Bir esnaf olarak söylemeliyim ki günün cirosunun 10 da 1 i kadar nakit girmiyor kasaya.
succulent
1. nesil Yazar - 21. Seviye Doğa koruyucusu - Yazar
- toplam entry 970
- takipçi 23
- puan 45873
Bir de ayakkabı boyacıları vardı. O ayakkabı boyama sandıkları bana hep sokakta Osmanlı şekeri satanların tezgahını hatırlatır. Bir ayakkabı boyamak için fazla show yapılmış bir düzeneği var gibi sanki. Ama yinede nostaljik. Artık göremiyoruz o tezgahları
Yaşadığım yere taşınmak ve eli zengin etmeyi bırakıp kendi işimin kölesi olmak.
Benim nerden baksan 50 yıllık açılmış sayfam var tarayıcı silmek hiç aklıma bile gelmiyor
Rüyamda kazan kazan tulumba tatlısı gördüm bu gece. Bu perhizi bozarsam kesin rüyalar yüzünden bozarım..
kanki rüyalarına giriyorsa azcık ye yaaa, bir daha mı gelicen dünyaya!
Kanki tulumba tatlısı bulmak zor burda ya. Köy yerinde en fazla su çekilen tulumba var.
kerhane tatlısı ye kanki, aynı şey sayılır.
Kanka tulumbayı bulamayan kerhane tatlısını nerden bulsun. Hiç demiyorsun ver adres yollayayım
Kanki sen zenginsin, özel şoförünü yollarsın diye düşündüm.
Kanki şöför hastalanmış da bugün işe gelmedi
Nişasta ve un temel malzemesi olan hamuru incecik açılır, farklı farklı metodları vardır. Arasına ceviz veya Antep fıstığı koyulur. Kat kat bu şekilde devam eder. Yaklaşık 40 kat yufka olur. Baklava dilimi gibi kesildikten sonra üzerine eritilen tereyağı dökülerek fırınlanır. En sonda şerbeti dökülür ve yemeğe hazırdır. Ev hanımları arasında sıcak baklavaya soğuk şerbet, soğuk baklavaya sıcak şerbet gibi bir çekişme vardır, aynı münir Özkul ve adile naşit'in turşu sirkeden olur limondan olur kavgası gibi bir tartışma ortamı yaratır. Babaannem öyle güzel baklava yapardıki, geçimini bile bunla sağlardı. Onun baklavası üstüne daha güzel baklava yediğimi hatırlamıyorum. Artık hayatta olmadığı içinde yiyemiyorum.
Eskişehir'de yaşayanlar yada aşina olanlar bilir, ilin seyitgazi ilçesinde Battalgazi türbesi vardır. Çocukken, aile büyüklerinin seyitgazili olmasından dolayı bu türbeyi sık sık ziyaret eder, Temsili olan mezarının 8 metre oluşundan dolayı hayrete düşer, bu nasıl olur da bu kadar uzun bir insan olur deyip kendi bedenimizi bir incelerdik.Türbenin içinde duvarda at dişi izleri vs vardır. Şimdi hatırlamadığım başka yatırlar da vardı. Mezar taşlarına başka taşlar yapıştırılarak dilekler dilenirdi, nasıl yapışıyor bu buraya hayret diyip bilimi yine yok sayardık. Tabi çocuk aklı ne anlarım ben türbeden vs. Gayri ihtiyari bu ziyaretlerin bir aile büyüğü kabrine gidildiğini var sayarak anneme sormuştum bir seferinde, “Anne battalgazi bizim neyimiz oluyor?”. Annem tabi işi bozuntuya vermemiş “akrabamız kızım” diye cevap vermiştir. Yahu niye aydınlatmadın beni? 8 metre akraba oluyorsa ben niye boyum bu kadar kısa diye ben de sorgulamamışım. Hayret valla. Bu da böyle bir anımdır sözlük
Bende çocukken galiba beykozda bir türbeyi ziyarete gitmiştim rahmetli dedem bende ölüp böyle yatacağım dediğinde hüngür hüngür saatlerce ağlamıştım :d türbenin ismini bu akşam hatırlarsam hafta sonu yine giderim belki.
Ne biçim çocukluk travmalarımız var 😅😅
Ben böyle yerlere bilerek gitmiyorum en yakın akrabalarımın mezarına bile gitmem
Çok bayık yerler oluyor
Biz çocukken çok giderdik, ömrüm Kabir ziyaretleri ile geçti. Bursa da gitmediğim yatır yoktur herhalde. Ne mantıkla gidiyormuşum ben de bilmiyorum
Bir dönemin gençleri bilir otisabi'yi. en sevdiğim mizah dergisi uykusuz'un son sayfasını süsler. Yazarı; Yılmaz aslantürk'dür. Kazanova otisabi'nin ne iş yaptığını hiç kimse bilmez. O günün şartlarında, tuhaf ilişkileri mizahın konusudur. Uykusuz okurken en heyecanla beklediğim sayfa son sayfaydı.
Belki bir şarkının her sesinde
Belki bir sahil meyhanesinde
Belki de içtiğim sigaranın dumanısın
Bir yıldız gökte kayıp giderken
Islak bir yolda yalnız yürürken
Bambaşka bir şeyi düşünürken aklımdasın
Geçmiş değil bugün gibi
Yaşıyorum hala seni
Sen hep benim yanımdasın
Gündüzümde gecemdesin
Çalınmasın söylenmesin
Sen benim şarkılarımsın
Belki bir sahil meyhanesinde
Belki de içtiğim sigaranın dumanısın
Bir yıldız gökte kayıp giderken
Islak bir yolda yalnız yürürken
Bambaşka bir şeyi düşünürken aklımdasın
Geçmiş değil bugün gibi
Yaşıyorum hala seni
Sen hep benim yanımdasın
Gündüzümde gecemdesin
Çalınmasın söylenmesin
Sen benim şarkılarımsın
Efem alarmı bir gece önceden kalkacağım saatten en az 30 dk önceye kurup 4 kere falan erteleyerek başlarım, alarm erteleme fetişim var çünkü. Sonra ilk önce sözlüğe girerim bildirim kontrolü yaptıktan sonra komik bir günaydın mesajı atarım. Sonra okula gitmesi gereken kızımı uyandırıp, hiç uyku sersemliği çekmeden nasıl bu kadar hiperaktif olabiliyor diye seyrederken, hadi kızım, kediyi bırak kızım, hayır serbest kıyafet yasak okul kıyafetini giy kızım gibi sözlerin çaldığı kayıtı hoparlöre verir(şaka şaka hepsi her gün orijinal benden çıkıyor) , ona kahvaltıyı hazırlamaya mutfağa geçerim. O kahvaltısını yaparken ben saçını örerim, “anne sen böyle güzel saç örmeyi nerden öğrendin?” Sorularına cevap veririm. “Bir gün kızım olursa diye kursuna gittim evladım” (tamamen yalan) diye cevabım olur. Sonra o okula gider ben bir kahve demler ve YouTube music'den bana ne çalacak bugün acaba merakıyla balkondaki koltuğuma kahvemi de alır oturur ve play tuşuna basıp sabah rütielimi gerçekleştiririm.
Günaydın sözlük, artık günaydın denilen saatlerin günaymadığı hallerine doğru ilerliyoruz.
Gizli mesajı aldım kiş mevsimi geliyor
Winter is coming
Bu got'un ilk bölümünün adıydı. Aklıma hep o geliyor
Bu got'un ilk bölümünün adıydı. Aklıma hep o geliyor
Torba kan vermek. Nadir bulunan bir kan grubuna sahip olduğum halde geçmişte yaptığım işten dolayı kan vermem yasak. Keşke verebilseydim ama bu sefer de ben hayati tehlikeye gireceğim. Neyse ölürsem organlarımı bağışlayarak bu ukdemi yerine getireceğim.
19. Sözlük seviyesi
Baktırdığım bir doğum haritasında gelecekten geldiğimi söylemişlerdi. Eksik bir bilgiyi tamamlayacakmışım. Ulen ne boş işlerle uğraşıyorum ya.
Kelin ilacı olsa başına sürer ben hangi eksik bilgiyi tamamlayacağım. Ne biçim misyonlar yüklüyorsunuz insanın üstüne neyse tamam sakinim. Bu seviyeyi bir an evvel atlamam lazım. Yoksa gördükçe neyin kafasını yaşamışım da doğum haritama baktırmışım asabiyetini yaşayacağım.
Baktırdığım bir doğum haritasında gelecekten geldiğimi söylemişlerdi. Eksik bir bilgiyi tamamlayacakmışım. Ulen ne boş işlerle uğraşıyorum ya.
Kelin ilacı olsa başına sürer ben hangi eksik bilgiyi tamamlayacağım. Ne biçim misyonlar yüklüyorsunuz insanın üstüne neyse tamam sakinim. Bu seviyeyi bir an evvel atlamam lazım. Yoksa gördükçe neyin kafasını yaşamışım da doğum haritama baktırmışım asabiyetini yaşayacağım.
daha dün 18 değil miydin sen! bak çok bozuluyorum ama.
Havada daha hızlı ilerleniyormuş ondan sanırım.
Bu akşam beni gülmekten ortadan ikiye yaran yazar kişisi. Sen çok yaşa emi.
Kaybedişler insanda derin bir yara açsa da bazen kaybetmek sonradan yüksek kazançlara vesile olacak sonuçlar doğurabilir.
Yüzde 10 ile sisteme dahil olduğum vergi çeşidi
Biz çalışaduralım düzenli vergimizi ödeyelim ki kaçak elektrik su kullananlar rahat etsin milelt vekilleri son model arabayla gezebilsin imaj önemli şimdi !!!
Vallahi şu son zamanlarda ödediğim vergilerle kendime ev alırdım üstat.
Vallahi şu son zamanlarda ödediğim vergilerle kendime ev alırdım üstat.
Muhasebeciye her ayın sonunda sanki o vergiyi çıkamış gibi söyleniyorum. Yuh anasına vay anasına gibi. Muhasebecinin ne suçu varsa o sadece tebliğci
Bak bu istisnasız bir olaydır. Yüzlerce kez bakar bulamazsın ama annen gelir ve tam gözünün önünde olan ama asla göremediğin o nesneyi sanki hokus pokus yapmış da bir anda ortaya çıkmış gibi bulur.
İlk okula gidiyorum. Babam bir kol saati almış sene 96-97 falan daha çocuğum bir heves taktım saati okula gittim. Tabi saati de gösterme havası var çocukluk işte. Öğretmen ders anlatıyor durdu durdu benim saatle ilgili bir cümle kurdu. Sanırım o saati gösterme çabamın farkındaydı ve bilemediğim bir soruyla ilgili saatimi gösterme çabamı küçümseyecek bir sözdü. Çocuktum lan ben, hevesim vardı, o zaman öyle her şeye sahip olmak kolay mıydı? Ama o an yerin dibine girdim bunu çok iyi anımsıyorum. Hatta öyle bir etki yarattı ki bende hala yeni bir şey aldığımda hemen kullanamıyorum. Sanki gösteriş budalasıymışım gibi hissediyorum.
Offf bizim de bir din kültürü hocamız vardı, Sure ezberletir, allahın 99 ismini saydırır, bilemeyeni döverdi. Bir arkadaşı geçen hafta saçı uzun diye uyarmıştı, yine o saçla geldiğini görünce, tahtada önce bir güzel dövdü. Öyle bir ortamdayız ki, dövmesini bekliyorduk zaten, alıştık, öyle travma yaratacak bir durum yok. Keşke orada kalsaydı, sonra bir anda bu yumuşadı güya, imana geldi, oğlum paran mı yok, benle mi inat ediyorsun, paran yoksa veririz benle sen niye inatlaşıyorsun diye cebinden 5 lira çıkartıp atmıştı. O zamanlardan benim empati yeteneğim bu kadar gelişmiş olacak ki, öyle kötü hissettim ki, hala yazarken elim ayağım titrer sinirden. O kadar dayak yiyip de ağlamayan arkadaş, o laflardan sonra, bir de hüngür hüngür ağlamaya başladı. 5. sınıfız daha, gurur yapacak kadar büyüğüz yani. Ağlarken tokat atıyor, al lan parayı yerden diyor, arkadaş donmuş şekilde duruyor falan. En son aldırdı yerden, arkadaş çıktı gitti, benle göz göze gelince, git lan bul getir şu sıpayı demişti. Ben de hemen çıktım arkasından, beraber o gün akşam eve gidene kadar hocaya sövmüştüm arkadaş rahatlasın diye yanında. O gün bugündür, Dine sığınıp, ahlak bekçiliği yapan ne kadar adam varsa, en içten şekilde nefret ederim, ahlakı dine bağlayan ne kadar kişi varsa, bu ciğeri 5 para etmez adam kadar sinirlendirir beni. Nerden de okudum yazını ya sinirlendim yine. Bunun gittiği cennete gitmek istersem namerdim, öylesine bir sinir.
Nerede dinin arkasına sığınmış bir insan varsa orda bir maraz var. İnançlı olsam derim ki şeytan vesvese veriyor. Ama yok bunlar resmen kötülüklerine kamuflaj yapıyorlar bunu
Ben de o kadar çok var ki. Hem halayım hem teyzeyim. Benim boyumu geçik yeğenim var ya. Valla billa yaşlandım ağlayacağım şimdi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?