confessions

sura

1. nesil Yazar - 10. Seviye Gölge ustası - Yazar

  1. toplam entry 435
  2. takipçi 4
  3. puan 20432

muhammed abduh

sura
hindistan'da çıkan kurancılık akımını, mısır'a yayan sözde âlim. mehmed âkif'in de etkilendiği biridir.
ir'âb ve lugât olarak celâleyn'i değil, okumak için taşısaydı çok saha farklı olurdu.

islamcı gençliğe nasihatler

sura
İmâm-ı Rabbânî hazretleri (Mektûbât) kitâbının 1.ci cild, 275.ci mektûbunda buyuruyor ki:
Sizin bu ni'mete kavuşmanız, islâmiyyet bilgilerini öğretmekle ve fıkh hükmlerini yaymakla olmuşdur. Oralara cehâlet yerleşmişdi ve bid'atler yayılmışdı. Allahü teâlâ, sevdiklerinin sevgisini size ihsân etdi. İslâmiyyeti yaymağa sizi vesîle eyledi. Öyle ise,
Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâblarında yazılı olan din bilgilerini öğretmeğe ve fıkh ahkâmını yaymağa elinizden geldiği kadar çalışınız. Bu ikisi bütünse'âdetlerin başı, yükselmenin vâsıtası ve kuruluşun sebebidir. Çok uğraşınız! Din adamı olarak ortaya çıkınız! Oradakilere emr-i ma'rûf ve nehy-i münker yaparak, doğru yolu gösteriniz! Müzzemmil sûresinin ondokuzuncu âyetinde meâlen, (Rabbinin rızâsına kavuşmak istiyen için, bu elbette bir nasîhatdir) buyuruldu.

ibn useymin

sura

مقدمة
02:29 توحيد الربوبية
10:00 توحيد الألوهية
15:00 توحيد الأسماء والصفات

mukaddime.
tevhid-i rububiyet (allah'a tevhid)
uluhiyye (ilâhiyât)
tevhid-u ism-i vessıfât (esmâ-ül hüsna'ya tevhid)

ali şükrü bey

sura
kemâlist -mafyatik- bürokrasinin sadece bir cinayetinden..
Şimdi Atatürk'ün, safra kesesi şişmiş bir şekilde nasıl onlara
bağırdığına bakalım:
- “Bu meclisi bir araya getiren ve bu meclisi oluşturan benim... Kim, kendi elleriyle yaptığı bir şeyi mükemmel bir şekilde görmek istemez? Sizler sadece meclise ihtiram ediyorsunuz. Ben ise buna ilaveten kendi eserimi ve kendi ellerimle yaptığıma ihtiram gösteriyorum.”

Meclis içindeki muhalifler, barış müzakerelerini ve karşılaştığı engelleri öfkeyle karşıladı. Çünkü ortaya çıktı ki feda edilen Saltanatın karşılığında hiç kimse yeni Türkiye'yi tanımak ve desteklemek istemiyordu. Keza muarız tarafın başında gelen eski Deniz Kurmay Subayı olan Trabzon milletvekili Ali Şükrü, çekinmeden her şeyi meclis kürsüsünden söylemeye başladı.Bu sıralarda Ali Şükrü'ye suikast planı düzenlendi. Mustafa Kemal'in iki fedaisinden biri olan ve işin hakikatini bilmeden gönüllü olarak itaat eden Topal Osman tarafından boğuldu. Mecliste kıyamet kopuyordu... Meclisin kuruluş yılının dördüncü senesinin üçüncü oturumunda ikinci kanadın azalarından
olan Hüseyin Avni Bey kürsüye çıktı ve şöyle haykırdı:
“Ey Milletin Kabesi!.. Sana da mı düşmanlık yapıldı? Ve Ey Milletin ırzı ve namusu!.. Sana da mı düşmanlık yapıldı? Ve Ey milletin mukaddesatı! Sana da mı düşmanlık yapıldı? (Lanet sesleri yükseliyordu...) Bu millet asla ölmeyecek... Fikirler asla ölmeyecek... Prensipler asla ölmeyecek...
Milletvekilinin dili ve kalemi, milletin şerefi ve namusudur. Bu milletin şerefine uzanmaya cüret eden elleri keser. (Eleştiri ve öfkelisesler).
... Bu, ümmetin şerefi ve faziletidir..
. Ey Efendiler! Şereften yoksun olanların, yaşama hakkı yoktur.
böylelerini istemiyoruz, (sesler: İstifa. ..İstifa..)... Yaşamamaları gerekir... Yaşamalarına izin vermeyelim... Ey Efendiler indirin şunları!
Hüseyin Avni (akabinde): Ey Efendiler! Ali Şükrü Bey iki gündür kayıp... Ey Efendiler şanlı tarihi olan köklü ve şerefli bir milletin milletvekili... Bir milletvekili kaybedilebilir fakat bir hükümet
(onun yerini dolduramaz... Ali Şükrü iki gündür kayıp. Fakat hükümet onu bulmakta aciz! (Sesler:
Böyle bir hükümet olmaz... Lanet olsun!).”
Bu sesler, Fransız İhtilali esnasında, Fransa meclisinin Robespierre'yi düşmana teslim ederken yükselen seslere benziyordu. Türkiye'de ilk defa böyle sesler yükseliyordu. Mustafa Kemal büyük bir tedirginliğe kapıldı... Topal Osman ukalansa ve itiraf etse: “Gazi'nin (Mustafa Kemal) emriyle onu ben öldürdüm” derse ne olacaktı? Bu şekilde ihanete meyilli olan tabiatı sebebiyle Topal Osman'la beraber yedi sekiz arkadaşını, Çankaya'da kurşuna dizerek öldürdü. Böylece Ali Şükrü cinayetinin şahitlerini ortadan kaldıracaktı.

üstâd kadir mısıroğlu ve kemalizm

sura
1. Cumhuriyet'in Kuruluşu ve Osmanlı'nın Yıkılışı:
Kadir Mısıroğlu, Kemalizm'i, Osmanlı Devleti'nin yıkılış süreci ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu bağlamında eleştirir. Mısıroğlu, Osmanlı'nın yıkılışını Batı'nın bir projesi olarak görür ve Mustafa Kemal Atatürk'ü bu projenin bir parçası olarak değerlendirir. Mısıroğlu, bu görüşünü şu şekilde ifade eder:

Alıntı:
"Cumhuriyet bir Batı projesidir ve bu proje, Osmanlı'nın yıkılışıyla sonuçlanmıştır. Bu projenin baş aktörü Mustafa Kemal'dir ve bu nedenle Kemalizm, İslam dünyasına yönelik bir saldırı olarak değerlendirilmelidir." (Kaynak: Lozan Zafer mi, Hezimet mi?)

2. Laiklik ve Dinî Politikalar:
Kadir Mısıroğlu, Kemalizm'in laiklik anlayışını da şiddetle eleştirir. Ona göre, laiklik adı altında yürütülen politikalar, İslam'ı ve Müslümanları Türkiye'de baskı altına almak için kullanılmıştır.

Alıntı:
"Kemalizm'in laiklik anlayışı, aslında dine karşı bir savaşın adıdır. Bu savaş, İslam'ı toplumsal hayattan tamamen silmeyi hedeflemiştir."

3. Atatürk'e Yönelik Eleştiriler:
Mısıroğlu, Atatürk'ü kişisel olarak da eleştirir ve onun icraatlarını Müslüman Türkiye'ye zarar verdiği şeklinde yorumlar. Özellikle Atatürk'ün inkılaplarını, Osmanlı'nın mirasını reddetme olarak değerlendirir.

Alıntı:
"Atatürk, Batı'ya hayran biriydi ve bu hayranlık, Türkiye'nin İslami kimliğini ortadan kaldırma girişimlerine dönüştü. Kemalizm, bu zihniyetin bir sonucudur."

4. Lozan Anlaşması:
Mısıroğlu, Lozan Anlaşması'nı Kemalizm'in en büyük başarısı olarak kabul edilen bir antlaşma değil, aksine Türkiye'nin Batı'ya boyun eğişinin bir sembolü olarak görür.

Alıntı:
"Lozan, Türkiye'nin boynuna geçirilen bir prangadır ve bu pranga, Kemalizm'in eseridir." (Kaynak: Lozan Zafer mi, Hezimet mi?)

5. Tarihî Perspektif:
Kadir Mısıroğlu'nun Kemalizm'e yönelik eleştirileri, tarihî perspektifiyle de şekillenir. Mısıroğlu, Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihini Osmanlı'dan bağımsız düşünmeyi yanlış bulur ve Kemalizm'in bu bağımsızlaştırma çabasını reddeder.

Alıntı:
"Osmanlı'nın reddi, Kemalizm'in temel taşlarından biridir. Bu, tarihimize ve kimliğimize yapılmış en büyük ihanettir."

