yer yarılsa da içine girsem denilen anlar

succulent
İlk okula gidiyorum. Babam bir kol saati almış sene 96-97 falan daha çocuğum bir heves taktım saati okula gittim. Tabi saati de gösterme havası var çocukluk işte. Öğretmen ders anlatıyor durdu durdu benim saatle ilgili bir cümle kurdu. Sanırım o saati gösterme çabamın farkındaydı ve bilemediğim bir soruyla ilgili saatimi gösterme çabamı küçümseyecek bir sözdü. Çocuktum lan ben, hevesim vardı, o zaman öyle her şeye sahip olmak kolay mıydı? Ama o an yerin dibine girdim bunu çok iyi anımsıyorum. Hatta öyle bir etki yarattı ki bende hala yeni bir şey aldığımda hemen kullanamıyorum. Sanki gösteriş budalasıymışım gibi hissediyorum.
2
alaskan crab alaskan crab
Offf bizim de bir din kültürü hocamız vardı, Sure ezberletir, allahın 99 ismini saydırır, bilemeyeni döverdi. Bir arkadaşı geçen hafta saçı uzun diye uyarmıştı, yine o saçla geldiğini görünce, tahtada önce bir güzel dövdü. Öyle bir ortamdayız ki, dövmesini bekliyorduk zaten, alıştık, öyle travma yaratacak bir durum yok. Keşke orada kalsaydı, sonra bir anda bu yumuşadı güya, imana geldi, oğlum paran mı yok, benle mi inat ediyorsun, paran yoksa veririz benle sen niye inatlaşıyorsun diye cebinden 5 lira çıkartıp atmıştı. O zamanlardan benim empati yeteneğim bu kadar gelişmiş olacak ki, öyle kötü hissettim ki, hala yazarken elim ayağım titrer sinirden. O kadar dayak yiyip de ağlamayan arkadaş, o laflardan sonra, bir de hüngür hüngür ağlamaya başladı. 5. sınıfız daha, gurur yapacak kadar büyüğüz yani. Ağlarken tokat atıyor, al lan parayı yerden diyor, arkadaş donmuş şekilde duruyor falan. En son aldırdı yerden, arkadaş çıktı gitti, benle göz göze gelince, git lan bul getir şu sıpayı demişti. Ben de hemen çıktım arkasından, beraber o gün akşam eve gidene kadar hocaya sövmüştüm arkadaş rahatlasın diye yanında. O gün bugündür, Dine sığınıp, ahlak bekçiliği yapan ne kadar adam varsa, en içten şekilde nefret ederim, ahlakı dine bağlayan ne kadar kişi varsa, bu ciğeri 5 para etmez adam kadar sinirlendirir beni. Nerden de okudum yazını ya sinirlendim yine. Bunun gittiği cennete gitmek istersem namerdim, öylesine bir sinir.
succulent succulent
Nerede dinin arkasına sığınmış bir insan varsa orda bir maraz var. İnançlı olsam derim ki şeytan vesvese veriyor. Ama yok bunlar resmen kötülüklerine kamuflaj yapıyorlar bunu
Yazar cizer
Yine bir gün tanık, şahit olarak mahkemedeyim hakim söz hakkını bana vermiş o anın heyecanıyla koca mahkeme salonunda hakime amirim demiştim. Allahtan hakim çok şey yapmadı yoksa hakime hakaretten sıkıntıya girerdik durduk yere.
3
succulent succulent
Hobi olarak tanıklık yapıyorsun sanırım
Yazar cizer Yazar cizer
2 hobim var 1. Tanıklık yapmak

2. Kimlik çıkartmak sürekli kimlik yada banka kartlarım kayboluyor artık 3 harflilerin yürütmeye başladığını düşünüyorum swh

Önümüzdeki hafta yine kimlik çıkartacağım birde her yeni kimlikte ayrı fotoğraf istemeleri saçma her ay yeni fotoğraf çektirip sıra beklemekten yoruldum.
succulent succulent
Ben de ek iş olarak adliyede çalışıyorum. Ama maaş almıyorum derin bir hukuki bilgi edinme karşılığında zaman zaman tanık zaman zaman müşteki zaman zaman davalı falan oluyorum. Duruma göre değişiyor.
Bak o kart kaybetme konusunda geçen ziraat bankasından kart kayboldu diye yenisini istemeye gittim. Kadın dedi ki 10 kere yeni kart talep etmişsiniz artık sizden ücret alacağız. Gerçekten 10 kere kaybetmişim kartı. Kimlikte aynı şekilde. Ama onu o kadar sık kaybetmiyorum.
hercule poirot
aynalı tahir dizisinin ortalığı kasıp kavurduğu, aynasızların henüz geniş hatta sınırsız yetkilerle donatılmadığı ipe sapa gelmez sahipsiz ve tayyipsiz günlerden bahsedeceğim biraz. hey gidi...

yaz kış simsiyah bir ceketle dolanıyor, arkadaşlarım denize girerken kumsalda tespih sallayıp volta atarak kız kesiyorum. kimi yüzüme bir maymuna bakar gibi bakıyor. fındık fıstık atıp kaçanların sayısı az değil.

en sevdiğim şarkı kralı gelse. mahallenin tahir'i değilim belki.
ama kesinlikle bir memduh'u, şevket abisiyim.

her akşam aynı saatte uğradığım kıraathaneye yine tam vaktinde gelmiş, kaçak sigara siparişini mis gibi salatalık kokan hıyarağasına çoktan vermiştim. herifi beklerken mekanda havalı bir tur atayım dedim. masalara yaklaşıp okeye gömülü birkaç kafayı birbirine tokuşturarak azıcık eğlenmekti amacım.

bakışlarını arsızca üstümde gezdiren iki üç gudubeti bıyık altından sinsi sinsi sırıtırken yakaladım. gülmekten çok orgazm oluyor gibiydiler.

elim sırtımdaki mınçıkaya gitti hemen. saçlarımın arasına sakladığım bir de jilet vardı. savaşa hazırdım.

o sırada torbacı, pardon işletme sahibi geri döndü. bir yandan telefon konuşması yapıyor, diğer taraftan hunharca burnunu karıştırıyordu.

sigara paketini cebime attım. sinirim geçmişti. olay çıkarmayacaktım ve büyüklük bende kalacaktı. bir külhanbeyi için doğrusu oldukça merhametliydim.

tam dışarı çıkacakken yakışıklı olduğu kadar cakalı da olan adımlarımla övünmekle meşguldüm. açık kalmış fermuarımdan sarkan şortun açık yeşil renkteki ipini o an fark ettim. pantolonun gözlerimi kamaştıran kapkara parlaklığının üzerinde tıpkı sümük gibi gezinen tanrının cezası o ipi.

aynada siluetime rastladım. tıpkı şebek oğlanlarına benziyordum. allahım! ip ne kadar uzundu öyle.

sonra lise bitti. porno delisi olup çıkmıştım.
hesapsahibi
tuvaletten çıkmışsındır, o eller ameliyata girecek doktor edasıyla yıkanmıştır, ancak karbon ayak izi hassasiyetiyle tek yaprak kağıt havluyla kurulandığından hala oldukça nemlidir.

tam odana girmek üzereyken asistanın ve yanındaki yabancı firmadan gelen ağır misafirle burun buruna gelirsin. işte o an zurnanın zırt dediği andır. o el sıkılmalıdır ama sıkılmamalıdır da, zira bilemez karşındaki o an evrendeki en temiz eli sıkmakta olduğunu. kaçış olmadığından lanet olsun diyerek tokalaşılır. ama misafirin an itibarı ile algıladığı tek şey, ne idüğü belirsiz ıslak bir eli sıkmakta olduğudur.

o gün bu gündür, karbon ayak izinin canı cehenneme denip, o eller kaç yaprak gerekiyorsa o kadar yaprak kağıt havluyla her hücresine kadar kurulanmaktadır. üç günlük dünyada çekemem bu sıkıntıyı. ben daralacağıma torunlarım daralsın.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol