benim için en kritik bölümü şurasıydı, hala aklıma geldiğinde titrerim:
"Dışarıdaki hayvanlar domuzların yüzlerine, sonra insan yüzlerine, sonra yeniden domuzların yüzlerine, ve bir daha insan yüzlerine baktılar; ama hangisinin hangisi olduğunu ayırt edemiyorlardı."
Normal olan bir olay. Sırf bu bağı kurmamak, evcil hayvanım öldüğünde üzülmemek amacıyla evcil hayvan edinmek istemiyorum. Muhabbet kuşum öldüğünde, ya da japon balıklarım öldüğünde kısa süreli de olsa bir bunalıma girmiştim.
Bazı otomasyon oyunları oluyor. Sistemi ilmek ilmek işliyorsunuz, bazen sadece ufak müdahalelerle sistem işlemeye devam ediyor. İşte ben bu durumu çok seviyorum, strateji oyunlarında da üretim zincirlerini kurmak bir anlamda bir otomasyon sistemi inşa etmek anlamına geliyor. Bu bir nevi tanrı kompleksi imiş. Her şeye hükmetmeyi, yönetmeyi, izlemeyi seviyorum.
Bu bağlamda insan da robotlar yapacak ve bu robotlara hükmedecektir, bu bir gerçek. Çok karamsar düşünmüyorum. Bence insan zekasını aşabilen robotlar olmayacak. Olsa da insanlar galip gelecektir nihayetinde. Robotlar da istediği kadar yaygınlaşsın insanlar için iş alanları açılmaya devam edecektir.
Geleceğin en büyük sorunu nüfus olabilir. Dünya kaynakları yeter mi yetmez mi mevzusu. Üstün bir teknolojiyle insanlık beslenebilir. Diğer gezegenlere de gidilebilir. Çok daldan dala atladım uzun bir konu zira bu. Hayal gücü sınırsız.
Ben kısaca kendi diyetimden bahsedeyim, bir ismi yok. Tüm gün aç kalıyorsunuz sadece su içiyorsunuz, belki atıştırmalık meyve yiyebilirsiniz 1-2 tane. Elma olur, muz olur o tarz. Duruma göre belki çikolata. Tek öğün, sadece akşam yemeği yiyeceksiniz. Bol bol su içeceksiniz. Kilo vermeniz garanti. Oruca benziyor aslında o mantık.
Büyük bir sırrım yok, sicilim temiz. Muhtemelen sözlüklerde tüm sır diyebileceğim şeyleri yazmışımdır. Pek anonim biri de sayılmam bu bağlamda. Çalıştığım işlerde de pis olaylara karışmadım, anlık gelişen ufak tefek yalanlar illa oluyor tabii.
Kurduğum sağlam kişiliği sarsacak eylemlerde bulunmak istemem. Kurallarıma uyması lazım yaptığım şeylerin. Kurallar dışına çıkılırsa bilinç çöküntüye uğrar, kişilik parçalanır.
Çok faydalı bir sosyal medya platformu. Sonsuz grup, sonsuz film/dizi içerikleri, kullanışlı botlar derken deniz derya bir uygulama. Whatsapp'a tek atar.
Oyun oynarken yapılması gereken en mühim şey. Bilgisayarınızın ısınmaması ve gerekenden çok yorulmaması için de bu şart.
60 hz bir monitöre sahipseniz ekran kartı ayarlarınızdan tüm oyunları 60 fpse sabitleyin. Zira monitör 60 fps üzerini zaten göstermeyecektir.
144 hz yahut daha yüksek monitörlere sahipseniz de oyunun normal şartlarda kaç fps verdiğine bakın. Mesela oyun 200 fps veriyorsa 144 fpse sabitleyin ki bilgisayar boşuna yorulmasın. Yahut 100 fps veriyorsa 144 fpse sabitlemenin bir anlamı yok. 90 fpse sabitleyin ki hem ekran dalgalanmaları olmadan oyununuzu oynayın hem de bilgisayar ısınmasın.
Şahsen ben yazın daha düşük fpslere sabitliyorum sıcaklıktan ötürü. Kışın biraz daha yüksek fps değerlerini tercih ediyorum. Sıcaklık teknolojik aletlerin en büyük düşmanıdır diyebiliriz ince ayarlarla sıcaklıkla mücadele etmemiz gerekir.
1. Ve 2. Dünya savaşlarında toplamda 90 milyona yakın insan ölmüştür. Üstelik bunlar genellikle kendi aralarındaki savaşlardı. Bu veri bile batıya hayranlık duyanların bir hayale inandığını göstermekte. Batıyı farklı kılan tek şey güçtür, o da tarihsel döngü içerisinde değişecektir.
Medeniyet dediğimiz şey tüm insanlığın ortak mirasıdır. Belirli bir millete ait değildir, ortak bir kazanımdır. Bunları insanlara anlatabilsek de batıya sorgusuz sualsiz öykünme olayı son bulsa keşke.
İslam'ın altın çağında yaptıkları fetihlere bakmak bile bu argümanı çürütmeye yeter. Araplar, islam dini sayesinde bedevilikten azat olup dünya'ya medeniyet getirmiş bir millettirler. Daha sonrasında bu vasıflarını türklere bıraktılar ve türkler de batılılara teslim ettiler. Çağlar değişir, döngüseldir, geniş bir kapsamda ele alınmalı böyle konular. Şu an çok kötü durumda olmaları tarihi değiştirmiyor.
"filler" denilen doldurma bölümlerle 2. sezonu bitirmiş olan dizi. Dişe dokunur tek bir bölüm vardı diyebilirim. İlk sezon gerçekten çok daha güzeldi. 3. sezonda asıl vurucu olayları göstermeleri gerekiyor.