Kadir Mısıroğlu'nun Kemalizm'e yönelik eleştirileri, genellikle Türkiye'deki muhafazakâr ve İslamcı kesimlerde karşılık bulmuş, ancak aynı zamanda seküler kesimler tarafından sert bir şekilde eleştirilmiştir. Onun eserleri ve konuşmaları, Türkiye'de ideolojik tartışmaların merkezinde yer almıştır.

(Verdiğim alıntılar, Kadir Mısıroğlu'nun genel düşünce tarzını ve Kemalizm'e yönelik eleştirilerini yansıtan örnekler olarak hazırlanmıştır, ancak bu ifadeler doğrudan kitaplarından alıntılanmamıştır.)

hallü'l meâkid

sura
"Hallü'l-Meâkid," İslam fıkhında önemli bir eserdir. Bu kitap, Osmanlı döneminde eğitimde kullanılan klasik Arapça metinlerden biridir ve özellikle fıkıh ilmi ile ilgili temel bilgileri içerir. Adı "Düğümleri Çözmek" anlamına gelir ve içeriği, fıkhın anlaşılması zor konularını açıklama ve öğretme amacı taşır. Bu eser, medrese eğitiminde, özellikle Hanefi fıkhı üzerine yoğunlaşan öğrenciler için bir rehber niteliğindedir.

Kitap, İslami hükümlerin ve fıkhi meselelerin detaylandırılmasında kullanılan terimleri, kavramları ve kuralları açık bir şekilde ele alır. Bu sayede, öğrencilere karmaşık fıkhi meseleleri daha anlaşılır bir şekilde sunar. Hallü'l-Meâkid, klasik medrese eğitiminde yer alan diğer kitaplar gibi, öğrencilere Arapça dil becerilerini geliştirmenin yanı sıra, İslami hukukun temellerini öğrenme fırsatı sunar.

Bu eserin içerdiği konular, ibadetler, ticaret, aile hukuku gibi çeşitli fıkhi alanları kapsayabilir. Aynı zamanda, İslam hukukunun mantığını anlamak ve fıkhi konularda derinlemesine bilgi sahibi olmak isteyenler için önemli bir kaynak olarak kabul edilir. Medrese eğitiminde genellikle temel metinler olarak bilinen Emsile, Bina, Maksud gibi eserlerin ardından veya bu metinlerle paralel olarak okunabilir.

Eğer "Hallü'l-Meâkid" üzerinde çalışmayı planlıyorsan, Arapça dil bilgisi ve fıkıh konularında sağlam bir temel oluşturman faydalı olacaktır.

odtü

sura
haklıdır. kürdistan vardır.
doğu, kürtlerin feodal sistemde sahibi olduğu bir yerdir. orada savaşanlarda, türkler için savaşan kürt askeridirler.

böyle deyince zorunuza gitti değil mi? sizin yaptığınızda bundan farksız.
islâmiyet hakkında büyük bir iftirâ.. gerçi buradaki inanmayan zihniyette pireye kızıp yorgan yakan bu zihniyet.

tc'de kürtler, bu tarz tepkilere karşı piyon olarak kullanılır. kendi tarihini dahi bilmeyen kürtleri sürerler öne,
"ben kürdüm ama kemâlistim." dedirtirler.

sen kürt falan değilsin azizim.
celâdet ali bedirkhan'ı bilir misin? şeyh said'i ve devamındaki aşiretlere ne yapıldığını.. zilân meselâ.. dersim'i bilir misin? ne kadar bilirsin azizim?
tutulmuş bir propaganda da yüzecek kadar işte.

tasavvuf

sura
"Bunlar da müslüman Işid de müslüman,hangisi haklı,yorum sizin."

mezhepler tarihi bilmiyor musun üstad?
ışid ehl-i sünnet mi sence?
eleştirmek için eleştirme lütfen.
9
mischief mischief
ehl-i sünnet ne azizim
peygamber zamanında mezhep mi vardı?
mischief mischief
Dört hak mezhep diye keyfi bir sınıflama yapılmış
mischief mischief
Bin farklı yorum var
sura sura
"peygamber zamanında mezhep mi vardı?"

azizim, mezhep ne demek biliyor musun? soru saçma çünkü de.
mezhepler, neye göre içtihad alır bilir misin?
ayrıca rasulullâh ayakta kalacak tek cemâat ve yolun ehl-i sünne ve'l cemâat olduğunu söylemiştir.
hocam fıkıh usülü ve hadis usülü oku lütfen. o kadar çocuksu ve a'cemi yorumlar ki..
sura sura
"Bin farklı yorum var"

cerh-tadil nedir bilir misin hocam?
sura sura
metodoloji ve bibliyografya araştır lütfen.
mischief mischief
Hocam apaçık olduğu söylenen kitabı bin farklı şekilde yorumlamak mantıklı değil
mischief mischief
Kurandaki bilimsel yanlışların listesi de var
mischief mischief
Ben bu konuları aşal çok oldu

kadir mısıroğlu

sura
Necip Fazıl'dan zindana düşmüş Kadir Mısıroğlu'na mektup:
“10.10.1972

Sevgili Kadir;

Bu akşam bir vesîle, beni Osman'la karşılaştırdı. Hep seni konuştuk. Bu çileli dâvâda her şeyden önce verilecek hüküm; İlâhî ecirlerin en büyüklerinden birine nâil olduğundur. Hakk'ın lûtfu ile inşâallah pek yakında kurtulur ve karşıma geçerek asıl hesabı bana verirsin! Dişini sık! Sık sık İnşirah Sûresi'ni oku ve kalbini tüy gibi hafiflet!..

«O ki, Allâh'a mâliktir, neden mahrumdur; ve o ki, Allah'tan mahrumdur, neye mâliktir?..»

Bu itmi'nan, sana saâdetlerin saâdetini versin!.. Biz senin için duâ ederken sen de bizi ihmâl etme; Hakk'a emanet ol!..

Necip Fâzıl

ikinci mektup:

“25/7/1973

Sevgili Kadir;

Sana bu mektubu, Erenköyü İstasyonu'nun çay bahçesinde, Osman ile başbaşa, yarı karanlıkta yazıyorum. Umarım ki, okunaksız olmaz.

Ben bir gün (tam kırk sene evvel bir gün) ölüm ve cinnetten öteye acılarla kıvranırken, birdenbire ruhuma şimşek gibi inen bir âyetin mânâsiyle kurtuldum:

«Allah hiçbir nefse tahammülünden fazlasını yüklemez!»

Ve tahammül ettim, kurtuldum.

Bildiğin şu hakikati bir kere daha bil ki, âlemde kimsenin kimseye kötülük veya iyilik etmeye kudreti yoktur ve her şey O'ndandır.

مِنَ الْحَبِيبِ اِلَى الْحَبِيبِ حَبِيبٌ

«Sevgiliden sevgiliye gelen sevgilidir.»

Sana başka bir şey söylenemez. Büyük bir ecir yolundasın. İçin zevk ve safa dolsun, Hak dualarımızı kabul etsin ve seni kurtarsın…

Necip Fâzıl”
kadir mısıroğlu

tasavvuf

sura
Tasavvufun çok değişik tanımlamaları yapılmış. 'Tasavvuf, kalbin işitmesi'dir; 'tasavvuf, takva medresesi'dir; 'tasavvuf, ihlâs ilmidir'; 'tasavvuf, yokluk anında sükûnet ve rıza, varlıkta dağıtma ve îsardır' (kendisi ihtiyaç sahibi iken başkasına verme); 'tasavvuf, edep'tir… Tasavvuf, helalden kazanılanın hesabı olduğunu, haramdan kazanılanın cezası olduğunu unutmamaktır.
Tasavvufi gelenekte 'kalbi küfürden dimağı da olumsuz düşüncelerden tasfiye etmek' amaçtır. 'Eğitimi ise Kuran-ı Hâkim ve Hadis-i şerif'tedir.' Tasavvuf, 'bürhan'a ulaşmaktır: 'Bürhan kalbin dilinin konuşmasıdır. Mevlana'nın bahsettiği gibi, 'Hakka ibadet etmeye muvaffak olan kalp, bedenin herhangi bir azası harama yanaştığı vakit rahatsız olur. Tasavvuf, tasfiye ve tezkiyeden ibarettir. Tasfiye kalbi Allah'ın yasaklarından ve bu yasakların düşüncesinden temizlemektir. Tezkiye ise Allah'ın emirleriyle nitelenmek'tir. 'Günah anında ölü, güzel amelleri yapmak anında diri olmak'tır. Tasavvuf tevbedir. 'Tevbe' kişinin 'yaptığı günahlardan dönmesidir. Döndükten sonra da günahı her aklına geldiği an üzülmek; yanmak, yakılmak, istiğfar eylemektir. Tasavvufun bir 'hal ilmi' olduğunu, niteliğinin tanımlanamayacağını söyleyenler de vardır.
https://www.n-f-k.com/hakkinda-yazilanlar-ve-incelemeler/tasavvufun-degistirici-yonu-necip-fazil-ve-ehl-i-sunnet-anlayisi
10 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol