tuzla piyade okulunun kuzeyinde yer alan, acemilik tatbikatlarını yaptığımız tepenin adıdır.
- bu yaşanmışlık bilinciyleyse mühendislik yazmazdım. bu kadar kafa yakmaya gerek yok şu üç günlük dünyada. sosyal bilimler yazardım, bilemedin konservatuar falan yazardım, istidatım var sonuçta.
- hafıza kaybıyla gideceksem, yine gider mühendislik yazardım herhalde. bünye sayısalcı sonuçta.
edit: gerçi 21'inden önce yazdık bunu, neyse…
- hafıza kaybıyla gideceksem, yine gider mühendislik yazardım herhalde. bünye sayısalcı sonuçta.
edit: gerçi 21'inden önce yazdık bunu, neyse…
istanbul elektrik tramvay tünel'in kısaltmasıdır. şirketin başlangıcı, ilk olarak 1800'lü yıllarda dersaadet tramvay şirketinin kurulmasına dayanır. sonrasında londra'dakinden sonra dünyanın ikinci en eski metrosu olan tünel açıldı. tünel aslında kısa bir hat, yaklaşık 500-600 metre uzunluğunda ve karaköy'ü beyoğlu'na bağlıyor. dik bir yokuşla beyoğlu'na doğru yükselir (uzun zaman oldu binmeyeli).
neyse, nice sonra otobüsler, sonrasında da troleybüsler hizmete girdi. troleybüsler 20-25 sene hizmet verdi ve sonrasında hizmetten çekildi. troleybüsler üstündeki iki troley çubuğuyla üstten geçen elektrik hattına bağlı olup enerjisini oradan alırdı. beşiktaş'ta, barbaros bulvarı ve beşiktaş caddesinin hat kesişim noktasında genelde troley çubuklarından biri atar, şoför inip arka tarafa geçer ve küfür ede ede çubuğu halatından tutarak tele yerleştirirdi, kuvvet isteyen bir işti. çubuk hatta temas ettiği an sağlam bir ses çıkarır ve ark yapardı. 80'li yılların ortalarına doğru hizmetten çekildiler ve elektrik hatları da kaldırıldı doğal olarak.
bütün bunları anlattın da, kısaltmadaki elektrik kısmı nerede diyeceksiniz. önceleri İstanbul'daki elektrik dağıtım görevi de bunlardaydı. Yine Seksenli yılların başlarında Türkiye elektrik kurumuna devredildi. Ama kısaltmadaki e harfi nostaljik bir Edayla hala oradaki varlığını sürdürüyor.
edit: imla
neyse, nice sonra otobüsler, sonrasında da troleybüsler hizmete girdi. troleybüsler 20-25 sene hizmet verdi ve sonrasında hizmetten çekildi. troleybüsler üstündeki iki troley çubuğuyla üstten geçen elektrik hattına bağlı olup enerjisini oradan alırdı. beşiktaş'ta, barbaros bulvarı ve beşiktaş caddesinin hat kesişim noktasında genelde troley çubuklarından biri atar, şoför inip arka tarafa geçer ve küfür ede ede çubuğu halatından tutarak tele yerleştirirdi, kuvvet isteyen bir işti. çubuk hatta temas ettiği an sağlam bir ses çıkarır ve ark yapardı. 80'li yılların ortalarına doğru hizmetten çekildiler ve elektrik hatları da kaldırıldı doğal olarak.
bütün bunları anlattın da, kısaltmadaki elektrik kısmı nerede diyeceksiniz. önceleri İstanbul'daki elektrik dağıtım görevi de bunlardaydı. Yine Seksenli yılların başlarında Türkiye elektrik kurumuna devredildi. Ama kısaltmadaki e harfi nostaljik bir Edayla hala oradaki varlığını sürdürüyor.
edit: imla
cadde olmasa da gayet canlı bir yürüyüş yoludur. fırsat buldukça gider, bankalardan birine oturur ve izlerim. Ama sadece insanları değil. Kuşları, kedileri, belki yerde sıra sıra yürüyen karıncaları. arkamda yükselen ağaçların yapraklarının hafif rüzgarda çıkardığı sesleri dinlerim. ve bunu hiç kalkmadan bir kaç saat yapabilirim. sanki bir sahnedir çevremdeki manzara ve ben oraya ait değilimdir.
el ele yürüyen genç aşıkları, telefonda sinirli sinirli konuşarak geçen insanları, ihtiyar delikanlıları, babasına şeker al diye tutturan çocukları, pusuya yatıp yerdeki kuşa haince yaklaşan kediyi sükunetle izlemek benim için mükemmel bir terapidir. çünkü hayatımda olmamalarına rağmen her birini locadan izliyorumdur.
ama her güzel şey gibi bunun da sonu vardır. bazen biri gelir oturur yanıma. ve bazısı ne yazık ki konuşkandır. iletişim kurmak ister. iletişim güzel şeydir ama başkalarıyla kursundur. beni yormasındır.
kendini kötü hissetmemesi için bir kaç dakika keyif alıyormuşçasına nezaketle dinler ve açtığı konulara uygun geri bildirimlerde bulunurum. ama artık büyü bozulmuş, huzurum kaçmış ve gitme vaktim gelmiştir. çok güzel sohbetti der, teşekkür ederek müsaade ister ve kalkarım. olay mahallinden ayrılırken tek dileğim, bir sonraki terapimde başka bir iletişim meraklısına denk gelmemektir.
el ele yürüyen genç aşıkları, telefonda sinirli sinirli konuşarak geçen insanları, ihtiyar delikanlıları, babasına şeker al diye tutturan çocukları, pusuya yatıp yerdeki kuşa haince yaklaşan kediyi sükunetle izlemek benim için mükemmel bir terapidir. çünkü hayatımda olmamalarına rağmen her birini locadan izliyorumdur.
ama her güzel şey gibi bunun da sonu vardır. bazen biri gelir oturur yanıma. ve bazısı ne yazık ki konuşkandır. iletişim kurmak ister. iletişim güzel şeydir ama başkalarıyla kursundur. beni yormasındır.
kendini kötü hissetmemesi için bir kaç dakika keyif alıyormuşçasına nezaketle dinler ve açtığı konulara uygun geri bildirimlerde bulunurum. ama artık büyü bozulmuş, huzurum kaçmış ve gitme vaktim gelmiştir. çok güzel sohbetti der, teşekkür ederek müsaade ister ve kalkarım. olay mahallinden ayrılırken tek dileğim, bir sonraki terapimde başka bir iletişim meraklısına denk gelmemektir.
öğretmen çocuğu olarak değil yurt dışı, yurt içi tatile bile gittiğimizi hatırlamam. ne zaman ki iş hayatına atıldım, o zaman yurt dışı seanslarım başladı. ilki isviçre zürich'ti.
gece sabaha dönerken, kaybettiği umutlarını ararcasına sokak lambalarının cılız ve titrek ışığında ağır adımlarla yürüyordu ama incecik ceketini kolayca aşıp içine işleyen o acımasız ayaz bile köhnemiş ve yorgun bedenini diriltmeye yetmiyordu.
Ben de oralarda bir yerdeyim. pek bir saydırmışsınız ama düzgün çocuğumdur aslında. neyse üzerime alınmayayım bari. tamam yurt dışında yaşıyorum ama içinde de yaşıyorum. geliyorum sık sık. hem ben yeni sayılırım bir kaç senelik mevzu. beni kapsam dışı yapın. yapmayacaksanız da söyleyin istifamı verip geleyim.
olduğu gibi kullanıldığı halde doğrusunu unutturanlar da var. mercimeği fırına veremiyoruz, mecburen ocakta yapıyoruz ahlaksız damgası yememek için. halbuki tadından yenmez fırına verip güveçte yapıldığında.
Biz de taş fırın var hocam. Tüp bitmesin diye güveçte yapıyoruz :)
afiyet olsun :)
Teşekkürler
hiç düşünmüyorum. iyi böyle.
Sana yakışırdı aslında
haha yok yahu! hiç zannetmiyorum.
Beni de hep böyle kandırdılar 😅😅
kesinlikle yapılması gerekendir. online olup girdi bırakmayanların da titreyip kendine gelmesine vesile olur.
Hava harp okulu sınavını dereceyle kazanmıştım. Mülakatımı da sonradan okul Komutanı olan Ahmet Çörekçi paşa yapmış ve Odası'ndan tebrik ederek uğurlamıştı. Ama sonrasında ne olduysa oldu hiçbir sağlık problemim olmadığı halde sağlıktan elediler. bu terör örgütünün tsk'ya sızmaya başladığı ilk seneler olduğunu nice sonra anlayıp bağlantıyı kurabilmiştik. sonrası malum, din kisvesi altında bu milletin, kurumlarının canına okumaya, ayarlarını bozmaya, senelerini yemeye misliyle devam ettiler.
küfür konusuna pek hakim değilim, bildiğim bir kaç taneyi şuraya sıralasam da yetmez zaten. onun için gerek yok. umarım kolayca değil, acılar içinde gitmiştir. gittiği yerde de huzur bulamasın.
tümör gitti. ama koskoca bir metastaz gerçeği var. buradaki hiç bir yazarın, öldü bitti kurtulduk diye düşündüğünü sanmıyorum. zira o melun yapı varlığını sürdürüyor. tespit edilenler devede kulak bile değil. kuluçka süresinin bitmesi ve kendilerine tapınacak yeni bir varis bularak bitlerinin kanlanması sadece zaman (!) meselesi. fırsat vermemek lazım diyecem ama bunun çok çocuksu bir istek olacağının farkındayım. oy uğruna hangi siyasilerin kimlerle, hangi yapılarla flörtleştiğini hayretler içinde izliyoruz. yarın yine baş tacı edilmeyeceklerinin hiç bir garantisi yok.
küfür konusuna pek hakim değilim, bildiğim bir kaç taneyi şuraya sıralasam da yetmez zaten. onun için gerek yok. umarım kolayca değil, acılar içinde gitmiştir. gittiği yerde de huzur bulamasın.
tümör gitti. ama koskoca bir metastaz gerçeği var. buradaki hiç bir yazarın, öldü bitti kurtulduk diye düşündüğünü sanmıyorum. zira o melun yapı varlığını sürdürüyor. tespit edilenler devede kulak bile değil. kuluçka süresinin bitmesi ve kendilerine tapınacak yeni bir varis bularak bitlerinin kanlanması sadece zaman (!) meselesi. fırsat vermemek lazım diyecem ama bunun çok çocuksu bir istek olacağının farkındayım. oy uğruna hangi siyasilerin kimlerle, hangi yapılarla flörtleştiğini hayretler içinde izliyoruz. yarın yine baş tacı edilmeyeceklerinin hiç bir garantisi yok.
klasik döngü. önce ana babamızın çocuğu oluruz, sonra çocuğumuzun ana babası. sonra ana babamızın ana babası ve en sonunda çocuğumuzun çocuğu. bir üst nesilde de gözlemledim. şaşmaz.
kızıma iyi gözlemle lazım olacak diyorum. yalnız ben o yaşı görürsem deden gibi pamuk şeker kıvamında bir çocuk olmam, nasıl başa çıkarsın şimdiden düşün diyorum. gülerek ona ne şüphe deyip arkasından bakarız diye ekliyor. bakarız ne! ahlaksız, benim lafımı bana satıyor. daha şimdiden bakarızlar falan…
dip not: iki gün önce görüntülü görüşüyoruz. annem, oğlum baban seni sayıklıyor bu ara, özledi, ne zaman geleceksin dedi. çevir kamerayı babama dedim, cemalini görünce yatçaz kalkçaz, yatçaz kalkcaz gelcem dedim :)) tabi kulaklar uzun süredir duymadığından anam bağırarak aktardı. o gülümsemesi dünyalara bedeldi. neyse alandayım. uçağın kalkışını bekliyorum. önce eve varıp, yarın akşam da giderim baba evine. kocaman sarılacam ihtiyar çocuğuma :)
kızıma iyi gözlemle lazım olacak diyorum. yalnız ben o yaşı görürsem deden gibi pamuk şeker kıvamında bir çocuk olmam, nasıl başa çıkarsın şimdiden düşün diyorum. gülerek ona ne şüphe deyip arkasından bakarız diye ekliyor. bakarız ne! ahlaksız, benim lafımı bana satıyor. daha şimdiden bakarızlar falan…
dip not: iki gün önce görüntülü görüşüyoruz. annem, oğlum baban seni sayıklıyor bu ara, özledi, ne zaman geleceksin dedi. çevir kamerayı babama dedim, cemalini görünce yatçaz kalkçaz, yatçaz kalkcaz gelcem dedim :)) tabi kulaklar uzun süredir duymadığından anam bağırarak aktardı. o gülümsemesi dünyalara bedeldi. neyse alandayım. uçağın kalkışını bekliyorum. önce eve varıp, yarın akşam da giderim baba evine. kocaman sarılacam ihtiyar çocuğuma :)
Bu tarz beveynlik doğal. Bu problem daha çok çocuk yaştakiler için
Bu arada iyi yolculuklar
teşekkür ederim.
anlıyorum ama anlamıyormuş gibi yapıp mağduru oynuyorum. az değilim ben de hani.
aslında gayet doğru bir serzeniş. baya bir aile ortamı oldu burası. aslında huzurludur aile ortamı, rahattır. ama bir noktadan sonra alışkanlığa dönüşür. alışkanlıklar da gereksiz bir konfor alanı yaratır insana. önemli olan bu konfor alanından çıkabilmektir.
bu noktada yeni yazarlara ya da daha ziyade okuma modunda olup aktif olmayan yazarlara iş düşüyor. kırın bu 10-15 kişinin hegemonyasını ve yazın. farklı fikirler ve gerekiyorsa saygı çerçevesinde yapılan tartışmalar insanı diri tutar ve değişik bakış açıları kazandırır. bekliyoruz…
bu noktada yeni yazarlara ya da daha ziyade okuma modunda olup aktif olmayan yazarlara iş düşüyor. kırın bu 10-15 kişinin hegemonyasını ve yazın. farklı fikirler ve gerekiyorsa saygı çerçevesinde yapılan tartışmalar insanı diri tutar ve değişik bakış açıları kazandırır. bekliyoruz…
tuvaletten çıkmışsındır, o eller ameliyata girecek doktor edasıyla yıkanmıştır, ancak karbon ayak izi hassasiyetiyle tek yaprak kağıt havluyla kurulandığından hala oldukça nemlidir.
tam odana girmek üzereyken asistanın ve yanındaki yabancı firmadan gelen ağır misafirle burun buruna gelirsin. işte o an zurnanın zırt dediği andır. o el sıkılmalıdır ama sıkılmamalıdır da, zira bilemez karşındaki o an evrendeki en temiz eli sıkmakta olduğunu. kaçış olmadığından lanet olsun diyerek tokalaşılır. ama misafirin an itibarı ile algıladığı tek şey, ne idüğü belirsiz ıslak bir eli sıkmakta olduğudur.
o gün bu gündür, karbon ayak izinin canı cehenneme denip, o eller kaç yaprak gerekiyorsa o kadar yaprak kağıt havluyla her hücresine kadar kurulanmaktadır. üç günlük dünyada çekemem bu sıkıntıyı. ben daralacağıma torunlarım daralsın.
tam odana girmek üzereyken asistanın ve yanındaki yabancı firmadan gelen ağır misafirle burun buruna gelirsin. işte o an zurnanın zırt dediği andır. o el sıkılmalıdır ama sıkılmamalıdır da, zira bilemez karşındaki o an evrendeki en temiz eli sıkmakta olduğunu. kaçış olmadığından lanet olsun diyerek tokalaşılır. ama misafirin an itibarı ile algıladığı tek şey, ne idüğü belirsiz ıslak bir eli sıkmakta olduğudur.
o gün bu gündür, karbon ayak izinin canı cehenneme denip, o eller kaç yaprak gerekiyorsa o kadar yaprak kağıt havluyla her hücresine kadar kurulanmaktadır. üç günlük dünyada çekemem bu sıkıntıyı. ben daralacağıma torunlarım daralsın.
önemli önemsiz her isteğe “bakarız” deyip, hafif umut vermeleri ama bir yandan da hüsrana hazırlamaları. hayırsa hayır, evetse evet! net ol. ne bu gizemli haller!
(yanlış anlama olmasın. babam değil ben! babam bir dediğimi iki etmezdi, o benim bir tanem).
(yanlış anlama olmasın. babam değil ben! babam bir dediğimi iki etmezdi, o benim bir tanem).
Sen yine bakarız deyip yapmıyormuşsun. Benimki yaparız deyip yapmıyor
o bir level üstü. büyüyünce ben de öyle olacam. yok yok düşündüm de fıtratıma ters. bir söz verdiysem ölsem de yapmam lazım. onun için en ufak bir şüphem bile varsa elinden geleni yaparım der geçerim.
Babamın sözleri aynı kuma çizilmiş kalp şekli gibi. Gelip ilk dalga alıp götürüyor
tam benlik seviyeymiş. daraldım artık terminal ve freeshop döngüsünden. admin! beni direkt bu seviyeye al. reel olarak sağlıyorum :)
Yok öyle 😅😅 biz bu seviyeye gelmek için neler yaptık
ama yaz yaz bir yere varamıyorum. baktım şimdi kaçım ki diye, daha 10.muş. 8 fırın ekmek yemem lazım. motivasyonum kayboldu. bırakayım artık yazmayı. boşa kürek çekmeyeyim :)
8 fırın alacam sana sen yazmaktan vazgeçme
du bakalım. yatayım kalkayım, belki sabaha moralim düzelir.
Sabah kalkınca hala 10. Da olcan haberin olsun
hahahaaa. üç kuruşluk umudumuz vardı onu da kırmakla iyi ettin. belki admin okur şuraları da acır şu çocuğa diyordum saf saf.
kız için babası önemlidir. Ama baba için kızı önemli değildir. zira Baba için kızı önemlidir demek çok hafif bir tabir olur. her ne kadar pek belli etme kabiliyetine sahip olmasalar da, babalar için kızları her şeydir.
genelleme yapmadan, benim kızla olan ilişkimden çıkarım yapacak olursam, bizimki bambaşka bir boyut. Daha gelişinden anlarım ne söyleyeceğini, derdinin ne olduğunu. Frekanslarımız dehşet tutar. geç evlenmeme, ve evlendikten baya bir sene sonra çocuk yapmamıza, yani onunla aramızda sağlam bir kuşak farkı olmasına rağmen iyi anlaşırız. anlaşırız derken, her konuda aynı fikirde olmamızdan bahsetmiyorum. Anlaşıp anlaşamadığımız konuların farkında olup bir şekilde limitleri zorlayarak ortak paydada buluşabildiğimizden bahsediyorum.
Çocuklar önemlidir. Ama, kimse kusura bakmasın, kız çocukları daha önemlidir. Babanın en temel vazifesi, o kız çocuğunu tek başına ayakta durabilecek şekilde yetiştirmektir. Özellikle bizim gibi ataerkil bir toplumda bu çok daha önemlidir. O kız çocuğu bilmelidir ki, ister bekar ister evli olsun, her ne yaşamış olursa olsun, ömrünün her anında, hak vaki olana kadar gelip sırtını yaslayabileceği dağ gibi bir babası vardır.
benimki buralarda cirit atıp, hakkımızda bunları yazdığımı görse şaşırırdı herhalde. gerçi vazgeçtim, şaşırmazdı. benim sürprizlerle dolu olduğumu biliyor zira.
genelleme yapmadan, benim kızla olan ilişkimden çıkarım yapacak olursam, bizimki bambaşka bir boyut. Daha gelişinden anlarım ne söyleyeceğini, derdinin ne olduğunu. Frekanslarımız dehşet tutar. geç evlenmeme, ve evlendikten baya bir sene sonra çocuk yapmamıza, yani onunla aramızda sağlam bir kuşak farkı olmasına rağmen iyi anlaşırız. anlaşırız derken, her konuda aynı fikirde olmamızdan bahsetmiyorum. Anlaşıp anlaşamadığımız konuların farkında olup bir şekilde limitleri zorlayarak ortak paydada buluşabildiğimizden bahsediyorum.
Çocuklar önemlidir. Ama, kimse kusura bakmasın, kız çocukları daha önemlidir. Babanın en temel vazifesi, o kız çocuğunu tek başına ayakta durabilecek şekilde yetiştirmektir. Özellikle bizim gibi ataerkil bir toplumda bu çok daha önemlidir. O kız çocuğu bilmelidir ki, ister bekar ister evli olsun, her ne yaşamış olursa olsun, ömrünün her anında, hak vaki olana kadar gelip sırtını yaslayabileceği dağ gibi bir babası vardır.
benimki buralarda cirit atıp, hakkımızda bunları yazdığımı görse şaşırırdı herhalde. gerçi vazgeçtim, şaşırmazdı. benim sürprizlerle dolu olduğumu biliyor zira.
alarm kurulur ve yatılır. ne hikmetse alarmla asla uyanılmaz ve alarmla uyananlara özenilir. çünkü ne kadar geç yatılırsa yatılsın, ne kadar yorgun olunursa olunsun alarmdan mutlaka bir kaç dakika önce uyanılır ve alarm kapatılır. ben mi onu, yoksa o mu beni kuruyor bir anlam verilemez.
Offf kesinlikle aynısı ve hafta sonu bile erkenden uyanılır...
o zaten fiks menü. özeniyorum hafta sonları geç kalkayım diye ama nafile. en geç yedide ayaktayım. geçen pazar 6:30'da çayı koydum diyeyim olayın vahametini oradan hesap et.
Ohh çok şükür ben en azında 07.30 da uyanıyorum djjxjxnxnxn.
Kendime nazar edeceğim kesin ama birkaç haftadır böyle 🥲.
keşke bende de aynı durum olsa da şu uyku düzene girse. bende uyanamam bir türlü maalesef.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?