günaydın sözlük

marla
Sabah sabah başka sözlüğe mi geldim diye sormamı sağlayacak kadar şaşırtmış sözlüktür. Gerçi sura'nın roci için yazmış olduğu nickaltı sonrası bir hareketlilik bekliyordum. Fikirlerimizi söylemekte özgürüz elbette ki, ancak bunu karşımızdaki insanlara hakaret etmeden de yapabiliriz. Anlayamadığım nokta şu; hiç tanımadığınız bir insana kin ve nefret duyacak içsel motivasyonunuz nedir? Neyse, az daha uyuyayım bari. Gürültünüze uyandım.
günaydın sözlük

son görülen rüyalar

asteria
ünlü türk oyuncu oscar ödülünü almak için amerikaya uçtu
türk milli futbol takımımız dünya kupasını kazandıktan sonra zaferini istanbulda kutladı
kansere ilaç bulan türk hekimi nöbel ödülünü kazandı
mülteciler ülkelerine geri dönmek için sınır kapılarına akın etti
dünyada türk lirasının inanılmaz yükselişi
isviçreliler mal varlıklarını satıp Türkiye'ye yerleşiyor
perva sözlük, Türkiye'nin tek ve rakipsiz sözlüğü bill gates tarafından satın alındı

bu tarz haber başlıklarını gördüm diyeceğim de,
"rüyanda bile göremezsin" kategorisine girdikleri için maalesef göremedim.
ama isterdim, çok isterdim...
2

kimin artıladığını merak etmek

marla
Genel olarak merak etmediğimdir. Yazdığım tanımı okuyup onaylayan bir yazar vermiştir artı oy. Esas merak ettiğim eksi oyu kimin verdiği, kiminle aynı fikirde olmadığımı bilmek iyi olabilirdi. Hangi noktadan yazmış olduğum şeyin rahatsız edici olduğunu merak ediyorum.

ouroboros

asteria
Ouroboros sendromu adı buradan gelir.
kendini sürekli yaratma ve yenileme, bitişten sonra tekrar başlama isteğine yenik düşenlerde görülür.
doğada ouroboros'un temsilcileri olan hayvanlar vardır.
örneğin, yaşam döngüsünü simgeleyen ölümsüz denizanası gibi, biyolojik olarak ölümsüz, kendini sürekli yenileyen bir canlı.

tutmayan başlıkların yazarı

asteria
(yazar: marla) ukdesi.

yazar için üzücü bir durumdur. bir hevesle başlık açılır, ilk tanım girilir fakat devamı gelmez, kimsenin ilgisini çekmez. tabi heves kırılır, bir daha başlık açılmaz vs vs...
benim de çok öyle başlıklarım var ama devamını beklemem (aklıma gelmez) ve tutup tutmayacağını önceden düşünmem, bir nevi kendim için açar kendim yazarım durumları.

bizim sözlükte genel olarak tutmayan başlıkların yazarı bilinse de, yine de sevilir el mahkum, maksat akış sağlansın, zaten yazdıklarımız sözlüğün derinlerinde kaybolup gidiyor. herkes kendi başlığından, yazdıklarından sorumludur.

ebeynlerinin ebeveyni olmak (parantification)

succulent
Çocukların ebeveyn rolüne büründüğü yani rollerin değişmesi durumudur. Bu durumda çocuklar, ev işlerini üstlenebilir, kardeşlerinin bakımlarını üstlenebilir, aile fertlerinin sağlığını veya psikolojisini düzeltmek adına çabalaması gibi durumlar görülebilir.

sadece belirli sorumluluklar vermek, kendi odasını toplama, yardımlaşma gibi durumlar çocuğun kişisel gelişimine katkıda bulunsa da tamamen sorumluluğun çocuğa kaldığı durumlarda çocuğun psikolojik sorunlar yaşamasına neden olacağı gibi aynı zaman da çocuğun istismarı da söz konusudur.

duygusal açlık

ragazzo solo ragazza sola
tamtam ukdesidir.

Açlık normal koşullarda fizyolojik bir süreçtir. Yavaşça artar ve başat koşul giderilmesidir, ne ile giderildiği değil. Midenin boşalması, enerjinin tüketilmesi ile hissedilir. Doyma durumu da pek çok canlı için en önemli haz mekanizmalarından biridir.

Haz alma durumu enteresan. Farkındaysanız yaşamı mızı sürdürmemizi sağlayan eylemlerden inanılmaz haz alırız. Boşaltım gibi, seks gibi, yemek yeme gibi.

Dopamin salınımı ile ilişkilendirilmiştir. Modern dünyada dopamin bağımlılığı gibi bir kavramdan bahsedildiğini duymuşsunuzdur. Bu dopamin salınımını başka pek çok şey uyabilir: oyun oynamak, bir şeyler izlemek, öğrenmek, sanatla uğraşmak ve hatta ilgi görmek.

Ancak en önemli olanlardan biri temel ihtiyacımız da olan yemek yemektir. Bu sayede, açlık hissi psikolojimizden de etkilenmeye başlar. Kişiler yemek yemenin veya yeme menin verdiği hazzı keşfedince işler biraz değişir.

Duygusal açlık, fizyolojik olarak aç olmamızı gerektiren bir durum olmasa bile dopamin ihtiyacının da etkisi ile açmış gibi hissetme halidir. Obezite gibi kilo alımı getiren şeyler söz konusu olduğunda bu durumun üzerinde çokça durulur. Ama bence bunun tersi de mümkün, duygusal tokluk yani. Ya da aynı şekilde "duygusal açlık." Çünkü bazı insanlar da hazzı yeme dürtüsüne karşı çıkmakta bulurlar.

Kısacası açlık halinin duygulara göre düzenlenmesidir. Aşerme benzeri bir davranış görülebilir: kişinin spesifik bir marka çikolatayı inanılmaz derecede istemesi ve başka bir yiyeceği kabul etmemesi gibi. Bu durumlarda yediğimiz yiyeceklere bakarak duygu durumumuz ve hislerimiz hakkında çıkarım yapılabileceğini düşünen uzmanlar vardır. Yoğurt yemek istemek başka bir ihtiyacı dışa vurur iken, patates kızartması yemek istemek belki bambaşka bir hissi ifade eder.

Bu konuda bazı kitaplar var, birisi şu:

duygusal açlık

Ben okumuş ve yararlı bulmuştum.
Bakmak isteyebilirisiniz.

empat olmak

marla
Bu başlık için (bkz: tamtam) nickli yazar tarafından ukde bırakılmış.

Empat bir birey karşındaki insanın tüm duygularını, hislerini sanki kendi deneyimlemiş gibi hissedebilir. Olumsuz bir olay yaşamış insanı dinlemesine gerek dahi olmadan sadece beden dilini okuyarak fark edebilir. Empatlar sözcüklerin ötesini görebilen süper güçlere sahip insanlardır. Mükemmel dinleyici oldukları için çevrelerindeki insanlar herhangi bir olayı anlatmak için empatları tercih ederler. Onları en iyi anlayacak olan kişiler empatlardır.
Empat olmak her zaman olumlu bir özellik değildir elbette. Empatlar karşısındaki bireyin yaşamış olduğu olumsuz duyguları da hisseder ve deneyimler. Bu olumsuzluğa kendisi maruz kalmışçasına duyguları içselleştirir. Empat olmanın lanetli tarafı ise budur. Olumlu duyguların yanında olumsuz duyguları da sahiplenirler. Hatta duygularını paylaştıkları canlının bir insan olmasına gerek dahi yoktur. Mutlu mırıldanan bir kedi ile gülümseyip acı çeken, aç olan bir sokak canı için de üzülebilirler. Empat olduğumu düşünüyorum, tamamen kişisel tecrübelerimi yazdım başlıkta. Eksiği vardır mutlaka. Aklıma ilk gelenler bunlardı.
5

kanıksamak

marla
İnsan ve toplum için son derece tehlikeli bir durumdur. Toplumun kötülükleri, vicdansızlığı ve ölümleri kanıksamış olması içten içe yaşadığımız çürümeyi de beraberinde getiriyor.
Bu ülkede akıl sağlığımızı korumanın çok zor olduğunun farkındayım. Ancak kanıksadığımız, dile getirmeye gerek dahi duymadığımız kötülüklerle karşılaştığımızda bizim de sesimizi duyan olmayacaktır. Alışmamamız gerekiyor.

arkeolog

Yazar cizer
(bkz: arkeoloji) dalıyla ilgilenen bilim adamlarına verilen isimdir arkeologlar kendi içerisinde onlarca çeşide ayrılsada genel olarak yer altı ve tarihi eser kalıntılarıyla ilgilenen geçmişten günümüze ışık tutan değerli bilim insanları.

Şunu unutmamalıyız ki geçmişini bilmeyen milletler geleceğini inşa edemez herkes 16 türk devleti kuruldu diye düşünür ama bu devletler neden geçmişte battı diye düşünmez.

(yazar: violence ) ukdesidir.
3

gibi dizisi replikleri

succulent
t: hayırdır köstebek?
k: tütünde misiniz?
t: görmez misin köstebek tütündeyizdir.
k: tütüncünüz nerede?
t: tütüncümüz köydedir.
k: köyünüz nerededir?
t: köyümüz şuradadır.
k: tütününüz nicedir?
t: tütünümüz boldur ey köstebek. köyümüze buyurmaz mısın?
köstebek işte gidiyor tütüncünün köyüne.
tütüncüyü buluyor ve diyor ki;
k: ey tütüncü! ey tütüncü! tütünlerin var mıdır?
t: ey köstebek! bilmez misin ben tütüncüyüm? tütünlerim vardır.
k: tütünüm sende mi?
t: senin tütünün ne gezer bende?

çocukken yapılan saçma şeyler

succulent
Okuyanlar bilir şu beni saat yüzünden yerin dibine sokulduğum hikayeden o meşhur saati.

Gel zaman git zaman benim saat durdu. Ben de bozuldu sandım. Şu yaşımda da olduğu gibi o zamanlar da tamir işine çok meraklıydım hatta evdeki horozlu çalar saati bile tamir edeceğim diye bozmuştum. Saatin arkasını açtım ama sonra toparlayamadım. Tüm mekanizmasını söküp annemin o zamanki yaşlarından daha genç olan bir vesikalık fotoğrafını saatin kadranına yerleştirip arkasını kapattım. Bir gün annem saati eline alıyor. (Camı da ışıkta renk değiştiren cinsten aynalı gibi) kendini görüyor saatte ama eski hali. Kadının aklını oynatıyordum az daha. Bakmış bakmış bu nasıl olur diye. Eminim içinden saatin zamanı geriye alıp eski görüntüsünü gösterdiğini düşünmüştür. Fark edince kafası dank ediyor. (bkz: annelerin aklı nasıl oynatılır)

defne

asteria
defne ağcın yaprağı baharat olarak kullanılır ve birçok yemeğe yakışır, güzel bir aroma ve tat verir.
ayrıca faydalıdır, balgam söktürücü, iltihap giderici, solunum yollarını rahatlatıcı etkisi vardır, ateş, bulantı ve kusma için de kullanılır.
bütün apollon heykel ve resimlerinde başında defne yapraklarından örülmüş bir taç vardır.
bu tacın hikayesi şudur: apollon'un peneus'un kızı dafni'ye aşık olur. dafni ondan sürekli kaçar ve bir gün yer tanrısı gaia'dan yardım ister, o da dafni'yi ağaca dönüştürür. sonsuza kadar defne ağcı olarak kalır. apollon ise yapraklarından bu tacı örer ve bir daha başından hiç çıkarmaz.

sana hitap etmeyen başlıklara bakmamak

succulent
Yazarların aktardığı bir bilgi ya da bir deneyime karşı her zaman meraklı olmuşumdur. Sözlük kullanmadaki sebeplerden birisi de budur. O yüzden her bilginin ve kişilerin kendilerine ait bu deneyimlerin paylaştığı içerik bana kutsal geliyor. Aynı düşünmek mümkün olmayabilir ama düşüncemin karşıtındaki değerli bir bilgiyi de yok sayamam.

perva sözlük yazarlarının ruh hali

violence
Kral, dondurucu bir kış günü gecenin soğuğunda nöbet tutan bir muhafıza sordu:
-“Üşüyor musun muhafız?”
-“Ben soğuğa alışkınım kralım” dedi muhafız.
-“Olsun, ben yine de sana sıcak elbise getirmelerini emredeceğim” dedi ve gitti. Lakin emir vermeyi unuttu.
Ertesi gün nöbet yerinde muhafızın soğuktan donmuş cesedini buldular. Muhafız nöbet yerinde bulunan duvara bir yazı yazmıştı.
“Kralım ben soğuğa alışıktım, beni soğuk değil, sizin sıcak elbise vaadiniz öldürdü”

tam olarak bu hikayedeki muhafız gibi hissediyorum. ama toparlanırız ya ne olacak.

eric cartman

rocinante
efsanevi tv serisi south park'ın manipülatif dobişkosu. gerçi tv serisi dedim ama, artık yeni bölümleri kendi sitelerinde satıyorlar. neyse bu dobişko şişman değil iri kemiklidir ve hep madurdur.

kürtaj

violence
doğum kontrol yöntemlerinin %100 koruma sağlamadığını biliyoruz. yani ne kullanırsan kullan bazen işe yaramıyor. kürtaj işi maliyetli zaten. keşke daha ulaşılması kolay olsaydı da tuvalette yeni doğmuş bebek bulundu, çöpte bebek bulundu gibi haberler görmeseydik.

otostop

succulent
Zamanında çok yaptığım eylem. Çok komik dialoglar çıkıyor. Ama artık güvenip tanımadığım birinin arabasına binme dönemi geçti.
Nerden aklıma geldi. Sabah sabah 2 amcayı araca alıp gittiğimiz yere kadar götürürken aydınlandım lan bunlar otostopçu resmen diye. Amca olunca birden düşünemedim demek ki.

kadınları anlayamamak

ragazzo solo ragazza sola
Anlayamadığınız noktalarda sorabilirsiniz aslında.
Genel olarak insanlarla anlaşmanın yolu bu olabilir.
Ben de erkekleri anlamıyorum. Söylenenler de doğru. Bazen kendimi de anlamıyorum. Bu olur, bazen insanlar kendilerini de anlayamayabilir. O zaman da kendileri ile iletişim kurmaları gerekir.

Artık ormanda bizon avlamadığımız için iletişimi şu amaçla kullanıyoruz: birbirimizi anlamak. O zaman da bu amaçla kullanıyorduk tabii ama dertler daha somuttu. Şimdi daha soyut yerlerde geziniyoruz.

Bir psikiyatrist bana her türlü mental rahatsızlığın bir noktada düşünmeyi reddetmekle ilgili olduğunu söylemişti ve çok haklıydı.

İnsanları anlamak da anlamayı reddetmekle alakalı. O insan üzerine düşünmemekle. Ve bazen karşımızdaki insan anlaşılmak istemez. Anlaşılmamak onun kendisini korumasının ya da biricikliğini kendine ispatının bir yolu olabilir. Nedeni çok da mühim değil. Onu ilgilendirir. Bizim anlamamız gereken onun anlaşılmak istemeyişidir. Bunu anlamak ve kabullenmek çok temel sorunları çözer.

söylemek istenip söylenmeyenler

Tamtam
ağzımdan öyle bir şey kaçırdım ki uyuyan insanı uyandırdım.
bir sözün bu kadar etkili olabileceğini hiç düşünmemiştim. yüksek sesle düşünmüşüm.
offf offf... bir anda aklımdan geçen basit bir düşünceyi dalgınlıkla ifade etmenin sonucu bu kadar ses getirmemeliydi.

birkaç gün etkileri devam edecek sanırım.
kendim ettim kendim buldum....
36

platonik aşk

alaskan crab
İsmi Aristoteles'in hocası olan ünlü filozof Platon'dan gelir. Platon'un felsefesine göre bizim gözlenebilir alemde gördüğümüz her şey, esasında çok daha iyi bir şeyin yansımasından ibarettir. Hal böyle olunca, elimize aldığımız bir taş, tahtaya çizdiğimiz bir daire ya da çok güzel işlenmiş bir heykel. Hepsi esas olanın birer yansıması, idealardan parça alan şeylerdir. İdealar, Tanrısal, biricik ve değişmez şeyler olarak orada dururlar. Gördüğümüz her şey ise, onlardan belli oranlarda pay alarak varlığa kavuşurlar.

Şimdi buradan hareketle, platonik aşk da, hali hazırda insanların yaşadığı ve dış dünyada vuku bulan aşklardan farklı olarak, aşırı idealize edilmiş, adete, idealardan pay almamış da, ideanın kendisi olacak kadar yüceltilmiş anlamına gelir. Böylesine dış dünyadan kopuk ve yüceltilebilen bir şey de, elbette karşı taraftan bağımsız olacaktır. Çünkü bağımlı olduğu taktirde, öylesine kopuk yüceltmeler yapmak imkansızdır, mutlaka sevmediğiniz bir şeye denk gelirsiniz. Bu nedenle platonik aşk yaşayanlar, eğer olur da aşklarına karşılık bulurlarsa, zamanla hayal kırıklığına uğrayacaklardır. Bulamazlarsa da, ne kadar çok kafalarında kurarlarsa o kadar saf ancak bir o kadar da takıntılı bir saçmalığa boğulurlar. Dozunda bir platonik aşk, tadından yenmez, ergen bir genç kız ya da oğlansanız. Onun dışında bulaşmayın.

bebeklerin öldürülmesi olayı

marla
(bkz: sosyal çürüme) başlığında dile getirdiğim korkunç olaydır.
Göz göre göre, sırf para hırsları yüzünden şanssız bir biçimde bu ülkede dünyaya gelmiş olan bebekleri annelerinden ayırarak özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerine yönlendirmişler. Bebeklerin bazıları enfeksiyon kaparak yaşamını yitirmiş, bazıları ise kör olmuş. Bazılarından ek ücret adı altında para istenmiş, ölen bebeğin kimsesizler mezarlığına gömüleceğini söylemişler. Yani öldürdükleri candan da para kazanmışlar. Ayrıntılar kan dondurucu. Az önce yazdığım gibi, başka bir ülkede olsa yer yerinden oynardı. Bu utanç hepimize yeter.

https://www.ntv.com.tr/galeri/turkiye/yenidogan-bebek-cetesiyle-ilgili-bilinenler-yenidogan-bebek-cetesi-hangi-hastanelerle-isbirligi-yapti-kac-bebegin-olumune-neden-oldular,NVi7r3Dewk2kj9o-PwUvwQ

gibi dizisi replikleri

succulent
Arkadaşlar ben insanı barbunyaya benzetirim.
İçinde zeytinyağı vardır, soğanı vardır, şekeri vardır, tuzu vardır.
Kimisi atıyorum havuç koyar, kimisi patates koyar.üzerine maydonoz falan filan yani barbunya mixtir ya.
Şeker, şeker iyi midir?
Yerine göre. Puding koyarsan tabii yeridir. Ama atıyorum yani lahmacuna şeker atılır mı? Yakışmaz.
Keza tuz. Baklavaya tuz konmaz mesela koyulmamalıdır.
Ama atıyorum patates kızartmasına serperseler, yakışır.
Yani şimdi barbunyadan yağını çıkar, soğanını çıkar,şekeri çıkar, tuzu çıkar havucu patatesi tüm malzemesini çıkart.
Geriye saf barbunya kalsın. O öyle saf barbunyayı yer misin? Yemezsin. Yesen de sevmezsin anlatabiliyor muyum?
E şimdi, insandan da insanı insan yapan kaosu çekip aldığında, o geriye kalan ruhsuz posayı da sevemezsin.
Ben böyle görüyorum. Yani diyeceğim o ki arkadaşlar ben her şeye rağmen sizi, bizi bizleri çok seviyorum..

bebeklerin öldürülmesi olayı

succulent
Bundan daha öncede bahsetmiştim dünyada sağlık sistemi insanlar üzerinden para kazanılan en karlı sistemdir.
Hastalıkların laboratuvar ortamlarında üretilmesi ve sonra sanki tedavi bulmuş gibi piyasa sürdükleri binlerce medikal hizmet. Hepsi para. Gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkeler üzerinden kazanılan kanlı para.
(bkz: #17044)

içeriği anlaşılmayan mesajlar

succulent
Babamın görme problemlerinden dolayı wp mesajlarını ben yazar ben okurum genelde. Bir gün kendinden yaşça küçük bir arkadaşı ile mesajlaşıyoruz(babamın adına ben mesajlaşıyorum) abi sana beton yetmez diye mesaj attı. Neye beton yetmez. Babamı öldürüp üstüne apartman mı dikecek falan diye baya düşündüm. Sonra öğrendim bu beton ne betonuymuş. Bu erkekler neden hep cinsel uzunlarına iltifat ediyorlar anlamış değilim.
2

havalar çok soğuk

zhs
Yüzüm bile üşüyor siz düşünün artık 🥲. Ben daha kışlıkları çıkarmadım kış geldi jdjxjxjx. Üniversite sonrası ilk kez bu mevsimde memleketimdeyim ve bu kadar soğuk olmasını beklemiyordum. Çok keskin bir soğuk var. Kalın sweatlere yumulma zamanı artık 😁. Neyseki ben kışı seviyorum. Gece 1 yorgan 1 battaniye ile uyudum sjjdjxjxd. İş yerim soğuk olduğu için daha çok üşüyorum sanırım ve yakında hasta olurum gibi 🥲.
2

ruh şifacısı

succulent
20. Sözlük seviyesi

Ey ruh geldiysen 3 kere vur çünkü bir işimiz var. İğne yapıcam da.

Ruh şifacısı görevini aldım kabul ettim. 21. seviyeye kadar hepinizin ruhları bana emanet arkadaşlar.

defne

succulent
Defne yaprağının et yemekleri üstünde inanılmaz bir etkisi var. Etin(özellikle kuzu)yoğun kokusunu sevmeyenler için hoş bir aroma katmaktadır. Haşlama tarzı et pişireceğiniz zaman etin miktarına göre 1-2 yaprak defne yaprağı atmak hem lezzeti arttırır hem de hoş bir koku bırakır.

Ayrıca evimize aldığımız kuru bakliyatların içine bir adet defne yaprağı koyarsak böceklenmeyi önler
4

rus salatası

asteria
eski yıllarda onu satan esnaflar komünist damgası yememek için adını amerikan salatası olarak değiştirmişler. aslında ikisi de aynıdır. bir diğer adı ise olivye salatasıdır.
haşlanmış patates, havuç, bezelye, salatalık turşusu ve küp şeklinde doğranmış salam ana malzemeleridir, bazen değişiklik görülebilir ama klasik olan salata bunları içerir.
biraz ağır fakat lezzetli bir meze çeşididir.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol