edwird 2

Ara sıra güncelleyeceğim listedir. Gerçeklerden kopuk ruh hastalarını bu başlık altında toplayabilirsiniz.

1- nefertiti: "perva" kelimesinin anlamının olumsuz olduğunu ve bunun toplumun zihnini bozduğunu iddia ederek sözlükten ayrıldı. İlk ruh hastamız kendisi oldu.
2- succulent: entrylerimden tiksindiğini iddia ederek sözlüğü terk etti. Başıboş köpek seven hayvan severlere kötü davranıp iftira ediyormuşum. Hayvan istismarı yaparak zenginleşenlere bağışta bulunmam gerekirdi değil mi? Maalesef ki o kadar aptal olamadım hiçbir zaman.

Entrylerimin çoğunu tiksinerek okuyan bir yazarmış. sizi burada zorla tutan biri yok. Gerçeklere delillere cevap veremiyorsunuz, hayvan sever sözde kişilerin ne tür bağlantıları olduğundan da bir habersiniz. Burası özgür bir sözlük ve herkes istediği görüşü paylaşacak. Admin, moderatör dahil. Ben de bir yazar olarak istediğim düşünceyi paylaşmakta özgürüm. Ayrıca, tiksindiğiniz entrylerime kurban olun. Tek bir entrym bile dünyalara bedeldir. Güle güle.😆🤩

Das Experiment (2001), Oliver Hirschbiegel tarafından yönetilen bir Alman gerilim filmidir. Film, gerçek olaylardan esinlenerek, bir grup gönüllü üzerinde gerçekleştirilen psikolojik bir deneyin kontrolden çıkmasını konu alır. Deneyde, katılımcılar rastgele gardiyanlar ve mahkumlar olarak iki gruba ayrılır. Başta basit bir sosyal deney olarak başlayan süreç, zamanla güç ve otoriteye olan insan eğilimlerinin ortaya çıkmasıyla şiddet dolu bir kaosa dönüşür. Film, insan doğasının karanlık yanlarını ve otorite altında nasıl değişebileceğini etkileyici bir şekilde ele alır.

Sözlük yazarı.☺️

The Thing (1982), John Carpenter'ın yönettiği ve bilim kurgu-korku türündeki bir klasiktir. Film, Antarktika'da bir araştırma istasyonunda çalışan bir grup bilim insanının, şekil değiştirebilen ve insanlara bulaşarak onların kılığına girebilen uzaylı bir organizmayla karşılaşmasını konu alır. Ekip, kimin insan kimin "şey" olduğunu anlayamadan paranoya ve korku içinde hayatta kalmaya çalışır. Filmin karanlık atmosferi, gerilim dolu sahneleri ve özel efektleri, onu türünün en önemli eserlerinden biri haline getirmiştir.

Çağın en büyük afyonu medyadır. İnsanları öyle bir uyuşturuyorlar ki eminim 100 yıl önce yaşayandan bile daha cahil insanlar var bu hayatta. Sebebi belli: bir insanı değerlerinden koparırsan o insan bir hayvana dönüşür. Hatta hayvandan da daha aşağı olur. Zira akıl nimetini kullanmayan insan kendisine bahşedilmiş o yüce potansiyelini kullanmadığı için en büyük israfa düşmüş bir insan olur, koyunlaşır. Bu bağlamda, Allah'ın bir işareti olması gereken insanların beyinlerini iletişim araçlarıyla yıkayıp şeytanın kulu kölesi haline getirmek maksadıyla çalışıyor medyalar. Üzücü bir durum. Lakin her insan hak ettiğini yaşar. Ve her koyun kendi bacağından asılır.

Her türlü pisliğin altından çıkmakta mahirdirler. Gerçek dışı, hayallere dayanan, temelsiz düşüncelere sarılırlar. "1000 kadınla/erkekle yattım" şeklinde röportaj verirler düzenli olarak. Amaç, dini ve geleneği öldürüp, insanları soysuzlaştırmaktır.

Çocuk düşmanıdırlar. Lgbt derneklerini desteklerler. Zira insanların üremesini, yayılmasını istemiyorlar. Sapkınlık deyince hemen orada bitiverirler. Çıplaklığı desteklerler. Pornografi onlar için bir özgürlüktür, desteklenmelidir. Ne de olsa insanları iliğine kadar sömüren kapitalizm yaşamalıdır. Sanat sepet tayfadandırlar.

Stratholme'un Katliamı, Warcraft evreninde, hem kahramanlık hem de trajedinin iç içe geçtiği, Azeroth'un tarihine kazınmış karanlık bir olaydır. Bu olay, bir zamanlar yüce bir prens olan Arthas Menethil'in ruhunu karanlığa sürükleyen ve onu sonsuza dek değiştiren kader anıdır.

Stratholme, bir zamanlar Lordaeron'un en parlak şehirlerinden biriydi, hayatın ve refahın simgesi olarak bilinirken, Plaguelands'e dönüşen hastalıklı toprakların ön saflarında kaldı. Ancak bu parlaklığın altında, Zombi Vebası'nın gölgesi büyümekteydi. Mal'ganis sinsi tuzaklarıyla şehri tamamen ele geçirmeyi amaçlamıştı. Arthas, sevgili halkını bu korkunç hastalıktan koruma kararlılığıyla Stratholme'a ulaştığında, gerçekle yüzleşti: Şehirdeki ekmekler, vebanın dehşet verici gücüyle zehirlenmişti. İnsanlar, içten içe ölüme mahkumdu; vebanın kurbanları kısa sürede yaşayan ölüler olarak dirilecekti.

Arthas, bu korkunç gerçeği kavradığında, sadece şehirdeki insanların değil, kendi ruhunun da en büyük sınavıyla karşı karşıya kaldı. Şehri kurtarmanın imkansız olduğunu anlayan Arthas, halkını sonsuz bir azap yaşamaktan kurtarmak adına, bir zamanlar korumaya yemin ettiği şehri yok etmeye karar verdi. Bu karar, Arthas'ın içindeki ışığı söndüren ve onu karanlığa adım adım yaklaştıran bir dönüm noktasıydı.

Arthas, bu zor kararıyla yalnız kaldı. Uther the Lightbringer ve Jaina Proudmoore, onun bu yolu seçmesine karşı çıktılar, ancak Arthas kararlıydı. O gece, Arthas ve onun sadık askerleri, Stratholme sokaklarında bir katliama giriştiler. Her bir kılıç darbesiyle, Arthas bir adım daha karanlığa doğru ilerledi. Şehrin her köşesinde çığlıklar yankılandı; bir zamanlar huzurla dolup taşan sokaklar, şimdi ölülerin ve ölmekte olanların yıkımıyla inliyordu.

Stratholme'un alevleri, sadece şehri değil, Arthas'ın ruhunu da yuttu. Bu katliam, onu Lich King'in kollarına iten bir kıvılcım, onun kaderini mühürleyen bir lanet oldu. Bir zamanlar halkının kahramanı olan Arthas, bu olayla birlikte bir tiran, bir katil ve nihayetinde evrenin en büyük düşmanlarından biri haline dönüştü.

Stratholme'un Katliamı, Azeroth tarihindeki en acımasız ve trajik olaylardan biri olarak anılmaya devam edecek. Bu hikaye, bir kahramanın nasıl karanlığa düştüğünü, bir halkın nasıl yok olduğunu ve Azeroth'un nasıl geri dönülemez bir şekilde değiştiğini anlatan bir destandır. Stratholme'un külleri, Arthas'ın sonunu ve Azeroth'un kaderini belirleyen bir karanlık anı olarak sonsuza dek hatırlanacaktır.

Mal'Ganis, Warcraft evreninin karanlık perdeleri arkasında dokunan entrikaların ustası, nefretin ve kurnazlığın vücut bulmuş halidir. Ebedi karanlığın derinliklerinden doğmuş bir Nathrezim lordu, yani Dreadlord olan Mal'Ganis, sadece bir savaşçı değil, aynı zamanda zihinlerin ve kaderlerin manipülatörüdür. Onun adı, dünyanın en güçlü kahramanlarının bile kalplerine korku salan, geceye hükmeden bir gölgedir.

Mal'Ganis, Lich King'in iradesini Azeroth'a taşıyan en sinsi ajanlardan biridir. Onun görevi, Prens Arthas Menethil'i karanlık yolculuğunda yönlendirmek ve onu nihai olarak yıkımın sembolüne dönüştürmektir. Stratholme'deki katliamda, Arthas'ın ruhunu karanlığa teslim etmesine sebep olan, onun entrikalarıdır. Mal'Ganis, halkı arasında sadece bir lider değil, aynı zamanda kaosun tohumlarını eken bir tarikat lideri gibidir.

Ancak Mal'Ganis'in gücü, sadece onun bireysel kuvvetinden değil, onun çevresindekileri manipüle etme yeteneğinden gelir. O, görünmez iplerle oynayan bir kukla ustası, her hareketi önceden hesaplayan bir stratejisttir. Arthas'ın takip ettiği yol, onun soğukkanlı planlarının ve acımasız zekasının eseridir.

Mal'Ganis'in hikayesi, sadece bir iblisin hikayesi değildir; bu, zayıflığın ve arzunun, gücün ve ihanetin destanıdır. O, karanlık fırtınalarla gelen bir kötülük, savaşın ve kaosun ortasında, kaderi şekillendiren bir figür olarak bilinir. Onun adı, efsanelerde her zaman karanlık ve korkutucu bir tınıyla anılır; çünkü o, sadece bir düşman değil, kaderin zalim bir aracı, ruhları karanlığa sürükleyen bir gölge olarak tarihe geçmiştir. Mal'Ganis, karanlığın en derinlerinde bile unutulmayacak bir iz bırakan, yıkımın ve kaosun destansı lordudur.

Hayat kurtaran pdf paylaşım sitesi. Eğer bir kitap burada yoksa genelde diğer sitelerde de olmuyor.

Bir kadına en çok yakışan ruj rengi. Ojeler de öyle bence.

Hayat arkadaşından gelen en güzel sözlerden biri.

Bir deyiş.

Zengin olup cahil olmaktansa fakir olup bilge olmak yeğdir. Asıl fakirlik akıl fakirliğidir. Aklını kullanan birisi her türlü kötü durumdan kurtulup kendini yüceltebilir.

Kimi zaman olumlu kimi zaman olumsuz olabilen şeylerdir. Çok takıntılı biri değilim ama titizimdir. Yaptıklarımı sürekli kontrol ederim, her şeyi arşivleyip yedeklemeye bayılırım. Bazen simetri takıntısı baş gösterebiliyor. Kafam bir şeye meşgulse bölünmesini asla sevmem.

Özel olarak sevdiğim bir çicek yok aslında. Papatya candır gerisi heyecan. Çocukluğumu hatırlatan bir çicek de var ve adı acemborusu imiş:



Eskiden mahalle aralarında sık sık bundan olurdu. Şimdi sayıları azalmış olsa da hala var. Bayılıyorum buna da.