confessions

alaskan crab

1. nesil Yazar - 15. Seviye Ateş Şamanı - Yazar -

  1. toplam entry 502
  2. takipçi 16
  3. puan 28558

gelecek nasıl olacak

alaskan crab
Düşük zeka ve zor şartlar arttıkça insanların çoğalma eğilimi de artıyor. Hal böyle olunca, şu an bile nüfusun kaldırmadığı ortadayken, gelecekte çok daha büyük bir problem olarak önümüze gelecek ve çinde biraz daha esnek olarak uygulanan çocuk yapma ehliyeti, daha sert bir şekilde herkese dayatılacak gibi duruyor. Çinde toplumun büyük çoğunluğuna yayılmış bir nefret var, çok olmalarından nefret ediyorlar, küçük çocukları görmeye tahammül edemiyorlar çünkü her bir çocuk, onlar için bölüşmeleri gereken ekmek, iş, kaynak demek. İnternette pek çok çinli videosu var yolda yürürken bir anda bir çocuğu gözüne kestirip sopayla kafasını ezenler, yanlışlıkla düşen çocuğa çarpan araba sonrasında yerde can çekişir halde durması ve 2 saat boyunca kimse yanına gidip onu kurtarmaya çabalamaması gibi.

Çin, çin diyorum ama bu aslında insan meselesidir, sadece biz öyle bir ortama maruz kalmadığımız için bizde yok. Bizim de maruz kaldığımız ve topluma yayılan farklı nefret tohumları var, bunlardan biri yaşlı nefreti, örneğin ki haksız da sayılmaz.

miss turkey 2024

alaskan crab
Seçen jürinin eminim sadık kaldıkları bir güzellik kriterleri vardır. Sokakta gördüğümüz herhangi bir türk kızı bundan güzeldir gibi pek çok yorumu daha okumadan görebiliyorum. Güzellik belli başlı ortak noktalar olsa da, göreceliliği çok daha ağır basan bir durum. Güzelliği, yüklediğim anlamlarda bulan biri olarak, çoğu kişinin kusur olarak gördüğü bir şey, benim nezdimde Dünya'nın en estetik şeyi olabilir ama bunun böyle bir duruma dönüşebilmesi için, bir süreç ve yaşanmışlıkların geçmesi gerekiyor. Böylesine bir güzellik yarışması düzenleniyorsa eğer, o dönemin güzellik anlayışı doğrultusunda kriterler belirlenmeli ve seçilen kişinin her on kişiden onunun da niye seçildiğini sorgulamaması gerekiyor kanımca.

perva sözlük

alaskan crab
edwirdsız bir perva sözlük düşünülemez, bu adam hangi ara hangi olaya gitti anlayamadım. nasıl yıldırdılar değerlimi.
2
Yazar cizer Yazar cizer
Bilirsin edwirdin gitgelleri olur bir gece ansızın beni kafir ilan edip gitti :d
alaskan crab alaskan crab
ahahaa millete kolay triggerlanıyorsunuz diyip kendi gitmesi yakışmadı neyse artık gelsin dalgasını geçerim.

bilgisayar oyunu önerisi

alaskan crab
lol diye bir oyun var çok güzel böyle bir sürü eleman var her birinin ayrı özellikleri var. biri mesela şey yapıyor şey böyle ateş atıyor diyim sen anla, öteki de, öyle bir yapmışlar ki o ateş atanı engelleyen özelliği var, aşırı akıl dolu yani oyun senden akıl dolu olmanı bekliyor aşırı iyi yani. Mesela her elemanın özelliği var başka elemanların da o özelliğe karşıtı var ama asıl olay şimdi geliyor, tüm elemanların karşıtlarının da karşıtlarını koymuşlar. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi her güncellemeyle bunu değiştirip, ezber yapmanı engelliyorlar, hep bir kaos ortamı var aşırı güzel oyun tavsiye ederim.

rocinante

alaskan crab
cartman profil fotosuyla niyetini daha da belli eden yazar. İnce bir çizgide gidiyor çaylaklıkla, sözlüğün canlandırıcı kurtarıcısı olmak arasında dans ediyor. Merakla izliyoruz.

izlediğiniz en iyi dizi

alaskan crab
love death robots ve black mirror en sevdiğim diziler arasında, sadece bir izleti sunup ardından katarsis yaşatması durumu değil sevmemin sebebi. Aynı zamanda zaten üzerine düşündüğüm şeyleri daha da açımlaması ya da hiç aklıma gelmeyen bir noktadan bana uzun uzun düşünecek materyaller sunması meselesi asıl bu denli sevme sebebim.

öte yandan Fringe, Person of Interest , Breaking Bad, Game of thrones, the good place gibi pek çok hoşuma giden dizi de mevcut. Aralarından en iyi diye seçeceğim dizi büyük ihtimalle love death robots ya da black mirror arasında biri olurdu. Bunun sebebi de, her bölümde bambaşka bir şeye değiniyor olmaları.

emperyalizm

alaskan crab
o kadar ele ayağa düşmüş bir kavramdır ki, herkes gözü kapalı bir şekilde sallar içeriğini bilsin ya da bilmesin. En salak ve boş dizilerde dahi adı geçer, sırf bir şey söylemiş olmak için bile emperyalist güçler diye güya karalama lafı söylenir. Bu kadar sövülmesinin sebebi kavramın kendisinden ziyade, kendilerinin bunu uygulama zemini bulamamış olunmasındadır. En yüce emperyalizm karşıtını getirin, bana ideolojisini anlatsın, ardından güç verip, bu ideolojiyi yaymak isteyip istemediğini soralım. Elbette biri bir ideolojiye sadıksa, onu yaymak isteyecektir. O halde hoş geldin emperyalizm. Dediğim gibi kızılan nokta, gücü ele alamamaktır, emperyalizmin kavramsal olarak neliği değil.

mustafa öztürk

alaskan crab
topluma aykırılık söz konusu olduğunda, kimse uyumlu olmadığını beyan ediyor, herkes toplumla kavgalı. Oysa çoğumuz tam da toplumun istediği bir yerdeyiz, eleştiren olarak bile bu böyle. Birinin gerçekten topluma aykırı olduğunu anlamak için tarihe baktığımızda, ya hapsedilmiş, ya sürülmüş ya da öldürülmüş olduğunu görürsünüz. Gerçekten toplumun sıkı sıkı tutunduğu temellerin yanlışını, akıl aracılığıyla dile getirenlerin başına bu gelir. Mustafa Öztürk o insanlardan biri. Kesinlike bilinmesi gereken kişilerdendir, entelektüel yolculukta bu insana da uğramak şart.

yazarların aşk hayatları ne durumda

alaskan crab
nietzsche'nin de dediği gibi, evlilik denilen şeyde kişi kendisine şunu sormalıdır, o kişiyle hayat boyu keyifli sohbetler gerçekleştirebilir miyim? tabi bunun yanında çekicilik de istiyor insan. Hal böyle olunca bir anda kimse kalmıyor etrafımda. Benim keyif aldığım sohbet tipi futbol, arabalar, aktüel olaylar, o şuna şunu yapmış tarzından ziyade daha temelde, gerçekten üstüne düşünülerek yapılan ve samimi olunan sohbetler. Şimdiye kadar sohbetinden keyif aldığım oldu ancak çekici gelmedi, çekici gelen oldu, sohbeti çok kötüydü, her ikisinin de orta olduğu oldu ama bu sefer de ben bok etmeyi başardım. Şu aralar aramıyorum artık, iş güç yoğunluğu ve hobilerim birleşince zaman pek kalmıyor.

eğer hayatınızda bir günü tekrar yaşayabilseniz hangi günü tekrar yaşamak isterdiniz

alaskan crab
kierkegaard'ın kitabında geçtiği gibi, oğlunu kurban etme gününü tekrar tekrar ancak farklı perspektiflere yaşayan hz ibrahim gibi, ben de çok önemli bir karar verdiğim o günü tekrar tekrar yaşamak isterdim. Her seferinde farklı yaklaşarak, insan olmanın temelindeki o etik müdahaleyi iliklerime kadar hissederek, hem hesaba katılması gereken pek çok şeyin olduğu ancak onları tek tek düşünüp, gerçek bir karar verecek zamanın olmayışının getirdiği tedirginliği yaşamak isterdim. İnsan denilen şeyin temeli budur, yiyip içmek çoğalmak ya da bir şeyleri daha iyi yapabilmek için araçlar üretmek değil. Tanrı varsa eğer bizden esas beklediği şey bu karar verme anlarıdır. Geri kalanı ise, bu anların gerçekleşebilmesi için kurulan düzendir.

öleceğini bilmek rahatlatır mı korkutur mu

alaskan crab
Olaya nasıl yaklaşıldığına göre değişir. Örneğin ölümün varlığıyla, hayatın daha da bir anlamlı, değerli ve biricik olması ve bundan dolayı da ona daha ciddi yaklaşılması gerektiği düşünülebilir. Örneğin heidegger, insanların çoğunun sürekli olarak aynı şeyleri tekrarlayan, şimdilerin toplamından ibaret olan "hergünkülük" kavramı içerisinde debelenen canlılar olduğunu ancak ölüm denen şey sayesinde yaşamlarımızın daha değerli ve az sıkıcı olduğunu, tekrar yaşanamayacak olmasının esas onu değerli kıldığını söyler. Ona göre metafiziğin bizlere sunduğu en kötü haberin, ölümden sonra yaşamın olacağıdır. Bu haber yüzünden, yaşamı olumsuzlayan ve esas sonsuz olana, yani belli bile olmayan sonraki yaşamın düşleriyle, şu anların heba edildiğini düşünür.

Nietzsche'de bu son söylem daha da derinleşir ve sokrates'ten bu yana yaşamı olumsuzlayan ne kadar düşünce varsa hepsine saldırıda bulunulur.

Öte yandan bir nihilist bakış açısıyla, ölümün varlığı ve sonrasında sonsuz bir yaşamın olmadığı düşüncesi, bir anlamın da olmayacağını, anlam denilen şeyin belli bir anda ortaya çıkıp sonra kaybolan bir yapıda olmaması gerektiğini düşünürler. Anlamın sürekliliği için, hiç kaybolmayan, yüksek bir referans noktası gerekir. Genelde bu da Tanrı olur. Yapıp edilen her şeyin Tanrı tarafından bilinmesi, onun asla kaybolmayan bir yerde tutuluyor oluşu, anlamın da kendisini açığa çıkarır niteliktedir ancak böyle bir şeyin olmaması, anlamın da olmayacağı, ve ne yapılırsa yapılsın, bir şey ifade etmeyeceğini söyler. Bir kızılderili atasözü vardır, Bu Dünya'dan gerçekten gitmeniz için ölmeniz değil, sizin isminizi hatırlayan son kişinin de ölmesi gerekir diye. Bu anlam referansını da böyle düşünebiliriz.

Ölüm olmasaydı onu icat etmek zorunda kalırdık der voltaire.

Her şeyden öte, ölümün bilgisi çok keskin ve acı bir bilgidir, çok azımız bunu idrak noktasında anlayabiliriz ki, o anlayanlar da kendilerini zorlayanlardır ve kısa bir süreliğine dehşete düşerek bunu algılarlar. Sonrasında beyin, kendisini korumak adına tekrar "benim başıma gelmez" ," daha çoook var", "ben niye öleyim bu ölsün" tarzı söylemlerle yatıştırır kişiyi. Her ne kadar ölümü biliyoruz gibi görünse de, idrak etmedikten sonra, o bilginin de bir anlamı yok, kısaca şu an hepimiz öleceğimizin idrakinden uzak ancak sanki öyle bir durumdaymış gibi söz ediyoruz ölümden. Gerçekten böylesine bir bilginin idrakiyle dolsaydım, burada kimlerin okuyacağını bilmediğim, okuyup okumayacaklarını bile bilmeden, bunları yazarak vakit kaybeder miydim acaba?

bazen ne kadar uğraşsan da olmaması

alaskan crab
Bunun nedeni, söylenilen gibi biz insanların öyle mükemmel ve bizim için tasarlanmış bir evrende yaşamıyor oluşumuz. Varoluşçuluğun temel söylemlerinden biri olan ve Heidegger'e ait, "insanın Dünya'ya fırlatılmış olması" gerçeği yüzünden, en ufak istediğimiz şey dahi, uğraşlarla gerçekleşmesi gereken bir noktada oluyor. İnsana dair hiçbir şey doğal gelmiyor, Doğduğumuz andan itibaren giyinemek zorundayız, Dünya üzerinde tüketebileceğimiz şeylere bakıldığında, çok azı işlem görmeden anında tüketilebilecek yiyecekler, öyle sandığımız gibi mükemmel değiliz sürekli bir saç kesimi, tırnak kesimi, koku kullanımı dahil pek çok şeyle kendimizi hizada tutmak durumundayız. Adeta yaşadığımız evrene zorla uyum sağlıyor, istenmediğimiz halde inatla tutunuyor gibiyiz. Ayrıca insan tüm bunların yanı sıra nietzsche'ye göre bir de tarihle zehirlenmiş durumda. Bellek denilen şey, ve onun getirisi olarak dayatılanlar, bizleri kendi istediğimiz noktaya taşımaktan ziyade, daha da batırır nitelikte oluyor. Zihin sahibi olmak tamamen bir hata olmalı, hayvanların tarihi olmadan, olduğu gibi yaşamaları aslında en uygun yaşam bu gördüğümüz evren için. İnsan olmak zor.
11 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol