(Her yazarın yazım kurallarına ve noktalama işaretlerine dikkat etmesi istenen ama azami üç yada otuzüç nizami kelimeden oluşan yani büyük harfle başlayıp noktayla biten cümlelerle bitmesi de kural kabul edilen, sonu sürprizli ve de zihinlerde çığırlar açabilitesi yüksek yazarlar oyunu.
Sanırım 'ben bu oyunu bozarım' niyetiyle yola çıkan ama sözlüğün nasibine daha eğlenceli ve sürükleyici olma ihtimali yüksek bir oyuna katkı sunan yazarımız rocinante, nam ı diğer gocu eleştirisiyle sözlük piyasasına vesile bir oyun aynı zamanda :)))
Belki sonunda güzel bir hikaye yada kim bilir uzunca bir romana dönüşecek. Oyunun sürpriz olan tarafı bu. Sürükleyici olan tarafı ise her yazarın elindeki ve gidişatı belirleyecek olan yazara ait cümlesi. Dikkat edilmesi gereken en önemli kuralsa her yazar hikayeye yön veren cümlesinden sonra akışta üç cümle gördükten sonra tekrar yeni bir cümleyle katılım sağlayabilecek olması. Bu vesileyle bu entry'nin kurdelasını ilk ben kesiyorum. Herkese iyi eğlenceler.)
- Succulent gözlerini kapamış kollarını, her yerini güneşten koruyan dut apacının gövdesine yaslamış ve saklanmak için sözlük ormanına koşuşturan sözlük yazarlarına fırsat verircesine yavaş yavaş birden yüze kadar saymaya başlamıştı.
yazarlarla cümle oyunu
Haberci şakacı bir çocuktu, dur şu succulent'i enayileyeyim diyerek, succulent'in ebe olarak saymakta olduğu ağaca tırmanmaya başladı ancak, ayağı kaydı ve küüüüt diye succulent'in kafasına düştü.
Burda da buldular beni diye sinirlenen succulent kafasına düşen haberciyi hızlıca itekleyerek delice koşmaya başladı, nereye gittiği mühim değildi. Topuklarını götüne vura vura kaçıyordu.
Ama kaçarken fark etmediği şey, itilince sendeleyerek arkaya düşen haberci'nin kafasını yerdeki kayaya çarparak travma geçirmesi ve zihinsel olarak ikinci bir rocinante'ye dönüşmesiydi. daha kötü ne olabilirdi ki !!!
İşte o an tüm sözlük ahalisinin ayvayı yediği andı. Succulent bir an durakladı bu felakete sebep olduğu için kendini kötü hissediyordu. Şimdi arkasında iki tane rocinante vardı biri orijinal biri de sonradan olma. Ne yapacağını bilemez şekilde durdu durdu. Ama hiçbir şey düşünemiyordu. Aklından sürekli sözlükte açılacak başlıkları hesap ediyordu. Biriyle baş edemezken şimdi ikisiyle nasıl baş edecekti bu sözlük ahalisi.
bir an donup kaldıktan sonra kendini toparladı ve sağlık sektöründeyken tanışarak ahbap olduğu nörolog geldi aklına. haberciyi hemen arabasının arkasına attı ve şuursuzca sürmeye başladı, bir yandan da nörolog arkadaşının numarasını bulmaya çalışıyordu rehberinde.
En sonunda doktora ulaştı. Olanları anlattı ve hemen hastaneye doğru yöneldi. Gider gitmez doktor onları karşıladı. Hepsi geçecek diye bir yandan da arkadaşını teselli ediyordu. Zira durum vahimdi.
Bir hastaneye iki rocinante fazlaydı, Doktor hastayı çabucak yandaki odaya aldı, muayene etmeye başladı. Çeşitli testler yapıyordu. Orijinal rocinante doktora kanki diyerek şakalarını yapmaya devam ediyordu.tam bir yüzsüzdü. Her durumda şaka yapabiliyordu.
Rocinante ne zaman gelmişti hastaneye onu götürmemişti succulent her yerden çıkmayı nasıl da başarıyordu. Doktor habercinin bu Roci benzerliği için tek bir kurtulma şansı var dedi. O da tekrar ağaçtan düşmek.
Ekip tekrar ağacın yanına gitti.bir yandan haberci ağacın dalına tırmanıyordu, öte yandan orijinal roci hala şakalarına devam ediyordu. "becerebilecek misin kanki" diye seslendi. Haberci ise "beni ne sandın kanki" cevabını verdi.
Evet haberci artık ağacın tepesindeydi ama şimdi de rociliği tutmuştu amigo markalı fındık getirmezseniz atlamam ki atlamam ki deyip herkesin sinirlerini bozdu.
Succulent sinirden küplere binmişti, rociden markete gidip amigo marka fındık almasını rica etti. Roci " bir şartım var kanki, sevdiğim kızı yarın kaçırıcam, yardım ve yataklık edersen fındığı alırım" dedi. Çok riskli bir istekti.
Roci'nin evli olduğu geldi aklına “harem mi kuracaksın lan pe.venk diye haykırdı” succulent. İyice çıldırmıştı, zaten artık kafayı da yemek üzereydi. Şak diye bir tokat indirdi Roci'ye. Olduğu yerde yıkılan Roci birden hesapsahibi gibi davranmaya başladı.
İşte bu asla kabul edilemezdi. İki hesapsahibindense iki roci evladıydı. Sorun gitgide büyüyordu.
"neden vurdunuz hanımefendi" diye sitem etti roci, roci kimliğini kaybettiği için daha kibar konuşmaya başlamıştı. succulent "ya sabır" diye iç çekti. her şey bombok olmuştu. sanki sınavda kaydırma yapılmış gibiydi.
Sinir krizine giren succulent anlamsızca kahkaha atıp gülmeye başladı. Bu sözlük ahalisinin de sinirlerinin gerilmesine sebep oldu. Her şey Arap saçına dönmüştü ve nasıl çözüleceği konusunda hiçbir fikirleri yoktu.
Birden yazar cizer uzakta göründü. Elinde kod yazdığı bilgisayarıyla ekibe doğru yaklaşıyordu.Olayı ona anlattılar, bunun üzerine yazar cizer Bir fikrim var diye anlatmaya koyuldu.
Elindeki dizüstü bilgisayarı ile hemen arayüze girdi. Rocinin nickini değiştirip hesapsahibi2 yaptı ve yanında da bir paket amigo fındık getirmişti. Ağaçta bekleyen haberciye uzattılar. Haberci fındığı alıp hemen bir çırpıda yedi.
Haberci ağaçtan atladı ve kafa üstüne düştü. Eski kimliğini geri kazanmıştı. Sıra rocideydi, bir an ekip düşündü, rociyi eski haline döndürmeseler sanki herkes için daha hayırlısı olurdu. Düşünüp taşındılar.
Ama bunun için hesapsahibi'ninde rızası gerekiyordu. Acaba habercinin düzelme yöntemi Roci'de de işe yarar mıydı? Bir tokat daha yese kendine gelir miydi? Ve herkes bu olsun istiyor muydu?
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?