nizamiyedeyim, bilgisayar başında giren çıkan araç kaydı falan yapıyorum. Sağımda pencere var, yanımda da işi öğretmem gereken alt devre var. pencereden dışarı bakarken bir sincap gördüm, palamut bulmuş 2 tane, hızlı hızlı taşıdı bir yere. aha izle izle olayı dedim. Bu sincap, eşelemeye başladı yeri, sonra palamutun birini sığdırdı içine, öteki sığmadı onu çıkarttı daha derin kazdı falan, sonra ikisini de sığdırdı, güzelce de üstünü örttü, sonra ağaca geri çıktı. Benim yanımdaki çocuk, "bak şimdi o sincapa napıcam ben" dedi fırladı , hayvanın kazdığı yere gitti. Ayağıyla orayı eşeliyor, sincap da ağaçtan buna bağırıyor falan, gülmekten öldüm, nasıl bağırıyor sincap, bu da küfür ederek, "var mı lan öyle saklamak, bak zulanı buldum işte" falan yapıyor. Sonra tamam lan bokunu çıkarma gel buraya dedim, geri yerine gömdürdüm, palamutları. Bu uzaklaşınca sincap gelip iki palamutu da aldı, başka yere götürdü.
Milattan önce fi senesi daha osmanlı düzenli orduya geçmemiş sivas da tokat da yeniçeri eğitim kampları var her neyse efendim bizde eğitimdeyiz.
Ama bizim bölük biraz sıkıntılı bir bölüktü yine bir gün bölükçe komutanları delirtip akşama kadar eğitim almışız öyleki yemek havanın kararmasına kalmış baktım komutan baya ilerde saatlerce sigarasız kalmışım devremi dürttüm sigara yakalım dedim karanlıkta o kalabalıkta dumanı nasıl gördüyse komutan dellendi kim o yakan? Ses yok kim? Ses yok.
Baktım yine eğitime başlıyor mevzi verdiği yerde eğildim saklandım zaten hava karanlık bizim bölük sürünmeler yat kalklar bildiğiniz yine eğitim görüyor sonra eğitimi bitirdi ördek yürüyüşü yemekhaneye dedi orada da kafamı çalıştırdım bölükteki hasta çocuğun koluna girdim komutanım yürüyemiyor arkadaş dedim.
Yanı kıssadan hisse benim hatamın bedelini ben hariç tüm bölük ödedi.
Orada nasıl bir beddua yediysek hayatımız hala düzelmedi
pkk terörünün ocaklar söndürdüğü, çoluk çocuk sivil asker dinlemediği zamanlar. doğuda bir sınır ilinin merkez komutanlığında j. asteğmen olarak son dönemlerim. teskereye kalmış bir kaç hafta. diğer asteğmen arkadaşla dönüşümlü olarak havaalanında inzibat nöbeti tutuyoruz 4-5 asker kardeşimizle. haftada bir kaç kez şehit cenazesi yolluyoruz askeri uçakla baba evine (bunlardan biri de tuzla piyade okunundan devremdi nur içinde yatsın)
yine bir gün istanbul'dan tarifeli uçak geldi, siviller indi. biz tabii pür dikkat. ben ön tarafta sıkıntıya mahal bir durum olur mu diye terminale girenleri gergin gergin süzüyorum, arkada 2 er x-ray'in başında gelen ve gidecek olan erlerin bavullarını kontrol ediyor (hatıra falan diye götürülmeye çalışılan mermi, postal vb. mühimmata el koyup tutanakla kaydediyoruz). diğer ikisi çıkış kapısında çapraz tutuş bekliyor.
bir ara komutanım diye aniden seslendi çıkış kapısındaki, arkamı döner dönmez uzun boylu fırça saçlı bir sivilin boğazından ittiğini gördüm askeri. sivil de olsa anladım tabi rütbeli olduğunu. koşar adım gittim yanlarına:
-ne oluyor burada? - komutanım, komutanımız yanındaki askeri de götürmek istiyormuş kendi aracıyla birliğe. - kendinizi tanıtın. - ben binbaşı bilmem kim. bu çocuk da benim askerim, götürüyorum. - öncelikle yaptığınız hareket yanlış, bunca sivilin içinde askeri darp etmeniz uygun değil, şu an sivilsiniz herkes ne bilsin sizin rütbeli olduğunuzu? - sen bana neyin yanlış neyin doğru olduğunu söyleyemezsin. -söylerim komutanım, ben burada merkez komutanı…..'yı temsil ediyorum. ve bu askeri bize teslim edeceksiniz. biz de alaya bırakacağız ve ilk askeri konvoyla birliğinize gelecek. kurallar net. siz de biliyorsunuz. - öyle bir şey olmayacak, gidiyoruz biz.
(sular ısınmaya başladı ben de zıvanadan çıkmaya)
dışarı çıktılar ve az ilerde duran binbaşının kendi aracına bindiler. kapıda ve x-raydeki askerlere beni takip edin talimatı verdim. aracın yanına gelince siz ikiniz aracın önüne, siz ikiniz aracın arkasına sıfır mesafe çapraz tutuş marş marş dedim. yerlerini alınca da milim kımıldayanın askerliğini yakarım yemin olsun dedim (aslında o sinirle çok sağlam küfür ettim de yazamıyorum şimdi buraya, yumuşattım) . kral çocuklardı hepsi bir ağızdan bir emredersiniz komutanım patlattılar.
binbaşı bir gaz verdi ileri gitmeye çalıştı geri gitmeye çalıştı. baktı olmayacak durdu. epey bir yanındaki götürmeye çalıştığı askerle konuştu, sonra cebinden bir şeyler çıkardı verdi ve arabadan indirdi. sonra yüzüme bakmadan gitti. tabii ben çocuklara rahat, çekilin talimatı verdikten sonra.
allahtan çocukların üstlerine sürüp gitmeye çalışmadı, zira tekerlere ateş emri verecek kadar zıvanadan çıkmıştım. durduk yere askeri mahkeme şu bu askerliği uzatırdık.
sessiz sedasız şafak sayan bir asteğmen olarak bir binbaşıyla hem de böylesine takışacağımı rüyamda görsem inanmazdım.
eve döndükten bir hafta sonra da alay komutanına eşlik etmek için beklediğimiz noktada canlı bomba patladığını izledim haberlerde. allahtan kızın kafa iyi olduğundan süreyi tam hesap edemeyip komutanın çıkışından 10 dk önce patlatmış kendini. bizimkiler de zırhlıda beklediklerinden bir şey olmamış.
çok zor günlerdi. bu vesile ile şehitlerimizi rahmetle anıyorum. bu vatanın aslan parçaları bitmez. bitiremediler, bitiremeyecekler.
Acemi birliğindeyiz 250 kişilik bölük akşam yemeğine gidiyoruz öncesinde fırsat eğitimi yani ceza almışız. Ortalık kararmaya başlamış ben 2- 3 saatir sigarasız kalmışım. Bölüğün ortasında idim sigara yaksam komutan fark etmez herhalde demiştim. Bir sigara yaktım iki fırt ya çektim ya çekmedim. Komuta kıta dur. Emri verdi tüm bölük durdu. Kim o sigarayı yakan dedi nereden fark ettiyse. Bölükten ses yok. Tekrar eğitim yerine yönlendirdi kalk eğil çök yaptıracak. Hemen bir çalının arkasına saklandım gece karanlığı tüm bölük eğitim aldı. Bende oradan izliyorum sonra sürünerek yemekhaneye emrini verince orada da biraz kafamı kullandım. Bölükte hasta bir çocuk vardı koluna yapıştım komutanım arkadaş yürüyemiyor dedim.
Yani tüm bölük ben hariç benim yüzümden ceza almıştı.
Bir diğer anımsa tüm bölük sabah tören yürüyüşü eğitimi alıyor ben yine aradan kaçmış tabur da takılıyorum. Şansıma karşıma bölük üsteğmeni denk gelmişti. Ne arıyorsun burada diyince mal gibi bölüğü kaybettim diyip sağlam bir fırça yemiştim.
Sonuncu anımsa usta birliğindeyim nöbette gıcık uzman'ın birisi tuşlu telefonumu görmüştü. O kulübe kapısını açıp girene kadar 5 saniyede telefonu yok etmiştim. Komple nöbet yerini dağıtıp yine bulamamış dellenmişti.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır. katkıda bulunmak istemez misin?