oyuncu, senarist ve komedyen. avrupa yakası'ndaki burhan altıntop ve vavien filmindeki başroldür. keyifle izlediğin “aile arasında” filminde de baş rol olarak boy göstermiştir. başka nerede oynamıştır ve şimdilerde ne yapar bilmem.
not: ukdelerden.
çok eski siyah beyaz bir film. hasta birinin kanına şırıngayla mikron düzeyde küçültülmüş bir kapsülde yine mikron düzeyde küçültülmüş doktorları teşhis ve tedavi için zerk ediyorlar ve macera başlıyor. belki hatırlayabildiğim en eski film. ama ismine dair hiç bir fikrim yok.
not: ukdelerden
not: ukdelerden
filmin ismi muhtemelen 'Fantastic Voyage' 1966 yapımı. türkçe olarak 'Fantastik Yolculuk' ya da Esrarengiz Yolculuk' şeklinde çevrilmiş.
evet baktım şimdi. kesinlikle o. kralsın. bu arada renk kısmında çuvallamışım bildiğin renkliymiş :)
aa dur. çuvallama yok! bizim tv.ler renkliye geçmeden çok önce seyretmiştim.
ben de tam olarak onu yazacaktım. internette ülkemizin renkli televizyona ne zaman geçtiğine bakarken siz yazmışsınız benden önce.
bakmadım ama 82 falan olması lazım. bir kaç gün önceden gazeteler yazmaya başlamıştı şu gün dallas renkli yayınlanacak diye. trans halinde toplanmıştık tv.nin karşısına. renkli yayına dair ilk hatırladığım kare j.r.ın (namı diğer ceyar) kıpkırmızı suratı. nasıl açtıysak artık renkleri :)))
cem yılmaz da gönderme yapmıştı zaten bu hususa bir skecinde. benden çalmış kerata.
avazı çıktığı kadar, bir tarafı yırtılırcasına ve susmamacasına sürekli bağıran çocuk sesi.
kariyerinde en üst seviyeye ulaşmış akademisyendir. akademik kariyerin ilk basamaklarında bir süre dirsek çürütmüş bir ex akademisyen olarak bu beyefendilere ya da hanımefendilere neden “profesör doktor” denildiğine dair bir fikrim yoktur, zira profesörlüğün ön şartı zaten doktorayı tamamlayıp belli merhalelerden geçmiş olmaktır. dolayısıyla bu familyayı tanımlarken uzun uzun “profesör doktor” demeye gerek yoktur. “profesör” tanımı nokta atışı olup yeterlidir.
not: ukdeler diye bir sekme olduğunu keşfettim.
not: ukdeler diye bir sekme olduğunu keşfettim.
Çalışılmazsa ne yapılır hiç tecrübem yok. Dolayısıyla devam.
yatıp kalkamamak da var. ne mutlu kalkabilene.
sayısalcı olarak olaya fizik kurallarıyla bakma noktasındayım. her ağırlık gibi bünyeye ekstra yük getireceğnden performans düşüşüne sebep olacak ve yürüyüş, daha kısa mesafe ile sonuçlanacaktır. dolayısıyla pragmatist olun, silahı geçtim, bilmem kimden aldığınız fazladan kartviziti bile cüzdanınızda taşımayın. ağırlıklarınızdan kurtulun.
bir kere bile günlük tutmak aklıma gelmedi. aklına gelip tutanlara da uzaylı gibi baktım. bence default'u günlük tutmamaktır. dolayısıyla günlük tutmama sebeplerinden ziyade, tutma sebeplerini araştırmak daha feasible olacaktır kanaatindeyim.
toplu taşımaya gerek yok. kaldırımda yürürken açık havayı bile domine ediyor medeniyetsizler.
cüzdan taşıma alışkanlığı olmayanların yaşadığı sürpriz. bir sürpriz daha var, o çıkan paranın herhangi bir alım gücünün kalmaması.
nasihat: kendi bildiğin yolda yürü. eğrisiyle doğrusuyla hayat senin hayatın. sonuçlarına da sen katlanacaksın. go!
keyifle okuduğum yazar tanesi. ama bir sorunsalı var. noktalama işaretlerinden sonra boşluk vermiyor. bunu çözerse açılan o boşluklardan beynime oksijen gidecek ve okuduğumu daha kolay anlayacağım.
Farkında değilmişim hocam uyardığın iyi oldu teşekkürler, dikkat edeceğim
okuyordur. okumak önemli. yıllarca okudum. sonra ne oldu bilmiyorum, bir anda çizgimi bozup yazmaya başladım. neyse ki severek yaptığım bir şeyi ansızın bırakıp bambaşka şeylere yönelme huyum var. uzun soluklu olmayabilir yani.
“beşten şaşma altıyı aşma” söyleminin tdk versiyonu.
haddinden fazla düzgün bir çocuktum. bir kere muhatap oldum o terlikle. üstelik yapmadığım, aksine başkası yaparken düzeltmeye çalıştığım bir mevzuydu. hayatın çoğu zaman acımasız olabileceğine dair ilk tecrübemdi. iyi oldu.
günlerden cuma. haftasonu is loading. daha ne olsun!
kıymeti bilinecek tıynetteyseler koşulsuzca bilin. mütekabiliyet önemli.
pel severim. bildiğin sonbahar-kış insanıyım. tabii evsizleri, barksizları, ya da başının üstünde damı olsa da ısınmaya gücü yetmeyenleri düşünemeyecek kadar empati yoksunu değilim ama ne yapayım seviyorum işte.
ölüm var.
vermeyin. bak! çok net. vermeyin. üzülürsünüz. yok ben illa ki verecem diyorsanız, o zaman geri almayacakmışsınız gibi, bağış yapmışsınız gibi düşünerek verin. aksi taktirde üzülürsünüz…
üzülürsünüz demiş miydim?
üzülürsünüz demiş miydim?
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?