marla

Buradaki her bir minik kutucuk öldürülen bir kadına ait. İsmi yazılı kadının kimin tarafından, ne sebeple ve nasıl öldürüldüğünü üzerine tıklayarak okuyabilirsiniz.
Bu ülkede 2024 yılında bugüne kadar 376 kadın öldürüldü. Başka sözüm yok...
https://anitsayac.com/

Hayır, kadının düşmanı yine kadın değildir. Bu toplumda kadının düşmanı en yakınındaki erkeklerdir.
Kadın cinayetlerini durduracağız platformu raporuna göre sadece bu yılın ekim ayında 48 kadın öldürüldü. 23 kadının ölümü ise şüpheli ölüm olarak kayda geçti.
Başka bir düşmana ihtiyacımız yok, bu ülkede kadınların en büyük düşmanları belli.

Prasident blend, lavazza ve Mehmet efendi colombian önerileri ile geldim ben de. Fiyat olarak en yüksekten en düşüğe doğru sıralama yaptım.
Çok fazla kahve tüketen biri olarak ben de neredeyse tüm markaları denedim.

Güzide sözlüğümüzde yazarların puanlarına göre belirlenen rütbeler için yazacağımız önerilerin toplandığı başlık olacaktır.
(bkz: Toprak ana'nın oğlu) gibi yaratıcı! esprili önerilerinizi yazar cizer'e ulaştırmak için bu başlığa yazabilirsiniz. Kendi rütbelerimizi belirleyip seçelim ki bitsin bu işkence .

5 kasım başlığına remember, remember the 5th of november yazdım ve v for vendetta filminin en güzel sahnesini ekledim. Neden korktu ki admin? Admin ifadesini silip direkt yazar yapmış kendini. Deli deli olma, sözlüğü seviyorum. Neden havaya uçurmak isteyeyim?

Remember, remember the 5th of november...
(bkz: v for vendetta)

Sert, kırıcı, huysuz olma durumu.
Bir bireyi hırçın olarak tanımlayabilmek için onun insanlara karşı tahammülsüz, saygısız tavırlar içinde olması da gerekir. İnsanlara karşı eleştirel bakar ve huysuz bir domuzcuk gibi homurtular çıkarırken kendine dönüp bakmak bir türlü aklına gelmez. Kaba saba ve huysuz olmayı şımarıkça kendine hak görür. Sertliği ve kırıcılığı dobralık zanneder.
Aslında hırçın yetişkinler için gerçek anlamda üzülüyorum. Çocukluk çağındaki büyük bir sevgi ve ilgi eksikliği hırçınlığı bir kişilik özelliği haline getirir.

Sözlükteki varlığını, yazdıklarını okumayı seviyorum. Dün gece yazma perilerin kaçtığını söylediğinde ciddi anlamda durdum ve düşündüm. Eksikliğini çokça hissedeceğimi biliyorum çünkü.
Bugün de bu saatte sözlüğe ancak giriş yapabildim ve girmiş olduğu entryleri görünce gerçek anlamda mutlu oldum. Ya gerçekten uzun bir mola verirse diye korkmuştum, rahatladım. İnsanlara biraz geç alışıyor, zor uyum sağlıyor olabilirim ancak varlığına alıştığım, sevdiğim insanların bir nedenle uzaklaşması bana ciddi anlamda eksik hissettiriyor. Succulent de bu insanlardan biri ve bu hissettiklerim konusunda yalnız olmadığımı biliyorum. Çokça seviliyorsun...

Bunun tam tersi bir durumu yaşadım. Hikayedeki çirkin benim . Lise dönemindeyim ve her ergen gibi kendimi beğenmiyorum. Mutlaka kusur buluyorum. Şehrimdeki en iyi okullardan birinde okuyorum. Klasik inek, tahmin edebilirsiniz az çok dış görünüşümü. Gözlük kullanmaya yeni başlamışım ve abuk subuk giyiniyorum.
Bir gün okul çıkışı arkadaşlarımla oturuyoruz. Mahallemizde oturan bir çocuk da kuzeni ile yanımıza geldi ve toplasan on dakika konuştuk ya da konuşmadık. Bunlar gittiler. Kuzen denilen kişiyi anlatmaya çalışamayacağım bile, öyle bir yakışıklılık. Bir de fazlasıyla varlıklı olduğunu biliyorum. Çocuk benden bir yaş büyük, tüm arkadaşlarımın aklını başından alacak niteliklere sahip. Kızlar salyalarını akıtırken ben muhtemelen dönüp bakmamıştım bile. O kadar imkansız görüyorum, normal sohbet ettim ortamda. Peki sonra ne oldu dersiniz? Bu insan üstü varlık bana çıkma teklif etti. Tabii ki öz güveni olmayan biri olarak benimle dalga geçtiğini düşündüm ve reddettim . Çocuk aradığında açmadım, mesajına dönmedim. En sonunda vazgeçti zaten. Kızların yoğun ısrarına rağmen çirkin ördek yavrusu olarak içimden gelmeyen bir şeyi yapmak istemedim. Onun bende ne bulduğunu hiç bilmiyorum. Aşırı güzel insan egosu korkunç gelmiş olabilir bana, emin değilim. Neyse, bu da böyle bir anımdı. Yunan tanrısı reddetmişliğim var diyebilirim, bana bu yüzden geri zekalı denmiş olsa da durum bu.

(bkz: Fashion) ukdesidir.
İzlanda'da bulunan ünlü yanardağ. O kadar ünlü ki adı en çok bilinen ancak telaffuz edilemeyen yanardağ olabilir.
eyjafjallajökull'ın 2010 yılındaki patlaması sonrası oluşan kül bulutları sebebiyle uçak seferleri yapılamamış, birçok Avrupa ülkesi bir gri bulutla kaplanmıştır. Hatta kül bulutları ülkemize kadar ulaşmıştır. eyjafjallajökull zaman zaman patlamaya ve kendini hatırlatmaya devam ediyor. Eyyy eyjafjallajökull, sen kimsin ya?

Sevgili succulent sözlükte paylaşınca aynı zamanda okuduğumuzu sevinerek fark ettiğim kitap oldu.
Tabii ki yoğunluğum sebebiyle elimde süründü gitti. Bugün doğru düzgün oturup okudum ve bitirdim.

Kitabı hatırlatan çok sevdiğim bir şarkı var. Okurken beynimde döndü durdu. Madrigal'ın şarkısı, başka bir evrende, en güzel halinle sen hayata karış, ben daha da biteceğim...
Yaşadığımız hayatın bizim için en iyi seçenek olmadığını düşünüyor olabiliriz. Herkesin büyük pişmanlıkları, keşkeleri vardır. Ancak bunlar içimizde birikip bizi yola devam edemeyecek kadar etkilediğinde neler olur? Kitap buna odaklanıyor. İntihar eden ve ölmek üzere olan Nora tüm keşkelerini yaşayabileceği, sonuçlarını görebileceği paralel zamandaki yaşamlarına dahil olur. Kitaba dair söyleyebileceğim her şey spoiler olacaktır. O yüzden anlamına dair şeyler yazacağım. Yaptığımız en ufak bir seçimin bile farklı sonuçları, karşımıza çıkaracağı farklı insanlar ve yaşamlar olacağına dair hoş bir eserdi.

Mustafa Satıcı'nın çizdiği hevesinizi baltalayan baltadır kendisi aynı zamanda. En iyi hissettiğiniz anda moralinizi bozar, hevesinizi kaçırır. Bu konuda uzmandır.

Acaba kim ne dedi, ne yaptı, neden güzide sözlüğümüze cahil denildi diye düşünmeme neden olan başlıktır.
Gerçekten bu isimle bir sözlük olduğunu anlamak için bu başlıktaki entryleri okumam gerekti. Neyse, bugün de hep birlikte cahil olmadık şükürler olsun ki.

Başlıkları görünce düşündüm ama merak ettiğim bir şey olmadığını fark ettim kanki. Öylesine yazayım dedim başlığa.

Bunu vakti zamanında ayrıntılı olarak anlattım.
(bkz: o konuda ben de çok kırgınım)

Bir halk kahramanı olan idolüm. Kendisi ağzında sigarası ile düz düşünen bir karikatür tiplemesi. Aslında sami'nin hak ettiği yerde olduğunu düşünmüyorum. Tatlı tatlı öpülerek veya kuş sesleri ile uyandırılma başlıklarındaki dümdüz, derinliksiz düşüncelerimin kaynağı, son romantizm bükücü sami daha çok bilinmeliydi.

Şimdi düz adam sami gibi tüm klişelere savaş açmış olmayayım ama mum ışığında neden okuyoruz kitap? Gözümüz bozulur, yeterli ışık yok. Yapmayın böyle şeyler.

Yakın çevrem genelde ismimin kısaltılmış halini kullanıyor. Ara sıra lakap denemelerine maruz kaldım ancak hiçbiri uzun süreli olmadı. Lakabım şu diyebileceğim bir şey yok.

(bkz: Succulent) ukdesidir.
Türkiye'de var olmayan kavramdır. Bir ülkede dünyaya gelen tüm bebeklere beslenme, eğitim ve sağlık alanında eşit imkanları sağlayıp yetişkin olana kadar desteklesek bile fırsat eşitliğini belki büyük oranda yakalayabiliriz. Yine de eksik kalan noktalar olacaktır. Bu eksiklik de ebeveyn ilgi ve sevgisidir. Ebeveynlerin koşulsuz sevgisi ve ilgisi ile büyüyen bir çocuk yine de bir adım önde olacaktır.
Fırsat eşitliği kavramına geri dönecek olursak; özellikle besleme ve eğitim alanında çok büyük eşitsizliklerin var olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Aç ve toku aynı sınava sokup benzer başarıya ulaşmasını bekliyoruz. Özel okulda okuyan, tüm imkanlara fazlasıyla sahip olan bir çocuk ile köy okulunda okuyup çoğu zaman öğretmeni dahi olmayan okuldan mezun çocuk aynı lise ve üniversite sınavına giriyor. Eşitlik gibi bir kavram bu topraklarda maalesef hayal gibi.
Sevgili succulent bu ukdeyi kendisini küfürsüz ifade edemeyeceği için bırakmıştı. Ben küfürsüz ifade edebildim mi bilmiyorum. Sanırım etkili olmadı.

Dün olduğu gibi bakıyorum yine herkes romantik . Dün de sevgilinin tatlı tatlı öperek uyandırması başlığı vardı.
Şaka bir yana kuş sesleri ile uyandırılmayı tercih edebilirim. Ancak tavuk ve horozları da teknik olarak kuş kategorisinde değerlendireceksek işler biraz karışıyor. Köye gittiğimizde horoz sesi kabusum oluyor. Mümkün değil, susmuyor hayvan. Sürekli köyde yaşasam belki alışır ve horoz sesini önemsemeden uyumaya devam edebilirdim. Gün aydınlanmaya başlar başlamaz horoz da ötmeye başlıyor. Beynimi gagalar gibi.
Marlaaaa kaalllk sabah oldu. Duydum tamam diyorum, yok anlamıyor.