bir şekilde canlandırdığı kült karakterdir.
Marla kronik bir melankoliktir, dağınık ve özensizdir. İzlediğim filmlerde sigarayı onun kadar karizmatik şekilde içen başka bir kadın var mı emin değilim. Kendi yaşamını kendi elleriyle mahvetme konusunda bir uzmandır.
Marla kronik bir melankoliktir, dağınık ve özensizdir. İzlediğim filmlerde sigarayı onun kadar karizmatik şekilde içen başka bir kadın var mı emin değilim. Kendi yaşamını kendi elleriyle mahvetme konusunda bir uzmandır.
Kişinin mutsuz olduğu durumlarda hissetmiş olduğu olumsuzluğu yemek yiyerek ortadan kaldırmaya çalıştığı psikolojik rahatsızlıktır. Açlık durumu söz konusu olmasa dahi mutsuzluğun verdiği his o kadar güçlüdür ki kişiyi yemek yemeye iter. Kişi ani olumsuz bir durumla karşılaştığında, kızdığında, herhangi olumsuz bir durum veya şokla karşılaştığında durdurulamaz biçimde yemek yeme eğilimindedir. Dönemsel olabildiği gibi tedavi edilmediği zaman kalıcı hale de gelebilir.
Olumsuz bir durumla karşılaştığımda, ani olarak öfkelendiğimde bunu ilk hissettiğim yer midem oluyor. Derin bir sancı ve bulantı hali yaşıyorum. Çok üzücü bir durumsa yemek yiyemiyorum da. Bu da duygusal yeme bozukluğunun tam tersi durum. Zihnim bu olumsuz düşüncelerle başa çıkabildiği zaman midemin kilidi de açılmış oluyor. Hangi durum daha kötü bilmiyorum ama sanki mutsuzken yemek yesem çok daha kötü hissederdim. Olumsuzluk yaşarken bir de kilo almış olmak daha can sıkıcı olurdu.
Olumsuz bir durumla karşılaştığımda, ani olarak öfkelendiğimde bunu ilk hissettiğim yer midem oluyor. Derin bir sancı ve bulantı hali yaşıyorum. Çok üzücü bir durumsa yemek yiyemiyorum da. Bu da duygusal yeme bozukluğunun tam tersi durum. Zihnim bu olumsuz düşüncelerle başa çıkabildiği zaman midemin kilidi de açılmış oluyor. Hangi durum daha kötü bilmiyorum ama sanki mutsuzken yemek yesem çok daha kötü hissederdim. Olumsuzluk yaşarken bir de kilo almış olmak daha can sıkıcı olurdu.
Psikolojik olarak sağlıksız bir durumdur ve bir şekilde kendimizi ifade etmemize ihtiyacımız vardır. Bunu yapmayıp içimize attığımızda bu bedenimizde fiziksel ve psikolojik sorunlara neden olur. Aşırı kilolu birçok insan duygularını ifade edemediği için duygusal yeme bozukluğuna sahiptir. Mutsuz olup içine kapandıkça ortaya çıkan duygusal açlığı yemek yiyerek bastırdığını düşünür. Veya tam tersi her şeyi içine attığında yemek yiyemeyen insanlar da mevcut.
İnsan olduğunu iddia eden herkesin burada yaşanan katliama amasız fakatsız karşı durması gereken, masum çocukların ve sivillerin katledildiği ve dünya üzerinde cehennemin yaşandığı yerdir.
çoğunluğu yaralı kadın ve çocukların kaldığı hastenenin ve yine gece vakti evleri yok edildiği için çadırda kalan insanların bombalandığı yerdir. Şu zamana kadar İsrail saldırılarında on binlerce sivil yaşamını yitirdi. Bu kanlı katliamı bitirmek için hiçbir şey yapılmadı. İnsanlığın sonunun geldiğinin farkında mısınız?
çoğunluğu yaralı kadın ve çocukların kaldığı hastenenin ve yine gece vakti evleri yok edildiği için çadırda kalan insanların bombalandığı yerdir. Şu zamana kadar İsrail saldırılarında on binlerce sivil yaşamını yitirdi. Bu kanlı katliamı bitirmek için hiçbir şey yapılmadı. İnsanlığın sonunun geldiğinin farkında mısınız?
Bu sabah uyandığımda yaşamını kaybettiğini öğrendiğim büyük oyuncu ve aydın insan. Dostlar tiyatrosu ölümünü nazım'ın şiiri ile duyurmuş.
"Hoşça kalın
dostlarım benim
hoşça kalın!
Sizi canımda
canımın içinde,
kavgamı kafamda götürüyorum.
Hoşça kalın
dostlarım benim
hoşça kalın...
Resimlerdeki kuşlar gibi
dizilip üstüne kumsalın,
mendil sallamayın bana.
İstemez... Tek hecesiz elveda."
Işıklar içinde uyusun.
"Hoşça kalın
dostlarım benim
hoşça kalın!
Sizi canımda
canımın içinde,
kavgamı kafamda götürüyorum.
Hoşça kalın
dostlarım benim
hoşça kalın...
Resimlerdeki kuşlar gibi
dizilip üstüne kumsalın,
mendil sallamayın bana.
İstemez... Tek hecesiz elveda."
Işıklar içinde uyusun.
Yaz günlerinin favorisi olan içecek. Evet bizim için içecek gibi, çünkü yoğurt ve salatalık ikilisinin buluşması ve sıvı kıvamda. Zeytin yağı ve nane eklenmiş haliyle lezzeti çok daha güzel hale geliyor. Yunan usulü cacıki ise süzme yoğurt, suyu sıkılmış rende salatalık ve tabii ki zeytin yağı - sarımsak eklenmiş hali. Çatalla yenilebilir kıvamda. Yani içecek değil de meze.
Özgün olunabilir.
(bkz: küpe takan erkek)
(bkz: tayt giyen erkek)
(bkz: bakire olmayan kadınla evlenmek)
(bkz: berkecan benim kardeşim gibidir diyen kadın)
(bkz: kısa saçlı kadın) vb. gibi toksik ergen başlıkları ve çok daha fazlası zaten ekşi'de mevcut. İnsanlar neden bu sözlüğü tercih etsin ki? Bunu kendinize sorun ve bir sözlük kültürü oluşturmaya çalışın. Üstteki başlıklarla bir yere gelemezsiniz. Bu tür başlıkları açan kişi bir yazar olsa bu eleştiriyi yapmazdım. Ancak moderatör olarak görev verilen kişi bu tür başlıkları açtığı için bunun bir sözlük kültürü olarak algılandığını söylemek isterim. Her başlık boş, yani her şey hakkında yazılabilir. Ekşi'nin ortamına benzer, "kadııığğğnn, erkeeekğğğğk" başlıklarına maruz kalmak insanları yorar diye düşünüyorum.
Yaptığım eleştiri de yapıcı olarak algılanırsa mutlu olurum. Çünkü bulunduğum ortamı insanları zaman zaman eleştirerek daha iyi bir yer haline getirmeye çalışırım. Birey olarak da eleştiriye açık olduğumu düşünüyorum. Arayüz veya uygulama gibi teknik konular zaman alacaktır. Önemli olan özgün başlıklar ve içerik diye düşünüyorum. Yine de siz bilirsiniz. Sözlük sizin.
(bkz: küpe takan erkek)
(bkz: tayt giyen erkek)
(bkz: bakire olmayan kadınla evlenmek)
(bkz: berkecan benim kardeşim gibidir diyen kadın)
(bkz: kısa saçlı kadın) vb. gibi toksik ergen başlıkları ve çok daha fazlası zaten ekşi'de mevcut. İnsanlar neden bu sözlüğü tercih etsin ki? Bunu kendinize sorun ve bir sözlük kültürü oluşturmaya çalışın. Üstteki başlıklarla bir yere gelemezsiniz. Bu tür başlıkları açan kişi bir yazar olsa bu eleştiriyi yapmazdım. Ancak moderatör olarak görev verilen kişi bu tür başlıkları açtığı için bunun bir sözlük kültürü olarak algılandığını söylemek isterim. Her başlık boş, yani her şey hakkında yazılabilir. Ekşi'nin ortamına benzer, "kadııığğğnn, erkeeekğğğğk" başlıklarına maruz kalmak insanları yorar diye düşünüyorum.
Yaptığım eleştiri de yapıcı olarak algılanırsa mutlu olurum. Çünkü bulunduğum ortamı insanları zaman zaman eleştirerek daha iyi bir yer haline getirmeye çalışırım. Birey olarak da eleştiriye açık olduğumu düşünüyorum. Arayüz veya uygulama gibi teknik konular zaman alacaktır. Önemli olan özgün başlıklar ve içerik diye düşünüyorum. Yine de siz bilirsiniz. Sözlük sizin.
Fikirlerinize katıldığımı bahsettiğiniz başlıkların çoğuna yazdığım entrylerden anlayabilirsiniz bende sizinle aynı fikirdeyim. Eleştirileriniz için teşekkürler elbette eleştirileriniz değerlendirilecektir. Fikirleriniz bizim için önemli
Evet, başlıkları okudum. Ancak benimle aynı fikirde olmanız aslında önemli değil. Şöyle ki; sözlüğe üye olmak isteyen biri öncelikle akışı görecektir. Bir mağazanın vitrini neyse sözlüğün akışı da odur. Akışı bu tür başlıklarla doldurmak da bir tercih olabilir, bilemiyorum. Belki de insanların ilgisini çeken şey bu olduğu için bu tür başlıklar açılıyordur. Her ne olursa olsun, bu sabah vitrini beğenmedim ve bunu zaten ifade ettiğimi düşünüyorum.
Yerinde ve gerekli bir eleştiri. Bunu sanırım girilen entrylerin moderatör veyahut editörlerce denetlenmesi veyahut onaylanması ile aşılabileceğini düşünüyorum. En azından bu sözlük kültürü aşılıncaya kadar. Hem bu yöntem infiale neden olabilecek paylaşımlara da kısıt getireceğinden sözlüğümüzün akıbeti için daha isabetli olur gibi geldi bana ama tabi karar, söz sahiplerinin…
*aşılanıncaya kadar. (T9 azizliği)
Ne saçma sapan başlıklar gördüm ya ben sözlüğe girdiğim gibi bu sabah? Neden olmasınlar yani tam olarak kadın ve erkek neden gerçek bir arkadaşlığı yürütemesin? Mutlaka aralarında duygusal bir yakınlık mı olması gerekiyor? Ve son olarak ergen ergen başlıklar açarak ekşi'ye çevirmeyin sözlüğü. Zaten yapılmışı var, insanlar toksik ergen başlıklarına maruz kalmak isteseydi orada yazardı zaten. En azından benim için durum bu şekilde.
Edit: bakire olmayan kadınla evlenmek başlığımız eksikti, o da geldi ben tanımı yazarken
Edit: bakire olmayan kadınla evlenmek başlığımız eksikti, o da geldi ben tanımı yazarken
Ergenlik dönemindeki genç kızlarda veya ergenliğini henüz tamamlamış genç kadınlarda denk geldiğim durumdur ve tabii tüm kadınları bu genellemenin içinde varsaymak yanlıştır. En azından benim çevremdeki hiçbir kadında böyle bir takıntıya rastlamadım. Belki yaşanılan şehrin, bölgenin dinamikleri ile ilgili olabilir. Şiddet öğrenilen bir kavramdır ve tabii ki ailede başlar. Anne babanın ilişkisi nasılsa çocuklar da gelecekteki ilişkilerinde benzer davranma eğilimindedirler. Tabii ki bu da bir genelleme, mutlaka aksini ispat edecek örnekler olacaktır.
Köken olarak mitolojik kahraman Narkissos'dan türetilmiş kelimedir. Narkissos'un hikayesi başka bir başlığın konusu olabilir. Hatta ukde bırakayım.
Narsizm, kendini abartılı denilebilecek derecede sevme, kendine hayran olma ve diğer insanlardan üstün görme hali olarak tanımlanabilir. Bu kendine deli olma hali ileri seviyede olduğunda ise psikolojide narsist-narsisistik kişilik bozukluğu olarak adlandırılmıştır. En tehlikeli psikolojik rahatsızlıklardan biridir ve etrafınızda narsist insanla yaşamak gerçekten zordur.
Narsizm, kendini abartılı denilebilecek derecede sevme, kendine hayran olma ve diğer insanlardan üstün görme hali olarak tanımlanabilir. Bu kendine deli olma hali ileri seviyede olduğunda ise psikolojide narsist-narsisistik kişilik bozukluğu olarak adlandırılmıştır. En tehlikeli psikolojik rahatsızlıklardan biridir ve etrafınızda narsist insanla yaşamak gerçekten zordur.
Çok çeşitli bilimsel konularda okuma yaptığım, güncel makalelerin ve gelişmelerin de takip edilebildiği platformdur. Okuyacak herhangi bir içerik sıkıntısı çektiğim anda ilk başvurduğum sitelerdendir. Özellikle gençlere bilimi sevdirdikleri ve yapmış oldukları özverili çalışmalar için bile çokça teşekkür ediyorum kendi adıma.
Üniversite yıllarında denedim ve abartısız böyle görünüyordum . Doğal rengiyle iyi böyle ya. Herkese yakışmıyor, bunu kabul etmek lazım.
sen sandım bir an, hahaha.
Neyse ki değil :d
çok kötü olurdu ahah
Bence sadece beyaz tenlilere yakışıyor.
Canını yediğim güzel ülkem insanlarının sahip olmadığı, bizlere doğuştan yüklenmemiş olan özelliktir.
Haklı olmayı başarmak için bağırmak, şirretlik yapmak ve daha da ileriye götürüp şiddete başvurmak sanırım orta doğu ülkelerinde normal karşılanıyor. Sakince fikrini söylemek, anlatmak neredeyse karşılaşmadığım durumlar. Karşımdaki insanı dinlemeyi ve anlamayı tercih eden bir yapıdayım. Çoğu zaman da sakin ve soğukkanlı olabilirim. Ancak karşımdaki insan bağırmaya başladığında bende bir kırılma anı yaşanıyor. Bundan sonra kendimi tanıyamıyorum. İçimden bir canavar çıkıyor da olabilir, tam olarak bilmiyorum. Keşke biri o anda beni videoya almış olsaydı daha önce, izlemeyi çok isterdim. Yeni tanıştığım bir arkadaşım "o sesin senden çıktığına inanamadım." demişti, şok olmuş.
Özetle; tartışma kültürüm karşımdaki insana göre şekilleniyor. Tam olarak sahip olmayı çok isterdim.
Haklı olmayı başarmak için bağırmak, şirretlik yapmak ve daha da ileriye götürüp şiddete başvurmak sanırım orta doğu ülkelerinde normal karşılanıyor. Sakince fikrini söylemek, anlatmak neredeyse karşılaşmadığım durumlar. Karşımdaki insanı dinlemeyi ve anlamayı tercih eden bir yapıdayım. Çoğu zaman da sakin ve soğukkanlı olabilirim. Ancak karşımdaki insan bağırmaya başladığında bende bir kırılma anı yaşanıyor. Bundan sonra kendimi tanıyamıyorum. İçimden bir canavar çıkıyor da olabilir, tam olarak bilmiyorum. Keşke biri o anda beni videoya almış olsaydı daha önce, izlemeyi çok isterdim. Yeni tanıştığım bir arkadaşım "o sesin senden çıktığına inanamadım." demişti, şok olmuş.
Özetle; tartışma kültürüm karşımdaki insana göre şekilleniyor. Tam olarak sahip olmayı çok isterdim.
en üzücü olan şey de yabancılardaki "agree to disagree" durumunun bizde olmaması. herkes bildiklerinin tek doğru olduğunu ve kendilerinin de tek haklı olduğunu düşünüyor/sanıyor. oysa şunun şurasında ortalama 70 senelik bir ömrü olan bir canlı kendi hayatının kozmik ölçüde ne kadar ihmal edilebilir bir düzeyde olduğunun farkına varsa (anlamak demedim, çünkü bence farkındalıkla bir kişilik tamamen değişme yoluna bile girebilir) "ben ne bok yemişim" deyip suspus olur hayatının geri kalanında.
Son derece yerinde bir yorum bu. Her şey kişinin kendisinin %100 haklı olduğu varsayımı ile başlıyor ve bu konuda ilkel aklıyla asla taviz vermiyor. Karşısındaki insanın da haklı olabileceği noktalar olabileceğini düşünmek dahi istemiyor. Toplumsal zeka ortalamımızın çok düşük olması ile mutlaka ilgisi vardır ancak bakıyorum farklı alanlarda zeki olan insanlar da tartışma kültürünü bilmiyorlar.
kültür dediğimiz şey, kökenine indiğimizde, kuşaktan kuşağa aktarılan değerler bütünüdür. atıyorum senin dedenin dedesinin dedesi bu özelliğe sahip değilse (ki muhtemelen o zamanlar okuma yazma oranının çok düşük olduğunu düşünürsek yok gibiydi). ama avrupalı olana bakıyorsun, amerikan olana bakıyorsun, adamlarda "debate" diye bir olay var. hatta sana şunu söyleyeyim, 1900lerin ortasında yazılmış "debating for men" diye bir kitap bulmuştum ben.
Genç cumhuriyet ile başlatılan aydınlanma adımları devam ettirilseydi açığı kapatabilir miydik diye zaman zaman kendime soruyorum. En azından kültürel anlamda bu denli geride kalmamış bir toplum olabilirdik diye düşünüyorum.
ben kendi çapımda bir deney gerçekleştirdim. biriyle konuşurken sadece dinliyorum. asla ama asla lafı kesmiyorum. anlatılacaklar bitti mi? o zaman önce bir güzel süzgeçten geçiriyorum. eğer anlatılanı anlamamışsam biraz daha açık bir şekilde anlatılmasını rica ediyorum. daha sonra (eğer anlamışsam) kendi düşüncemi belirtiyorum. böylece "söylediğim şeyi kaçırıyorsun, beni dinlemiyorsun, lafımı kesmeden beni bir dinle" gibi cümleler geçmiyor iletişimde.
Ben de öncelikle karşı tarafı veya tarafları dikkatlice dinliyorum. Tartışmalarda genelde sorunu çözmesi beklenen taraf olduğum için objektif yaklaşmam gerekiyor. Sonrasında fikrimi açıkça söylüyorum. Bireysel olarak ise, çevremdeki insanlar genelde benimle tartışmayı tercih etmiyorlar. Sadece iki tarafın da fikrini belirttiği bir konuşma geçer.
benim maalesef fikrimin sorulduğu ortamlar ve zamanlar olmadı. her zaman yalnızdım ve dertlerin boşaltıldığı insan oldum. kafa dengim insan çok nadir oldu, onlarla da uzun süreli bir dostluk kuramadım. hatırlıyorum da, 4 tane yakın arkadaşım oldu. iki tanesiyle okul değiştirdikleri için ilişkim bitti, diğerleriyle de ben mahalle değiştirdiğim için sohbetim bitti. şu anda da hâlâ yalnızım. zaten bu saatten sonra da olacağını sanmıyorum.
İnsanın büyümesi, kendi ayaklarının üzerinde durması için gerekli olandır. Kendi içimize ayna tutup aslında ne olduğumuzu, neler yapabileceğimizi anlamamıza olanak tanır. Kendini ve isteklerini bilmeyen, yalnızlığıyla başa çıkamayan biri insan ilişkilerinde de hatalar yapar. Tek kötü tarafı fena halde alışkanlık yapar.
Ahlakın temeli toplumsal düzeni korumaktır ve insanlar toplumsal yaşama geçtiği andan itibaren bir takım kurallar ister istemez ortaya çıkmıştır. Yani çıkış noktası budur. İlk olarak elbette ki sözel kültür yoluyla aktarımı mevcut. Çok sonraları yazının icadı ile de toplumsal ve ahlaki kurallar olarak örnekleri var.
En iyisi kahve +sigara ikilisi ancak tabii ki sağlıklı değil. O yüzden en basit olanı haşlanmış yumurta veya zamanımız darsa peynirli-lorlu omlet ile yapılabilecek olandır. Sabah alınan protein sizi uzun süre tok tutacaktır. Başlıkta çokça yazılmış olan poğaça ise damarlarınızı hızlıca tıkayacak ve vücut yağ oranınızın artmasına sebep olacaktır. Özellikle iç organlarda ve karın bölgesinde artan yağlanmanın başlıca nedendir.
Mevsimine göre yeşillikleri önceden yıkayarak buzdolabına koyuyorum, sabah çıkarmak ve sadece limonlamak ise sadece saniyeler alıyor. Yine kavonozda kırıp beklettiğim ceviz veya çiğ fındık da faydalı yağlar sağlıyor. Kahvaltı hazırlamak için vakti olmayanlar için geceden hazırlanan yulaflı - sütlü veya yoğurtlu tarifler de sağlıklı seçimler olabilir.
Mevsimine göre yeşillikleri önceden yıkayarak buzdolabına koyuyorum, sabah çıkarmak ve sadece limonlamak ise sadece saniyeler alıyor. Yine kavonozda kırıp beklettiğim ceviz veya çiğ fındık da faydalı yağlar sağlıyor. Kahvaltı hazırlamak için vakti olmayanlar için geceden hazırlanan yulaflı - sütlü veya yoğurtlu tarifler de sağlıklı seçimler olabilir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?