Şu an tam olarak yaşadığımız ülkeyi özetleyen ifade. Devletten günlük 8.000 lira para alabilmek için yeni doğmuş bebeklerin gereksiz yere yoğun bakıma yönlendirilmesi, bazılarının kör olması, bazılarının ise yaşamlarını kaybetmesi başka bir ülkede olsa ortalığı ayağa kaldırırdı. İnsanların tepkisizliği sosyal çürümenin, duyarsızlaşmamızın ve en kötüsü de kanıksamamızın kanıtı. Yeni doğmuş bir bebeğin yaşamını riske atarak para kazanma düşüncesi korkunç değil mi? Bunu mesleği insanı yaşatmak olan bir hekim, hemşire nasıl kabul eder? Daha da kötüsü insanlar nasıl tepki vermez, nasıl bir çürümüşlüktür? Karşılaştırma yapmaktan nefret ediyorum ancak muhalefet partileri sokak canlarının katledilmesine verdikleri tepkinin yarısı kadar tepki vermediler bu olay karşısında. Gazeteciler de öyle. Tek kelimeyle hak edenlerin, susanların tümüne yazıklar olsun. Bu çürümüşlükte sizin de payınız var.
Hep dediğim gibi tüm partiler aynı, muhalefeti de iktidarı da sermayeye çalışıyor. Hepsinin amacı belediyeleri ele geçirmek, kendi takipçilerini oraya sokmak.
Genel olarak merak etmediğimdir. Yazdığım tanımı okuyup onaylayan bir yazar vermiştir artı oy. Esas merak ettiğim eksi oyu kimin verdiği, kiminle aynı fikirde olmadığımı bilmek iyi olabilirdi. Hangi noktadan yazmış olduğum şeyin rahatsız edici olduğunu merak ediyorum.
Sabah sabah başka sözlüğe mi geldim diye sormamı sağlayacak kadar şaşırtmış sözlüktür. Gerçi sura'nın roci için yazmış olduğu nickaltı sonrası bir hareketlilik bekliyordum. Fikirlerimizi söylemekte özgürüz elbette ki, ancak bunu karşımızdaki insanlara hakaret etmeden de yapabiliriz. Anlayamadığım nokta şu; hiç tanımadığınız bir insana kin ve nefret duyacak içsel motivasyonunuz nedir? Neyse, az daha uyuyayım bari. Gürültünüze uyandım.
Aslında kendi adıma gündeme dair yazdığım oluyor ancak bunu ekşi'deki gibi haber başlığı olarak açmıyorum. Geçen gün rojin kabaiş'in cesedinin bulunduğu haberini isminin olduğu başlıkta yazdım. Aynı zamanda sıla bebek ve narin güran başlıkları da öyle. Sadece isimleri ile açıldı.
Maalesef ülke gündemine dair yazacaklarım öldürülen kız çocukları ve kadınlar oldu. Akıl sağlığımı koruyabilmek için haber okuyor olsam da paylaşmıyorum. İnsanları negatif etkilemek istemiyorum. Fazlasıyla depresif ve bıkkın hissediyorum çünkü, bu ülke gündemi beni fazlasıyla yoruyor.
Abuk subuk şeyleri popüler hale getirme, akım yaratma konusunda bizim kadar başarılı bir ülke var mı bilmiyorum. İçinde Antep fıstığı ezmesi ve çıtır kadayıf olan çikolatadır. Pastaneler yapıyor, bildiğimiz markalar üretiyor ve aşırı pahalı olmasına rağmen yok satıyor. Künefenin üzerine çikolata eklenip kalıba dökülmüş hali. Hiç sevmem karışık ve ağır tatlıları. Geçen akşam arkadaşım bana gelirken pasta almış. İçi Antep kremalı ve kadayıflı. Dubai çikolatalı pasta. Bir şey de diyemedim. Çikolata çikolata gibi olmalı. Hangi marka bilmiyorum ama baklavalı da vardı. Saçma sapan işler. Popondan bir şey uydur, bir iki influencer reklamını yapsın, koyun milletimiz de koşa koşa alsın, yok satsın. Çevremden bir kişi daha, tek bir kişi daha dubai çikolatası derse ağzına vuracağım. Bakın bu bir tehdit değil , ciddi ciddi yapmayı planlıyorum. Yeter ya.
Bu insanların bug'u @violence. Maalesef algı yönetimi böyle bir şey çoğunluk ne yaparsa oraya üşüşme olur. Mark twain insan nedir? Kitabında bu konuya değinir. İnsan, tek başına bir fikir üretemez. Etkileşimleri ile fikir sahibi olur diye. İşte insan sisteminin açığını kullanabilenler zengin oluyor
Bende de bir adet bulunuyor. Sorun şu ki teyzesinin ve bendeniz halasının tek yeğeni. İkimizin arasında gözle görülür bir rekabet var ilk günden beri. Kimi daha çok seviyor? Anne tarafına genel olarak daha yakın olunur. O nedenle; Gıcık teyzesi :1 Marla : 0 ilgili ve eğlenceli olan bir adım öne geçer; Suratsız teyzesi: 0 Marla:1 Parka, gezmeye götüren, oyuncak alan yarışı kazanır; Kendisi de gezmeyi seven yoğun teyze:0 Zamanı daha fazla olan marla:1 Seni seviyorum teyze, ama benimle rekabet edemezsin.
Aman aman, toprak efendisiydik, ayağımız yere basıyordu. İki sebze ekip koyun bakmaya başlamıştık. Çoban köpeği almıştım, akbaş. Hooop gökyüzü seyyahı olmuşuz. Yine uçuyoruz. Marla çok havalandı demeyin, benim suçum yok. Admin ayağımız yere bassın istemiyor ki. Kurulu düzenim var desem de yok, dinlemiyor.
Bütçesi birçok bakanlığın bütçesinden daha fazla olan, başkanının lüks makam aracı tutkusuna sahip olduğu kurum. Sorsan bir hırka bir lokma derler, bunu övgüyle anlatırlar.
Bu soruya bir insanı değiştirmek ya da bir erkeği değiştirmek gibi bir başlıkta yanıt vermiştim. Başlıktan tam olarak emin değilim. Değişim çok uzun bir sürecin ürünüdür. Dış faktörler veya zorunluluklara göre insan şeklen değişebilir. Başlığı açan yazara katılıyorum, insanın içi aynı insandır, özün değişmesi çok zordur.
Van'da okul öncesi öğretmeni bölümünde okuyan ve 18 gündür aranan üniversite öğrencisidir. İçten içe belki sağ salim bulunur umuduna tutunmak istemiştim ama günler geçtikçe umudum da azalıyordu. Bugün maalesef ki cansız bedeni bulunmuş. Ailesine sabır diliyorum. https://www.milliyet.com.tr/gundem/son-dakika-kayip-rojinden-aci-haber-7210521
Kafam o kadar yoğun uyuyorum ki uyandığım zaman hiçbir şey hatırlamıyorum. Son hatırladığım rüya çok sevdiğim bir arkadaşımın cenazesiydi. Ağlayarak uyandım. Nasıl üzüldüysem, o acıyı hissetmek berbattı. Hatırlamasam daha iyiydi. Rüya görmemek mümkün değil, görürüz. Ancak uyandığımızda hatırlamayız. Üşenmezsem bir ara uyku evreleri ile ilgili tanım girerim ya da en kolayı ukde bırakayım.
Bu başlıkta yazarlara sıkıcı denildiği için mi bir sessizlik oldu? Kimse yazmamış sonrasında tanım. Sessizliği bozmak istedim sadece. Açıkçası zaman zaman sıkıcı olabilirim, ben kendimi biliyorum. Kabul ettim. Ekşi'ye gitmek istemiyorum, orası daha sıkıcı.
Genel olarak hayvanları severim, dokunmaktan da çekinmem. Ancak ciddi anlamda fareden korkuyorum. Büyük küçük olması fark etmez. Her türüne karşı fobi geliştirmiş olabilirim. Bir iki defa yolda ölmüş halde gördüm ve ölü olmaları da durumu değiştirmiyor. Kuzenim hamster besliyordu, ondan da korkuyordum. Demek ki kuyruğu olup olmaması da önemli değil benim için.
Merhaba, yazınızla ceza sahası dışından öyle güzel bir orta açmışınız ki nasıl gol atacağımı bilemedim. Kafa vuruşumu yapsam, rövaşatayamı kalksam allahım gerçekten büyüleyici bir gol atmak istiyorum. Efendim "değer" meselesi. Fare lağamda kuytu köşede ve minik deliklerdeki pis ortamlarda yaşar bu da onu değersizleştirir hatta iğrendirir. Korku bununla ilgili bir şey. Oysa aslan size zarar verme açısından fare'yi bine katlar korkarsınızda ama bakın sıralamaya girmez pek. Yani bu biray hayvanların değerleriyle ilgili itiraf edeyim bende çok tiksiniyorum.
Fareye duyulan korku ve tiksintinin genetik kodlarımıza işlendiğine dair bir yazı okumuştum. Konuyu yazarken bu yazı aklıma geldi. Sincabı örnek vermişti o yazı. Sincap da fare gibi kemirgen, aynı familyadan geliyorlar. Sincap ile ilgili dış görünüş farklılığı kuyruk. Yazıda bahsedildiği gibi sadece kuyruk o algıyı oluşturmaya yetmez. Bahsettiğiniz gibi yaşadıkları yer ve taşıdıkları hastalıklar da etkili.
Arkadaşım şu başlıkları konuşma diliyle mi açıyoruz? Konuşurken içmiyeceğim diyebilirsin ama yazarken o iş öyle değil. Başlığı 'içmeyeceğim' şeklinde düzeltebilir misiniz admin bey? Teşekkürler.
Oooo başlığı açan gudubet eko benim nickimi anmış. Arkadaşım seni ilgilendiren kısım var mı tam olarak? Yazdıklarımızla var olduğumuz bir platform burası. miss turkey bile güzel mi değil mi diye tartışılıyorsa bizim işimiz çok zor.
Benim de 1.75 +1.25 ile katıldığım yarışma. Liseye başladığım yıl tahtayı göremememle birlikte miyop olduğumu fark ettim. Özellikle gece bulanık görüyorum ve insanların yüzlerini ayırt edemiyorum. Gerçi hiç öyle bir derdim olmadığı için şu an gözlük de kullanmıyorum Kendini göstermek isteyen bir zahmet yakınımda dursun. Kırmızı başlıklı kızdaki kurt gibi hissediyorum. -marla senin gözlerin neden bu kadar büyük? -seni daha iyi görebilmek için kırmızı başlıklı kız. Yaklaş da kırt diye ısırayım seni. Zaten tek lokmalıksın.