Tehlike
haberci
1. nesil Yazar - 11. Seviye Gizli yoldaş - Yazar -
Ender Çetin
- toplam entry 330
- takipçi 14
- puan 21408
Hayatta insan her ne yapıyorsa kendine yapıyor. Hani bir söz var; “insanın kendine yaptığını tüm dünya birleşse yapamaz” diye. Bu kavrayış anlayışım oldu. İnsanlarla uğraşmak zor, insanın kendisiyle uğraşması daha da zor. İnsanların anlamak yerine anlaşılmaya düçar olduğu hengamda bu anlayışı kendime vird edindim. Hınçları hırsları kusurları eleştirecek ağzımı kendim için açıp kapatıyorum, bu sayede. Çünkü önce kendimden mesulum.
İyilikle hem halim. Bu yüzden beni az da olsa iyi olduğumu söylerler ancak bunu duymak adına değil vicdanımın telkini için iyi olmaya çalışıyorum. Kendime kötülüğüm çok dokundu. Yani kendi hakkıma çok girdim. İyiliği tercih edişim kendi iyiliğim için. Bi de zaten iyi olmak iyidir. Kötülükler arenasına dönüştürülmüş dünyanın iyiliğine nefer olmak da kıymetli benim için.
Yargılamayı, yadırgamayı, hor ve hakir görmeyi çok uzun zaman önce bıraktım. Çünkü bu tutum da bir insan için çok da akıllıca bir tercih değil. Bu minval üzre insanın tercihlerinden oluşan yaklaşımlarını bumeranga benzetirim, hep. Senden ne çıkıyorsa illaki sana geri gelecektir…
Sevmeyi severim. Sevilmek de güzeldir ama ondan emin olamıyoruz maalesef. O yüzden tercihim koşulsuz sevgiden yana. Koşulsuz sevginin karşıladığı tüm argümanlar elimden geliyorsa, dilimden dönüyorsa hiç çekinmeden kullanmaya çalışırım. Maddiyat amaç değil araçtır benim için. O aracı hep sevdiklerim için kullanırım. Bundan da gocunmam hatta aksi beni, vicdanımı çok rahatsız eder. Benim için vicdan uyumayan devdir ve sahip olduğum vicdan ruhumun biyonik saatidir ve ruhumu güzelliklere uyandır.
Bir de insanın kendini haddini hududunu bilmesinin çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. İnsanlık diplomasının geçer notunu bu anlayışı benimsemiş insana layık görürüm. Ve ben de buna layık olmaya çalışırım…
Günün döngüsündeki karanlık neyse benim tekamülümdeki karanlıkları da öyle kabul ederim. Güneş'te büyür ve demlenir, karanlıkta küçülür ve dinlenirim. Ve hakeza…
İyilikle hem halim. Bu yüzden beni az da olsa iyi olduğumu söylerler ancak bunu duymak adına değil vicdanımın telkini için iyi olmaya çalışıyorum. Kendime kötülüğüm çok dokundu. Yani kendi hakkıma çok girdim. İyiliği tercih edişim kendi iyiliğim için. Bi de zaten iyi olmak iyidir. Kötülükler arenasına dönüştürülmüş dünyanın iyiliğine nefer olmak da kıymetli benim için.
Yargılamayı, yadırgamayı, hor ve hakir görmeyi çok uzun zaman önce bıraktım. Çünkü bu tutum da bir insan için çok da akıllıca bir tercih değil. Bu minval üzre insanın tercihlerinden oluşan yaklaşımlarını bumeranga benzetirim, hep. Senden ne çıkıyorsa illaki sana geri gelecektir…
Sevmeyi severim. Sevilmek de güzeldir ama ondan emin olamıyoruz maalesef. O yüzden tercihim koşulsuz sevgiden yana. Koşulsuz sevginin karşıladığı tüm argümanlar elimden geliyorsa, dilimden dönüyorsa hiç çekinmeden kullanmaya çalışırım. Maddiyat amaç değil araçtır benim için. O aracı hep sevdiklerim için kullanırım. Bundan da gocunmam hatta aksi beni, vicdanımı çok rahatsız eder. Benim için vicdan uyumayan devdir ve sahip olduğum vicdan ruhumun biyonik saatidir ve ruhumu güzelliklere uyandır.
Bir de insanın kendini haddini hududunu bilmesinin çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. İnsanlık diplomasının geçer notunu bu anlayışı benimsemiş insana layık görürüm. Ve ben de buna layık olmaya çalışırım…
Günün döngüsündeki karanlık neyse benim tekamülümdeki karanlıkları da öyle kabul ederim. Güneş'te büyür ve demlenir, karanlıkta küçülür ve dinlenirim. Ve hakeza…
Büyük lokmaya karşın tercih edilen eylem…
Olmasın arkadaş. Yine tutar beni bulur, ben de tutar elinden karşıya geçiririm. Öyle olur çünkü vicdanlı adamım ben. Gördüğüm halde görmezden gelemem; gelirsem şayet körden ne farkım kalır?!
Acının insanı rehin alarak günlük rutininden mahrum bırakması durumu.
Bi çeşit 'acı eşiği yükseltme mülakatı' gibi bişey. Belkide insan değilim de tekamülüm yada kemale ermem için acıyla hamurum yoğruluyor.
Bu tezim doğru olabilir zira Allah'ın sopası yok… demek ki iyileşmem buna sabır göstermem ve şifa için(acının iyileşmesi için) talepte bulunmam lazım…
Bi çeşit 'acı eşiği yükseltme mülakatı' gibi bişey. Belkide insan değilim de tekamülüm yada kemale ermem için acıyla hamurum yoğruluyor.
Bu tezim doğru olabilir zira Allah'ın sopası yok… demek ki iyileşmem buna sabır göstermem ve şifa için(acının iyileşmesi için) talepte bulunmam lazım…
Senin ki intihara seyrederken ilahi kudretin kafana sopa vurması. Neyseki daha yaşayacak günün varmış.
Neyseki
Hadi yine iyisin :)
:) normalim hep kötü de iyi olma fırsatı yakalamışım gibi söyledin. Yada gerçekten hep mi öyleydi… yok bu başlık yeter. 'Acılar içinde düşünmek' bi torba ilaçla ağır gelebilir:))
Hadi yine iyisin lafı aslında genel de 4 ayağı üstüne düşenler için sarf edilir. Bak yine iyisin yeniden iyisin gibi
Bilinen anlamının dışında bir anlamı anımsattığı için söyledim zaten. Yoksa bilinen ortada.
Şimdiki zamanın oraya nasıl evrildiğine bağlı. Şimdiki zamanı nasıl değerlendirirsek öyle olacak işte.
Adeleti ve de kalkınmayı tekeline alan parti. Diğer elinde ne var, bilmiyorum.
Bazen de fideler, ona rağmen yine de kurur. Talihsizlik işte…
Ama daha çok altta kalmış gibi…
Hastalığına derman arayanların kullandığı şifa yolu.
Allah kimseyi bu yola düşürmesin ama bu yolu da yerinden etmesin.
Allah kimseyi bu yola düşürmesin ama bu yolu da yerinden etmesin.
Başlıktaki yargıyı(karısı çalışıyormuş dedirtmem hödösünü) hayata geçirdiğinde “karısı çalışıyor dedirtmeyen koca” ünvanına peşi sıra üstlenecek hödük varlık. Hayır, “karıma kıyamam, o yorulmasın ben onun yerine de çalışırım!” dese kral olacak, soytarı olmayı seçiyor, seçkisiz…!
Faydası olsa ne ala ama çam sakızı çoban armağanı 'zararsız' olmak da geçerlidir, bence.
Zararsız olmak nötr olmak gibi bir şey. Bu aynı toplumun efendi adlettiği ama evin içinde yok gibi olan silik bir karakter gibidir. Bir süre sonra can sıkmaya başlar
Olsun zarar vermiyorsa yine de kıymetli bir hediyedir nazarımda…
Bu düşüncene katılmıyorum. Bazen zararlar bile insana bir fayda sağlayabilir. Onu büyütür olgunlaştırır.
Tamam o da olur, o da güzel bir hediye;)
Eder ama nereye kadar?!
Acayip bir köşe kapmaca oyunu!
Yüzyılımızın ilişkilere getirdiği bağnaz açılım nedeniyle artık evlilere de karı boşamak kolay ve doğal olarak buna mutabık bekarlar da öyle kolay kolay evlenemiyor. Diğer tüm nedenleri geride bırakan 'güvensizlik' sen nelere kadirsin?!
Yüzyılımızın ilişkilere getirdiği bağnaz açılım nedeniyle artık evlilere de karı boşamak kolay ve doğal olarak buna mutabık bekarlar da öyle kolay kolay evlenemiyor. Diğer tüm nedenleri geride bırakan 'güvensizlik' sen nelere kadirsin?!
Orta'da (yetim ve öksüz bırakılmış) doğu…
Yaman'ı elde mi yoksa beyde mi diye aramak gereksiz bir çaba. Dikkatli olursanız, onun sizi çoktan bulduğunu fark ediceksiniz zaten…
(Her yazarın yazım kurallarına ve noktalama işaretlerine dikkat etmesi istenen ama azami üç yada otuzüç nizami kelimeden oluşan yani büyük harfle başlayıp noktayla biten cümlelerle bitmesi de kural kabul edilen, sonu sürprizli ve de zihinlerde çığırlar açabilitesi yüksek yazarlar oyunu.
Sanırım 'ben bu oyunu bozarım' niyetiyle yola çıkan ama sözlüğün nasibine daha eğlenceli ve sürükleyici olma ihtimali yüksek bir oyuna katkı sunan yazarımız rocinante, nam ı diğer gocu eleştirisiyle sözlük piyasasına vesile bir oyun aynı zamanda :)))
Belki sonunda güzel bir hikaye yada kim bilir uzunca bir romana dönüşecek. Oyunun sürpriz olan tarafı bu. Sürükleyici olan tarafı ise her yazarın elindeki ve gidişatı belirleyecek olan yazara ait cümlesi. Dikkat edilmesi gereken en önemli kuralsa her yazar hikayeye yön veren cümlesinden sonra akışta üç cümle gördükten sonra tekrar yeni bir cümleyle katılım sağlayabilecek olması. Bu vesileyle bu entry'nin kurdelasını ilk ben kesiyorum. Herkese iyi eğlenceler.)
- Succulent gözlerini kapamış kollarını, her yerini güneşten koruyan dut apacının gövdesine yaslamış ve saklanmak için sözlük ormanına koşuşturan sözlük yazarlarına fırsat verircesine yavaş yavaş birden yüze kadar saymaya başlamıştı.
Sanırım 'ben bu oyunu bozarım' niyetiyle yola çıkan ama sözlüğün nasibine daha eğlenceli ve sürükleyici olma ihtimali yüksek bir oyuna katkı sunan yazarımız rocinante, nam ı diğer gocu eleştirisiyle sözlük piyasasına vesile bir oyun aynı zamanda :)))
Belki sonunda güzel bir hikaye yada kim bilir uzunca bir romana dönüşecek. Oyunun sürpriz olan tarafı bu. Sürükleyici olan tarafı ise her yazarın elindeki ve gidişatı belirleyecek olan yazara ait cümlesi. Dikkat edilmesi gereken en önemli kuralsa her yazar hikayeye yön veren cümlesinden sonra akışta üç cümle gördükten sonra tekrar yeni bir cümleyle katılım sağlayabilecek olması. Bu vesileyle bu entry'nin kurdelasını ilk ben kesiyorum. Herkese iyi eğlenceler.)
- Succulent gözlerini kapamış kollarını, her yerini güneşten koruyan dut apacının gövdesine yaslamış ve saklanmak için sözlük ormanına koşuşturan sözlük yazarlarına fırsat verircesine yavaş yavaş birden yüze kadar saymaya başlamıştı.
Şuan ki halimi tasvir eden şarkı sözü…
Gücünü hayalden alan insanların gücü sahte değildir…
Salaklıktan. Başka açıklaması yok çünkü.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?