Kurumsalda çalışırken yasal hakkımdan dolayı ilk seneler 14 ve artı olarak 30 gün şua izni 5. Yıl bitiminden sonra 21 gün yıllık ve yine tabi şua izniyle yılda 50 günden fazla izin hakkına sahiptim. Ayrıca fazla mesai izinleri nöbet izinleri derken ayda max 15 gün yılda ise max 200 gün falan çalışıyordum. Tabii zaruri durumlarda artabiliyordu ama ortama böyle şekildeydi. Hayat kalitem iyiydi bu yüzden. Maaş da tatmin ediciydi zamanın şartlarında asgari ücretin 3 katından fazla kazanıyordum. Ama bitti tabii. Şimdi yılın 365 günü hem izinli gibiyim hem çalışıyor gibiyim. Değişik.
Ahlak olgusu temelde vicdandan gelir. Ahlaksızlıkların örneklerine bakarsak vicdan yoksulluğu barındıran şeylerdir. Marla'nın dediği örnekte dedelerin public yapması da bu vicdan yoksunluğundan kendilerine normalleşmiştir. Dinler de vicdan üzerine oynar zaten. İnsanın vicdanını yoklar ona hizmet sunar. Vicdan ise aslında kişinin öncelikle kendisini rahatlatması durumudur. Birine iyilik edersin ama öncelik amaç kendi içini rahatlatmaktır. Faydanın ikincil tarafı muhatabına ulaşır. Ahlakın temel yasası da böyle işler işte.
Hayatta önümüze hep seçenekler çıkar. Ve genellikle gerekliliklerden ötürü birden Fazla seçeneğe talip olamayız. Ve her defasında diğer seçenek aklımızın bir kenarında merak konusu olarak kalır. Aslında o merak konusu olan seçeneği seçmiş olsak aynı kaderi diğer seçenek de yaşayacaktır. Bu kısır döngünün içinde kalmak bu akışı bozar. Aslında iki seçenekte de seçtiğimiz yolda deneyimleyeceğimiz bilgi en sonunda aynı noktaya çıkacaktır. Çünkü seçeneği seçen biziz buna bir yön veren de biziz. Özne değişmedikçe sonuç değişmeyecektir. Her durum aynı kapıya çıkacak ve her şey olacağına varacaktır.
İnsanların yorucu tüketiciliklerinden uzaklaşabildiğin, kendine dönebildiğin bir zaman dilimi. Kıymetlidir. Çünkü insanın kendisine de nasılsın dostum demeye ihtiyacı vardır.
İnsanda olması gereken vasıfların zamanla nasıl tüketilerek değerli olduğunu bu cümleler ile görebiliyoruz. Güvenilir olmak bir ahlaki gerekliliktir. Olması gereken için kimseye madalya takmaya gerek yok bence
Aynı zaman da zorunlu eğitimdir. Aslında zorunlu eğitim Türkiye'de 12 yıldır. 4 sene ilkokul 4 sene ortaokul ve 4 yıl lise şeklinde. Eskiden zorunlu eğitim 8 yıldı. Ondan önce de 5 yıl. İlkokulun 5 yıl olmasından dolayı 5 yıldı. Yeni sistemle 4-4-4 şeklini almıştır
Erişilebilirlikleri kolay olduğu için dağarcıklarındaki çok geniş. Yönlendirme ile bunu faydalı da yapabiliriz faydasız da. İnsan 0-3 yaş arasında ne kadar kelime ve bilgi haznesini geliştirirse gelecekte de o kadar kapasiteye sahip oluyormuş. Ben demiyorum uzmanlar diyor. Kapasitesi uyaranlardan bizim zamanımıza göre daha fazla etkilendiği için bize bir değişik geliyor. Burda görev ebevynlere düşüyor. Geleceğe ne sunmak istiyorsak çocuklara onları vermeliyiz.