Aradığı kişiye dair kriterinin oldukça yaşamsal bulgular göstermesini bekleyen insandır. Sadece nefes almasının yeterli olmasını söylemesiyle biraz Mevlana'dan esinlenmiş gibi geliyor. “Gel ne olursan ol, yine gel” diyerek mesnevinin izinden gidiyor olabilir.
succulent
1. nesil Yazar - 21. Seviye Doğa koruyucusu - Yazar
- toplam entry 972
- takipçi 23
- puan 46009
Günaydın sözlük. Bugün güne ekinlerim baş verirken üstüne kırağı düşmüş de hepsi dondan ölmüş gibi uyandım.
18. Sözlük seviyesi.
Sanırım bu seviyeye gelindiğinde biraz hayalperest olunmaya başlandığını sözlük kurucuları biliyor olmalı. Zira tam o aşamaya geldiğimde birden havalı bir seviye geldi. Neyseki bulutları severim ve şimdi de tam vakti.
Sanırım bu seviyeye gelindiğinde biraz hayalperest olunmaya başlandığını sözlük kurucuları biliyor olmalı. Zira tam o aşamaya geldiğimde birden havalı bir seviye geldi. Neyseki bulutları severim ve şimdi de tam vakti.
Hayatımın bir bölümü orta ölçekli bir şehirde bir bölümü de köy denebilecek ama köy kavramından uzak bir yerde geçti ve hala da geçmekte. Ayrıca kırsal alanda kalan köylerden de yaşamasamda bir nebze zaman zaman kalmışlığım ve havasını solumuşluğum var.
Bana sorarsanız ki ben köy insanıyım. Zira yüksek yüksek binalar, şehrin tüketici kalabalığı ve trafiği bende klastrofobi etkisi yaratıyor. Köy hayatı daha kendi disiplinini kurabileceğin bir hayat. Sistemin gerekliliğinden değil de yaşamak için gereken disiplini sağlıyor. Bu da kişi üstündeki baskıyı azaltıyor. Zorunluluktan ziyade yaşama olan mücadelenle daha doğal yollarla hayata adapte oluyorsun. Ayrıca camdan baktığında şehrin o beton yığınları yerine ağaçlar, varsa deniz (bende var) ve doğaya ait ne varsa onla bütünleşiyorsun. Şehrin o kapitalist dayatmalarından uzaksın bir kere. Ne giymişsin ne çıkartmışsın, bugün kargodan ne gelecek kaygıların olmuyor. Tüketmek yerine üretmenin tadına varıyorsun. Zira bir avuç toprak bu tadı almana fazlasıyla vesile oluyor.
Ama zorunluluklar gereği şehir hayatında yaşayan insanlarında eminim şehirden zevk aldıkları çok şey vardır. Ben unuttum artık
Bana sorarsanız ki ben köy insanıyım. Zira yüksek yüksek binalar, şehrin tüketici kalabalığı ve trafiği bende klastrofobi etkisi yaratıyor. Köy hayatı daha kendi disiplinini kurabileceğin bir hayat. Sistemin gerekliliğinden değil de yaşamak için gereken disiplini sağlıyor. Bu da kişi üstündeki baskıyı azaltıyor. Zorunluluktan ziyade yaşama olan mücadelenle daha doğal yollarla hayata adapte oluyorsun. Ayrıca camdan baktığında şehrin o beton yığınları yerine ağaçlar, varsa deniz (bende var) ve doğaya ait ne varsa onla bütünleşiyorsun. Şehrin o kapitalist dayatmalarından uzaksın bir kere. Ne giymişsin ne çıkartmışsın, bugün kargodan ne gelecek kaygıların olmuyor. Tüketmek yerine üretmenin tadına varıyorsun. Zira bir avuç toprak bu tadı almana fazlasıyla vesile oluyor.
Ama zorunluluklar gereği şehir hayatında yaşayan insanlarında eminim şehirden zevk aldıkları çok şey vardır. Ben unuttum artık
Marmara ve kuzeyege kıyılarına sınırları olan tarihi geçmişi çok uzaklara dayanan hem Asya da hem Avrupa'da il sınırları olan 2. Şehirdir.
Çanakkale'nin bilinen o manevi havası, şehirin il sınırlarına girerken “dur yolcu” yazıları ile başlar. Gelibolu yarım adası ve biga yarım adası varlığı ile size bambaşka yüzler gösterir şehir. Gelibolu'da Marmarayı hissedersiniz. Marmara'nın o soğuk yüzü çarpar suratınıza, Biga ise Ege'nin o ılıman iklimini hissettirir. Doğası muhteşemdir. Şehrin göbeğinde bile yeşilden ve maviden nasibinizi alırsınız. Rüzgarları meşhurdur. Çanakkale rüzgarına dayanan her türlü rüzgarda dayanır bence.
Şehir çok dinamiktir. Eski yunan kalıntıları, sokratesin Asos'ta kurduğu okulu, Truva, Çanakkale anıtı, sayısız plajı, kazdağları, antik kentleri, bozcadası, Gökçeadası, birbirinden güzel koyları, saymakla bitmeyen görülecek o kadar güzel yerleri vardır.
Çanakkale bir günlük bir yer değil bir ömürlük bir şehirdir.
Çanakkale'nin bilinen o manevi havası, şehirin il sınırlarına girerken “dur yolcu” yazıları ile başlar. Gelibolu yarım adası ve biga yarım adası varlığı ile size bambaşka yüzler gösterir şehir. Gelibolu'da Marmarayı hissedersiniz. Marmara'nın o soğuk yüzü çarpar suratınıza, Biga ise Ege'nin o ılıman iklimini hissettirir. Doğası muhteşemdir. Şehrin göbeğinde bile yeşilden ve maviden nasibinizi alırsınız. Rüzgarları meşhurdur. Çanakkale rüzgarına dayanan her türlü rüzgarda dayanır bence.
Şehir çok dinamiktir. Eski yunan kalıntıları, sokratesin Asos'ta kurduğu okulu, Truva, Çanakkale anıtı, sayısız plajı, kazdağları, antik kentleri, bozcadası, Gökçeadası, birbirinden güzel koyları, saymakla bitmeyen görülecek o kadar güzel yerleri vardır.
Çanakkale bir günlük bir yer değil bir ömürlük bir şehirdir.
Adını feriha koydum. Artık göt demiyoruz.
Günün en kahkahalı saatleri rocinantenin sözlüğe girdiği saatler. Abartmıyorum.
Çok kolay vazgeçebiliyorum. Evet benim için garip bir özellik çünkü önceden bunu yapamazdım. Şimdi garipsiyorum. Büyümek böyle bir şey sanırım.
Benim için sadece her ayın 25 i ve 3 arası olan şeydir. Onunda neden olduğunu bildiğim için önce kendimi zincirlere vurdurup sonrada üstüne kapıları 7 kere kilitleterek hata yapmaktan kendimi koruyorum.
Aslında bir ayın yarısı desek... hormonlar normale dönmeden anormal dönüyor...
Yani yarısı olana kadar anlamıyorum ben zaten yarısı geçince aha diyorum benim muayyen günüm gelmiş o noktada zincirler devreye giriyor 😅😅😅
Ah ah ne çok feda ediyoruz kendimizden, kendimiz olmak için...
Biz yine arada kendimizdeyiz bence erkekler her gün regl gibi
Yeni nesil prensesler pardon erkekler...
😅😅😅 kaşlarını aldırmaya başladıklarından beri bişi oldu
Offf evet ya, o ne Allah'ım şekil şukul yaptırıyorlar birde... bazılarının hiç ihtiyaci yok ama yine de aldiriyorlar ve erkeksilik tamamen kayboluyor...
Yakında elimizde fener erkek aramaya çıkacağız 😅😅😅
Korkuyorum evet...
Gerçi ben projektör tutuyorum yine bulamıyorum 😅😅
Ama gerçekten neler oluyor onlara hem anlıyorum hem hiç anlamıyorum o kadar prensesler ki... mesela iş yerimden örnek verecek olursam kadınlar erkeklere taş çıkartır. Adamlar çok rahat ya. Hiç hiç sevmiyorum ve beni sinir ediyorlar. Koca koca kolileri onlara lütfetmek yerine kendim alıyorum...
Bi de trip naz bir edalar bir işveler.
Her erkeğe kendine gel sen erkeksin deyip tokat çarpan bir kadın olmalı...
Prensesler için elbette. Yoksa adam gibi adamlara saygımız sonsuz.
Evet sözümüz meclisten dışarı tabi ama bunlar çoğalıyor
Valla sosyal medyanın etkisi büyük.
Özentilik farklı olma isteği
Kombin yapma olayını çok abarttılar. Tamam dar pantol giymesinler ama adamlarda erkeklik kalmadı iyice.
Maalesef bu da kapitalist sistemin bir oyunu. Sürekli servis ediyorlar.
Kızlar konunun yönünü nasıl böyle değiştirebildiniz? Bence başlık duygu değişimi değil konu değişimi olmalı:)
Daldan dala atlamak kızların huyudur. Yüksek zekadan kaynaklanır
Belki de şikayet ettiğiniz konunun sebeplerinden biri de budur? Erkekler sizi anlamaya çalışırken sizleşti belkide ne biliyonuz;)
Kaşını almıyorsan bu hezeyanın muhatabı sen değilsin
Ben üstüme alınmıyorum. Sizin rahatsız olduğunuz hemcinslerimin değişen yönlerine yönelik ufak bi çalışma diyelim :)
Yok yok vaz caydım aman bana da bulaşır falan mazallah. Artık yerli yersiz empati yapmayacağıma dair kendime söz verdim. Gerek yok yani. Neyse siz ben hiç bişey dememişim gibi devam edin. Ben çekiliyorum aradan. İyi geceler:)
Yaz ayları iş yoğunluğundan azalttığım bu alışkanlığı günde en az 30 dk kitap okuma ile yeniden düzenliyorum. Hatta bir çocuğun olduğunda daha disiplinli oluyor. Onu gaza getirmek için her türlü okuyorsun. Biz şimdi her akşam uyumadan illa o 30 dkyı okuyarak geçiriyoruz.
Evlat gibi olur, kardeş gibi olur hiç fark etmez. O da bir canlıdır ve evin bir üyesidir. İhtiyaçları aynı bir çocuk gibi giderildiği için evlat muamelesi görür haliyle. Yahu ben ektiğim domatese bile çocuğum gibi davranıyorum. Yürüyen derdini ifade etmeye çalışan bir canlıya mı göstermeyeceğim o muameleyi.
Evde 2, bahçede 5-6 tane beslediğim yada onların mı beni ruhen beslediğine emin olamadığım canlı. Ben biraz uzaydan da geldiklerini düşünmüyor değilim. Ama bu cool tavırları, ben istersem beni sevebilirsin davranışlarıyla aşırı özgüvenleri, hasta oldun mu gelip tedavi etmeye çalışmaları, kapıdan çıkarken seni geçirmeleri, gelince seni karşılamaları ve hepsinin kendine göre bir karakterinin olması beni onlara çekiyor.
Bu arada atalarının düşman bekçisi olmasından kaynaklı aktarılan genleriyle, her gece yatağın ucunda veya kapıda bekçi gibi beklemeleri, suyun tehlikeli bir şey olduğunu düşündüğünden, banyodayken seni kapıda beklemesi aslında o kadar da nankör bir hayvan olmadıklarını gösteriyor.
Bu arada atalarının düşman bekçisi olmasından kaynaklı aktarılan genleriyle, her gece yatağın ucunda veya kapıda bekçi gibi beklemeleri, suyun tehlikeli bir şey olduğunu düşündüğünden, banyodayken seni kapıda beklemesi aslında o kadar da nankör bir hayvan olmadıklarını gösteriyor.
Piksellerinin gözüme aşırı derece rahatsızlık verdiği bir tasarım oyunu.
Dün sabah acilde kendimi Afrika'da sandım ben mesela. 4 otobüs mülteci vardı hepsi siyahi.
Keşke bende göremesem. Bazı rüyalar, gerçek hayattan daha çok yoruyor beni. Bazen ağlayarak uyanıyorum, bazen sinirleniyorum. Rüyadan çıkamıyorum. Uyanınca bile olumsuz etkileri üstümde devam ediyor. Aynı zamanda güzel rüya görürsem ondan da uyanamıyorum devam etsin istiyorum.
Şaşırıp karşı ergüman üretmeye çalışmamak gerekir. Teşekkür edip geçmek en sağlıklısı
Bir tane sahibim. Yaklaşık 7 yıldır kullanıyorum. Baya zorlu bir süreç. Bir de benim gibi koydukları ilaçlarla sinirleri inatçı çıkıp ölmeyenler için iyice ızdıraba dönüşebilir. Bazı durumlarda içine pim de koyarlar eğer koyulması gerektiği halde koymazlarsa üstündeki dolgu hemen düşüverir.
Ben bunu çok kullanırım. Nerden öğrendiğimi hatırlamıyorum ama.
Bence büyük sabır ister. Bir şeye başlamak bir başarı değildir. Devam ettirmek başarıdır. Yani istikrar. Bende de sabır yok. Ben tüm yatırımı çöpe atardım.
Alkol ve madde bağımlısı kişiler kontrol altına alarak bırakmazsa ortaya çıkan duygu durum bozukluğu . Kişi kendinde olmaz, yaptıklarına hakim olamaz. Yaptıklarını hatırladığını da sanmıyorum. Tehlikeli olabilirler.
Daha önce, bu tarz bir yoksunluğa giren bir kişi yüzünden davalık bile olmuşluğumuz var.
Daha önce, bu tarz bir yoksunluğa giren bir kişi yüzünden davalık bile olmuşluğumuz var.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?