confessions

hesapsahibi

1. nesil Yazar - 11. Seviye Gizli yoldaş - Yazar

  1. toplam entry 487
  2. takipçi 10
  3. puan 20503

yazarların gıcık olduğu davranışlar

hesapsahibi
selam. allahın selamı. yok arkadaş selamlama kültürü yok bizde. ya tanışıp vıcık vıcık olacaz ya da tanımıyorsa ışid militanıymışsın da apartmanı kılıçtan geçirmeye gelmişsin gibi bakacak. ifrat tefrit arasında gidip geliyoruz ortası yok.

zamanın birinde karşı komşuyla ilk karşılaşmamızda asansörde merhaba nasılsınız sanırım komşuyuz gibi bir başlangıç yapayım dedim, yarım ağız bir merhaba aldım, neyse ona da şükür. ikinci karşılaşmada ben bekledim doğal olarak. tık yok. be allahın adamı, merak etme çocuğu yollayıp tuz soğan istemeyecem aşağısı migros, oturmalı moturmalı komşuculuk oynamayacam, sen istesen bile ne vaktim, ne niyetim ne de milletin gönlünü eylemeye tahammülüm var. ver selamı geç işte. ağzını oynatmak zor geliyorsa cümle kurma, hafif bir gülümse o bile yeter.
3
zhs zhs
Nerede yaşıyorsunuz
hesapsahibi hesapsahibi
epeydir yurt dışında… ama anlattığım olay istanbul'un göbeğinde bir sitede yaşanmıştır.
zhs zhs
İstanbul için normal bence. Daha küçük şehirlerde hala devam ediyor. Küçükken çok garipserdim ama artık aileden alıştığım icin selam vermeden konuşmaya başlamam ama teşekkür ediyorsun işte bir seye en azında kafa sallamak zor olmamalı ya bence. İş yerinde, mağaza çalışanları için vs. Onlarida anlıyorum elbette o yüzden umursamıyorum.

konyaaltı

hesapsahibi
bağlı bulunduğu ile değil, başka bir ile öykünen bundan başka ilçe var mıdır diye düşündürür insanı. İçimizdeki İrlandalı kıvamındadır. Nedir derdi? bir mesaj mı verir alenen? Konya'ya mı bağlanmaktır nihai amacı?

maddiyat önemli olmasaydı mesleğin ne olurdu

hesapsahibi
Bu kadar kafa patlatmayacağım herhangi bir şey, hiç fark etmez. Mesela zamanın birinde bir tur almıştık, Tur rehberi tombilik bir oğlan vardı, ne bir sorun çözdü, ne geçtiğimiz herhangi bir yerin tarihini anlattı. Sürekli ama sürekli kızlarla fingirdedi. Allah'ım Bu da para kazanıyor ben de, adaletin bu mu diye serzenişte bulunduğunu hatırlıyorum.

instagram

hesapsahibi

yahu nasıl bir bağımlılıktır bir türlü akıl erdiremedim. Geçen hanımla konuştum ne yapıyorsun Instagram'sız dedim (Benim bulunduğum yerde bir kısıtlama yok ama bana bir faydası yok zira instagram'ım yok) O da hallettik dedi. VPN'den giriyormuş. VPN falan anlamaz hanım demek birilerine kurdurmuş alelacele. Hava gibi su gibi bir ihtiyaç herhalde bu sosyal medya alışkanlığı.

kitap okuma alışkanlığı

hesapsahibi
bu konuda dehşet Ötesi istikrarsızım. Okumaya başlarım Ve birkaç ay soluksuz okurum. Sonra bırakırım. Belki bir sene hiç dokunmam. Sonra bir daha başlarım yine bir maraton. Yine bırakırım. mesela son maratonda Dostoyevsy'e taktım. İnsancıklardan başladım, yeraltından notlar dahil bir çırpıda bitirdim dokuz kitabı. abi aşmış. nasıl bir keyif anlatamam. Şimdi 7-8 aydır yine bir ilham gelmesini bekliyorum. ilk ilhamda dostoyevsky tulumu çıkarıp. sonraki boşluktan sonra da marcel proust külliyatına dalacağım. keşke daha yavaş ama sürekli okusam…
1
ragazzo solo ragazza sola ragazzo solo ragazza sola
Edebiyat dipsomanisi :d

yazarların parfümleri

hesapsahibi
Uzun süre önce özenip duty Free'den Mavi şişe bir Davidoff almıştım. 1-2 sıktım, hepsi oymuş. abartmıyorum on seneden biraz fazla banyoda rafta bekledi, sonra da attım gitti. Tamamen alışkanlıkla ilgili olsa gerek. Vazgeçemediğim iki kozmetiğim var. İki günde bir olduğum tıraş sonrası kullandığım 80° limon kolonyası ve her gün kullandığım roll-on. Özetle parfüm insanı olamadım bir türlü. Yoksa ben de isterim tabii güzel güzel kokmak.

ideal banyo yapma sıklığı

hesapsahibi
Çok sık banyo yapmak Derininin doğal yağ tabakasını ve yararlı mikroorganizmaları uzaklaştıracağından Dermatologlar pek önermez. Durduk yere deriyi tahriş etmenin bir anlamı yok. Her gün düzenli Roll-on kullanıp, genelde İki Veya maksimum üç günde bir de banyo yapar geçerim. nemlendirici falan kullanmakta da fayda var, ama henüz o metroseksüellik seviyesine geçemedim. pek niyetim de yok.

eşcinsellerin evlat edinmesi

hesapsahibi
Amerikan film sektörünün olmazsa olmazıdır her filme, diziye en az bir eşcinsel yerleştirmek, hatta bazılarında bunları evlat edindirmek. Böyle böyle normalleştirmeye çalışıyorlar maalesef. Kevin'in Frank karakteriyle harikalar yarattığı ve gözümü kırpmadan izlemekte olduğum House of Cards'ı 3. sezon 3. bölümde sadece bu yüzden ve aniden bıraktım. eksik kalmasın diye alelacele alakasız bir şekilde senaryoya sokuşturulduğu o kadar belliydi ki!

Bence olaylar şöyle gelişti:
Çekimler devam ederken 3. sezon 3. bölümün başında set ekibinden biri birden o ana kadar hiç eşcinsel sahne çekilmediğini fark etti ve senariste seslendi:

-Abi eşcinsel koymamışsın! Tutmaz bu.
-Oğlum başka projeye başladım. Öylesine uğradım sete, vardır iyi bakın!
-Yok abi bu saate kadar bütün karakterler yerini buldu, şimdiye kadar çıkmadı, daha da çıkmaz herhalde.
-Haydaaa! Yahu diyorum ben bu kadına senaryo yazarken gelip tepeme dikilme diye. Yok hiçbir şeye elimi sürmüyormuşum, yok evin bütün yükü omuzundaymış.
-Kim? Yenge mi?
-Kim olacak! Bütün dünyaya izleteceğim bir senaryo yazıyorum diyorum, dediği şey tabii varsa yoksa elalem, azıcık da karını düşün, kalk bi işin ucundan tut... Neymiş? Çarşaf gerip katlayacakmışız, tek başına yapamıyormuş haspam.
-Abi yenge iyiymiş gene, kıymetini bil. Ben hanım konken partisindeyken tek başıma katlıyorum :(
-Neyse, sokuşturun bir yere, uğraşamam şimdi, gidiyorum.
-Ama...
.........
.........
-Kevin abi! Alooo! Kevin abi! Bi baksana.
-Ne ver, ne oldu?
-Abi bi gelsene, seni acele seviştirmemiz lazım.
-Tamam, dur soyunup geliyorum.
-Abi öyle değil, erkekle.
-Oğlum manyak mısın? Söylemeye ne hacet! Senaryoda bir gariplik olduğunun farkındaydım. Tutmazdı bu böyle. Şu koruma rolündeki oğlanı epeydir gözüme kestiriyorum zaten, o olsun. Ama yanına benim hanımı da ekleyin, gruplu biseksüellik olsun. Bak gör, yok satar... Daha erken uyansaydınız, şimdiye karıyı boşayıp korumayla evlenip evlat edinmiştik bile. Bir dahaki sefere senaryolarda daha titiz olalım. Böyle böyle uzaklaşıyoruz Amerikan değerlerinden.

Başlığın önemini azaltmak için yazmadım bu komiklikleri, ciddiyetle ilk paragrafı yazarken birden doğaçlama gelişti.

Son söz olarak, tarafım bariz bellidir. Eşcinsellerin evlat edinmesine şiddetle karşıyım!

klasik yalanlar

hesapsahibi
aklıma gelenler ve türkçe mealleri aşağıdaki gibidir:

-aklımdaydın, aramasan ben arayacaktım (yok öyle bir şey).
-görüşelim bir ara (görüşmezsek hiç sıkıntı yapmam)
-işler çok yoğun (sadece sıralamamda sana yer yok)
-doğrusunu söylemek gerekirse… (sallayacam hazır ol)
-bunu düşünmediğimi mi sanıyorsun (hiç aklıma gelmemişti)

yazarların çocukluk anıları

hesapsahibi
Bu yaşıma kadar kavgadan kıyametten hep uzak durdum. Küfür nedir bilmem. Ettiğim en okkalı küfür direksiyonda çileden çıkardıkları zaman savurduğum “şerefsiz”dir. o da sahibi duymadığından sayılmaz :)
Ama akıllara zarar anım bu durumla tam bir tezat oluşturuyor.

12-13 yaşlarımdayken babamın görev yaptığı istanbul'un bir kenar mahallesinde oturuyorduk. ben mevcut şartlarda mümkün olduğunca düzgün yetiştirilmeye çalışılan bir memur ailesi çocuğu, sınıfın flaş öğrencisi falan modunda gayet sessiz sakin başarılı ama sıradan bir profil çiziyorum…

e çocuğuz tabii, bir de sokağa çıkıp oynuyoruz diğer çocuklarla kaynaşıyoruz falan. ama evdeki hesapla çarşı uyuşmuyor. semtin konjonktürü bambaşka. mahalledeki bitirimlerin arasında ben yavrum pek bir tatlış kaldım. hızla doğal süreç gerçekleşti ve bitirimlik dozajı en düşük olan birkaç veletin oluşturduğu ezikler camiasına dahil olup sokak hayatındaki yerimi netleştirdim (yerini bilmek önemli).

gel zaman git zaman epey bir süre geçti, mahallede yeni bir çocuk peydah oldu. bizlerden biraz daha kabaca. ama bitirim tayfa bile bu çocuğun yanında kedi yavrusu gibi kaldı. her türlü serserilik bunda oyun bozanlık bunda, en galiz küfürler bunda, dayak bunda, herkese sataşır ama kimse ağzını açamaz durumları söz konusu.

e haliyle bir gün kaçınılmaz son geldi, sıra bendeydi. inanın şu an ne yaptı ya da ne söyledide beni kurt adama çevirdi hiç ama hiç hatırlamıyorum. hatırladığım tek şey aniden geriye dönüp çocuğu altıma aldığım ve üstüne oturup küfürler eşliğinde yüzünü seri şekilde yumruklamaya başladığımdı. ve ne kadar süre devam etti bilmiyorum, Çocuk sinirden, şaşkınlıktan ve acıdan bas bas bağırarak ağlamaya başladı, Baktım çocuk salya sümük ve ağzı burnu kanıyor . bir anda kendime geldim ben ne yapıyorum diye. bu sefer şaşkınlık ve korku sırası bendeydi. bas bas bağırmaya başladım tutun şunu Kaçacağım Tutun şunu Kaçacağım diye :)). Bütün veletler donmuş halde seyrediyor olduğundan Pek bir faydaları olmadı. Hızla üstünden kalkıp arkama bakmadan kaçtım eve.

İlk birkaç gün sokağa çıkmaya çok korktum. neyse ki kavga Sonrası o çocuk bana bir daha ilişmedi, manyak bu ne yapacağı belli olmaz diye herhalde. diğer çocukların nazarında da baya bir rütbe kazandım. Ama bunun ekmeğini pek yiyemedim zira kısa bir süre sonra babamın tayini çıktı ve başka bir semtte taşındık.

bugün bile aklıma geldikçe hala ürperirim içimde nasıl bir manyak var diye. siz siz olun sessiz sakin insanlara pek fazla bulaşmayın, içinden ne çıkacağı belli olmuyor. :))

karpuz çekirdeği

hesapsahibi
Bahar geldiğinde içim Pırpır eder karpuz mevsimine bir adım daha yaklaştık diye. Ama karpuz mevsimi dediğime bakmayın. Karpuzun kendisi nihai amaç değil araçtır benim için. içindeki o siyah incilerdir odak noktam.

bitkisel protein deposu olmasının yanı magnezyum, demir, folik asit, vitamin, antioksidan… ne ararsan vardır o minicik mucizenin içinde.

bak ne Kadar bilinçliyim ki yiyorum algısı da oluşmasın lütfen. Tüm tıp camiası birleşip zinhar çatalınızı bile dokundurmayın bunu yiyeceğinize kömür tozu çiğneseniz daha yararlı dese bile çizgim aynı olacaktır. gerekirse 5 sene az yaşarım ama o zevkten mahrum olmam.

kağıthane

hesapsahibi
sadabad bahçelerine ev sahipliği yapan İstanbul ilçesi. lale devrinde kaplumbağaların Üzerinde mum yakılıp dolaştırıldığı rivayet edilen bahçelerdir. Az gözler süzülmemiş az canlar yakılmamış az mendiller düşürülmemiştir.

şimdilerde kalabalıktan, curcunadan adım atılamıyor olduğundan, o biblo gibi barok mimarisi sadabad camiini ve etrafındaki bahçeleri hasdal viyadüğünden geçerken uzaktan izlemekle yetinmek durumunda kalıyorum.
21 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol